I. ULUSLARARASI SOSYAL
BİLİMLER ARAŞTIRMALARI
KONGRESİ
BİLDİRİLER
Editör:
Doç. Dr. Hasan KARA
BİLİMLER ARAŞTIRMALARI
KONGRESİ
BİLDİRİLER
(PROCEEDINGS)
(04-05 Mayıs 2015 Saraybosna / BOSNA HERSEK)
Editör
Doç. Dr. Hasan KARA
I
. INTERNATIONAL RESEARCH CONGRESS on SOCIAL SCIENCES
(04-05 May 2015 Sarajevo / Bosnia and Herzegovina)
BİLDİRİLER
PROCEEDINGS
Editör: Doç. Dr. Hasan KARA
Editör Yardımcısı: Doç. Dr. Hasan KORKUT
Pamukkale Üniversitesi E-Yayınları No: 2
I S B N:
978-975-6992-66-1
Yayın Tarihi
: 28 Aralık 2015
Yayın Yeri
: Denizli
Web Adresi
:
www.usobar.org / www.pau.edu.tr
Copyright: © Pamukkale Üniversitesi, 2015
Tüm hakları saklıdır. Yazılardan yazarları sorumlu olup, yazarların görüşlerinden
Pamukkale Üniversitesi, Yayın Kurulu ve Editörler sorumlu tutulamaz. Pamukkale
Üniversitesi Rektörlüğünün yazılı izni olmaksızın bu elektronik kitabın tamamı ya da
bir kısmı herhangi bir biçimde çoğaltılamaz ve yayınlanamaz.
i
Prof. Dr. Yücel OĞURLU
International University of Sarajevo Rektör
Büyükelçi Cihad ERGİNAY
Türkiye Cumhuriyeti Saraybosna Büyükelçisi
Düzenleme Kurulu ( Organizing Committee)
Doç. Dr. Hasan Kara (Kongre Başkanı)
Pamukkale Üniversitesi Türkiye
Doç. Dr. Hasan Korkut (Kongre Eş Başkanı)
International University of Sarajevo Bosna Hersek
Prof. Dr. Bilal Söğüt Pamukkale Üniversitesi Türkiye
Doç. Dr. Muhidin Mulacic International University of Sarajevo Bosna Hersek Yrd. Doç. Dr. Muhamed Ali International University of Sarajevo Bosna Hersek Yrd. Doç. Dr. Selahattin Akşit Pamukkale Üniversitesi Türkiye
Yrd. Doç. Dr. Abdullah Uğur Pamukkale Üniversitesi Türkiye
Yrd. Doç. Dr. Nurettin Bilgen Pamukkale Üniversitesi Türkiye
Yrd. Doç. Dr. Soner Sağlam Pamukkale Üniversitesi Türkiye
Yrd. Doç. Dr. Yusuf İnel Uşak Üniversitesi Türkiye
Arş. Gör. Tülay Aygören Pamukkale Üniversitesi Türkiye
Arş. Gör. Ali Günalan Pamukkale Üniversitesi Türkiye
Arş. Gör. Betül Ismic International University of Sarajevo Bosna Hersek Arş. Gör Yasin Demirtaş International University of Sarajevo Bosna Hersek
Prof. Dr. Ayfer Özçelik Pamukkale Üniversitesi Türkiye
Prof. Dr. Bilal Söğüt Pamukkale Üniversitesi Türkiye
Prof. Dr. Celal Şimşek Pamukkale Üniversitesi Türkiye
Prof. Dr. Cemil Yücel Osmangazi Üniversitesi Türkiye
Prof. Dr. Ceyhun Vedat Uygur Pamukkale Üniversitesi Türkiye
Prof. Dr. Eren Yürüdür Gaziosmanpaşa Üniversitesi Türkiye
Prof. Dr. Ertuğrul İşler Pamukkale Üniversitesi Türkiye
Prof. Dr. Gabriele Schrüfer Wilhelms-Universitat Münster Almanya
Prof. Dr. Gürer Gülsevin Ege Üniversitesi Türkiye
Prof. Dr. H. Mustafa Eravcı Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Türkiye
Prof. Dr. Hakan Aygören Pamukkale Üniversitesi Türkiye
Prof. Dr. Hakkı Yazıcı Afyon Kocatepe Üniversitesi Türkiye
Prof. Dr. İhsan Bulut Akdeniz Üniversitesi Türkiye
Prof. Dr. İsmail Çetişli Pamukkale Üniversitesi Türkiye
Prof. Dr. İsmail Yakıt Akdeniz Üniversitesi Türkiye
Prof. Dr. Kasım İnce Pamukkale Üniversitesi Türkiye
Prof. Dr. Keith Doubt International University of Sarajevo Bosna Hersek
Prof. Dr. Kenan Arıbaş Aksaray Üniversitesi Türkiye
Prof. Dr. Kerima Filan Saraybosna Üniversitesi Bosna Hersek
Prof. Dr. Lütfi Özav Uşak Üniversitesi Türkiye
Prof. Dr. M. Ensar Yeşilyurt Pamukkale Üniversitesi Türkiye
Prof. Dr. Mehmet Akgün Pamukkale Üniversitesi Türkiye
Prof. Dr. Mehmet Ali Özdemir Afyon Kocatepe Üniversitesi Türkiye
Prof. Dr. Mehmet Ali Ünal Pamukkale Üniversitesi Türkiye
Prof. Dr. Mehmet Meder Pamukkale Üniversitesi Türkiye
Prof. Dr. Mesut Idriz International University of Sarajevo Bosna Hersek Prof. Dr. Metin Toprak International University of Sarajevo Bosna Hersek
Prof. Dr. Milay Köktürk Pamukkale Üniversitesi Türkiye
Prof. Dr. Musa Çifci Uşak Üniversitesi Türkiye
Prof. Dr. Mustafa Arslan Pamukkale Üniversitesi Türkiye
Prof. Dr. Oğuz Karadeniz Pamukkale Üniversitesi Türkiye
Prof. Dr. Selahittin Özçelik Pamukkale Üniversitesi Türkiye
Prof. Dr. Süleyman Barutçu Pamukkale Üniversitesi Türkiye
Prof. Dr. Süleyman İnan Pamukkale Üniversitesi Türkiye
Prof. Dr. Turhan Kaçar Pamukkale Üniversitesi Türkiye
iii
Doç. Dr. Adnan Pınar Necmettin Erbakan Üniversitesi Türkiye
Doç. Dr. Ali Caksu International University of Sarajevo Bosna Hersek
Doç. Dr. Ali Meydan Nevşehir Üniversitesi Türkiye
Doç. Dr. Bilge Özkan Nalbant Pamukkale Üniversitesi Türkiye
Doç. Dr. Erol Duran Uşak Üniversitesi Türkiye
Doç. Dr. Ferhat Ağırman Pamukkale Üniversitesi Türkiye
Doç. Dr. Fikri Gül Pamukkale Üniversitesi Türkiye
Doç. Dr. Güney Çeğin Pamukkale Üniversitesi Türkiye
Doç. Dr. Hasan Kara Pamukkale Üniversitesi Türkiye
Doç. Dr. Hasan Korkut International University of Sarajevo Bosna Hersek
Doç. Dr. Hüseyin Korkmaz Mustafa Kemal Üniversitesi Türkiye
Doç. Dr. Kenan Zekić International University of Sarajevo Bosna Hersek Doç. Dr. Lejla Panjeta International University of Sarajevo Bosna Hersek
Doç. Dr. M. Zahit Yıldırım Sütçü İmam Üniversitesi Türkiye
Doç. Dr. Mehmet Ali Sarı Pamukkale Üniversitesi Türkiye
Doç. Dr. Mehmet Karayaman Uşak Üniversitesi Türkiye
Doç. Dr. Mehmet Vefa Nalbant Pamukkale Üniversitesi Türkiye
Doç. Dr. Metin Boşnak International University of Sarajevo Bosna Hersek
Doç. Dr. Mithat Aydın Pamukkale Üniversitesi Türkiye
Doç. Dr. Muhidin Mulalic International University of Sarajevo Bosna Hersek
Doç. Dr. Murat Öntuğ Uşak Üniversitesi Türkiye
Doç. Dr. Mustafa Buluş Pamukkale Üniversitesi Türkiye
Doç. Dr. Nergis Biray Pamukkale Üniversitesi Türkiye
Doç. Dr. Orhan Kurtoğlu Gazi Üniversitesi Türkiye
Doç. Dr. Özgür Kasım Aydemir Pamukkale Üniversitesi Türkiye
Doç. Dr. Selçuk Burak Haşıloğlu Pamukkale Üniversitesi Türkiye Doç. Dr. Senija Tahirović International University of Sarajevo Bosna Hersek
Doç. Dr. Sevcan Güneş Pamukkale Üniversitesi Türkiye
Doç. Dr. Süleyman Solmaz Pamukkale Üniversitesi Türkiye
Doç. Dr. Tahir Kodal Pamukkale Üniversitesi Türkiye
Doç. Dr. Tahsin Tapur Necmettin Erbakan Üniversitesi Türkiye
Doç. Dr. Talip Yıldırım Uşak Üniversitesi Türkiye
Doç. Dr. Turgut Tok Pamukkale Üniversitesi Türkiye
Doç. Dr. Turhan Çetin Gazi Üniversitesi Türkiye
Doç. Dr. Ufuk Karakuş Gazi Üniversitesi Türkiye
Doç. Dr. Yüksel Kaştan Akdeniz Üniversitesi Türkiye Dr. A. Fatma Mataraci International University of Sarajevo Bosna Hersek Dr. Abdurrahim Siradag International University of Sarajevo Bosna Hersek
Dr. Ali Karataş Pamukkale Üniversitesi Türkiye
Dr. Almasa Mulalić International University of Sarajevo Bosna Hersek
Dr. Alper Başer Afyon Kocatepe Üniversitesi Türkiye
Dr. Amila Smajović International University of Sarajevo Bosna Hersek Dr. Anela Hasanagic International University of Sarajevo Bosna Hersek
Dr. Ayşegül Koyuncu Okca Pamukkale Üniversitesi Türkiye
Dr. Bisera Mavrić International University of Sarajevo Bosna Hersek
Dr. Edita Đapo International University of Sarajevo Bosna Hersek
Dr. Ergın Jable The University of Pristina Kosova
Dr. Filiz Yeşilyurt Pamukkale Üniversitesi Türkiye
Dr. Fisun Akşit University of Helsinki Finlandiya
Dr. Joseph Jon Kaminski International University of Sarajevo Bosna Hersek
Dr. Julie Bates International University of Sarajevo Bosna Hersek
Dr. Issa H. Ziddy The State University of Zanzibar Tanzanya
Dr. Kemal Göz Pamukkale Üniversitesi Türkiye
Dr. Levent Kurgun Pamukkale Üniversitesi Türkiye
Dr. Marco Morini International University of Sarajevo Bosna Hersek Dr. Mehmed Ganić International University of Sarajevo Bosna Hersek
Dr. Mehmet Deniz Uşak Üniversitesi Türkiye
Dr. Mirsad Karić International University of Sarajevo Bosna Hersek
Dr. Muhamed Ali International University of Sarajevo Bosna Hersek
Dr. Nermin Oruč International University of Sarajevo Bosna Hersek
Dr. Nermina Zildžo International University of Sarajevo Bosna Hersek
Dr. Nevzat Gündağ Pamukkale Üniversitesi Türkiye
Dr. Nina Bosankić International University of Sarajevo Bosna Hersek Dr. Nudžejma Obralić International University of Sarajevo Bosna Hersek Dr. Ognjen Ridić International University of Sarajevo Bosna Hersek
Dr. Osman Barlas Bursalı Pamukkale Üniversitesi Türkiye
Dr. Senad Bušatlić International University of Sarajevo Bosna Hersek
Dr. Tuba Boz International University of Sarajevo Bosna Hersek
Dr. Üzeyir Yasak Uşak Üniversitesi Türkiye
Dr. Yessengul Kapkyzy University of Süleyman Demirel Kazakistan
v
Sayın Büyükelçim, Sayın Rektörüm, Saygıdeğer Rektör Yardımcılarım, Kıymetli Dekanlarım, Değerli Akademisyenler, Basın mensupları; Geleceğin teminatı sevgili gençler, Hanımefendiler ve beyefendiler:
Birinci Uluslararası Sosyal Bilimler Araştırmaları Kongresi Düzenleme Kurulu adına hepinizi saygıyla selamlıyorum. Kongremize hoş geldiniz, şeref verdiniz.
Sosyal Bilimlerin farklı disiplinlerindeki bilim insanlarını bir araya getiren benzer kongreler sürekli yapılmakla birlikte, birincisini gerçekleştirmekte olduğumuz bu organizasyon; Avrupa, Asya ve Afrika’yı kapsamak üzere bir batıda bir doğuda olacak şekilde sürekliliği düşünülen ve “Mağripten Maşrık’a” kadar her coğrafyayı kucaklayacak bir kongre olması dolayısıyla benzerlerinden ayrılmaktadır. Oğuz Kağan’ın dediği gibi hedefimiz daha çok dağ, daha çok ırmak ve daha çok toprak aşarak sesimizi farklı diyarlarda duyurmak, o bölgelerle ilgili bilimsel çalışmalara imza atmaktır.
Büyük usta Yahya Kemal Beyatlı bir beyitinde şöyle der: “Geldikti bir zaman Sarı Saltık’la Asya’dan,
Bir bir Diyar-ı Rum’a dağıldık Sakarya’dan.”
Bu güzel sözden hareketle hem geldiğimiz hem de gittiğimiz yeri bilmek ve unutturmamaktır.
İlk kongreye niçin Saraybosna’dan başladık sorusuna yukarıdaki beyit cevap verirken, Saraybosna’nın; Sultan Fatih’in Kızıl Elması “Evladı Fatihan” ve Bilge Kral Alia İzzetbegoviç’in de manevi emaneti olması, Saraybosna’nın benliğinde Anadolu’yu yansıtması ve her insanın o şehirde kendinden bir parça bulmasıdır.
Amacımız bazılarının aksine köprüleri yıkmak değil, atalarımızın yaptığı Mostar gibi, Drina gibi kültürler arasına yeni köprüler kurmaktır. Aynı köprülerden Denizli, Bakü, Kazan, Taşkent, Konya, Semerkant, Astana, İstanbul, Bişkek, Kahire, Üsküp, Cezayir, Priştina, Sivastopol, Delhi, Aşkabat, Şam gibi kadim şehirlere de yenilerini kurmak hedeflerimiz arasındadır.
Etkin görev almaktan şeref duyduğum birinci kongremizin gerçek sahibi siz değerli Sosyal Bilimcilerimizdir. Eğer sizler olmasa ve destek vermeseydiniz kongreyi gerçekleştirmemiz mümkün olmazdı. Biz sadece surda bir gedik açmaya çalıştık ki gençler bu yoldan ilerlesinler diye. Gelecek kongrelerimizde bizim başlattığımız bu yolda genç kardeşlerimizin etkin rolünü beklemekteyiz. Özellikle genç araştırmacılarımızın bu coğrafyaları daha sık ziyaret etmeleri, araştırmalar ve ortak projeler üretmeleri, akademisyen olarak görev almaları, yeni benzeri etkinlikler gerçekleştirmeleri beklentilerimiz arasındadır.
yakın çevremize seslendik. Sesimize tam 133 bildiri ile cevap verildi.
Kongremiz hakkında bazı istatistiki bilgiler vermek isterim. Takvimin çok sıkışık olmasına, geniş kitlere ve üniversitelere herhangi bir duyuru yapmamamıza, web sitemizin geç faaliyete geçmesine ve sitemizde zaman zaman aksilikler yaşanmasına rağmen;
Gönderilen Bildiri Sayısı : 157 Programa Alınan Bildiri Sayısı : 133
Toplam Katılımcı Sayısı : 180
Kongremiz yoğun bir ekip çalışmasının sonucunda ortaya çıkmıştır. Ön planda hep biz göründük ancak görünmeyen ve çok emeği geçen gerçek kahramanlarımız hep ola geldi.
Huzurlarınızda;
Kongrenin ortak düzenleyicileri Pamukkale Üniversitesi Rektörü Sayın Prof. Dr. Hüseyin Bağcı’ya ve ev sahibi Uluslararası Saraybosna Üniversitesi Rektörü Sayın Prof. Dr. Yücel Oğurlu beylere ve ekiplerine
Onur Kurulu Üyemiz T.C. Bosna Hersek Büyükelçisi Cihad Erginay Beye
Kongre Koordinasyonunu sağlayan ve engin fikirleri ile bizi sürekli yönlendiren Pamukkale Üniversitesi Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Selahattin Özçelik’e
Kongre Eş başkanımız kıymetli kardeşim Doç. Dr. Hasan Korkut’a Kongre programının düzenini sağlayan Doç. Dr. Muhidin Mulacic’e
Davetli Konuşmacılarımız Prof. Dr. İsmail Yakıt’a ve Prof. Dr. Šaćir Filandra’ya El Sanatları Sergisi ile bize omuz veren Dr. Ayşegül Koyuncu Okca’ya
Kongre Düzenleme ve Bilim Kurulu Üyelerimize ve özetlerimizi değerlendiren değerli hakemlerimize
Organizasyon işlerini yürüten Sedef Bosnia Şirketi’ne ve A. Faruk Uzuntaş’a
Kongrenin Ankara temsilcisi Doç. Dr. Turhan Çetin’e ve Uşak Temsilcisi Y. Doç. Dr. Yusuf İnel’e
İngilizce çevirileri ve fikirleri ile sürekli desteğini aldığım Yrd. Doç. Dr. Selahattin Akşit’e
Burada isimlerini tek tek sayamadığım her iki kurumumuzun bütün emeği geçenlerine Ve bildirileri ile çorbada tuzu bulunan siz değerli katılımcılarımıza
Şahsım ve Kongre Düzenleme Kurulumuz adına tek tek teşekkürlerimi sunarım.
Kongremizde unvan sırasına göre katılımcılarımıza oturum başkanlığı görevi verilmeye çalışılmıştır. Arada unuttuğumuz akademisyenler varsa hiçbir art niyet olmadan bizim
vii
Bütün katılımcılarımızdan son gönderme tarihine kadar, yazım kurallarına uygun olacak şekilde bildiri tam metinlerini bize ulaştırmaları gerekmektedir. Bize ulaşan tam metin bildiriler hakem süzgecinden geçirilecek ve 2015 yılı sonuna kadar bildiri kitabı veya daha geniş kitlelere ulaştırılması ve emeklerin boşa gitmemesi açısından e-kitap olarak basılacak ve akabinde bildiri sahiplerine ulaştırılacaktır.
Kongrenin hataları bize, başarıları siz değerli akademisyenlere aittir. Bu duygu ve düşüncelerle kongremizin başarılı ve yararlı olması dileyerek hepinizi tekrar hürmetle selamlarım.
Dear Excellencies, honorable guests, dear academics, my fellow colleagues, dear students, dear friends, dear IUS family.
On behalf of the Congress Organizing Committee, university staff and on my own behalf, I wish to thank you for your presence at our event entitled “International Congress on Social Science”, here at International University of Sarajevo. To our respected guests and participants from many places, I would like to extend my hearty welcome to our university, city of Sarajevo and Bosnia and Herzegovina.
I believe that this event will be a wonderful experience for all of us. I also deeply believe that our intellectual exchanges, our discussions and comments will be valuable and stimulating and will make this Congress memorable for all participants. International Congress on Social Science is organized this year for the first time in Sarajevo and the first time our university has been selected to be the host, and we believe with good reason. This is the first year of the Congress but we believe that this important scientific event will, in upcoming years and decades mark many anniversaries in many cities around the world. During the Congress we will have opportunities to hear and discuss on lectures, conclusions, research and presentations from various fields of social sciences.
I deeply believe that this Congress will open new topics and new ways of international cooperation and understanding, and especially to encourage young scientists and researchers who are always expected to create and implement new progressive ideas. Today social and technical sciences continue their progress with the appearance of new sub disciplines of every branch of science. This congress will shed light to these innovations. Experts from various specialized areas of social science will try answer and offer possible guidelines to many questions and dilemmas. All this and much more are the reasons why we are here today and why believe that science has its own history, modern era and of course above all the future.
Please allow me to thank the Congress Chair Assoc. Prof. Dr. Hasan Kara, organizing committee members, distinguished academics of the International University of Sarajevo and Pamukkale University from Turkey and to all who were involved in the organization of this important scientific gathering. I also would like to thank Dean of Faculty of Business and Administration Assoc. Prof. Dr. Hasan Korkut for his valuable efforts. Finishing my welcoming remarks here for not taking much of your time, I wish you successful work during the congress and a pleasant stay in Sarajevo.
ix
Sayın Rektörüm, Kıymetli Akademisyenler, Sevgili Öğrenciler, Değerli Misafirler ve Kıymetli basın mensuplarımız;
Pamukkale Üniversitesi ve Uluslararası Saraybosna Üniversitesi işbirliğinde düzenlemekten büyük mutluluk duyduğumuz I. Uluslararası Sosyal Bilimler Araştırmaları Kongresi’ne hoş geldiniz diyerek hepinizi en kalbi duygularla selamlıyorum.
Yoğun programı dolayısı ile şu anda aramızda olamayan Pamukkale Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Bağcı hocamın da sizlere sevgilerini, selamlarını ve başarı dileklerini getirdim.
Balkanlara; Osmanlı Devleti tarafından hep önem verilmiş ve baş tacı edilmiştir. Bu coğrafyada ecdadımız adeta sıfırdan şehirler kurmuşlar, köprüler inşa etmişler, bütün Balkan coğrafyasını Türk kültürü ile ilmek ilmek işlemişlerdir. Bunun en güzel örneklerinden birisi de şu anda kongre yapmakta olduğumuz Saraybosna şehridir. Sıfırdan kurulan Saraybosna şehri, Balkanlarda uzunca bir süre medeniyetin ve hoşgörünün başkentliğini yapmıştır. Bir tarihçi olarak ecdadımız ile bir kez daha büyük gurur duyduğumu ifade etmek isterim.
Birinci kongrenin böyle müstesna bir şehirde yapılıyor olması da ayrıca anlamlıdır. Avrupa’nın orta yerinde çok yakın bir tarihte bu topraklara ve Boşnak halkına reva görülen zulüm; bu tür etkinlikler ile tepki almaya devam edecektir.
Kongre, kurultay ve sempozyum gibi etkinlikleri düzenlemek; hele hele uluslararası ortak organizasyonlar tertip etmek uzun uğraşlar, yoğun emek ve sağlam bir ekip çalışması gerektirir. Pamukkale Üniversitesi ve Uluslararası Saraybosna Üniversitesi böyle özverili bir çalışma ile kendi aralarında ilk defa uluslararası düzeyde kongre işbirliğine imza atmışlardır. Her iki üniversitemizi bu işbirliğinden dolayı tebrik ediyor ve işbirliğinin devam etmesini diliyorum.
Kongreye destek veren ve ev sahipliğini üstlenen, bizleri çok sıcak bir ortamda karşılayarak misafir eden Uluslararası Saraybosna Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Oğurlu bey ve ekibine, Kongrenin düzenleyici ortağı Pamukkale Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Bağcı ve ekibine, Kongre koordinatörlüğü üstlenen Doç. Dr. Hasan Kara ve Doç. Dr. Hasan Korkut hocalara, kongreye A dan Z ye emeği geçen her iki üniversitenin bütün çalışanlarına, Düzenleme ve Bilim Kurulu üyelerine Pamukkale Üniversitesi adına ayrı ayrı teşekkürlerimi sunuyorum.
Kongreye bildiri ile katılan ve kongremizi şereflendiren bilim adamlarımıza da ayrıca teşekkür ediyorum. Kongrenin iki ülke arasındaki yakınlaşmaya, bilime katkı sağlamasını ve başarılı geçmesini diliyorum.
Üniversitesi’nin ev sahipliğinde tamamlandı. Etkinlik; başta ev sahibi Uluslararası Saraybosna Üniversite Rektörü Yücel OĞURLU, Kongre Eş Başkanı Doç. Dr. Hasan KORKUT ve Üniversitenin her kademesinde görev yapan akademisyen ve idari personelin güler yüzlü konukseverliği ve misafirlerini memnun etmek için adeta seferber olmalarıyla son derece samimi bir ortamda yapıldı ve başarıyla bitirildi.
Benzer etkinliklerin ilki son derece önemlidir. Hem organizasyonun düzenlenmesi, hem de belleklerde kalıcı izler bırakması gelecek etkinliklere de ışık tutar. Edinilen izlenimler ve alınan olumlu tepkiler zorun başarıldığını ve doğru yolda ilerlendiğini göstermektedir.
Büyük beklentilerle yola çıkmadığımız ilk kongrede; 133 bildirinin programa alınması, bunlardan 127 sinin sözlü olarak sunulması ve 175 değerli bilim insanının kongreyi onurlandırması bizleri son derece mutlu etmiştir.
Uluslararası Sosyal Bilimler Kongresinin bilim kurulunu, Türkiye, Bosna Hersek, Almanya, Finlandiya, Kosova, Tanzanya, Kazakistan ve Macaristan gibi 8 farklı ülkenin üniversitelerinde görev yapan 116 bilim insanı oluşturmuştur. “Bilim Kurulu” ve “Düzenleme Kurulu” üyelerine kongreye yaptıkları katkılardan dolayı teşekkür ederiz.
Kongremizde sunulan ve tamamlanarak kongre koordinatörlüğüne ulaşan çalışmalar, 1000 sayfayı bulan hacimde kongre bildiri kitabı olarak Pamukkale Üniversitesi tarafından 2015 yılında Elektronik Kitap olarak bilim dünyasına kazandırılmıştır. Elektronik kitabın yayınlanmasında her türlü desteği sunan başta Pamukkale Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hüseyin BAĞCI hocamıza, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Selahittin ÖZÇELİK’e, Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanı Resul TAKIM’a, Şube Müdürü Ahmet SARGIN’a, Pamukkale Üniversitesi Yayın Komisyonu üyelerine ve diğer emeği geçenlere şükranlarımı sunarım.
Kitabın bilim dünyasına katkısı siz değerli bilim adamlarına, eksikleri ise hiç şüphesiz bize aittir. Bilim insanlarına kongreye bildiri ile verdikleri destek ve böyle muhteşem bir eserin ortaya çıkmasına olan katkılarından dolayı teşekkürü borç bilirim.
Uluslararası Sosyal Bilimler Araştırmaları Kongresi için yola çıktığımızda belirtildiği üzere Türk izlerini taşıyan farklı şehirlerde (bir batıda bir doğuda) iki yılda bir düzenlenmesi planlanan ve ilkine Mayıs 2015’de batıda Balkanlardan başlanan kongrenin ikincisinin doğuda Türk Dünyasının kadim bir şehrinde Mayıs 2017’de yapılması planlanmaktadır. Eğer Türkiye; 21. yüzyıla damgasını vuracak ise; bilim dünyasından bizlerin Osmanlı hinterlandında yapacağı çok işler vardır. Tarihin bize yüklediği sorumluluğun gereği olarak araştırmalar yapıp gönül bağımızın hiç kesilmediği coğrafyalardaki sorunlara çözümler üretmek asli görevlerimizdendir.
Bildiri kitabının, Türkiye-Bosna Hersek kardeşliğini pekiştirmesini, bilime katkı sağlamasını temenni ediyorum. İkinci kongremizde görüşmek dileğiyle…
xi Bildiriler (Proceedings)
Identitet i Politika u Bosni i Hercegovini
Šaćir Filandra (Keynote Speaker / Davetli Konuşmacı) ... 1 Türk-İslam Dünyasında Sosyal Bilimler
İsmail Yakıt (Keynote Speaker / Davetli Konuşmacı) ……….. 7 19. Yüzyılın İlk Yarısında Yakova’da Arazi Kullanımı Hakkında Gözlemler
Selahittin Özçelik, Gündüz Derer ………... 13 Evliya Çelebi’ye Göre Tırhala’da Osman Şah’a Ait Eserler
Mehmet Ali Ünal ……….. 29
Ahmet Cevdet’in Bosna Müfettişliğine Dair Notlar (Temmuz 1863-Kasım 1864)
Togay Seçkin Birbudak ………... 41
XIX. Yüzyılda Aden Körfezi’nde Avrupalı Güçler ve Osmanlı Devleti
Durmuş Akalın ………. 55
Manastır Vilayetinde İdadilerin Tarihsel Gelişimi
Mithat Aydın ……… 69
Kosova’nın Bağımsızlığını Kazanması, Türkiye ve Türk Kamuoyu
Tahir Kodal ……….. 97
Anadolu’nun İlk Kentleri
Yusuf Kılıç ……… 119
İlk Çağda Atın Evcilleştirilmesi - Ehlileştirilmesinde Türklerin Rolü
Hacı Çoban ………... 137
1 Numaralı Özi Silistre Ahkâm Defteri’nde Eflak ve Boğdan’a Dair Kayıtlar
Alper Başer ………... 149
XII. Yüzyılda Avrupa’da Erken Rönesans “Bilimsel Dönüşümün Başlaması”
Pınar Ülgen ………... 159
Belgelerle Arnavutluk’un Osmanlı İdaresinden Ayrılma Süreci
Yusuf Ziya Bildirici ……….. 175 Balkan Paktı Oluşum Sürecinde Arnavutluk Dış Politikası ve Türkiye İle İlişkileri
(1930-1934)
Ercan Haytoğlu ……… 195
XV. Yüzyılın İlk Yarısında Osmanlılar ve Cenevizliler (1400-1450)
Selim Parlaz ……….. 219
Hekimoğlu Ali Paşa’nın İkinci Bosna Valiliği Döneminde Bir İrtidâd İddiası
Ayhan Ürkündağ ……….. 225
Bin Sekiz Yüz Kırk’tan Günümüze Çukurova Boşnakları “175 Yıllık Sosyal Değişim”
Ufuk Süslü ………. 231
Türkçe Organ Adlarının Öğretiminde Tekerlemelerin Yeri
Ömer Savran ……… 261 Türklerin En Uzun Asrında Balkan Ricat’ı ve Ömer Seyfettin’in Hikâyelerine Yansımaları
Vedat Yeşilçiçek ………... 271
İç Göç Hareketleri ve Göçün Antalya’da Eğitim Üzerindeki Etkisi: Bir Durum Çalışması
Yüksel Kaştan, İbrahim Bozan ………... 277 Yıldırmanın Örgütsel Sessizlik Üzerine Etkisi ve İşletmelerde Bir Araştırma
Esin Barutçu, Murat Atasever ……… 299 Washington Economic Agreement and the Implementation of Fiscal Discipline,
Currency Board and Stable Exchange Rate in Bosnia and Herzegovina (B&H)
Edita Dapo, Ognjen Ridic ………... 311 Yeni Kurulan İşletmelerin Analizinde Markov Zinciri Yaklaşımı
Abdullah Özçil, İrfan Ertuğrul, Tayfun Öztaş, Gülin Zeynep Altay ………. 319 Determinants of Small and Medium Business Performance
Senad Busatlic, Emil Knezovic ………... 327 Drivers of Customer Satisfaction from the Mobile Commerce and Mobile Marketing:
The Case of Mobile Shopping Applications
Süleyman Barutçu, A. Alper Akgün, H. Utkun Dinçer Aydın ………. 339 The People Bank of Zanzibar Limited (PBZ): "The First state-owned Bank set up an
Islamic Banking Division in East and Central Africa: Achievements, Challenges and Future Expectation"
Issa H. Ziddy ………. 351
Tobin Vergisi Tartışması
Arkan Yusufoğlu, Fatih Akçay, Habib Küçükşahin, Taha Emre Çiftçi ……… 365 Yükseköğrenimde Tez Yazım Sürecinin Kritik Yol Metodu (CPM) ile Zaman Analizi
Gülin Zeynep Altay, İrfan Ertuğrul, Abdullah Özçil, Tayfun Öztaş ………. 381 Higher Education and the Economic Development in Bosnia and Herzegovina
Muhidin Mulalic ………... 391
Bilanço Oyunlarına Hile ve Denetim Gözüyle Bir Bakış
Ahmet Coşkun, Ayşenur Altınay ……… 403 Otomobil Satışları, ÖTV, Gelir ve Kredi İlişkisi
İsmail Aktar, Mehmet Hanifi Kılınç ……….. 409 Discrimination in Employment: Case of Returnees in Bosnia-Herzegovina
Alma Jeftic ……… 419
Down Sendromlu Kişilerin Girişimcilik Vaka Çalışması- Gülen Yüzler
M. Levent Kocaalan ………. 429
Muhasebe Bürolarının İş Yükü Durumu ve Meslekte Uzmanlaşma: Uşak İlindeki Muhasebe Meslek Mensupları Üzerine Bir Uygulama,
Ahmet Coşkun, Zübeyde Kaya ………... 437 Gender (in) Equality in Political Participation in Bosnia and Herzegovina
xiii
Ethem Kadri Pektaş ………. 463
Sosyal Sermaye Kavramı Çerçevesinde Üniversite Öğrencilerinin Bilişim Teknolojileri Kullanımı (Güney Florida Üniversitesi, Uluslararası Saraybosna Üniversitesi ve Afyon Kocatepe Üniversitesi Örnekleri)
Hüseyin Koçak ……….. 481
Firmalarda Etkinlik Ölçümü: BİST Bilişim Sektörü Örneği
Hafize Meder Çakır, Atalay Çağlar, Mustafa Erol, Yaşam Demir ………. 491 Kamuyu Aydınlatma Platformundaki İşletmelerin Kurumsal Yönetim İlkelerinden
İnsan Kaynakları Politikalarına Uyumunun İçerik Analizi İle Değerlendirilmesi
Yeliz Mohan Bursalı, İbrahim Aksel ……….. 503 Erkek Egemen Ailede Erkek Tüketicinin Satın Alma Sürecindeki Yaklaşımı
Duygu Koçoğlu, S. Burak Haşıloğlu, Tuğçe Aksoy ………... 517 Aile Hukukunda Kadın Erkek Eşitliğine İlişkin Bir Düzenleme Olarak Edinilmiş
Mallara Katılma Rejimi,
Senar Çağırgan Tuncer, Şebnem Meral Yalçın ……… 527 Yatırım Amaçlı Konut Seçiminde AHP ve ARAS Yöntemlerinin Uygulanması
Tayfun Öztaş, İrfan Ertuğrul, Abdullah Özçil, Gülin Zeynep Altay ……….. 537 Ev Hanımı ve Çalışan Kadınların Hedonik-Faydacı Tüketim Davranışlarının
Değerlendirilmesine Yönelik Bir Araştırma
Duygu Koçoğlu, M. Atahan Yılmaz ………... 551 İlköğretim Matematik Öğretmeni Adaylarının “Öğretmen” Kavramına Yönelik Metaforları
Hüseyin Cahit Kayhan, Rukiye Kayhan, Ayşe Sıcak ………... 559
Türk Çocuk Şarkılarının Çocukların Değer Eğitimine ve Kelime Hazinelerine Katkısının İncelenmesi
Erol Duran, Esra Yalçıntaş ………. 569 Değer Öğretiminde Tarihi Bir Olayın Kullanılmasına Yönelik Örnek Bir Uygulama:
“Bosnalı Salih Kadiç’in Yaşadıkları”
Bahadır Kılcan ………. 577
Sosyal Bilgiler Öğretim Programında Yer Alan Çevre Kavramına İlişkin Öğrenci Algılarının İncelenmesi
Osman Çepni, Ufuk Karakuş ……… 589
Sosyal Bilgiler Öğretmen Adaylarının Ekonomi Dersine Yönelik Tutumlarının Çeşitli Değişkenlere Göre İncelenmesi
Hayati Adalar ………... 609
Sosyal Bilgiler Öğretmen Adaylarının Kültürel Mirasa Yönelik Tutumları
Selman Ablak, Bülent Aksoy, Bülent Akbaba ………... 623 Turizm Eğitimine Yönelik Memnuniyet Algıları:Turizm Öğrencileri Üzerinde Bir
Araştırma
Tülay Polat Üzümcü, Ömür Alyakut ………. 633 Rekreasyon ve Turizm Kavramları Arasındaki İlişkinin Karşılaştırmalı Bir Analizi
Muhammet Akaydın ……… 669 Değerler Açısından İnsanın Sosyal Hayatı
Kemal Göz ……… 685
Secular State’s Interference in Religion: The Case of Ethiopia(2011-2014)
Mirsad Karic, Endris Mekonnen ……… 693 Sinemanın Terapi Gücü: Sineterapi
Murat Soydan ………... 703
Ak Parti Döneminde Türkiye’nin Balkanlarda Kamu-Kültürel Diplomasi Aracılığıyla Toplumsal-Kültürel Etkinliğini Artırma Politikası,
Muharrem Ekşi ……… 715
Kimlik Politikaları
Aslı Çavuşoğlu ……….. 731
“Three Constituent Peoples” In Bosnian Election Law and Discrimination against the “Others”
Hasan Korkut, Aida Čengić ……… 737 Denizli’de Bir Konak: Konyalıoğlu Evinde Dünden Bugüne Meydana Gelen Değişimler
Murat Dağdelen, Merve Çetin Dağdelen ………... 743 Tarihsel Süreçte Boşnakların Türkiye’ye Göçleri ve Sosyal ve Kültürel Özellikleri
Turhan Çetin, Seda Önger ……….. 755 Cumhuriyet Dönemi Lise Coğrafya Ders Kitaplarında Balkan Ülkeleri Coğrafyası
İçeriğinin İncelenmesi,
Adem Sezer ………... 771
Ulubey’de Yerel Halkın Turizme Katkılarının Değerlendirilmesi
Raziye Çakıcıoğlu Oban ……….. 783 Edirne’de Arazi Kullanımının Zamansal Değişimi
H. Arzu Gökçe Gündüzoğlu, Gökhan Gündüzoğlu ……….. 795 Türk Kültür Coğrafyasının Bir Öğesi Çingeneler-Romanlar
Mehmet Deniz, A. Çağlar Deniz, Abdülkerim Diktaş, Merve Balcıoğlu ……… 803 Bosna Hersek Nüfus Yapısının Coğrafi Analizi
Aşır Yüksel Kaya, İlhan Oğuz Akdemir ……… 819 Rumeli Türkülerinde Coğrafi Motifler
Hasan Kara ………... 831
Evliya Çelebi'ye Göre 17. Yüzyılda Saraybosna’nın Coğrafi Özellikleri ve Kültürel Hayatı
Turhan Çetin, Ayşegül Çelik ………... 849 Coğrafyada Mekânı İnceleme Aracı Olarak Dendrokronoloji (Batı Anadolu Örneğinde)
Hasan Çukur ……… 865
Çürüksu Havzası’nda (Denizli) Yaşayan Bir Grup Çiftçinin Tarım Arazilerine Yönelik Farkındalıkları ve Çevre Bilinci Açısından Önemi,
xv
Bilgi ve İletişim Teknolojilerinin Sosyal Bilgiler Eğitiminde Kullanılması Hakkında Yeterlilik Düzeyinin Çeşitli Değişkenlere Göre İncelenmesi Antalya İli Örneği
Nurettin Bilgen, Tülay Aygören, M. Buğra Aydın ……… 897 Coğrafya Dersi 10. Sınıf Çevre ve Toplum Öğrenme Alanında Kavramsal Değişim
Yaklaşımının Öğrencilerin Akademik Başarılarına Etkisi
Servet Karabağ, Ömer Türksever ………..……… 907 Integration of Bosnian Migrants to American Society: Perceptions of Returnees
Hrustan Šišić ….………..……….. 919
“The Greater Middle East Initiative and the Turkish-American Strategies Towards the Middle East at the Beginning of the 21st Century”
Muhamed Ali, Serap Fiso ……… 929
Foreign Fighters in the Bosnian War
Mehmet Can .……… 937
Kentsel Yaşamın Demir Kafesi
Merve Çetin Dağdelen .……….………... 947 The Effects of Extracurricular Activities on Academic Achievement of Students at the
University of Sarajevo and the International University of Sarajevo
Yasin Demirtaş ………. 953
The Reconciliation Process in Post-War Bosnia: The Case Study of Vitez Municipality
Ahmed Mehmedović, Mirsad Karić ………...……… 963 Üniversite Öğrencilerinin Türk Dünyası Coğrafyasına İlişkin Tutumlarının Farklı
Değişkenler Açısından İncelenmesi
Yusuf İnel, Erhan Topal ………….………. 977
“Eli Belinde 3” Kilim Tasarımları Sergisi
Ayşegül Koyuncu Okca (Davetli Sanatçı) ……….. 985
xvii
BİLDİRİLER
(PROCEEDINGS)
1
Identitet i politika u Bosni i Hercegovini
Bosna Hersek’te Kimlik ve Politika
Prof. Dr. Šaćir Filandra (Keynote Speaker/Davetli Konuşmacı)
Uvod
Bošnjaci su jedan od istočnoevropskih naroda koji nisu imali jasno razvijen nacionalni pokret u 19. stoljeću. Oni u doba tzv. preporodnih pokreta nisu imali značajniju sekularnu inteligenciju i građansku klasu koja je u srednjoevropskom i istočnoevropskom društvenom miljeu 19. stoljeća bila nosilac ideje nacionalizma i koja je s industrijskom i financijskom klasom uspostavljala nacionalnu državu. Šta više, njima je evropska ideja nacionalizma bila tuđa. Smatrana je novotarijom, nečim prolaznim i antitradicijskim1
. To ne znači da su oni bili bez kolektivne samosvijesti. Umjesto nacionalne ideje Bošnjaci su imali vlastitu predodžbu o vjerskoj i kulturnoj posebnosti te izrazitu domovinsku svijest. Iz tih razloga i ovdje se dogodilo da društvena elita težište nacionalnog identiteta nije stavljala na političku već na kulturnu standardizaciju. Jezik i kultura postaju bitnim obilježjem nacionalnog identiteta, a pokretanje časopisa „Behar“ 1901. godine simbolički se može smatrati početkom bošnjačke kulturne standardizacije. I u bošnjačkim prilikama nacionalni identitet temeljio se na mitologiziranju prošlosti, književnosti, vizuelnoj umjetnosti i muzici i u najvećoj mjeri stvarali su ga umjetnici koji su sebe smatrali nositeljima duhovnog zajedništva svog naroda. Njihova konstrukcija identiteta podrazumijevala je „(...) proces izgradnje simboličkih modela koji daju smisao svijetu, nude tumačenje iskustva i omogućavajući ljudima da shvate stvarnost života u svom sadašnjem, ali i prošlom i budućem, obliku.“2
Zašto domovinska svijest Bošnjaka nije prerasla u njihovu nacionalnu svijest u historijskom razdoblju kada su takve razvojne stupnjeve činili susjedni im narodi? Razloge kašnjenja ili pravilnije rečeno izostanka nacionalne svijesti kod Bošnjaka treba tražiti u socijalnoj strukturi njihovog tadašnjeg društva, povijesnim prilikama vremena i specifičnoj kulturnoj i duhovnoj tradiciji. Ako cijeli proces cijenimo iz evropske perspektive, a moramo budući da su Bošnjaci stari evropski narod i da je ideja nacija evropsko intelektualno postignuće, onda moramo reći da je u bošnjačkom slučaju nedostajalo društvenih snaga, prije svega sekularne inteligencije i buržuazije, kojoj bi nacionalna svijest bila nužni instrument ekonomskog i političkog razvoja. Takav poticaj za razvoj nacije nije se mogao očekivati od aristokratske, vjerske i tradicionalne vojničke inteligencije. Samo je deset Bošnjaka 1900. godine imalo fakultetsku diplomu stečenu na zapadnim učilištima. Tu, dakle, nije bilo
Prof. Dr., Fakultet političkih nauka Univerziteta u Sarajevu
1 Među muslimanskim narodima su krajem 19. i u prvoj polovini 20. stoljeća posebno prisutne
rasprave o nacionalnom i ummet identitetu, a što je imalo refleks i na pitanje identiteta kod Bošnjaka muslimana. Više o tome vidjeti Abdullah al-Ahsan, Ummet ili Nacija?, Libris, Sarajevo, 2004.
2
Zdzislaw Mach, „Religija i identitet u Srednjoj i Istočnoj Evropi“, Politička misao, Zagreb, Vol. XXXIV, (1997)., br. 4. str. 131.
2
sretnog spoja između sekularne inteligencije ideje nacionalizma, a kako je to bilo pravilnost u mnogih naroda centralne i istočne Evrope3
.
Nacionalizam, religija i teritorija
Bosanskomuslimanska lojalnost osmanskome sistemu bila je zasnovana na faktičkom pripadanja tom društvu, zajedničkom političkom sistemu, kulturi i religiji. Njihova kolektivna svijest, autopercepcija sebe kao posebnosti polovinom 19. stoljeća nije se odvijalo na način kao kod komšijskih bosanskih katolika i pravoslavaca. To da su stoljećima bili dio osmanskoga društva u zemlji Bosni najbitnije je odredilo ambijent i način formiranja njihove kolektivne svijesti, učinivši ga različitim od srpskog i hrvatskog nacionalno formativnog toka. Proces postajanja nacijom kod Bošnjaka, dakle, nije tekao kroz konfesionalno-nacionalnu identifikaciju putem crkve, religijske institucije, već je bio više vezan za zemlju, teritoriju i vlast, državu. Crkva je bila najraniji oblik i istovremeno instrument kolektivizacije kod pravoslavaca i katolika, budućih Srba i Hrvata. Budući da su oni s muslimanima stoljećima dijelili zajednički teritorij, jezik i pučku kulturu religija će, njihovom konfesionalno-nacionalnim podvajenjem sredinom 19. stoljeća postati, i cijelo vrijeme i do suvremenosti ostati, bitini činilac diferencijacije bosanskoga stanovništva. U toj činjenici od tada do danas treba tražiti razloge prenaglašene političke anagažiranosti vjerskih institucija kod svih naroda u Bosni.
Nasuprot bosanskim katolicima i pravoslavcima Bošnjaci osjećaj kolektivne supripadnosti nisu mogli tražiti u kategoriji religije, jer je islam bio zajednički s Osmanlijama, a niti u elemetnima postojećeg osmanskog režima, budući su 1831. godine već u ime vlastitih zemaljskih prava ratovali protiv njega. Odatle je svijest i praksa vlastitoga kulturološkog toka stoljećima izražavana u specifičnoj tradiciji, pismenosti i literaturi (bosanska ćirilica i srednjevjekovna bosanska književnost, begovica i krajišnička pismenost, arebica i alhamijado književnost, narodna predanja i usmeno poetsko stvaralaštvo), svijest o društvenom ekskluzivitetu i kontinuitetu sa srednjovjekovnim plemstvom, bilo izvorište tog zamišljanja posebnosti4. Odmah treba istaći da se prvi bošnjački modernisti s početka 20. stoljeća oslanjaju na sve ove etnokulturne elemente ali da od tog materijala ne uspijevaju napraviti zasebnu naciju kao političku zajednicu. Taj isti etnički i kulturni materijal biva uspješno nacionalno artikuliran tek stotinu godina poslije. To samo svjedoči da su i kod Bošnjaka, kao i kod većine drugih naroda, političke pretpostavke igrale odlučujuću ulogu u konstituciji nacije.
Osloboditeljska i preporodna modernizacijska socijalnopolitička gibanja unutar bosanskih katolika i pravoslavaca polovinom 19. stoljeća imala su – pored svih povijesno opravdanih osloboditeljskih i progresivnih osobina – i antimuslimanski kao antiturski stav. Unutar rađajućih nacionalnih pokreta Srba i Hrvata u Bosni i Hercegovini izjednačavani su Bošnjaci s islamom, a islam sa Turcima. To poistovjećivanje njih s Turcima bilo je rodno tlo svih budućih konfesionalno-etničkih sukoba5
. Neprijateljsko pozicioniranje islama i
3
O susretu humanističke inteligencije i ideje nacionalizma opširnije vidi u Schopflin George, „Language and Ethnicity in Central and Estern Europe: Some Theoretical Aspects“, Politička misao, br. 5. Zagreb, 1996., str.102.
4 O jeziku, pismu, književnosti i vlastitoj pismenosti bosanskih muslimana za vrijeme osmanskog
razdoblja vidjeti Muhsin Rizvić, Bosna i Bošnjaci: Jezik i pismo, KDM „Preporod“, Sarajevo, 1999, Muhamed Nezirović, Krajišnička pisma, BZK „Preporod“, Sarajevo, 2004; Lejla Nakaš, Jezik i
grafija krajišničkih pisama, Sarajevo: Lingvistički komitet, Sarajevo, 2010.
5 Da je pitanje historijskog i kulturnog vrednovanja osmanske epohe u povijesti Bosne i danas više
nego aktualno na posredan način danas svjedoči i Ivan Lovrenović pišući o nacionalnim percepcijama književnika Ive Andrića. Lovrenović utvrđuje da je od doba razvoja nacionalnih pokreta u doba
3
Bošnjaka u srpskim i hrvatskim nacionalnim ideologijama polovinom 19. stoljeća jeste činjenica od fundamentalne važnosti i za razumijevanje savremenih odnosa među ovim narodima. Bosanski muslimani su i mimo svoje volje historijskom i socijalnom kontekstualizacijom unutar ovog interpretacijskog toka pozicionirani u čuvare propadajućeg društva i carstva. Stavljeni su bili na „tursku stranu“, naspram i nasuprot komšijskih katolika Hrvata i pravoslavaca Srba, čiji pokreti za vlastito nacionalno oslobođenje kao antiturski i antimuslimanski postaju antibošnjački. U vrijeme rješavanja tzv. istočnog pitanja u Evropi ovakvo pozicioniranje Bošnjaka u međunarodnim razmjerama nije bilo nimalo povoljno. Kada se Osmansko carstvo povlačilo s Balkana srpski nacionalisti su očekivalo se da s njim odu i Bošnjaci kao njegove navodne sluge, što se izražavalo riječima „Turci u Aziju“.
Društveni zahtjevi bošnjačke feudalne elite bili su od početka 19. stoljeća višestruko limitirani. Jednom s osmanske strane, koja je u krvi ugušila pokušaj osamostaljenja te pokrajine, a drugi put od unutarbosanskih narastajućih nacionalnih i socijalnih zahtjeva srpskih i hrvatskih masa. U istoj ravni razloga koji su determinirali bošnjačke povijesne formativne tokove bila je subjektivna i objektivna nemogućnost bošnjačke feudalne elite da izađe u susret modernizacijskim zahtjevima novog doba. Njena nespremnost na reforme, ideju socijalne pravde i društvene jednakosti koja je postala općeprihvatljiva poslije francuske građanske revolucije6, definitivno je rascijepila bosansko društvo po etnokonfesionalnim šavovima i dodatno onemogućilo stvaranje jedinstvenog bosanskog političkog naroda7. Konfesionalna i socijalna podjela u bosanskome društvu u jednom su se povijesnom trenutku podudarile na način da su katolici/Hrvati i pravoslavci/Srbi većinski bili kmetovi, eksploatirani, dok su muslimani/Bošnjaci bili veleposjednici, eksploatatori. Naravno, bilo je i nemuslimana veleposjednika, posebno Srba u austorougarskome razdoblju, kao i muslimana kmetova, ali je ovaj obrazac klasno-konfesionalne podjele bosanskoga društva u osmanskome razdoblju bio i ostao dominantan. Zato se i moglo dogoditi da su modernizacije bosanskoga društva pa do današnjih dana, došlo do difernciranja dva oprečna gledišta o pitanju vrednovanja osmanske epohe u povijesti Bosne. Jedna se interpretacija, po njemu, može „(...) uglavnom, karakterizirati kao hrišćansko/kršćansko, srpsko/hrvatsko, a druga kao bošnjačkomuslimansko gledište“, (str. 31) odnosno jedna kao turkofobija a druga kao trukofilija. U prvom gledištu naglašava se okupacijski dolazak Osmanilija i islama, represivni karakter vlasti, podjarmljenost, obespravljenost i socijalna bijeda nemuslimanskog stanovništva dok se u drugom gledištu govori o tolerantnosti osamsko-islamskog sistema spram neislamskih zajednica, o osmanskoj Bosni kao paradigmi multietničnosti i tolerantnosti koju su narušili nacionalizmi 19. stoljeća uvezeni iz Srbije i Hrvatske. Oba aktualna interpretativna odnosa prema povijesti u središtu nemaju „(...) čežnja za istinom, koja je odlika znanosti, umjetnosti, a i svake racionalne politike, nego težnja za monopolom nad tumačenjem prošlosti, koja je ambicija nacionalne ideologije i ekskluzivizma„ (str. 33) Vidi Ivan Lovrenović, „Ivo Andrić, paradoks o šutnji“, Izraz, br. 39, Sarajevo, januar-mart 2008., str. 31. i 33.
6 O dobu nacije u Evropi vidi Erik Hobsbaum, Nacija i nacionalizam od 1780: program, mit, stvarnost, Filip Višnjić, Beograd, 1996.
7 Socijalne aspekte Pokreta za autonomiju Bosne Husein-kapetana Gradaščevića naglašava Srećka
Džaje, a na uštrb njegovih nacionalno-političkih dimenzija. Za Džaju je retrogradni politički karakter autonomističkog pokreta nedvosmislen. On nije bio nikakav nacionalni pokret, „(...) koji bi se borio za političku i zakonsku ravnopravnost svih pripadnika jedne države (...)“, dakle, i muslimanskog i nemuslimanskog stanovništva, on nije zahtijevao novu socijalnu i političku paradigmu, što su radili svi nacionalni pokreti, već se borio za očuvanje postojeće paradigme. Ako je i postojala bilo kakva šansa da se formira zajednička moderna bosanska nacija po Dažji „potkresali su je u korijenu“ upravo Bošnjaci svojim insistiranjem na neravnopravnim društvenim odnosima, slijepilom spram neophodnosti uvođenja socijalnih i političkih reformi koje bi vodile građanskoj ravnopravnosti u Bosni. Vidi Srećko Džaja, „Politička zbilja i povijesna percepcija Karaulina razdoblja bosansko-hercegovačke povijesti“, u Pro populo, Život i djelo fra Lovre Karaule (1800.-1875), Zbornik radova, ur. Marijan Karaula, Svjetlo riječi, Sarajevo, 2000., str. 12.
4
napredne evropske socijalne i političke ideje doživljavane kao opasnost za socijalno-politički status Bošnjaka muslimana. Kada se tome doda 1878. godina i naprečac nametnuto življenje u kršćanskome carstvu, lahko je osvjetliti razloge njhova antimodernističkog stava, prepuštanje konzervativizmu, autizmu i izolacionizmu. Novo ih je plašilo i ugrožavalo. Strah za očuvanje fizičke i duhovne egzistencije postaje i do najnovijeg vremena ostaje oblikovatelj njihovog reagiranja i djelovanja.
Istovremeno, stoljetnu poziciju vladajućeg društvenog elementa u Bosni Bošnjaci nisu bili voljni olahko izgubiti ili promijeniti, a što je bilo dodatni razlog netraženja samostalnih nacionalnih rješenja te inercijskog pristajanja na zadati osmanski okvir. Konfesionalno i politički identificirani s Osmanlijama Bošnjaci u 19. stoljeću ostaju bez transformacije konfesionalne identifikacije u nacionalnu, a zatim uspješne borbe za nacionalnu državu, kako se to desilo bosanskim katolicima i pravoslavcima, već se ta transformacija u identitetu izvodi tek krajem 20. stoljeća8
.
Nacionalizacija İslama
Pad komunističkog režima uzrokovao je promjenu mjesta islama u nacionalnom identitetu Bošnjaka. Nacionalno-politička pitanja sada su postala primarna dok se identitetski sklop vrijednosti i vjerovanja saobrazno logici građanskoga društva spuštao na razinu pojedica i njegove privatnosti. Sličan identitetski razvoj u suvremenosti nalazimo i kod drugih balkanskih muslimana. Hugh Poulton značajnim smatra da savremene muslimanske zajednice Balkana – a istraživao je Bošnjake, Albance, Pomake i Turke u Bugarskoj, Rome, Muslimane u Makedoniji – identitet ne zasnivaju više prije svega na islamu koliko na sadržajima etniciteta, dok političke elite koriste jezike koji su u biti sekularni.9
Islam je i od Bošnjaka nacionaliliziran postajući instrumentom zadobijanja nacionalne svijesti10
. I Bošnjaci su tokom rata htjeli okončati nacionalno konstituiranje. Htjeli su biti ravnopravni s drugim nacija u okruženju,a što je značilo imati svoju teritoriju, vojsku, ime, jezik, simbole i vlast11.
Kulturni i politički parametri okruženja u kulturno-tvoračkim procesima nacije pokazali su se i za Bošnjake neizbježnim, što je značilo da je poduzimanje procesa jezičkog definiranja kulturnog nacionalizma bilo neizbježno. Bez obzira na statusno uzdizanje nosioca islama te jačanje islamskih institucija nakon komunizma uticaj islama na ukupnu životnu praksu ljudi nije se povećavao. Na društvenoj sceni svjedočimo prisutnost
8
O modernom političkom funkcioniranju trojstva crkve-nacije-države unutar suvremene srpske političke prakse vidjeti u Olga Popović Obradović, „Crkva – ključni faktor blokade“, Helsinška
povelja, Glasilo Helsinškog odbora za ljudska prava u Srbiji, god. IX, jun-jul 2004. br. 75-76. str.
23-25.
9 Hugh Poulton, “Islam, Ethnicity and State in the Contemporary Balkans”, u Muslim identity and the Balkan state edited by Hugh Poulton and Suha Taji-Farouki, New Yourk University Press, 1997. p.32. 10 Slične procese bosanskomuslimanskom prerastanju zajednice vjernika u nacionalnu zajednicu
svjedočimo kod Jevreja. Razvoj od "zajednice vjernika" u naciju kod Izraelaca značio je sekularizaciju judaizma. Smatralo se da se održanje i dobro ne može postići na konceptu "zajednice vjernika" već se prišlo sekularnom nacionalizmu. Više o tom procesu vidi u Martin Buber, Israel nad the World, Syracuse University Press, 1997. p. 222-223.
11 I Bougarel priznaje da je reislamizacije nacije kod Bošnjaka bila ograničen i parcijalan proces dok
je »nacionalizacija« islama bila bez izuzetka. Sa te tačke gledišta i on priznaje »nacionalni identitet je jači nego religiozni identitet«. Najbolja ilustracija »te nacionalizacije« islama po njemu je bilo cijepanje jugoslovenskih islamskih religioznih institucija duž nacionalnih linija, a to cijepanje su paradokslano izazvali oni koji su smatrani bosanskim panislamistima.Vidi Xavier Bougarel, »Islam and Politics in the Post-Comunist Balkans«, Rad prezentiran na Socrates Kokkalis Student Workshop: Novi pristupi jugoistočnoj Evropi, Cambridge, Mass, februar 12-13. 1999.
5
instrumentalizacije religije i nadmoć političkih nad vjerskim akterima zbivanja. Mada je vodstvo Stranke demokratske akcije (SDA) svoju religioznost dodvoravajući se masama sračunato demonstriralo, ideološki se nikada islam u okviru ove najjače bošnjačke nacionalne stranke nije uzimao kao instrument uspostave političke zajednice koja bi transcendirala nacionalnost i podrazumijeva reislamizaciju društva. Stav da se održanje naroda može jedino postići na načelu nacije a ne vjerske zajednice nikada nije bio upitan. Stranka je pored vjernika uspjela u svoje redove vremenom inkorporirati bošnjačke nacionaliste, bosanske patriote ali i brojne karijeriste. Vodstvo nacionalne stranke bilo je religiozno, takvo ostaje do najnovijeg doba, dok je njeno članstvo uvijek bilo s heterogenom vjerskom praksom, religiozno ali i agnostističko i ateističko i uvijek primarno vođeno patriotskim i socijalnim motivima. Imajući sve to na umu nije se teško složiti s zaključakom o neuspjehu islamističkog pokreta među bosanskim muslimanima. Odnosno, ispravnije rečeno, primarni cilj vodstva SDA nije bila re-islamizacija Bosne već postajanje njihove stranke oblikovateljem i predvoditeljem nacionalnog pokreta bosanskih muslimana u političkim prilikama 90. godina12
. Nakon rata politički cilj SDA je imati i zadržati moć, a svi elementi navodne islamizacije bošnjačkoga društva od ove stranke se samo koriste kao instrument održanja njihove moći uz način zadovoljenja vjerničkih emocija najširih masa.
Da li je postajanje Bošnjaka nacijom značilo njihovo bivanje isključivim i narcisoidnim i kako se taj proces uopće odrazio na njihov ukupni politički profil? Prije svega potrebno je istaći da je strah za vlastitu opstojnost postao vidljiv i prepoznatljiv socio-psihološki okvir oblikovanja i funkcioniranja bošnjačke nacije, ali i izvor mnogih političkih nepromišljenosti njenog vodstva13. U moderno doba strah je uvijek bio prisutan i snažan odreditelj bošnjačkog identiteta te izvor oportunizma, kolebljivosti, snisishodljivosti i kompleksa niže vrijednosti kod velikog broja pojedinaca u brojnim generacijama ovog naroda. Genocid u Srebrenici pokazao je šta srpski neofašisti žele učiniti s Bošnjacima, i ta činjenica je realan osnov za strah. Uvjeti političkog življenja Bošnjaka ratom se i njegovim posljedicama usložnjavaju i utiču na svakoliku radikalizaciju pojedinih skupina naroda. Bosanski društveni model o zajedničkoj sreći i harmoniji u različitosti kod njih dolazi u krizu, budući su, kako se često nezvanično može čuti, oni jedini naivno i bezrezervno vjerovali u njega. Mada su postali žrtve netolerancije i nedemokratičnosti od njih se traži da budu demokratičniji i tolerantniji od drugih. Pri tome im se prigovara na želji da svoja religijska osjećanja ispoljavaju kao i drugi, kada god kome zatreba proziva ih za islamski radikalizam, i borba za ravnopravost identiteta postaje za njih, s obzirom na nemuslimansko okruženje, ključna stvar14. Mijenja se i percepcija značenja Evrope kod Bošnjaka. Ona im sada više znači političko-interesnu a manje kulturnu kršaćnsko-duhovnu kategoriju. S Evropom se definitivno mire nasuprot njenoj rastućoj islamofobičnosti. Evropejstvo prihvataju kao osnov oblikovanja jednog unutrašnjeg društvenog supranacionalnog identiteta, ali i kao vrstu institucionalnog sigurnosnoga štita. U javnosti se vjeruje da biti članom evropskoga političkoga i vojnoga kluba znači osigurati fizičku i političku egzistenciju i narodu i državi. Evropa postaje nada za spas. Ovakvu euroutopiju, istovremeno, često iz neznanja i vlastite nemoći pothranjuju bošnjački političari i
12
A. Babuna, nav. dj. str. 429.
13
Ivan Lovrenović o političkom formiranju Bošnjaka kaže sljedeće:“U svakom slučaju to je jedan turbulentan političko-nacionalni proces, veoma složen, u sebi proturječan i dramatičan, a k tomu sav se odvija u okolnostima beskrajne patnje, stradanja, nepravde i gubitika svake vrste, dakle u izuzetno, upravo krajnje napregnutim egzistencijalnim i psihološkim okolnostima za svakog pojedinca i za cijeli narod. Nije pretjerano reći da se nad narod nadvija, kao stvaran osjećaj, psihoza mogućnosti bukvalnog nestanka. Taj osjećaj vezuje se istovremeno – za naciju, za vjeru, za državu. To je i izvor mnogih ideoloških isključivosti, povijesnih zabluda, nedorečenosti, pa i neprihvatljivosti određenih postupaka i rješenja.“ Vidi Oslobođenje, ev.izd. 22.-29. 12. 1994. str. 9.
6
intelektualci nespremni da se suoče sa surovom realnošću evropske indiferentnosti prema njima. Naličije sladunjave euroutopije je strah da će ih Evropa vremenom kao muslimane asimilirati ili drugima na uništenje prepustiti.
U okviru bošnjačkog nacionlnog identiteta razgraničenje prema drugome danas se uspostavlja kroz najnovije kolektivno iskustvo, a genocide je srž tog iskustva. Ta kolektivna bol izazvana višestrukim ponavljanjem genocidnih radnji od istih aktera (Srba) i na skoro istome području (rijeka Drina) stvorila je skoro mitsku sliku “neprijatelja”. Identitetska granica nakon genocida postala je dvostruka, unutrašnja/psihološka i spoljna/ fizička. Strah postaje sve prisutniji konstitutivni činilac nacionalnog identiteta Bošnjaka. Iskustvo genocida opominje da je i u Evropi moguć fizički nestanak jedne etničke zajednice u 21. stoljeću. Izvorište straha locira se u vrhove srpskih ali i hrvatskih nacionalizama. S druge strane, identitetska granica je fizički uspostavljena političkim sistemom dvoentitetske dejtonske Bosne i Hercegovine. Bošnjaci se na različite načine grupiraju u Federaciju Bosne i Hercegovine, pretvarajući je u svoju sigurnosnu zonu. Na taj način se odvajaju od entiteta Republika Srpska kojeg s obzirom na vlastito bolno ratno iskustvo odreda smatraju genocidnom tvorevinom. Time se njihov politički prostor i fizički i simbolički sužava što u budućnosti može izazvati klaustofobije, frustracije, radikalizacije i svakovrsna nezadovoljstva.
7
Türk-İslam Dünyasında Sosyal Bilimler
Social Sciences in Turkish-Islamic World
Prof. Dr. İsmail YAKIT
(Keynote Speaker/Davetli Konuşmacı)
“Tabiata hâkim olabilmek için önce onu tanımak gerekir, Ancak kanunlarını bilerek tabiata hâkim olabiliriz. Hâkimiyet bilgiden doğar, yani bilmek hükmetmektir. Tabiatı yenmek için onun kanunlarını iyi bilmek gerekir. Bunun için de metod lazımdır. Metodla yürüyen, metodsuz koşandan daha çabuk hedefe ulaşır”(Novum Organum). Bu
sözler İngiliz ampirist düşünürlerinden Francis Bacon’a aittir. Bacon’ın bu sözleri gözlem ve deneye dayalı tabiat bilimleri için söylüyordu ama sosyal ve beşeri bilimler alanına da uygulanabilir bir ifadedir Burada kastedilen bilgi ve metottur. Yani, hükmetmenin, sahip olmanın iksiri olan kavramlar. Şu halde ön yargılardan arınmış olarak gerçeğin bilgisine ona en uygun metodla ulaşmak gerekir. Bu evrensel ilke bütün alanların en temel ilkesidir.
Sosyal bilimler, dünyanın ve hayatın insanî ve toplumsal yönlerini inceleyen bir akademik disiplinler topluluğudur. Türkiye'de zaman zaman sözel bilimler olarak da anılırlar. Sosyal bilimler, sanat ve beşeri bilimlerden insanı ve insanlığı incelerken, daha ziyade bilimsel metotların kullanımını içermektedir. Bugün, disiplinler arası branşların çoğalmasıyla sosyal bilimler ile fen ve sağlık bilimleri arasındaki sınırlar büyük oranda belirsizliğini hâlâ korumaktadır.
Her bilim alanında olduğu gibi sosyal bilimlerde de metodoloji meselesi önemli bir yer tutar. Gerçi, burada filozofların teorik anlamda metodolojik tartışmalarından bahsetmeyeceğim. Sosyal disiplinlerin kendisine has çok özel metodolojisini de uzun uzadıya anlatacak değilim. Zaten ana hatları itibariyle sosyal bilimlerin metodolojileri genel bilimsel araştırmaların metodolojisinden ayrı düşünülemez. Öte yandan bilim felsefenin kendi disiplinlerinin metodu ne ise sosyal bilimlerin de metodu o olacaktır. Burada felsefenin bahsettiği analitik, sentetik, dedüktif, endüktif, deskriptif gibi metotları ayrıntılı olarak ele alacak da değilim. Zaten ele alınan bir konunun kendi içinde yeri geldikçe bu metotların her biri kullanılır.
Şurası muhakkaktır ki, bir disiplinde metot bilgisi en temel bilgidir. Neticeye en emin şekilde varmamızı ve doğruya ulaşmamızı sağlayacak bir yoldur. Nitekim Francis Bacon’ın dediği daha sonra Decartes’ın tekrar ettiği “Doğru yolda yürüyen bir topal, yoldan çıkan iyi bir koşucudan daha önce hedefe varır” sözünden anlatılmak istenen metottan başka bir şey değildir. Gerçekten yavaş da gitse metotlu bir düşünceyle veya bir araştırmayla, hızlı ve metotsuz yapılandan daha emin ve daha kesin bir neticeye ulaşılır.
Her bilimsel alanda olduğu gibi sosyal bilimler alanında da araştırmacının bir takım hedefleri vardır. Amacı olmayan bir çalışmadan verim alınamaz. Unutmamak gerekir ki, bu hedeflerin her biri kendi içinde uygulanacak bir takım özel yöntemlerle gerçekleşecektir. Yani her biri için farklı araştırma metodu uygulanabilir. Bu hedefleri, evrensel bilim anlayışı doğrultusunda yedi ana madde altında ele alabiliriz: (Geniş Bilgi için
Akdeniz Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Felsefe Bölümü Başkanı /ANTALYA,
8
bkz. İsmail Yakıt, İslam Felsefesinde Metodoloji Problemi, İslâmî İlimlerde Metodoloji
Mes'elesi Sempozyumu, 20–21 Haziran, 2003, İSAV, İstanbul, 2005)
1) Daha Önce Yapılmayanı Yapmak Veya Keşfetmek: Araştırmacının temel
gayesinin ilkini teşkil eder. Araştırma yapılacak alanda daha önce nelerin yapılıp yapılmadığı bilinmelidir. Her ne kadar “gök kubbe altında söylenmedik bir şey yoktur. Yeni dediğimiz her fikir eskinin yeni bir elbise giymiş şeklidir” diye bir söz varsa da, her şey hakkında dikkatli bilimsel çalışmalar yapılmış değildir. Onun için ana hedeflerden birincisi yapılmayanların yapılması, araştırılmayanların araştırılması, yeni bir şey ortaya konulması veya keşfedilmesidir. Birinci hedef budur.
2) Eksik Olanı Tamamlama: Her alanda olduğu gibi, sosyal ve beşeri bilimler
alanında da eksik olan çalışmalar da vardır. İşte eksik olanları tamamlama işi, araştırmacının bir diğer hedefidir. Bunun için neler eksiktir, neler yapılmış ve nereleri eksik kalmıştır tespit edip, eksik kalan yerlerin tamamlanması için çalışmaların yapılmasıdır. Bu da ikinci bir hedeftir.
3) Kapalı Olanın Açılması: Buna eskiler “muğlakı şerh etmek” derlerdi. Her
disiplinde kapalı, anlaşılması güç fikirler, düşünceler ve hatta sistemler mevcuttur. Bunları anlaşılır şekilde izah etmek, açıklamak için üzerinde araştırmalar yapmak ve onları anlaşılır hale getirmek gerekir. Gerçi şerhçilik yaratıcılığı köreltir diye bir söz söylense de temel eserlerin ve kaynakların anlaşılır şekilde şerh edilmesi hem İslâm dünyasında hem de Batı’da bir dönem çok yararlı olmuştur. Meselâ Fârâbî, Aristo’nun metafiziğini şerh etmemiş olsaydı İbn Sinâ olmazdı. Keza İbn Rüşd Aristo’yu şerh etmeseydi bugün Batı felsefesinin ne halde olacağını kestirmek cidden güçtür. Ancak ileride göreceğimiz gibi, hep şerhcilikle uğraşmak, bilimsel keşiflerin, yaratıcı zekanın gelişmesini engellemiştir.
4) Uzunun Kısaltılması: Bir önceki maddenin zıttı gibidir. Eskilerin “telhis” dediği
bu yöntemde, bir konudaki lüzumsuz tekrarlar atılarak özelliklerinden bir şey kaybettirmeksizin özetleme anlamına gelir. İslâm filozoflarının çok geniş ve uzun anlatımlarına yer verdikleri eserlerin kısa ve özlü anlatımlarla telhis (özet) edilmesidir. Zaten bu usûle kendileri de baş vurmuşlardır. Nitekim İbn Sinâ’nın “Necât”ı “Şifâ”nın; Gazzalî’nin “Kimyâ-yı Saâdet”i de “İhyâ”sının telhisi mesabesindedir.
5) Karışık Olanı Tertip Edilmesi: Araştırmacının bir diğer hedefi de bir düzen
içinde bulunmayan, belli ve insicamlı bir plandan mahrum olan bilgilerin belli bir plan dahilinde tertip edilerek bir araya getirilmesi ve problematiğin daha anlaşılır halde sunulmasıdır.
6) Hataların Gösterilmesi ve Açıklanması: Eski tabirleriyle “tasnif”, “tashih” ve
“tasrih” denilen bu yöntemde bir disiplin içinde tekrar edile gelen tarihî hataların araştırmalarla tespit edilmesi, hatanın nereden kaynaklandığını kimlerden ve nasıl olduğunu , doğrularının neler olduğunun belirtilmesi ve bunların birer birer açıklanması, ilim âlemine haberdar edilmesidir.
7) Dağınık Olanları Toplama: Her ne kadar 5. maddedeki hususu hatırlatıyor olsa
da ondan tamamen farklıdır. Bir disiplin içinde yer alan ancak müstakil bir çalışma halinde bir araya getirilmemiş ansiklopedi maddelerinde veya filozofların eserlerinde dağınık halde olan bir hususun toplanması ve değerlendirilmesi işlemidir.
Bu temel hedeflerin hepsi, bilhassa sosyal bilimler alanında bilim adamları ve araştırmacılar tarafından devamlı uygulanması gereken hedeflerdir. Ortaçağda gerek Batı ve