• Sonuç bulunamadı

Dilin yazılı biçimleri genel olarak durağandır. Yazım kurallarını standart dille ilgili düzen- lemeleri yapma yetkisi olan kurumlar belirler. Bu yetki yasayla verilmiş olabileceği gibi za- man içinde ortaya çıkmış kabullerden de kaynaklanabilir. Belirlenen yazım kuralları te- mel eğitimde öğrenilir. Bir dilin konuşurları öğrendikleri bu “doğru” biçimlerdeki değiş- melerden hoşlanmaz. Bu nedenle yazım reformları her ülkede çok ciddi tartışmalara ne- den olur. Örnek olarak Türkçenin yazım kurallarındaki küçük düzenlemeler bile sürek- li tartışma konusu olmuştur ve olmaktadır. Özellikle yabancı sözcüklerin yazımı, düzelt- me işareti, kesme işaretinin kullanımı, bitişik ve ayrı yazımlar, gerek popüler dilcilikte ge- rek uzmanlar arasında her dönem sevilen bir tartışma konusu olmuştur. Ancak Türkçenin yazımında dilin temel işlevi olan iletişimi etkileyen önemli sorunlar olduğu söylenemez. Ancak bu, yazı dili eğitiminde sorun olmadığı biçiminde anlaşılmamalıdır.

Her doğal dil kendi içinde çok çeşitli nedenlerle farklı biçimlerde ortaya çıkar. Bu yüz- den dilde doğru biçimler deyince ilk akla gelmesi gereken yazımdır. Çünkü yazım dışın- da kalan alanlarda kural koymak güçtür. Örnek olarak eş anlamlı sözcüklerden hangisi- nin tercih edileceği, cümlenin hangi uzunlukta olacağı gibi konularda düzenleme yapıla- maz. Yazım kuralları ise “doğru” ve “yanlış” olmakla değil karar vermeyle ilgilidir. İlke ola- rak sözcükleri farklı biçimlerde yazmak, söyleyişteki ayrıntıları çeşitli derecelerde göster- mek mümkündür. İletişim değeri açısından aynı olan sözcükler, söyleyişi daha iyi yansıt- salar bile yazım açısından yanlış olabilirler:

Doğru Yanlış

alacak alıcak yapıyor yapıyo arayayım arıyım

Yazımdaki “karar verilmiş” tek biçimlilik, standart dilin tek biçimli olduğu şeklinde anlaşılmamalıdır. Standart dilde de pek çok çeşitlenme vardır. Dilin her alanında farklı bi- çimler rekabet hâlindedirler ve birbirlerini etkilemektedirler. Ayrıca her bir üslup biçimi- nin kendine özgü işlevleri vardır. Basit bir örnek vermek gerekirse, bir bilimsel yazıda söz- cüklerin anlamları farklı okumalara izin vermeyecek şekilde düzenlenir, buna karşılık bir edebi eserde sözcüklerin çağrışımı ne kadar geniş ise o kadar iyi olabilir.

Tablo 8.2

Yazımın Etkisi İle Söyleyiş

Tablo 8.3

Yazı dilinde yazımdan kaynaklanan tek biçimliliğe karşın konuşma dili, dilin kendi doğal eğilimleri, yabancı dillerin etkisi, ağızların etkisi, sosyal gruplar arasındaki dil fark- ları gibi nedenlere bağlı olarak sürekli bir değişim içindedir. Bu değişme zamanla o kadar ileri gider ki yazılı biçimle konuşulan biçim arasında ciddi uçurumlar oluşabilir. Yazım re- formlarının önemli gerekçelerinden biri durağan yazı diliyle değişken konuşma dili ara- sındaki açığı giderme çabasıdır. Yazımın konuşmayı etkilediği durumlar varsa da bu çaba, sanılanın aksine, konuşma dilini yazı diline yaklaştırma yönünde değil, aksine, yazı dilini konuşma diline yaklaştırma biçiminde olur.

Günümüz Türkiye Türkçesinde ses bilgisini de ilgilendiren pek çok eğilim veya çeşit- lenme gözlenmektedir. Bunların bir kısmı yazıya da yansıyabilmekte, bir kısmı ise sözlü kalmaktadır. Günümüz Türkçesindeki gelişmelerin tamamını bu kitap çerçevesinde ele al- mak imkânsızdır. Aşağıda en belirgin olanlar örneklendirilecektir.

/ç/>/ş/

Konuşma dilinde pek çok ortamda gözlenen gelişmelerden biri /ç/>/ş/ değişmesidir. Türk- çe ünsüz uyumuna göre ötümsüz ünsüzden sonra ötümsüz ünsüz gelirken bu kural ko- nuşma dilinde bozulmakta, yan yana gelen iki ötümsüz ünsüzden ikincisi ötümlüleşmek- te birinci ünsüz ise patlamalı olmaktan çıkıp sızıcılaşmaktadır:

Yazım Söyleyiş

geçti /geşdi/

açtı /aşdı/

biçti /bişdi/

Dikkat edilirse burada yan yana gelen iki ötümsüz patlamalı ünsüzden ikincisi ötüm- süzlüğünü kaybetmiştir. Bu, konuşma dilinde, özellikle ağızlarla ilgili araştırmalarda sıkça rastlanan bir durumdur. İkincisinin ötümlüleşmesi sonucunda ilk ünsüz de patlamalı ol- maktan çıkmış, sızıcılaşmıştır. Ancak burada üzerinde durduğumuz /ç/>/ş/ değişmesi di- ğer ötümlü ünsüzlerden önce de görülebilmektedir:

Yazım Söyleyiş

gençlik /genşlik/

/z/>/s/

Yine konuşma dilinde görülen eğilimlerden biri de söz sonunda ötümlü, sızıcı /-z/ ünsü- zünün ötümsüzleşmesidir. Bu gelişme başka sözcüklerde de görülmekle birlikte özellikle birinci çoğul kişi ekinde dikkat çekmektedir:

Yazım Konuşma dili

yapıyoruz /yapıyos/

olmaz /olmas/

içiyoruz /içiyos/

/s/>/z/

Daha çok ağızların etkisiyle ortaya çıkan bir ses olayıdır. Bazı ağızlarda söz başındaki ötümsüz sızıcı /s-/ ünsüzü, ötümlü sızıcı /z-/ ünsüzüne dönüşmektedir: soba>zoba sebze>zebze sopa>zopa Tablo 8.4 /ç/>/ş/ Tablo 8.5 Ötümlü Ünsüzlerden Önce /ç/>/ş/ Tablo 8.6 /z/>s/

Aynı değişme zaman zaman söz sonunda da görülebilmektedir: herkes>herkez

ağustos>austoz

/a/>/ı/, /e/>/i/

Standart dilde, söyleyişte gözlenen dikkat çekici ses özelliklerinden biri de geniş ünlüler- deki daralmadır:

yapacağım>yapicim

arayayım>arayım ~ ariyim ~ arıyım değil mi>di mi

Dikkat edilirse buradaki daralma, /y/ komşuluğundaki daralmanın daha ilerlemiş bi- çimidir. Ancak standart dildeki daralma ile bunun farkı, daralma sonucu burada aynı za- manda büzülmenin de ortaya çıkması ve bir hecenin kaybıdır.

/r/>/ø/

Başta Batı Anadolu ağızlarında olmak üzere sıkça görülen /r/ düşmesine günümüz konuş- ma dilinde seyrek de olsa rastlanmaktadır. Bu düşme söz sonunda ve ünsüz komşuluğun- da görülmekte, özellikle de şimdiki zaman ekinde dikkat çekmektedir:

yapıyo yapıyosun

Bu düşmeyi, önceleri bağımsız bir eylemken sonradan ekleşmiş olan şimdiki zaman ekinin Türkçenin yapısal özelliklerine uyum sürecinin devam ettiği biçiminde yorumla- mak yanlış olmaz.

yap-a yorı-r>yap-ayoru>yapayor>yapıyor>yapıyo

Öndamak /l/ Sesinin Durumu

Standart söyleyişte görülen dikkat çekici ses olaylarından biri de yabancı sözcüklerdeki artdamak ünlüleri yanında kullanılan öndamak /l/ sesinin artdamaksıllaşmasıdır. Özellik- le eğitimli kesim, konuşmalarında bu /l/ sesini öndamak ünsüzü olarak söyleme çabasın- da olsa da bu eğilim, /l/ sesini Türkçenin önemli yapısal özelliklerinden olan ses uyumla- rına uyarlama sürecinin sonucudur:

Standart söyleyiş Konuşma dili

laf /łaf/

rol /roł/

alfabe /ałfabe/

Eğitimde bu /l/ sesini öndamak sesi olarak öğretme çabası vardır. Ancak Türkçenin ses uyumları çok baskındır. Bu nedenle bir dönem öndamak /l/ sesiyle söylenmesinde ıs- rar edilen bazı sözcüklerin zamanla artdamaksıl biçimlerinin standart biçime dönüştüğü görülmektedir. Örnek olarak Amerikan para birimi için /dołar/ ~ /dolar/ biçiminde ikili kullanım varken, eskiden sadece öndamak /l/ sesi ile söylenen Alman sözcüğü bugün ta- mamen artdamak sesi ile /Ałman/ biçiminde sesletilmektedir.

Bu sesle ilgili dikkat çekici bir durum da Türkçe kökenli alp “cesur, yiğit” sözcüğü ile Alp dağlarının adı arasındaki karışmadır. Daha doğrusu, Batı dillerine ait Alp sözcüğünün etkisiyle, artdamaksıl Türkçe alp “cesur, yiğit” sözcüğü de öndamak /l/si ile alp biçimin- de söylenmeye başlanmıştır. Bu örnekteki söyleyiş, “dil yanlışları” tartışmalarında ele alı- nan bir konudur.

Tablo 8.7

Öndamak /l/ Sesinin Durumu