• Sonuç bulunamadı

Yalın biçim Ekli biçim

çocuk çocuğu

burun burnu

ben bana

oyna- oynuyor

Çekimle ilgili bu ses değişmeleri doğal olarak sadece eşzamanlıdır ve biçimsel ses bil- gisi (morfonoloji) adı altında incelenirler.

Benzer süreçler, bir kök veya gövdeden, eklenmeyle veya birleşme sonucu yeni söz- cüklerin türetilmesi sırasında da görülebilir. Bu durumda ses olayı eklenme veya birleş- meyle türemiş sözcükte kalıcı biçimde sonuçlanmış olabilir:

Yalın biçim Ekli biçim

kavuş- kavşak devir- devrim

ret reddet-

Bu gibi ses olayları da türemiş sözcüğe kaynaklık eden kök ile türemiş sözcüğün al- dığı biçimin karşılaştırılmasıyla belirlenebilir. Türemiş sözcük tek başına tabandan ba- ğımsız olarak kullanılır. Yeni sözcüğün kendine özgü, yeni, sözlüklere alınan bir anla- mı vardır. Bu sözcüklerde ses olayındaki değişiklik tamamlanmıştır ve kalıcıdır. Bu tür sözcükler, bir taraftan çekim eki almış sözcükler gibi davranır, diğer taraftan kendine özgü anlamı olan yeni bir sözcük ortaya çıktığı için de tarihi açıdan sonuçlanmış süreç- lere benzer.

Tarihsel Süreç

Ses değişmelerinin bir bölümü eklenmeyle ilgili değildir. Bunlar sözcüğün başta Eski Türkçe olmak üzere, bilinen eski biçimleriyle günümüzde kullanılan biçimlerinin karşı- laştırılması sonucunda belirlenebilirler:

Eski Türkçe Günümüz Türkçesi

bedük büyük

töpü tepe

adak ayak

Bu tür ses olayları çoğu zaman sonuçlanmış süreçlerdir. Çok nadir olarak geçiş döne- minin işareti olarak ikili biçimlere de rastlanabilir. Ayrıca ses olayı sonuçlanmış olsa bile genel bir değişme eğiliminin izleri belli durumlarda korunmuş olabilir.

Örnek olarak ōt sözcüğünde bulunan Ana Türkçedeki uzun ünlü günümüzde kısal- mış, ancak geride sondaki ötümsüz ünsüzün ötümlüleşmesiyle bir iz bırakmıştır: od. Yine Arapça aslında ikinci hecesi uzun olan hayāt sözcüğü tek başına iken veya ünsüzlerden önce kısalmış ve sözcük hayat biçimini almışken sözcüğe ünlüyle başlayan bir ek getirildi- ğinde ünlü yeniden uzamaktadır: hayātım. Ana Türkçe yāt ise ilgi çekici bir başka örnek- tir. Bu sözcüğün uzun ünlüsü yād el birleşiğinde korunurken aynı sözcükten türemiş olan yad-ırga- örneğinde kısalmıştır.

Aynı ses bir sözcükte bağlama göre değişen gelişmeler gösterebilir: Örneğin Ana Türk- çede uzun ünlülü olan kȫk “gök” sözcüğü çağdaş Türkçede göğer- “yeşermek”, gövel “yeşil, Tablo 5.1

Çekimle İlgili Ses Değişiklikleri

Tablo 5.2

Kalıcı Ses Olayları

Tablo 5.3

mavi” ve gök sözcüklerinde üç ayrı ses gelişmesiyle görülmektedir. Hatta sözcüğün ağız- larda göğ “mor” biçimi ve anlamı da vardır.

Benzer bir örnek de Eski Türkçe yaş “taze, ıslak” sözcüğüdür. Bugün bu kökten türe- yen yaşarmak “ıslanmak” anlamındayken aynı kökten aynı ekle ama farklı bir ses gelişme- siyle ortaya çıkan yeşermek “yeşil olmak” anlamındadır.

En eski biçimlerin yazılı kaynaklarla belirlenemediği durumlarda bir ses değişmesinin nasıl olduğu, başka sözcüklerdeki benzer değişmeler, lehçe ve ağızlarda bir sesin farklı ge- lişmeleri, sesin görüldüğü sözcüğün varsa başka dillere geçmiş biçimleri gibi kaynakların yardımıyla da belirlenebilir. Örneğin Türkiye Türkçesindeki göbek sözcüğü Eski Türkçede bulunmadığı hâlde, benzer sözcüklere bakarak söz başı /g/ sesinin /k/’den, iki ünlü arasın- daki /b/ sesinin de /p/’den geldiğini belirleyebiliriz. Yine çağdaş Türkiye Türkçesinde beş sözcüğü kısa ünlülü olduğu hâlde, Türkmencedeki bçş, Yakutçadaki bies biçimlerine baka- rak, sözcüğün Ana Türkçede uzun ünlülü olduğunu anlayabiliriz.

Dil İlişkileri

Her doğal dilde başka dillerden alınmış sözcükler vardır. Ancak doğal dillerde, başka dil- lerden alıntılanan sözcükler genellikle verici dildeki biçimleriyle kullanılmazlar. Alıcı dil çoğu zaman aldığı sözcüğü kendi yapısal özelliklerine uyarlar; fazlalıkları atar, değişme- si gerekenleri değiştirir, gerekiyorsa eklemeler yapar (Dil ilişkileri sonucu dillerde ne tür değişmelerin görülebileceği hakkında bk. Johanson 2007). Bu uyarlama sırasında alıcı dil sözcüğün seslerinde de kendi yapısal eğilimlerine uygun değişikliklere gider. Seslerdeki değişme süreci verici dilde olup alıcı dilde olmayan seslerin atılması veya alıcı dilde ona en yakın olan sesin kullanılması şeklinde olur. Günümüzden bir örnek vermek gerekir- se, Türkçe sözcüklerde bulunmayan /j/ sesi ağızlarda ve söyleyişte sıkça /c/’ye dönüşür: jeep>cip, jandarma>candarma. Yine Arapçadaki farklı /s/ sesleri için günümüz Türkçe- sinde tek bir /s/ sesi vardır ve uzman olmayanlar tesir, sabah, saat sözcüklerinin orijinal biçimlerinde farklı /s/ seslerinin bulunduğunu bilemez. Ancak dil ilişkileri sonucunda bir dilin ses varlığının da değişebileceği bir gerçektir. Bugün alfabede bağımsız bir işareti de bulunan /j/ sesi Türkçeye diğer dillerle olan ilişkileri sonucunda girmiştir.

Dil ilişkileri çerçevesinde alt katman ve üst katman etkenlerinden de söz etmek gere- kir. Üst katman etkisi zayıf bir dilde baskın dile özgü özelliklerin ortaya çıkması biçimin- de görülür. Alt katman etkisiyle dil değişmelerinde baskın dili konuşanların zayıf dilden özellikleri baskın dile taşımaları biçiminde ortaya çıkar. Bu farklı dilleri konuşanların bir arada yaşamasıyla ortaya çıkan bir durumdur. Örnek olarak Doğu Karadeniz ağızlarında, Kıbrıs ağzında, Güneydoğu Anadolu ağızlarında bu tür ilişkiler sonucu ses bilgisini de il- gilendiren pek çok gelişme gözlemek mümkündür.

Yazı Dili - Konuşma Dili Arasındaki Farklar

Yazılı biçimleri olan doğal dillerde, yazı dili ile konuşma dili farklı hızda değişir. Yazı dili standardı bir kere belirlendikten sonra, eğitimlerini bu standart biçimle almış konuşurlar değişmelerden hoşlanmazlar. Buna karşılık konuşma dili çok daha yoğun ve sürekli bir de- ğişim içindedir. Zamanla yazı dili ile konuşma dili arasında bir uçurum oluşur ve yazı dilin- de reform yapma ihtiyacı ortaya çıkar. Konuşma dilini yazı diline yaklaştırmak ise, bu yön- deki yaygın beklentilere rağmen, alışılmış bir durum değildir. Konuşma dilinde görülen değişmelerin bir kısmı yazıya daha erken, bir kısmı daha geç yansıtılır veya hiç yansıtılmaz:

on başı /om başı/ Ankara /Añkara/ pekiyi> /peki/ dershane /dersāne/

Bunların belirlenebilmesi için sözcüklerin nasıl yazıldığı ile nasıl söylendiğinin karşı- laştırılması gerekir. Ancak konuşma dilinde görülen değişmelerin belirlenmesi, eklenme- de ve yazılı biçimlerde veya tarihsel dönemlerde gerçekleşen değişmelerin karşılaştırılma- sından, burada üzerinde durmayacağımız nedenlerden ötürü daha güçtür. Ayrıca konuş- ma dilinde aynı sözcüğün birden fazla söylenişinin doğru olabileceği, konuşma standar- dının yazılı standart kadar katı olmadığı da unutulmamalıdır.

Standart Dil ve Ağız İlişkisi

Ses olaylarının bir kısmı da ağızlar ile standart dilin karşılaştırılması sonucunda fark edi- lebilir: böyük/büyük, deñiz/deniz, gapı/kapı, ilimon/limon vb. Dil eğitimi açısından elbet- te standart dilde nelerin olduğunun öğretilmesi önceliklidir. Ancak ses olayları ele alınır- ken, gerek standart dildeki biçimlerin gerekse genel olarak dilin daha iyi anlaşılabilmesi, konuşurların çevrelerindeki dil değişkenliğine karşı duyarlılık ve insancıl bir anlayış geliş- tirebilmeleri için standart dışı doğal gerçekleşmelerin de göz ardı edilmemesi gerekir. Ne var ki kuralcı dil bilgisi kitapları, ağızlardaki farklı biçimleri standart dilin bozulmuş, yan- lış ve kaba biçimleri olarak yansıtmayı tercih ederler ki bunun bilimsel dayanağı yoktur. Her doğal dil farklı işlevleri yerine getiren bir varyantlar yığınından oluşur. Ağızlar da di- lin doğal gelişimi sonucu ortaya çıkmış, dil içinde belli işlevleri yerine getiren biçimlerdir; ne kaba, ne yanlış ne de bozukturlar; sadece standart biçimden farklıdırlar. Sanıldığı gibi standart dilden bozulmamışlardır.

Dil Planlaması

Dil planlaması çerçevesinde belirlenen kuralları uygulama isteği de seslerin değişmesin- de etkili olabilir. Örnek olarak Türkçede çok heceli sözcüklerin sonundaki ötümsüz ün- süzler, ünlüyle başlayan eklerden önce ötümlüleşirken, yeni türetilmiş olan sözcükler bu kurala uymazlar:

yapıt-ı anıt-ı

Yine daha sonra göreceğimiz gibi, özel adlarda söz sonu ötümsüz ünsüzlerin ünlüy- le başlayan eklerden önce yazımda ötümlüleşmemesi, ses bilgisini de etkileyen sonuçlar doğurmaktadır.

KAYNAKLARDA SES OLAYLARI