• Sonuç bulunamadı

RUSLAR’IN OSMANLI SERHADDİNE SALDIRISI

II. BÖLÜM: OSMANLI-İRAN SINIRINDA GÜÇ ve HAKİMİYET

2.8. RUSLAR’IN OSMANLI SERHADDİNE SALDIRISI

 Zohab Sancağı’nın batı tarafı Osmanlı’ya bırakılırken, doğu tarafı ve Kerend Deresi İran’a bırakıldı. Süleymaniye Sancağı, Osmanlı Devleti’ne bırakılarak İran buraya hiçbir şekilde karışmayacaktı. Ayrıca Muhammere şehri ve iskelesi, Ceziretü’l Hızr (Abadan) ve Şattü’l Arab’ın doğu kısmı İran hakimiyetinde kaldı.

 Taraflar arasında anlaşmaya varılan sınırlar dışında her iki devlet iddia ettikleri arazilerden vaz geçecekti. İki devlet arasında belirlenen sınırları çizmek için her iki taraftan memurlar ve mühendisler tayin edilecektir.

 Osmanlı Devleti, firar eden İran şehzadelerinin Bursa’daki ikametlerine ve İran’a yönelik art niyet ve gizli faaliyetlerine izin vermeyecektir.

 Tüccarlarla ilgili durum 1823 yılında imzalanan Erzurum Antlaşması’na göre olacaktır.

 Mekke ve Medine’ye gitmekte olan İran hacılarına karışılmayacak ve onlardan herhangi bir şey talep edilmeyecektir.

 Serhad bölgesinde bulunan aşiretlerin sınır tacizlerine karşı gerekli önlemler alınacaktır. Her iki devlet de aşiretlerin sınır ihlaline karşı hududa asker yerleştirecektir. Hangi devlete bağlı oldukları bilinmeyen aşiretlere bir sefere mahsus her iki devletten birini, Osmanlı veya İran, seçme hakkı verilecektir.632 Dolayısıyla, Osmanlı-İran hududu kendine has konumundan dolayı sürekli dinamik bir özelliğe sahip olmuştur. Sınırda bulunan aşiretlerin hareketliliği her iki devlete de derin bir aidiyet duygusunu geliştirmemiştir. Osmanlı-İran sınırları arasında geçiş yapan bu aşiretlerin kendi tebaaları olmaları yönünde politika izlemiştir.

Venedik ile Alman İmparatorluğuyla savaşa girişti. Osmanlılar 1711 Prut Savaşı’nda kuzeyde yayılmacı faaliyetler gösteren Ruslar’ı yendi, Ruslar bu yenilgiden sonra dikkatlerini Hazar Denizi ve Güney Kafkasya’ya yöneltti.633

Ruslar, 1721’de Büyük Kuzey Savaşı’yla birlikte Baltık bölgesine yerleşmiştir.

Osmanlı, 1738 yılında Orşova’da Ruslar’a karşı zafer elde etmiş, 1739 Belgrad Antlaşması’yla birlikte Belgrad’ı, Eski Orşova’yı ve Adakale’yi ele geçirmiştir. Ancak Karadeniz’in kuzeyindeki Azak’ın Belgrad Antlaşması ile Ruslar’ın eline geçmesi onlara büyük bir avantaj sağlamıştır. Osmanlı Devleti, Ruslar’ın kuzeyde gösterdikleri yayılmacılık ve Polonya ile Batı Ukrayna’yı işgal edeceği endişesinden dolayı 1768 yılında Ruslar’a savaş açmıştır.634

19. yüzyılın başlarında Gürcistan’ın, Gence, Karabağ ve Şeki hanlıklarının Ruslar’ın eline geçmesi ile birlikte Ruslar’ın sınırları Kafkas dağlarının ana sırtlarına kadar genişlemiştir. Kafkaslar’ın büyük bir kısmının Ruslar tarafından ele geçirilmesi sonrasında sınırlar, İran’ın Azerbaycan taşrası ve Erivan Hanlığı; Osmanlı Devleti’nin Kars ve Ahıska sancaklarına kadar uzanmıştır. Ruslar’ın bu faaliyetleri artık Kafkasya’da kalıcı olduklarını gelmiştir.635

Averyanov’a636 göre, Ruslar 19. yüzyılda Osmanlı Devleti’nin doğu sınırlarına yoğun bir şekilde saldırmıştır. 1805 yılındaki vebadan dolayı Ruslar birliklerini Bakbak’a geri çekmiş, dönüş yolunda tüm Kürt yerleşim yerlerini yakıp yıkmış, ahaliyi kılıçtan geçirmiştir. Buna karşın Kürt aşiretleri Ruslar’a yönelik saldırıda bulunmuş, ancak Ruslar’ın kullandıkları toplar sayesinde geri püskürtülmüştür. 1806’da Kont Tsitsianov’un öldürülmesinden sonra Kürtler, Rus topraklarında tekrar yağma faaliyetlerine başlamıştır. Ruslar, Kürt birliklerine bazı vaatlerde bulunarak kendi taraflarına çekmek için çalışmış, ancak bu uzlaşma kısa süreli olmuştur. Osmanlı-İran ilişkileri zayıf olduğundan aşiretler her iki devletin sınırlarını kurallarını ihlal etmiş, bu durum hem Osmanlı’yı hem de İran’ı endişelendirmiştir. Osmanlı ile İran

633 Sadık Müfit Bilge, Osmanlı Çağı’nda Kafkasya 1454-1829 (Tarih-Toplum-Ekonomi), Kitabevi, İstanbul, 2012, s. 172.

634 Aksan, Kuşatılmış Bir İmparatorluk. Osmanlı Harpleri 1700-1870, s. 92-135.

635 Averyanov, Osmanlı Rus Savaşlarında Kürtler (19. Yüzyıl), s. 21.

636 Rus ordusunda yüzbaşı olan P. İ. Averyanov, Kafkas Askeri Dairesi Kurmay Başkanı N. N.

Belyavskiy’nin görevlendirmesiyle Rusya’nın Kafkasya politikalarında Kürtlerin rolü hakkında bazı raporlar kaleme aldı. Averyanov’un Osmanlı Rus Savaşlarında Kürtler (19. Yüzyıl) adlı eseri Rusya’da 1910 yılında basıldı. Averyanov, Osmanlı Rus Savaşlarında Kürtler (19. Yüzyıl), s. 13-14.

topraklarındaki aşiretlerin sınır bölgelerine saldırmaları sonucu yerleşik reaya zarar görmüştür.637

1828 yılında İran Azerbaycanı’nın ele geçirilmesi ve Ermeni vilayetinin kurulması (1830) Rusya’nın bölgenin büyük bir gücü olduğunu göstermekteydi.638 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı’nda Bayezid’in sosyal yapısında büyük değişikliklerin meydana gelmesine neden oldu, sancak, büyük bir nüfus kaybına uğradı. Buradaki Müslüman nüfusun büyük çoğunluğu başka yerlere göç etmek zorunda kaldı, sadece gayr-ı müslim kesim şehirde yaşamaya devam etti. Onlar da bölgedeki Kürt aşiretlerinin saldırılarından dolayı huzursuz olarak Revan sınırında kışı geçirdi, ortam müsait olduktan sonra Bayezid’e geri dönmek istediklerini bildirdiler. Bayezid Sancağı savaşın meydana getirdiği tahribat neticesinde büyük zarar gördü. Bayezid Mutasarrıfı Behlül Paşa Babıali’ye gönderdiği mektupta Bayezid ahalisinin etrafa dağıldığını, Eleşkirt’te 120 hane dışında kimsenin kalmadığını, Şelve’de kimsenin kalmadığını, her tarafın harap bir vaziyette olduğunu, Diyadin’de beş on hane dışında başka kimsenin kalmadığını ve Bayezid çukurunun ise tamamen terk edildiğini bildirmekteydi.639

1833-1843 yılları arasında Anadolu topraklarının büyük bir kısmını gezen Charles Texier’in geçtiği güzergâhlardan birisi de Bayezid Sancağı idi. Texier, Bayezid Kalesi’ne çıktığı zaman “insanın hüzün ve dehşete kapıldığını dile getirmekteydi.

Ruslar’ın Bayezid’i top atışlarıyla kolay bir şekilde ele geçirdiğini, Osmanlı-Rus savaşı sonrasında sarayın aşağı mahallelerinin ortadan kalktığını ve insan yaşantısından izler kalmadığını ifade etmektedir. 640

Savaşın meydana getirdiği yıkımın Bayezid Sancağı’ndaki demografik yapı üzerinde büyük bir etkisi olmuştur. Daha önceki bölümlerde ifade edildiği üzere aşiretlerin birbirleriyle veya yerel beylerle mücadeleleri de sancakta bulunan reaya üzerinde olumsuz neticeler meydana getirmiş, halkın bulunduğu yerleri terk etmesine neden olmuştur. Bu durum, şehri terk eden halkın büyük zorluklar çekmesine ve hayatlarının büyük bir sefalet içerisinde geçmesine sebebiyet vermiştir.

637 Averyanov, Osmanlı Rus Savaşlarında Kürtler (19. Yüzyıl), s. 35-36.

638 Kemal Beydilli, “Rusya”, DİA, c. 35, İstanbul, 2008, s. 256.

639 Karataş, Bayezid Sancağı ve İdarecileri (1700-1914), s. 86-87.

640 Charles Texier, Description de L’arménie, La Perse et La Mésopotamie, Typoraphie de Firman Didot Fréres, Libraires, İmprimeurs de L’ınstitut, Paris, 1842, s. 130-131.

19. yüzyılın ilk yarısında Van, Muş ve Bayezid’in kuzey kesimlerinde yaşayan göçebe Kürt aşiretleri bazen Osmanlı tarafına geçmek zorunda kalıyorlardı. Fakat Kürt aşiretlerinin Osmanlı tarafında yer almaları uzun sürmemekte ve mevcut koşullara göre hareket etmeleri söz konusuydu. Tuğgeneral Uşakov göre, Kürtlerin Türklere nazaran daha itaatli olduğu; bu durumdaki Kürtler Bayezid’de 230, Van Eyaleti’nde 6.200, Muş sancağında 4.500 hane olmak üzere toplam 11.300 haneden meydana gelmektedir.641 İkinci bölüm özetlenecek olunursa Geçiş noktasında bulunan Bayezid Sancağı, gerek Osmanlı-Rus gerekse Osmanlı-İran arasındaki aşiretlerden veya sınırlardan dolayı anlaşmazlıklar yaşamıştır. Aşiretlerden bazılarının göçebe olmasından dolayı adı geçen devletler arasında anlaşmazlık konusu olmuştur. Çünkü hem Rusya ile İran hem de Merkezi yönetim sınırında bulunan Kürt aşiretlerini kendi taraflarında tutmaya çalışmışlardır. Büyük devletler arasında kalan aşiretler mevcut duruma bakarak politika belirlemişlerdir. Mesela, Erivan birliklerinin taarruzu sırasında Bayezid’i terk etmiş olan 300 hanelik Yezidi topluluğu 1828’de Bayezid’in ele geçirilmesi sonucu Ruslar’a bağlılıklarını bildirmişlerdir.642

Bayezid Kalesi, Osmanlı taşrasının uç noktasında ve Osmanlı-İran sınırlarının geçiş güzergahında bulunması nedeniyle sık sık saldırılara uğramaktaydı. İran saldırıları, yerel beylerin birbirleriyle olan mücadeleleri neticesinde meydana gelen tahribatlar ve doğal koşullar vb. olaylar kale tamiratını zorunlu kılmaktaydı. Osmanlı Devleti, çatışmalı bir bölgede yer alan Bayezid Kalesi’ne Erzurum’dan cephane takviye etmekle birlikte bazı toplar, işlevlerini yitirdiklerinden dolayı pek kullanışlı değildi. Devletin ileri bir karakolu görevi gören Bayezid, Osmanlı Devleti’nin serhad bölgesi için büyük önem arz etmekteydi.

Osmanlı-İran savaşlarında Osmanlı ordusunun temel problemlerinden biri askerlerin iaşe problemiydi. Çünkü Osmanlı ordusu gibi büyük bir ordunun zahiresinin taşınması hem fiziki koşullardan hem de maddi açıdan büyük bir zorluk teşkil etmekteydi. Devlet iaşe sorununu savaşın yapıldığı yere yakın yerlerden tedarik etmek amacıyla çözmeye çalışıyordu. Bu çerçevede Osmanlı sefer lojistiğinde Bayezid, askerin iaşesi ve iaşenin taşınması için nakliye araçları konularında katkı sağlamaktaydı.

641 Averyanov, Osmanlı Rus Savaşlarında Kürtler (19. Yüzyıl), s. 55.

642 Averyanov, Osmanlı Rus Savaşlarında Kürtler (19. Yüzyıl), s. 59.

Bayezid sancak beyleri iki devlet arasında meydana gelen savaşlarda muharip kuvvet takviyesi yapmaktaydı. Devlet savaş dönemlerinde yerel beylere emir gönderiyor, yerel beyler de mahiyetindeki adamlarla birlikte savaşa katılıyordu. Ancak bazı dönemlerde sancak beyleri bazı gerekçeler göstererek savaşa katılmak istemiyorlardı. Devlet gösterilen gerekçelerin kabul edilmeyeceğini, kendilerinden önceki sancak beylerinin sefere katılmak konusunda tereddüt yaşamadıklarını ve devlete mutlak anlamda sadakat gösterdiklerini ifade etmekteydi.

Bayezid geçiş güzergâhında yer aldığından iki devlet arasında yapılan ticarette önemli bir yer teşkil etmiştir. İran’dan gelen mallar Bayezid’den geçerek Erzurum’a oradan da Osmanlı Devleti’nin diğer şehirlerine aktarılmıştır. Doğu Anadolu’da Erzurum gümrüğü İran’dan gelen tüccarların mallarından önemli gelir kaynağı elde etmiştir. Ancak İran tüccarları bazı dönemlerde gümrük vergisi vermemek için Erzurum gümrüğüne uğramamaya çalışmıştır. Devlet görevlileri gümrük gelirlerinde meydana gelen azalmayı merkeze bildirmiştir. Merkezi yönetim, İran’dan gelen tüccarların Erzurum güzergâhından başka bir güzergah kullanmaması için gerekli önlemlerin alınmasını emretmiştir.

18. yüzyıldan sonra Rusya’nın Kafkaslar’da etkin bir politika izlemesi Osmanlı Devleti’nin serhad bölgesi için büyük bir tehlike oluşturmuştur. Ruslar, 19. yüzyılın ilk yarısında Doğu Anadolu’ya saldırmış, 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı’nda Doğu Anadolu’yu işgal etmiştir. Bu dönemde Ruslar’ın Bayezid Sancağı’nı işkâl etmesi neticesinde sancakta büyük tahribatlar meydana gelmiştir.

III. BÖLÜM: BAYEZİD SANCAĞI’NDA AŞİRET, GÖÇ VE