• Sonuç bulunamadı

The Role of Turks in Domestication of Horse during Ancient Times

Hacı ÇOBAN

Özet

At fosillerine ilk defa Dünyanın oluşum süreçlerinden Erken Eosen dönemde rastlanmıştır. Miyosen dönemde gelişimleri devam ederek midilli boyutlarına ulaşmış ve çeşitlenmeye başlamıştır. Bu dönem at fosillerine Anadolu coğrafyasının çeşitli yerlerinde de rastlanmıştır. Dünya insanlar ve hayvanlar için yaşanabilir hale geldikten sonra insanlar hayvanları önceleri avlamaya daha sonra da evcilleştirme ve devamında çeşitli amaçlar için ehlileştirmeye başlamışlardır. İnsanlar muhtemel sıraya göre hayvanlardan önce köpeği, sonra koyun, keçi, rengeyiği gibi hayvanları, üçüncü olarak sığır türü büyük baş hayvanları, dördüncü sırada da eşek, deve, at vs. hayvanları evcilleştirmişlerdir. İnsanlar Paleolotik çağda yaban atını av hayvanı olarak görüp avlamışlardır.

Günümüzdeki at nesillerinin çeşitliliği, ilk evcilleştirilen yabani atların da boy ve şekil yönünden birçok cinse ayrıldığını göstermektedir. Bugünkü yeryüzünde bulunan atların kökeni Przewalski ve Tarpan adıyla bilinen yabani atlara dayanmaktadır. Her iki at cinsinin de Orta Asya'da; Kafkaslardan Çin'e kadar uzanan bölgede evcilleştirildiği kabul edilmektedir. Kuzey Avrupa'da ise daha sonraları at tipleri evcilleştirilmiştir. Başlangıçta atlar sadece bir besin kaynağı olarak kullanılmış olmakla birlikte, aralarındaki iletişimin gelişmesi sonucu onun diğer özelliklerini fark eden insanoğlu, çok ilkel de olsa geliştirdiği bazı araç ve yöntemlerle onu ehlileştirmeye başlamıştır.

Ön-Türk kökenli Asya halkı olan Saka(İskitler)’lar tarafından atın M.Ö. en az 6000 yıl önce ehlileştirildiği ve bir binek hayvanına dönüştürüldüğü biliniyor. Ata binmenin başlangıcı yaklaşık olarak M.Ö.4000 civarına (M.Ö.4000–3.500) tarihlenmektedir ve Ukrayna bozkırlarında gerçekleşmiştir.

At ilkçağ insanın hayatında devrim niteliği taşıyan büyük bir değişime vesile olmuştur. Atı en erken evcilleştiren kavimlerden biri sayılan Türkler atla önceleri yaya olarak gidemedikleri yerlere kolayca giderek avlanma, daha önceden evcilleştirdikleri hayvanlar için otlak bulma ve yaşantılarını daha uygun sürdürebilecekleri yerleri keşfetme imkânına kavuşmuşlardır. Atı evcilleştiren Türklerin tarihinde “Atlı Göçebe Kültürü” denen yeni bir sayfa açılmış ve bu kültürün merkezinde olan at Türklerin hayatının her alanında yer almaya başlamıştır.

Bu çalışmamız da atın ilk defa Türkler tarafından ehlileştirildiği ve hayatlarının her alanında diğer milletlerle kıyasladığımızda çok daha verimli şekilde istifade ettiklerinin anlaşılmasına vurgu yapılmıştır.

Anahtar Kelimeler: At, Ehlileştirme, Türkler, Atlı Göçebe Abstract

Horse fossils were first found in early Eocene period. Their evolution continued in Miocene period and they reached pony size and diversified. Horse fossils in this period were seen at various places in Anatolia. After the earth has become a habitable planet for both people and animals, people hunted animals in the beginning, then they started domesticating for some purposes. The estimated sequence of domestication is dog in the first place; then sheep, goat and reindeer, cattle in the third place and donkey, camel, horse etc. eventually. During Paleolithic age wild horses were hunted.

Today diversity in the horse types indicates that domesticated wild horses could be classified differently in terms of size and form. The origins of the existing horses are wild horses known as Przewalski and Tarpan. Both of these types were regarded to be domesticated in Central Asia, in the region from Caucasia to China. In the north Europe different horse types were domesticated

138

afterwards. Firstly, horses were seen as food, with the help of improving communication people noticed unknown qualities of them and then they started to domesticate horses using some primitive tools and methods.

It is a known fact that horse was domesticated at least 6000 years ago B.C. by Sacae (Scyhtians) who were Asian people and turned to an animal which can be ridden. Start of the horse riding was about 4000 B.C. (4000-3500 B.C.) and achieved at Ukrainian steppes.

Horse has caused a revolutionary change in social life of primitive people. Turks as one of the first nations domesticating horse provided them to travel to the farther places which could not be gone on foot easily and gave them the chance of hunting there and chance of finding fields for their animals, discovering the places where they might live comfortably. A new page was open in Turkish history called “nomadic horseman culture” and horse started to take place in every phase of life as the object in the center of this culture.

In this study, it was tried to emphasize that horse was first domesticated and benefitted from it effectively in every phase of their lives compared to the other civilizations.

Keywords: Horse, Domestication, Turks, Nomadic horseman

Atın Evcilleştirilmesi- Ehlileştirilmesi ve Türkler

At, tapir, gergedan, fil, domuz, deve ve primatların da içinde olduğu memeli hayvanların çoğu, ilk kez Erken Eosende 10 kg.dan daha küçük hayvanlar olarak ortaya çıkmışlardır. 55 milyon yıl önce, küçük bir orman hayvanı olan en eski at cinsi Hyracotherium'un fosilleri, Doğu Asya, Batı Avrupa ve Kuzey Amerika'nın Erken Eosen katmanlarında bulunmuştur. Miyosende memeli çeşitliliği zirveye ulaşmış, Avrupa-Asya, Asya-Afrika ve Asya-Kuzey Amerika Kıtaları arasında hayvan göçleri yaşanmış ve Atlar da midilli boyutlarına ulaşmıştır. Orta ve Geç Miyosen dönende, Avrupa, Asya ve Afrika arasındaki memeli göç yollarının uğrak yeri Anadolu olmuştur. Orta Avrupa da Alt ve Orta Miyosende yaygın olarak yaşayan Anchitherium Aurelianense türü fosil örneklerine, Türkiye de Orta Miyosen dönem kazı çalışmalarında; Paşalar (Bursa), Çandır (Ankara), Sofça (Kütahya), Yeni-Eskihisar (Muğla), Tüney (Ankara), Sarıçay (Muğla), İnönü I (Ankara), Sarpdere (Çanakkale), Nebisuyu (Çanakkale) ve Bayraktepe (Çanakkale) coğrafi bölgelerinde rastlanmıştır1

.

Hayvanlar için evcilleştirilme sırası genellikle şöyle düşünülmektedir: Köpek muhtemelen ilk evcilleştirilen hayvanlardandı. İkinci grupta evcilleştirilenler vahşi halleri insanlar gibi mevsimsel göçler sürdüren göçebe hayvanlardı (koyun, keçi, rengeyiği). Üçüncü grup, tarımla birlikte gelen yerleşik hayat ile evcilleştirilmiş sığır gibi hayvanlardı. Dördüncü grup ulaşım aracı olarak evcilleştirilenlerdi (eşek, yaban eşeği, deve, at). At ve deve insan kullanımına en son giren hayvanlar olmuştur. Keçi ve koyunun evcilleştirilmesi radyokarbon tarihleme yöntemi ile M.Ö. 6.000'lere atfedilmektedir. Keçinin evcilleştirilmesi daha da erken başlamış olabilir2

.

İnsanların yaklaşık 12.000 yıldır evcilleştirerek yanında bulundurduğu hayvanlardan At ve köpek insanlar için özel bir yere sahiptir. Atın evcilleştirilmesi, ata bağımlılığın zorlu bir çaba sonunda kabul ettirilmesi ile gerçekleşmiş olmalıdır. Paleolotik çağda yaban atı, av hayvanı olarak insanlar tarafından uzun bir süre yaygın biçimde avlanmıştır.

1 Yiğit, Ayhan (2011) İnsanın Eski dostu Atın Evrimi, Anadolu Geç miyosen Dönem Atları, Aktüel

Arkeoloji, s.67-68-70

2

Baskıcı, M. Murat (1998) Evcilleştirme Tarihine Kısa Bir bakış, A.Ü.S.B.F.Dergisi, 53 S: 1- 4, s.84, http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/42/479/5532.pdf

139

At üstüne ilk yazılı kalıntı olan Cemdet-Nasr bulgularındaki daha geç bir döneme ait Sümer yazıtlarında at “dağ eşeği” olarak tarif edilir ki bu da eşeğin Ortadoğu'da daha erken evcilleştirildiğini gösterir. M.Ö.4000–3000 yılları arasında insanlar atı kullanmaya başlamışlardır.

Günümüzdeki at nesillerinin çeşitliliği, ilk evcilleştirilen yabani atların da boy ve şekil yönünden birçok cinse ayrıldığını göstermektedir. Bugünkü yeryüzünde bulunan atların kökeni halen Sibirya ve Moğolistan ormanlarında yabani olarak yaşamasına devam eden Przewalski (yabani Moğol atı), ve Paleontolojik verilerden Orta Asya'da Güney Rusya'dan Kafkaslara kadar uzanan bölgede, yaşadığı anlaşılan, son numunesinin 1887 yılında ölümüyle yeryüzünden tamamen kaybolmuş olan Tarpan adı verilen yabani atlara dayanır. Tarpan, Arap atı başta olmak üzere bütün sıcakkanlı at ırklarına köken teşkil etmektedir. Orta Asya'da; Kafkaslardan Çin'e kadar uzanan bölgede hem Tarpan ve hem de Przewalski yabani atlarının evcilleştirildiği kabul edilmektedir. Kuzey Avrupa'da ise daha sonraları at tipleri evcilleştirilmiştir3

.

İngiliz Exeter Üniversitesinden Alan Outram tarafından Kazakistan'ın bugünkü Akmola eyaleti içinde yer alan tarihi Botai kültürüne ait bölgede yapılan araştırmalarda bulunan arkeolojik bulgular, atların bu bölgede 5 bin 500 yıl önce de insan yaşamının parçası olduğunu tespit etmiştir4

.

Fosil kayıtlarına göre atlar günümüzden 55 milyon yıl önce Kuzey Amerika'da ortaya çıkmışlar ve buradan diğer kıtalara yayılmışlardır. Tek tırnaklılar takımının bir ailesi olan Equidae içinde atların soyu, günümüzde ayakta kalmış tek cins olan Equus'a dayanıyor. Son yıllarda fosillerde mitokondrial DNA analizleri, Equus içindeki ana gruplar olan kaballinlerle, zebra ve eşeklerin 3 milyon yıl önce ayrıştıklarını ve daha sonra öteki kıtalara yayıldıklarını gösteriyor. Equus'un soyu, iklim değişikliği ve atların avlanmaları gibi sebeplerle 10 bin yıl önce Amerika'da tükenmiştir. Ancak Eski Dünya'da soylarını devam ettirerek ayakta kalmış ve 6 bin yıl önce Orta Asya'da evcilleştirilmiştir5

.

Ön-Türk kökenli Asya halkı olan Saka’lar tarafından atın Milattan en az 6000 yıl önce ehlileştirildiği ve bir binek hayvanına dönüştürüldüğü biliniyor. Sakaların etkisi Asya kıtasının en doğusunda bulunan Sakhalin adasının adındaki Sakha adından, Avrupa’nın en batısına yerleşmiş olan İskoç adına kadar geniş bir coğrafyaya yayılmıştır. Asya dağlarında bulunmuş ve açılmış olan kurganlarda pek çok at iskeleti bulunmuş, atın ölen sahibi ile birlikte kurban edilip gömülmüş olduğu ortaya çıkarılmıştır6

.

Göçebe hayat yaşayan insanoğlu yabanî hayvanları takip ederek kazandığı tecrübe sonucunda hayvan topluluklarını evcilleştirmeyi öğrendi. Avrasya göçebelerinin evcilleştirdiği başlıca hayvanlar, Türkçede koyun, keçi, inek, at, deve, yak ve ren olarak bilinir. Ancak bu hayvanların hepsi aynı zamanda evcilleştirilmemiştir. M.Ö. 9000 yıllarına kadar rastlanılan hayvan kemiklerine göre önce koyun ve keçi gibi küçükbaş hayvanlar

3 Altuntaş, Mustafa (2000) Geçmişten Günümüze At, Türk Veteriner Hekimliği Dergisi,1(2), s.37 4 Demir, Cemal (2009) Türklerin atla yoldaşlığı 5bin500 yıl önce başlamış New York(Turkish journal)

6 Mart2009 Cuma ("Amerikan Bilimsel Gelişme Birliği(AAAS)" tarafından yayınlanan haftalık Science dergisinin 6 Mart 2009 tarihli sayısında yer verilen araştırma, atı ilk kez evcilleştiren Türklerin, bunu yaklaşık 5 bin 500 yıl önce gerçekleştirdiğini belirledi.”)

5 Yiğit, Ayhan (2011) İnsanın Eski dostu Atın Evrimi, Anadolu Geç miyosen Dönem Atları”, Aktüel

Arkeoloji, Ocak 2011, s.72.

140

evcilleştirilmiştir. Büyük baş hayvanlardan ise ineğin en eski örneklerine MÖ 6000, atın 4000 ve devenin ise 3000 yıla kadar giden örneklerine rastlanmıştır7

.

Eski çağlara ait insan iskeletleri arasında at iskeletlerine rastlanması, at ile insan arasındaki tanışıklığın insanlık tarihi kadar önceye dayandığını ortaya koymaktadır. Başlangıçta atlar sadece bir besin kaynağı olarak kullanılmış olmakla birlikte, aralarındaki iletişimin gelişmesi sonucu onun diğer özelliklerini fark eden insanoğlu, çok ilkel de olsa geliştirdiği bazı araç ve yöntemlerle onu evcilleştirmeye başlamıştır. Atın Türkler tarafından ehlileştirildiği, aynı dönem kültürüne ait alp mezarlarından çıkan at kemiklerinden de anlaşılmaktadır8

.

Yakın tarihlere kadar ilk evcilleştirme de bilinen ilk kemik bulguları Orta Asya'da Aral Gölü'nün kuzeyindeki bozkırlardaydı. Önceleri evcilleştirilen hayvanlar hem yük hem insan taşımakta kullanılıyordu, özel bir teknik olarak binicilik atı evcilleştirenlerce icad edilmiştir. At bir gem aracılığı ile sürülmekte ve gem atın dişleri üzerinde iz bırakmaktadır. Dolayısıyla ata binmenin kökenini bulabilmek için dişler üzerindeki izler incelenmiştir. Buna göre ata binmenin başlangıcı yaklaşık olarak M.Ö.4000 civarına (ya da M.Ö.4000–3.500 arasına) ve Ukrayna bozkırlarına tarihlenmektedir9

.

Turan Ovasında Kuraklıktan, çölleşmeden ve aşırı sıcaklardan bunalmaya başlayan bu insanlar için, M.Ö. 5000 ve 4000’li yıllarda artık üçüncü yerleşim merkezlerine doğru ikinci büyük göçlerini yapmaları kaçınılmaz olmuştur.

Dünyada ilk defa atı ehlileştiren insanlar büyük bir taşıma ve ulaştırma olanağına kavuşmuşlardır. Bu dönemde, insanların toplumsal faaliyetleri oldukça gelişmiş, komşu şehir ve ülkelerle ticari ilişkiler kurulmaya başlanmış olması gerekir. At sırtındaki bu insanlar için dünyaları küçük gelmeye başlamış, onlar sayesinde dağlar fethedilmeye, dağlar ötesi ülkelere ulaşılmaya başlanmıştır. Havalar ısındıkça havası serin, suyu bol ve berrak olan, bol otlu ve verimli yaylalara doğru at sırtında göç ederek, oralarda yeni yerleşim merkezleri kurmuş olabilirler10.

M.Ö.4000 yıllarında Karadeniz’in kuzeyindeki steplerde atların evcilleştirilmesiyle birlikte savaşların şeklide değişmeye başladı. Atlar sahibine yaya olarak gidebileceğinden çok daha uzak yerlere gitme, birden saldırıya geçme, karşı taraf üstün savunma oluşturmadan önce kaçma imkânı veriyordu. Bu durum süvari birliklerinin ve özelliklede atların iyi bir askeri silah olduğunu gösteriyordu11

.

Atın evcilleştirilmesi, binek hayvanı olarak kullanılması ve at neslinin ıslahı M.Ö. 4000-2000 tarihlerinde, bugün Ukrayna ve Rusya arasında kalan steplerde başladı. Atlar ilk önceleri etlerinden, sütlerinden, kıllarından ve diğer ürünlerinden yararlanılmak üzere yetiştirilirdi. Atların ıslahına, atların evcilleştirilmesinin hemen ardından başlandı. Atların özel işler için kullanılmaya başlaması, ıslah çalışmalarının daha da yoğunlaşarak sürdürülmesine sebep oldu. M.Ö.1000 yıllarında, İran dillerinin konuşulduğu ülkelerde de savaş atlarının yetiştirildiği bilinmektedir. Partlar döneminde, Amu Derya nehri çevresindeki

7 Şahin, İlhan (2010) Göçebeler ve Küreselleşme: Merkezî Asya Göçebeleri Örneği, International

Journal of Central Asian Studies, 14, s.204

8

Ünver, A.Fuat (2006) Antik çağdan modern olimpiyatlara binicilik sporu ve Türk biniciliğinin olimpik gelişimi. Yayınlanmamış Doktora Tezi, Danışmanı Prof. Faik İmamoğlu, Gazi Üni. Eğitim

Bilimleri EnstitüsüBeden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği Anabilim Dalı, s.5

9

Baskıcı, M. Murat (1998) Evcilleştirme Tarihine Kısa Bir bakış, A.Ü.S.B.F. Dergisi, Cilt 53 Sayı 1- 4,Ocak-Aralık s.88,89

10Köksoy, Mümin (2002) Orta Asya’nın Paleocoğrafik Evrimi ve İnsan Topluluklarına Etkisi, Türkler,

1, s.482

11

Diamond, Jared (2008) Tüfek, Mikrop ve Çelik, Tübitak Popüler Bilim kitapları, Çeviri Ülker İnce, 19.basım, s.84

141

bölge at yetiştirmek için çok uygun olması ile ünlenmişti. At yetiştiricileri, tıknaz bozkır atı ile vahalarda ve çöl sınır bölgelerinde yaşayan 3000 yıl boyunca süvari atı olarak kullanıldığı bilinen, Karabair ve Akhal-Teke gibi uzun boylu (yüksek cidagolu) ve hızlı atların kanlarını karıştırarak daha dayanıklı ve hızlı atlar yetiştirmişlerdir.

At binme muhtemelen hayvan gütme ihtiyacının bir sonucu olarak doğdu. Sürülerin at üzerinde daha iyi ve hızlı kontrol edebilme çobanların ve hayvan besleyen göçebe toplulukların işini kolaylaştırmış olmalıdır. Zaman içinde atın önemi daha da arttı ve mezar buluntularından da anlaşılacağı gibi, bir kült objesine bile dönüştü. Bozkırlarda iyi bir at hayat ve ölüm arasındaki sınırı belirleyebilirdi ve bu göçebe kültürü de ata hak ettiği statüyü verdi. Bu kültürün ana silahları olan ok ve yay için de durum aynıydı. Önemli bir silah olmasının yanında ok ve yay birer tören objesiydi ve kutsal veya dini anlamlar taşırlardı. Arkeolojik kazılarda bulunan atlı okçu figürlerinin şaman törenlerinde kullanıldığı düşünülmektedir. İskit dönemindeki en önemli gelişme olan kompozit yay ve sağlam bozkır atları, binicinin askerî anlamda etkin hale gelmesini sağladı. Zırhlı askerleri taşıyabilen ama ahır ve yiyecek olmaksızın hayatta kalamayan uzun boylu atların aksine, bu at türü bozkırın çetin koşullarında hayatta kalabiliyordu12

.

Dünya da atın tek bir anavatanının olmadığı, altı ayrı coğrafi bölgede birbirinden bağımsız olarak evcilleştirildiği ve yayıldığı aynı zamanda ve son yıllarda DNA testleri esas alınarak yapılan araştırmalardan 17ayrı jenetik gruptan oluştuğu anlaşılmıştır13

.

İlk çağın önemli uygarlıklarından Sümerler milattan 2000 yıl önce, Mısırlılar 1400 yıl önce, Babiller 1200 yıl önce atı binek aracı olarak kullanmışlardır. Atların Azerbaycan'da ilk defa ne zaman kullanıldığı hakkında somut bilimsel veriler yoktur. Ancak At ve köpekle ilgili, defin adetleri ve gömülere Azerbaycan'ın çeşitli bölgelerinde rastlanmıştır. Bu gömülere Azerbaycan’ın yanında Güney Kafkasya, Anadolu, Mezopotamya ve Orta Asya da Altay yapılarında da rastlanmıştır14

.

Kuzey Suriye ve Mezopotamya’da M. Ö. 15. ve 14.yüzyıllarda güçlü bir devlet Kuran Hurri kökenli Mitanniler Atı milyonlarca yıldan beri tanıyan birçok kavimin yaşadığı coğrafyada at eğitmekte çok ileri gitmişler ve onlardan kalan Kikkuli isimli bir at eğitimcisinin çivi yazılı metinleri Hititler ve diğer bölge kavimlerini etkilemiştir15

.

At ilkel insanın hayatında devrim niteliği taşıyan büyük bir değişime vesile olmuştur. Atı en erken evcilleştiren kavimlerden biri sayılan Türkler atla önceleri yaya olarak gidemedikleri yerlere kolayca giderek avlanma, daha önceden evcilleştirdikleri hayvanlar için otlak bulma ve yaşantılarını daha uygun sürdürebilecekleri yerleri keşfetme imkânına kavuşmuşlardır. Atı evcilleştiren Türklerin tarihinde “Atlı Göçebe Kültürü”* denen yeni bir sayfa açılmış ve bu kültürün merkezinde olan at Türklerin hayatının her alanında yer almaya başlamıştır. At hem binek hayvanı hem de göç sırasında nakliye aracı olarak kullanılıp insan hayatını kolaylaştırmanın yanında eti yiyecek, sütü kımız yapılıp

12 Özveri, Murat; Türk ve Pers Atlı Okçuluğu, Çeviri: Mert Topçubaşı, Not: Mounted Archery in the

Americas” adlı çok yazarlı kitapta bir bölüm olarak yayınlanmıştır.

13Ünal, Ahmet (2013) Eski Anadolu’da At, Hititçe Kikkuli At Eğitimi Metinleri Ve “Tavlaya

Çekmek”le İlgili Teknik Bir Ayrıntı”, Çorum Kültür Sanat-Bilim, Kültür Sanat, Tarih ve Turizm Dergisi, 14, s.45

14 Halilov, Toğrul (2011) Gemikaya Anıtının Ortadoğu Kültürüyle Bağlılığı, Uluslararası Avrasya

Sosyal Bilimler Dergisi, 2(3), s.25-26

15 Ünal, Ahmet (2013) Eski Anadolu’da At, Hititçe Kikkuli At Eğitimi Metinleri Ve “Tavlaya

Çekmek”le İlgili Teknik Bir Ayrıntı”, Çorum Kültür Sanat-Bilim, Kültür Sanat, Tarih ve Turizm Dergisi, 14, s.47

142

içecek, derisi döşeme, giysi ve tulum olarak yiyeceklerin saklanmasında ve taşınmasında kullanılmıştır. Ayrıca kuyruğundan ve yelesinden sağlam ipler elde edilmiştir16

.

Tek tanrıya inanan göçebe kültürü, totenizm ve Şamanizm’den gelen kültür, at besleyen, çoban, savaşçı bozkır kültürü Türklerin oluşturduğu kültürlerdir. Türklerin de içinde yer aldığı Ural-Altay toplumlarının; İktisadi alanda hayvan yetiştirme ve geliştirme özelliği ile sosyal alanda üstün devlet, kurma yeteneği dünya tarihinde önemli bir yer edinmelerine sebep olmuştur17

.

Bozkır sakinlerinin hayat tarzlarının asıl manzarasını büyük ölçüde at yetiştirme teşkil eder. Eski çağlardan beri vahşî hayvanların klâsik diyarı olan Bozkır dünyasının Altay ve Tiyenşan dağlarına kadar uzanan batı(garbî) kısmında eguus Gmelini, Antonii denilen ufak yapılı, demirkırı renginde, nispeten uzun ve ince bacaklı, mağrur başlı bugün saf kan Arap ve İngiliz atlarının atası olan at yaşamıştır. Bozkırın şark kısmının da kendine has Moğol midillisi (equus Przewalski) denilen ve sürüler halinde yaşayan yelesi dik, kısa ve kalın boyunlu, büyük başlı yabanî at vardı. Bu iki cins atın ehlileştirilmesi Avrasya da eski çağların karanlığına kadar çıkar ve tabiatın bahşettiği imkânlara uyarak at, bozkırın evcil hayvanı karakterini kazanmıştır18

.

Türkler ehlileştirdikleri atların genetik yapısına dahi dikkat ederlerdi. Türklerin atları üstün bir genetik yapıya sahip idiler. Eski Türkler arasında 200'den fazla at ırkı vardı. Türkler yeni yeni nesiller ortaya çıkarmak için çalışmışlardır. Türk kabileleri en iyi at nesline sahip olmakla övünürlerdi. Bu durum kabileler arasında en iyi at nesli yetiştirme yarışını da beraberinde getirmiştir. Eski Türk atları 1.45-1.55 m. nadiren 1.60 m. yüksekliği olan tıknaz yerden yapılı, karınlı, güçlü sağrılı, oldukça ince fakat sağlam kemikli, kaslı, küçükbaşlı, çabuk, çevik, dayanıklı atlardı19

.

Bugün ekonomik işlevini yitirse bile, binlerce yıllık ilişkiden anlaşılacağı üzere at,