• Sonuç bulunamadı

C. Belge Çeşitleri

1. Resmî Belge

36 Yargıtay CGK’nun 01/05/2007 tarihli ve 59/105 sayılı kararı.

37 Gökcen, s.74.

38 Yargıtay 11. CD’nin 04/02/2020 tarihli ve 7968-808 sayılı kararı.

39 Yargıtay 11. CD’nin 02/07/2020 tarihli ve 6114-3880 sayılı kararı.

40 Yargıtay 11. CD’nin 21/03/2016 tarihli ve 21589-2482; 02/10/2018 tarihli ve 3440-7539 sayılı kararları.

41 Resmî belge, özel belge ayrımı dışındaki ayrımlar için bkz. Gökcan, Resmi Belgede Sahtecilik Suçu, s. 100.

kavramsal kısa açıklamalara yer verilmiş olup, ilgili suç tipine özgü belge çeşitleriyle ilgili daha ayrıntılı açıklamalar yapılacaktır.

1. Resmî Belge

TCK’nın 204. maddesinde resmî belge tanımı bulunmamakla birlikte madde gerekçesinde; resmî belge, bir kamu görevlisi tarafından görevi gereği olarak düzenlenen yazı olarak tanımlanmıştır. Doktrinde de benzer tanımlara yer verilmiştir.42

Sahteciliğe konu bir resmî belgeden söz edilebilmesi için; belgenin kamu görevlisi tarafından görevi gereği ve kanunda belirtilen şartlara uygun olarak düzenlenmesi gerekmektedir.

5237 sayılı TCK, 765 sayılı Kanundan daha geniş bir kamu görevlisi kavramı getirmiş olup, kişinin kimliği değil gerçekleştirdiği faaliyeti esas almıştır. Kamu görevlisi kavramı TCK’nın 6. maddesinin c bendinde; kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir surette sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişi olarak tanımlanmıştır.

Anılan hükmün gerekçesinde konu ile ilgili olarak; maddede eski kanun döneminde yer alan memur kavramını da kapsayacak şekilde kamu görevlisi tanımının yapıldığı, yapılan yeni tanımda bir kişinin kamu görevlisi sayılması için yürüttüğü işin kamusal faaliyet olması gerektiği, kamusal faaliyetin mevzuatta belirlenmiş şekillere göre verilmiş olan bir siyasal kararla, bir hizmetin kamu adına yürütülmesi olarak tanımlanabileceği, bu anlamda avukat, noterlerin, bilirkişilik, tercümanlık, tanıklık faaliyetlerinin, askerlik görevi yapan kişilerin dahi kamu görevlisi oldukları, buna karşın kamusal bir faaliyetin yürütülmesi ihaleye dayalı olarak özel hukuk kişilerince üstlenilmiş ise bu kişilerin kamu görevlisi sayılamayacağı belirtilmiştir.

Yargıtay, 5237 sayılı TCK’nın benimsediği geniş anlamda kamu görevlisi kavramına çoğu kararında vurgu yapmış, bu açıdan kamusal faaliyetin kamu adına yürütülmesi nedeniyle düzenlenen belgelerin resmî belge, düzenleyen görevlinin de kamu görevlisi sayılacağı görüşünü benimsemiştir. Yüksek mahkeme bir kararında TCK'nın 6. maddesi uyarınca kamu görevlisi sayılan ve 4483 sayılı Memurlar ve Diğer

42 Soyaslan, s. 508; Durmuş Tezcan, Mustafa Ruhan Erdem, R. Murat Önok, Teorik ve Pratik Ceza Özel Hukuku, Seçkin Yayınları, 10. Baskı, Eylül, 2013, s. 736; Gökcen, s. 77; Koca, Üzülmez, s. 677; Yaşar, Gökcan, Artuç, s. 6196; Artuk, Gökcen, s. 721.

Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanunun 6. maddesi uyarınca, yetkili merciden dava şartı olarak "soruşturma izni" alınması gerektiği ve oluşacak duruma göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesinin gerektiği ifadelerine yer vermiş;

buna karşılık kamusal bir faaliyetin yürütülmesinin ihaleye dayalı olarak özel hukuk kişilerince üstlenilmesi durumunda, bu kişilerin kamu görevlisi sayılmayacağını belirtmiştir.43

Yargıtay CGK da bir kararında; bir kimsenin Ceza Yasası uygulamasında ‘kamu görevlisi’, yapılan faaliyetin de ‘kamusal faaliyet’ sayılabilmesi için, kamu adına yürütülen bir hizmetin bulunması, bunun da Anayasa ve yasalarda belirlenmiş usullere göre verilmiş bir siyasal karara dayalı olması ve ayrıca faaliyetin kamuya ait güç ve yetkilerin kullanılması suretiyle gerçekleştirilmesi gerekmekte olduğunu vurgulamıştır.44

3771 sayılı Kanunla değişik 399 sayılı KHK’nın 11/b maddesi uyarınca KİT personeli, teşebbüslerin ve bağlı ortaklıklarının belge ve senetlerine karşı işledikleri suçlardan dolayı memur sayıldıkları için, bunlar tarafından kuruma ait belgeler üzerinde işlenen sahtecilik de kamu görevlisi tarafından resmî belgede sahtecilik biçiminde cezalandırılır.45 Nitekim Yargıtay da bir kararında KİT rejimine tabi bulunan PTT Genel Müdürlüğünde 233 ve 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameler kapsamında istihdam edilen personelin, 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 11/b maddesi uyarınca, ifa ettikleri görevlerinden doğan suçlardan dolayı kamu görevlisi sayılacağını belirtmiştir.46

Resmî belgenin mutlaka belirli bir şekle uygun olması veya unsurları taşıması şartı yoktur.47 Bunun yanında belgenin geçerliliği için belirli usul veya şekil şartları arandığı takdirde, bu unsurların belgede yer alması zorunludur. Aksi takdirde sahteciliğe konu resmî bir belgeden söz edilemez. Nitekim Yargıtay CGK bir kararında üç kişilik bilirkişi heyetinin düzenlediği bilirkişi raporunda, bir bilirkişinin imzasının eksik olması durumunda resmî belgede sahtecilik suçunun söz konusu olmayacağını vurgulamıştır.48

43 Yargıtay 11. CD’nin 16/10/2017 tarihli ve 9359-6699; 21/12/2016 tarihli ve 6073-8670 sayılı kararları.

44 Yargıtay CGK’nın 12/04/2011 tarihli ve 258-46 sayılı kararı. Yargıtay CGK Kararları, s. 12.

45 Tezcan, Erdem, Önok, s. 736; Özen, Ceza Hukuku Özel Hükümler Dersleri, s. 596.

46 Yargıtay 11. CD’nin 07/02/2018 tarihli ve 5019-983 sayılı kararı.

47 Gökcan, Resmi Belgede Sahtecilik Suçu, s. 101.

48 Yargıtay CGK’nın 01/05/2007 tarihli ve 59-105 sayılı kararı.

Burada noterlerce düzenlenen belgelerin niteliğine de kısaca değinmek gerekecektir. Bilindiği üzere 1512 sayılı Noterlik Kanunu uyarınca noterlerce düzenlenen belgeler düzenleme ve onaylama şeklinde olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Düzenleme niteliğindeki baştan sona noterlikçe düzenlenen belgeler resmî belge niteliğinde olup, bu tür belgelerde yapılan sahtecilik resmî belgede sahtecilik suçuna vücut verecektir. Ancak belgenin dışarıda özel belge olarak düzenlenip noterlerce onaylanması suretiyle oluşturulan ve onay belge diyebileceğimiz belgelerde durum farklıdır. Bu belgelerin içeriğinde yapılacak bir sahtecilik özel belgede sahtecilik, aynı belgede yer alan noterlerin onay kısmında yapılacak sahtecilik ise resmî belgede sahtecilik olacaktır. Nitekim Yargıtay da birçok kararında onaylama şeklindeki noterlik belgelerinin 1512 sayılı Noterlik Kanunu’nun 84 ve devamı maddelerinde belirtilen düzenleme şeklindeki işlemlerden olmadığını, noter tarafından yapılan onay işleminin belge içeriğini kapsamayacağını, noter onay bölümünde herhangi bir sahtecilik söz konusu olmaması nedeniyle belgenin hukuki niteliğinin değişmeyeceğini, belgenin özel belge mahiyetinde olduğunu ve içeriğinde yapılan sahteciliğin özel belgede sahtecilik suçunu oluşturabileceğini savunmuştur.49

Yine noterlerin hukuki durumları ile benzerlik oluşturduğunu düşündüğümüz mali müşavirlerin düzenledikleri veya tasdik ettikleri belgelerde yapılacak bir sahtecilik hususuna kısaca değinmemiz faydalı olacaktır. Bilindiği gibi 3568 sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu’nun 47.

maddesine göre mali müşavirler görevleri sırasında veya görevleri sebebiyle işledikleri suçlardan dolayı, fiillerinin niteliğine göre TCK’nın kamu görevlilerine ait hükümleri uyarınca cezalandırılırlar. Bu anlamda anılan meslek mensuplarının görevleri kapsamlarında düzenledikleri belgelerin kamu görevlisinin resmî belgede sahteciliği suçuna vücut vereceğini söyleyebiliriz. Nitekim ilgili kısımda açıklayacağımız gibi Yargıtay muhasebecilerin işe giriş bildirgesi düzenlemek gibi mevzuattan kaynaklı görevleri olmadığından, anılan belgeleri özel belge olarak nitelemiştir.

Bu anlamda VUK’un mükerrer 227. maddesine de değinmek yerinde olacaktır.

Anılan düzenleme ile vergi beyannamelerinin 3568 sayılı Kanunda sayılı meslek mensupları tarafından imzalama zorunluluğunun getirilebileceği ve belirli bazı hususların yeminli mali müşavirlerin düzenlemiş oldukları tasdik raporunun ibraz edilmesi şartına bağlanılabileceği vurgulanmıştır. Maddenin 3. fıkrasında ise meslek

49 Yargıtay 11. CD’nin 30/03/2016 tarihli ve 2981-2925; 02/11/2015 tarihli ve 21607-30445 sayılı kararları.

mensuplarının, bu kişiler tarafından imzalanan beyannamedeki ve düzenlenen tasdik raporundaki bilgilerin defter kayıtlarına ve bu kayıtların dayanağını teşkil eden belgelere uygun olmamasından dolayı sorumlu olacakları düzenlemesine yer verilmiştir. Yine 3568 sayılı Kanun’un 12. maddesinde “yeminli mali müşavirler gerçek ve tüzelkişilerin veya bunların teşebbüs ve işletmelerinin mali tablolarının ve beyannamelerinin mevzuat hükümleri, muhasebe prensipleri ile muhasebe standartlarına uygunluğunu ve hesapların denetim standartlarına göre incelediğini tasdik ederler” ifadeleri bulunmaktadır. Anılan maddede yeminli mali müşavirlerin tasdik edecekleri belgelere yönelik yönetmelik çıkarılacağı düzenlenmiş ve bu düzenlemeye dayanarak “Yeminli Mali Müşavirlerin Tasdik Edecekleri Belgeler, Tasdik Konuları, Tasdike İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik” yürürlüğe girmiştir. Bu yönetmeliğin 7. maddesinde yeminli mali müşavirlerin tasdike yetkili oldukları belgeler ayrıntılı şekilde sayılmıştır.

Bu bilgiler ışığında yeminli mali müşavirlerin anılan mevzuat hükümleri uyarınca tasdik edecekleri belgelerde gerçekleştirecekleri bir sahteciliğin hangi suçu oluşturacağı hususu önemlidir. Öncelikle anılan belgeler VUK’un 359. maddesi gereğince vergi kaçakçılığına konu bir belge olur ve bu suçun unsurları itibariyle oluştuğu somut olaya göre kabul edilir ise TCK’da düzenlenen sahtecilik suçu gündeme gelmeyecektir. Ancak anılan tasdik işlemi sonucunda oluşan belge vergi kaçakçılığı suçuna konu bir belge niteliğinde değilse hangi suçun oluşacağı hususu tartışılabilir. Kanaatimizce burada noterlerin düzenleme ve onaylama şeklinde düzenledikleri belgelerdeki sahtecilik konusunda söylediklerimiz geçerli olmalıdır.

Yeminli mali müşavir görevinden dolayı sahte olarak düzenlediği belgeyi yine görevinden dolayı tasdik edecek olursa kamu görevlisinin resmî belgede sahteciliği gündeme gelecektir. Bununla birlikte yemini mali müşavir sahte olduğunu bildiği bir belgeyi bu özelliğini bilerek tasdik etmişse, belgenin içeriğinde gerçekleştirilecek bir sahtecilik özel belgede sahtecilik suçuna, tasdik kısmı ise resmî belgede sahtecilik suçuna vücut verebilecektir. Son olarak yeminli mali müşavir görevinden ötürü düzenlemeye görevli olmadığı bir belgeyi düzenleyecek veya tasdik edecek olursa unsurları oluştuğu takdirde özel belgede sahtecilik suçu gündeme gelecektir. Yeminli mali müşavirlerin düzenlemekle görevli oldukları belgelerin tespitinin mevzuata göre yapılması gerekmektedir.

Resmî belgeler ispat gücü yönünden ve TCK’nın sistematiğinde sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli olan resmî belgeler ile aksi sabit oluncaya kadar geçerli resmî belgeler olarak ikiye ayrılmıştır.50 TCK’nın 204. maddesinin 3. fıkrasında bu husus;

resmî belgenin, kanun hükmü gereği sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli olan belge niteliğinde olması halinde, verilecek ceza yarısı oranında artırılır şeklinde, suçun nitelikli hali olarak belirlenmiştir. Anılan hükmün gerekçesinde ise; “bu hüküm, belgelerde sahtecilik suçları ile delil teorisi arasındaki ilişki göz önüne alınarak, daha üstün ispat gücüne sahip belgeyi daha fazla korumak ihtiyacını karşılamaktadır”

ifadelerine yer verilmiştir.

Kanun, sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli olan resmî belgelerde yapılan sahteciliğe verilen cezanın artırılması yoluna giderken, aksi sabit oluncaya kadar geçerli resmî belgelere, verilecek ceza bakımından bir özellik yüklememiştir.

Anılan hükümden sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli bir belgeden söz edebilmek için, kanunda açıkça bu hususta bir düzenleme olmasının şart olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim madde gerekçesinde de bu husus, “değişik yorumlara son vermek maksadıyla bir belgenin böyle bir güce sahip olup olmadığının saptanması için kanunlarda bu hususu belirten bir hüküm bulunması gerekli sayılmıştır” şeklinde vurgulanmıştır.

6100 sayılı HMK’nın 204. maddesinde mahkeme ilamları ile düzenleme şeklindeki noter senetlerinin sahteliği sabit oluncaya kadar kesin delil sayılacağı belirtilmiştir. Bunun yanında özel kanunlarında bu şekilde olduğu açıkça belirtilen belgeler üzerinde işlenen sahtecilik suçu açısından da TCK’nın 204. maddesinin 3.

fıkrası uygulanacaktır. Nitekim CMK’nın 222. maddesi uyarınca düzenlenecek duruşma tutanakları bu niteliktedir.

Yargıtay da örnek niteliğindeki benzer kararlarında, nüfus cüzdanının bu nitelikte olmadığını51 belirtirken noter tarafından düzenlenen vekaletnamenin sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli belgelerden olduğunu ifade etmiştir.52

Daha sonra ilgili kısımda ayrıntılı olarak ele alınacak olmakla birlikte bu başlık altında resmî belge hükmünde belgelere de kısaca değinmek uygun olacaktır. TCK’nın 210. maddesine göre; “özel belgede sahtecilik suçunun konusunun, emre veya hamile

50 Tezcan, Erdem, Önok, s.737; Koca, Üzülmez, s. 678; Artuk, Gökcen, s. 721.

51 Yargıtay 11. CD’nin 19/02/2020 tarihli ve 10241-1513 sayılı kararı.

52 Yargıtay 11. CD’nin 09/03/2020 tarihli ve 16027-2256 sayılı kararı.

yazılı kambiyo senedi, emtiayı temsil eden belge, hisse senedi, tahvil veya vasiyetname olması halinde, resmî belgede sahtecilik suçuna ilişkin hükümler uygulanır.”

Maddenin gerekçesinde de belirtildiği üzere madde, ticari hayatta büyük yer tutan ve basit bir ciro ile veya buna bile gerek görülmeksizin tedavül eden bazı evrakı daha ciddi bir şekilde korumak maksadına yöneliktir.

Özel belge niteliği taşımalarına rağmen, sahteciliğe konu olduklarında resmî belge gibi değerlendirilen belgelere resmî belge hükmünde belge denilmektedir.53 Resmî belge hükmünde belgelerin unsurlarında eksiklik bulunması durumunda bu belgeler özel belge niteliğine dönüşecektir. Örneğin resmî belge hükmünde olan bir bononun kanuni unsurlarından birisi veya birkaçı eksik ise artık özel belge olarak kabul edilmesi gerekir.