• Sonuç bulunamadı

Ahmed Cevdet Paşa’nın Bosna-Hersek Günlerine Dair İzlenimler

Notes On Ahmed Cevdet’s Inspection In Bosnia (July 1863-November 1864)

3. Ahmed Cevdet Paşa’nın Bosna-Hersek Günlerine Dair İzlenimler

Yaklaşık 16 ay boyunca Bosna’da görev yapan ve bu sürede birçok şehir ve kasabayı gezerek incelemelerde bulunan Ahmed Cevdet Paşa bizzat kaleme almış olduğu eserlerinde sadece Bosna-Hersek’e dair devlet işlerinden bahsetmemiştir. Eserlerinde bu dönemi kaleme alırken Bosna’nın bu yıllardaki durumunu anlamamıza yardımcı olacak bilgiler sunmuş, bununla birlikte karşılaştığı farklı ve ilginç olaylardan da bahsetmekten geri durmamıştır. Özellikle Tezâkir adlı eserinde Bosna günlerine dair mufassal bilgilere ulaşmak mümkündür. Bu kapsamda birkaç örnek aşağıda sunulmaktadır.

Soğuk geçen 1863 kışının ardından baharın gelmesiyle Saraybosna’da mesire yerlerine gidildiğini öğrenen Cevdet Efendi, bir gün beraberindekilerle birlikte gezmeye çıkmış ve dönüş yolunda maddi imkânsızlıktan dolayı sevdiği kızla evlenemeyen bir delikanlıya rast gelmiştir. Paşa, bu gence mali anlamda destek olarak evlenmelerini

çemenistânı (bahçe ve ağaçlar) nazar-ı zevk u safâ ile temâşâ olunur. Eğlencesi çok, fırtına korkusu yok. Doğrusu pek güzel bir yolculuktur.” Tezâkir 21-39, s. 100.

42 Tezâkir 21-39, s. 99-104. 20 Ekim 1864 tarihli bir arşiv belgesinde 15 Ekim tarihinde Cevdet

Paşa’dan gelen bir telgraftan birkaç güne kadar İstanbul’a geleceğinin anlaşıldığı ifade edilmektedir. Cevdet Paşa’nın İstanbul’a varış tarihinin 2 Kasım olması yolculuk başlangıç tarihinde birkaç günlük bir ertelemenin olduğu ihtimalini ortaya koymaktadır. BOA. Y.EE. 142/266.

43 Tezâkir 21-39, s. 104. Ma’ruzât’tan naklen: “Vapurdan çıktığım gibi Bâb-ı Âlî’ye gidip Bosna çavuşlarını Fuad Paşa’ya takdim ettim. Boy poslarına bakıp hayran oldu. Sathice talimlerine baktı, beğendi. Cuma günü selamlık resm-i âlîsinde ânları huzûr-ı hümâyûna çıkardı. Sultan Abdülaziz Han hazretleri, dördünü de maiyyet-i şâhânede bulunan yirmi dört çavuşa ilhak buyurdu.” Ma’rûzât, s.

110.

44

Halaçoğlu, Yusuf (1996). Fırka-i Islâhiyye, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C. 13, 1996, s. 35.

45 Tezâkir 21-39, s. 85, 105; Ma’rûzât, s. 104. Hediye edilen tüfekte yer alan ibare şu şekildedir:

“Bosna süç’ân-ı ahâlîsinin hizmet-i askeriyyeye kabulleri hakkında südûr-ı i’zâmdan semâhatlu

Cevdet Efendi Hazretlerinin vukû’ bulan himmetlerine taraf-ı askerîden yadigâr-ı takdirdir.” Ma’rûzât, s. 110.

50

sağlamıştır. Cevdet Paşa’nın bizzat kaleme alarak naklettiği bu olayda genç kızın annesinin bu evliliğe olan muhalefeti ve Cevdet Paşa sayesinde bu engelin nasıl aşıldığı çok güzel bir tasvirle anlatılmaktadır46

.

Cevdet Paşa 1864 yılı ortalarında Bosna’nın taşra olarak nitelendirebileceğimiz kesimine düzenlediği seyahatte Taşlıca’ya da uğramış ve burada malî hayata dair ilginç bir olayla karşılaşmıştır. Eserinde Taşlıca kazasının oldukça yüksek bir mevkide bulunması ve ikliminin sert olmasının da etkisiyle ticaret yönünden gelişmediğini belirten Ahmed Cevdet, şehirde paranın neredeyse kullanılmadığını ifade ederek başlarına gelen bir olayı nakletmektedir. Kasabanın dışına doğru çıktıkları bir gün yolda gördükleri birkaç çocuğa atiyye (bahşiş, hediye) için birkaç kuruş akçe verdiklerinde, çocukların parayı bilmedikleri için korktuklarını anlatarak Saraybosna’nın Taşlıca gibi yerleşim yerlerine nazaran çok kalkınmış bir belde olarak kabul edildiğini ifade etmektedir. Ancak Taşlıca’nın da Hersek’in dağlık yerleşimlerine kıyasla ileri sayıldığını da vurgulamaktadır47

.

Bosna içerisinde gerçekleştirdiği seyahat esnasında Yenivaroş’tan Vişegrad’a geçen Cevdet Paşa burada Osmanlı tarihinin en mühim simalarından biri olan Sokullu Mehmed Paşa’nın memleketini de görme imkânı bulmuştur. Sokullu Mehmed Paşa tarafından yaptırılan Drina Köprüsü’nü ziyaret eden ve bu eseri Bosna havalisinin en büyük hayır eserleri arasında yer aldığını belirten Ahmed Cevdet, eskiyen köprü ayaklarının tamiri için lazım gelen bir bütçe ile bu iş için bir Alman mühendisin görevlendirildiğini yazmaktadır. Drina Köprüsü’nü ziyareti esnasından köprünün yanında bulunan han, hamam ve imaret harabelerinin harap halde olduğunu müşahede eden Cevdet Paşa bu köprünün çevresindeki bu yapıların da tamir edilmesi halinde hem Vişegrad’ın hem de köprünün muhafazasının kuvvetleneceğine hükmetmiş ve bu işi de Alman mühendise havale ettiğini eserinde nakletmiştir48

.

Ahmed Cevdet Paşa eserinde Bosna’nın ticari hayatına dair de bilgiler vermektedir. Avusturya, Arnavutluk, Karadağ, Macaristan bölgelerine yapılan tahıl başta olmak üzere gıda ürünleri (buğday, arpa, çavdar, mısır, erik, ceviz, fındık), hayvan ve hayvan ürünleri (sığır, koyun, kurt, hayvan derisi, bağırsağı ve kürkü) ve maden ürünleri (bakır ürünleri, ham veya işlenmiş demir ve bıçak) ihraç edildiğini buna mukabil gıda ürünleri (şeker, kahve, pirinç, zeytinyağı, meyve), tekstil ürünleri (pamuk, bez, basma, mendil, fes, kilim, ipek, elbise) ve maden (ham bakır, kalay, kurşun, tel, teneke) ithal edildiğini kaydetmiş ve ithalat ihracat dengesizliğini de sayısal olarak ortaya koymuştur. Cevdet Paşa’ya göre Bosna’da tahmini olarak 14.000.000 kuruşluk bir ithalat-ihracat açığı oluşmakta ve bu açık payitahttan gönderilen parayla kapatılmaktadır49

.

Saraybosna’da Avusturya mallarına karşı büyük bir ilginin olduğunu eserinde ifade eden Ahmed Cevdet Paşa müfettişliği döneminde kundura, dericilik alanlarında ustaların yetiştirilmesi ve meslek eğitiminin sağlanması için İstanbul’a adam göndermiştir50

. Bosna’nın en mühim ihracat maddesi olarak “işlive” denen erik olduğunu bunun da 46 Tezâkir 21-39, s. 44-47. 47 Tezâkir 21-39, s. 50-51. 48 Tezâkir 21-39, s. 56. 49

Tezâkir 21-39, s. 97-99. Yakınçağda Balkan ekonomileri konuda kapsamlı bir çalışmanın müellifi olan Michael Palairet söz konusu döneme dair Bosna’daki durgun ekonomik hayatın gerekçeleri olarak Bosna Eyaleti’nin nüfusunun az olmasını, nüfus artış hızının azlığını ve Bosna’nın Osmanlı Devleti’nin Avrupa’daki toprakları arasında belki de en seyrek nüfusa sahip olmasının yattığını sıralayarak bunlara ek olarak arazinin mühim bir kısmının dağlık-ormanlık olması ve tarımsal iş gücünün kıtlığı yüzünden Bosna ekonomisinin sorunlu bir hal aldığını ifade etmektedir. Palairet, Michael (2000). Balkan Ekonomileri 1800-1914, Çev. Ayşe Edirne, Sabancı Üniversitesi Yayınları, İstanbul, s. 156.

51

kurutularak pestil ve arak olarak satıldığını eserinde kaydetmektedir. Erik ihracatında Bosna’da üretilen eriğin Peşte üzerinden Trieste’ye gönderildiğini ve oradan da Amerika’ya satıldığını ifade eden Cevdet Paşa, müfettişliği döneminde sadece idari ve askeri meselelerle değil Bosna halkının elinde kalan erik meselesi ile de ilgilenmek zorunda kalmıştır. Ancak Amerika’da yaşanan iç savaş nedeniyle Bosna’da yeni kıtaya yapılan erik sevkiyatı önemli bir darbe almıştır51

.

Ahmed Cevdet’in müfettişlik görevi boyunca üzerinde en çok durduğu konulardan birinin de eğitim meselesi olduğunu söylemek mümkündür. İlmiye sınıfının temsilcisi olan Cevdet Paşa, Bosna’daki görevi müddetince eğitim hayatının geliştirilmesi adına girişimlerde bulunmaktan geri kalmamıştır. Cevdet Paşa, Bosna’daki görevinin ilk zamanlarında, Mostar’da bulunduğu sırada, 18 Hıristiyan çocuğun okuyacak okul bulamadığını müşahede etmiştir. Mostar’daki rüşdiye mektebine kaydedilmek üzere getirilen 18 Katolik Hıristiyan çocuğun okuma-yazma bilmedikleri görülmüş ve bu çocukların sıbyan mektebine kaydedilmelerinin lazım geldiği anlaşılmıştır. Ancak sıbyan mekteplerindeki Kur’an-ı Kerîm ve İlmihal dersleri nedeniyle bu çocukların sıbyan mektebine kayıtlarının da münasip olmayacağı nedeniyle hemen yıllık 500 kuruş kira karşılığı bir yer kiralanmış ve aylık 150 kuruş maaşla Müslüman bir hoca temin edilmiştir. 18 Hıristiyan çocuğun eğitim imkânına kavuşması için başlatılan bu hareket neticesinde şehrin diğer Hıristiyan çocukları da okuma imkânı elde etmiş ve okul açılacağı vakit öğrenci sayısı 50’ye ulaşmış, bu çocuklar kısa sürede Türkçe öğrenmeye başlamışlardır. Mostar’da olduğu gibi Saraybosna’da da eğitim kurumlarını inceleyen Cevdet Efendi buradaki okulların kısmen daha iyi bir durumda olduğunu eserinde ifade etmiştir52

.

Saraybosna’da da Katolik çocuklar için bir mektep bulunmaması Cevdet Efendi’nin ilgilendiği bir diğer konu olmuştur. Şehirdeki Katolik kilisesinin bir köşesinde eğitim alan bu çocukların bağımsız bir mektebe sahip olması için çaba harcayan Ahmed Cevdet söz konusu okulun yapılması için uygun bir arsa aranması yerine cemaate nakit olarak 10.000 yada 12.000 kuruş atiyye verilmesini ve Saraybosna’daki Katolik cemaatinin şehirde kendilerinin uygun gördükleri bir yerde arsa satın alarak okullarını kurmalarını önermiştir. Bu şekilde Katolik zümrenin daha memnun kalacağını iddia eden Cevdet Efendi’nin önerisi saray tarafından da uygun görülmüştür53

.

Cevdet Paşa’nın Bosna’daki eğitim hayatına dair izlenimlerinin tamamının olumsuz olduğunu söylemek mümkün değildir. Ahmed Cevdet Paşa Bosna’daki görevinin son aylarında eyalet içerisinde çıktığı seyahatten dönüşte bir Müslüman köyünde gördüğü ortamdan oldukça etkilenmiş ve çok beğenmiştir. Temmuz 1864’te Tuzla’dan Saraybosna’ya dönüş yolunda Poliça adındaki bir karyeye gelen Ahmed Cevdet buradaki genç mektepli çocuklardan çok etkilenmiştir. 120 Müslüman ve 10 gayrimüslim haneden oluşan Poliça’da diğer Bosna kasabalarında görmediği yüksek bir eğitim seviyesiyle karşılaştığını ifade eden Cevdet Paşa seyahatleri esnasında Poliça’dan geçtikleri sırada halkın kendisini karşılamak için bir araya geldiğini, 60 Müslüman öğrencinin tek tip bir kıyafet ve başlarında hocaları ile birlikte ilahiler okuduklarını aktarmakta ve köye girer girmez ilk olarak okullarını gezip, tahsillerini teftiş ettiğini yazmaktadır. Poliça’daki yüksek ilmî ortamdan hayretle bahseden Cevdet Paşa, çocuklara atiyye dağıtmış ve Bâb-ı Âlî’ye özel bir arıza kaleme alarak kafî miktarda kitap ve risale gönderilmesini de talep etmiştir54

.

51 Tezâkir 21-39, s. 97. 52 Tezâkir 21-39, s. 18-20.

53 Devlet Arşivleri (2009). Osmanlı Belgelerinde Bosna-Hersek, s. 459-461. (BOA. İ.HR.

207/11933)

52 Sonuç

Tanzimat yıllarında siyasî istikrarsızlığın neredeyse istikrar halini almaya başladığı Bosna topraklarında gerek mali gerek idari gerekse askeri meselelerden dolayı halk ile Osmanlı idare merkezi arasında uzun süreli bir çekişme dönemi yaşanmıştır. 1839-1863 yılları arasındaki bu dönemde yaşanan ayaklanmalar bu sorunların çözümüne katkı sağlamaktan çok uzak girişimler olarak karşımıza çıkmaktadır. Çünkü ne isyanlar ve ne de bu isyanlar karşısında Osmanlı idarecilerinin almış olduğu sert askerî tedbirler ister Müslüman ister gayrimüslim olsun Bosnalı tebaanın dertlerine deva olamamıştır. 1863 yılında Sultan Abdülaziz’in Ahmed Cevdet Efendi’yi Bosna’ya müfettiş olarak görevlendirmesinden sonra Bosna’da pek çok şey değişmeye başlamıştır. 1863 yılı yazından 1864 kışına kadar Bosna’da görev yapan, pek çok kenti gezen, buralarda incelemelerde bulunup yaşanan sorunlara çözüm yolları arayan Cevdet Paşa askerlik meselesi başta olmak üzere birçok konuda halk ile merkezî idare arasındaki anlaşmazlıkların ortadan kaldırılmasını sağlamıştır. Devletin tesis etmekle yükümlü olduğu idari itaat mekanizmasının silah tehdidi yahut sopa zoruyla değil muhabbet ve güler yüzle sağlanabileceğine dair Osmanlı tarihinde pek çok örnek bulmak mümkün olacaktır. Cevdet Paşa Tanzimat yıllarında Balkanlardaki kaynaşma ortamı içerisinde çoğu zaman tercih edilmek zorunda kalınan askerî önlemlerin kifayetsiz kaldığı bir ortamda tek bir mermi kullanmaksızın halkın talepleri ile devletin emirlerini bir araya getirmeyi başarmış büyük bir devlet adamı olarak karşımıza çıkmaktadır. Halk tarafından çok sevildiğini anladığımız Ahmed Cevdet iki yıla yakın bir süre sonunda görevini tamamlayıp payitahta dönerken Bosna tarihinde iz bırakmayı başarmıştır demek abartılı bir yorum olmasa gerektir. Cevdet Paşa’nın Bosna günlerine dair kaleme alınmış birkaç yorum aşağıda sunulmaktadır.

Cevdet Paşa’nın Tezâkir adlı eserini yayına hazırlayan Cavid Baysun, Ahmed Cevdet Paşa’nın Bosna’daki başarılı faaliyetleri ile ilgili olarak şu yorumu yapmaktadır: “1280 bidayetinde Anadolu Kadıaskerliği payesiyle müfettiş olarak Bosna’ya gönderilen bu

cerbezeli adam Bosna’yı yatıştırdığı halde memlekete askerlik nizamını sokmaya muvaffak olamadığını bildiğimiz Serdar-ı Ekrem Ömer Paşa’nın yapamadığı teşkilatı kurmak üzere gidiyordu. Bir buçuk sene kaldığı Bosna teftişi vazifesini başarı ile tamamlayan Cevdet Efendi, halkın çok bağlı olduğu ilmiye sınıfını elde ederek Bosnalılardan asker almaya muvaffak olduğunu uzun uzun anlatmaktadır” 55

.

İsmail Doğan, Cevdet Paşa tarafından kaleme alınan Tezâkir adlı eser üzerinde gerçekleştirdiği çalışmasında Cevdet Paşa’nın Bosna’da görevine dair şu yorumda bulunmaktadır. “Cevdet Paşa’nın buradaki gözlem ve incelemeleri ile halkla ilişkileri siyasi

görevini çoktan aşan bir faaliyet alanı oluşturmuştur. Onu görevinde başarılı kılan da bu yönüdür. Bu yönüyle o Dersaadet’i Bosna’da temsil eden bir siyasi değil, adeta bir toplum mühendisi, bir barış gönüllüsüdür” 56

.

Cevdet Paşa’nın Bosna’daki görevi sırasında göstermiş olduğu gayretlerin Sultan Abdülaziz tarafından takdir edilmesi ve ilk kez ilmiye teşkilatı mensubu bir devlet görevlisine Osmânî Nişânı itasında bulunulması Cevdet Paşa’nın göstermiş olduğu büyük başarıya en güzel örnek olsa gerektir.

Bosna’daki görevinin tamamlanmasından sonra Kozan’a ıslahat için gönderilen Ahmed Cevdet, 1866 yılından vezirlik rütbesine ulaşmıştır. Halep’te valilik yaptıktan sonra 1868 yılında kurulan Dîvân-ı Ahkâm-ı Adliyye’ye başkan olarak atanmış ve İstanbul’a geri

55 Baysun, M. Cavid (1954). Cevdet Paşa – Şahsiyetine ve İlim Sahasındaki Faaliyetine Dair,

Türkiyat Mecmuası, C. 11, s. 216-217.

56

Doğan, İsmail (1996). Sosyolojik Bir Malzeme Olarak Tezâkir, Ankara Ünv. Eğitim Bilimleri

53

gelmiştir57. Bu tarihten ölüm tarihi olan 1895 yılına kadar geçen yaklaşık 30 yıllık dönemde beş kere Adliye, üç kere Maârif, birer kere de Evkâf, Dâhiliye ve Ticaret ve Zirâat nazırlıkları görevini üstlenecek ve Osmanlı Devleti’nin en zorlu yıllarında pek çok farklı kademe devlete hizmetini sürdürecektir58

.

Kaynakça