• Sonuç bulunamadı

Sahtecilik suçuna konu olabilecek bir belgenin öncelikle yazılı olması gerekir.

Bunun yanında belgenin hukuken değer taşıyan içeriği bulunmalıdır. Bu anlamda belgenin hukuki bir işleme esas olması veya hukuki bir ilişkinin delili niteliği taşıması gerekmektedir. Hukuki anlamda belgenin son unsuru ise düzenleyicinin belirli bir kişi olmasıdır. Bu unsur yönünden, sahtecilik suçu bakımından geçerli bir belgeden söz edebilmek için belgenin düzenleyicisinin isim ve soy isminin belgede yer alması gerekir. Buna karşın ilgili mevzuat, bazı belgeler bakımından düzenleyenin bilinirliği konusunda belli bir şekil öngörmüş bulunabilir.13 Ceza hukuku anlamında yukarıdaki unsurları taşıyan bir şeyin belge olarak kabul edilmesi gerekir. Yargıtay da belgenin, yazılı olması, hukuki değer ihtiva etmesi, düzenleyicisinin belli ve imzalı olması gerektiğini vurgulamıştır.14

1. Yazılı Olma

Belgenin yazılı olması koşulu, sahtecilik suçunun oluşabilmesi için zorunludur.

Madde gerekçesinde de “yazılı kağıt niteliğinde olmayan şey, ispat kuvveti ne olursa olsun, belge niteliği taşımamaktadır” ifadeleriyle anılan unsura vurgu yapılmıştır.

Yargıtay da yerleşmiş içtihatlarında belgenin sahtecilik suçuna konu olabilmesi için yazılı olmasının zorunlu olduğunu ifade etmiştir.15

Yazı, irade beyanı veya açıklamasının, bunu tespite elverişli araç ve harflerle ifade olunmasıdır.16 Yazıda kullanılan dilin önemi olmadığı gibi, yazının elle veya mekanik araçlarla yazılmış olması da önemli değildir.17 Ancak el yazısının geçerlilik şartı olarak öngörüldüğü durumlarda, bu kurala uyulmadan oluşturulan belge

12 Hasan Tahsin Gökcan, Resmi Belgede Sahtecilik Suçu, Ankara Barosu Dergisi, Yıl: 67, Sayı: 3, 2009, s.97.

13 Yaşar, Gökcan, Artuç, s. 6195.

14 Yargıtay 11. CD’nin 16/01/2019 tarihli ve 2237-531 sayılı kararı.

15 Yargıtay 11. CD’nin 25/09/2019 tarihli ve 12351-6704 sayılı kararı.

16 Artuk, Gökcen, Alşahin, Çakır, s. 710.

17 Toroslu, s. 221.

sahteciliğe konu olamaz. Örneğin; Medeni Kanun’a göre el yazılı vasiyetname, baştan aşağı ölenin el yazısı ile yazılmadıkça geçerli olmaz.18

Yazının kalıcı olması veya silinmez bir şey ile yazılmış olması zorunlu değildir, ancak en azından belirli bir süre varlığını koruması gerekir.19 Belgenin illa kâğıt üzerine yazılı olması gerekli değildir. Bir metal levha üzerine yazı yazılması halinde de belgenin varlığını kabul etmek gerekir.20 Nitekim Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarında motorlu araç plakaları sahtecilik suçu açısından belge olarak kabul edilmekte ve plakalar üzerindeki sahtecilik, koşulları oluştuğu takdirde cezalandırılmaktadır.21

Bir belgenin basit bir şekilde kopyalanan sureti veya fotokopisi, mahiyetleri itibarıyla ihtiva ettikleri irade beyanını bir kişiye izafe etmeye elverişli olmadıklarından belge olarak nitelendirilemezler.22 Fotokopi şeklinde bir belgenin sahtecilik suçunun konusunu oluşturması için usulüne uygun olarak onaylanması gerekir. Bu anlamda Yargıtay CGK konuya ilişkin kararında onaysız fotokopi belge üzerinde gerçekleştirilen eylemin sahtecilik suçunu oluşturmayacağını açıkça vurgulamıştır.23

Bir belgenin karbon kopyasının, düzenleyicisinin yazılı beyanını içerdiğinden belge olarak kabul edileceği, belgenin baştan itibaren birden fazla düzenlenmesi halinde bunların da belge niteliğinde olduğu doktrinde kabul edilmektedir.24 Ancak kanaatimizce usulüne uygun olarak tasdik edilmedikçe bütün kopya şeklinde oluşturulmuş belgeler açısından sahtecilik suçu söz konusu olmayacaktır. Burada sahtecilik suçunun unsuru olarak bir belgeden söz edebilirsek de kopya bir belgenin aldatma kabiliyetinin bulunup bulunmadığının belirlenmesi mümkün olmadığından, suçun oluşmayacağı görüşündeyiz. Nitekim Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatları da bu yöndedir.25

18 Artuk, Gökcen, Alşahin, Çakır, s. 711.

19 Özen, Ceza Hukuku Özel Hükümler Dersleri, s. 592.

20 Bakıcı, Yalvaç, s.683.

21 Yargıtay CGK’nın 04/10/2011 tarihli, 115/197 sayılı karar; Yargıtay CGK Kararları, s. 1185; yine madde gerekçesinde de açıkça metal levha üzerine yazı yazılması halinde de belgenin varlığının kabul edileceği, araç plakalarının da resmî belge olarak kabul edileceği belirtilmiştir. Yaşar, Gökcan, Artuç, s. 6189.

22 Mahmut Koca, İlhan Üzülmez, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, Adalet Yayınevi, Ankara 2017, s.676.

23 Yargıtay CGK’nın 25/2/2014 tarihli, 148/87 sayılı kararı; Yargıtay CGK Kararları, s. 1168-1169. Yargıtay 11. CD’nin yerleşmiş içtihatları da bu yöndedir. Dairenin 08/07/2020 tarihli ve 13763-4249 sayılı; 02/07/2020 tarihli ve 1737-3895 sayılı;

24/06/2020 ve 7180-3451 sayılı kararları örnek olarak gösterilebilir.

24 Koca, Üzülmez, s.676; Artuk, Gökcen, Alşahin, Çakır, s. 713; Soyaslan, s. 511.

25 Yargıtay 11. CD’nin 16/12/2019 tarihli ve 890-9501; 03/04/2019 tarihli ve 926-3454; 25/12/2018 tarihli ve 16729-10986 sayılı kararları.

2. Hukuken Anlamlı Bir İçeriğinin Bulunması

Sahtecilik suçu anlamında bir belgeden söz edilebilmesi için kağıt üzerindeki yazının içeriğinin hukuki bir kıymet taşıması, hukuki bir hüküm ifade etmesi ve hukuki bir sonuç doğurmaya elverişli olması gerekir.26

Bu unsur TCK’nın 204. maddesinin gerekçesinde; “Kağıt üzerindeki yazının, anlaşılabilir bir içeriğe sahip olması ve ayrıca bir irade beyanını ihtiva etmesi gerekir” şeklinde ifade edilmiştir. Yine aynı gerekçede; “Bir belgeden söz edebilmek için, kağıt üzerindeki yazının içeriğinin hukuki bir kıymet taşıması, hukuki bir hüküm ifade eylemesi, hukuki bir sonuç doğurmaya elverişli olması gerekir” ifadeleriyle, bir belgenin sahtecilik suçuna konu olabilmesi için, belgenin içeriğinin hukuken anlamlı olması gerektiği vurgulanmıştır.

Nitekim Yargıtay da bir kararında “bir belgenin kamunun güvenine mazhar olabilmesi, bunda yapılan sahteciliğin bu güveni sarsabilmesi ve failin sahtecilik suçundan cezalandırılabilmesi için, bu yazının hukuken geçerli olması, başka deyişle hukuk düzeni içinde belirli birtakım sonuçlar doğurabilecek nitelikte olması gerekir”

ifadeleriyle bu unsura vurgu yapmıştır. 27

Evrak içeriğinin hukuken önem taşıyıp taşımadığı veya bir hukuki ilişkiyi ispata uygun olup olmadığı genel hukuk kurallarına, kullanıldığı hukuki ilişkinin özelliklerine göre objektif olarak tespit edilebilir.28 Bu anlamda belge içeriğinin herkes ya da belirli bir kesim tarafından anlaşılabilir nitelikte olması gerekir. Yazı, yalnızca yazarı tarafından anlaşılabiliyorsa ya da tüm tekniklerin kullanılmasına rağmen anlamı çözülemiyorsa belge niteliği kazanmaz.29

Belgenin hukuki sonuç doğurabilmesi için, ispat gücünün bulunabilmesi şarttır.

İspat gücü olmayan yazılar üzerindeki değişiklikler veya sahtecilikler, belge öğesinin (ve dolaylı olarak zarar olasılığının) bulunmaması nedeniyle belgede sahtecilik suçunu oluşturmaz.30 Nitekim Yargıtay CGK da 765 sayılı Kanun döneminde verdiği bir kararında, belediyenin gerçeğe uygunluğunu araştırdığı ve işleme koymadığı belgenin, hukuki sonuç doğurmadığından sahtecilik suçuna konu olmayacağını vurgulamıştır.31

26 Koca, Üzülmez, s. 675.

27 Yargıtay 11. CD’nin 18/02/2009 tarihli ve 4791-1217sayılı kararı.

28 Gökcen, s. 63.

29 Soyaslan, s. 505; Gökcen, s. 63.

30 Gökcan, Resmi Belgede Sahtecilik Suçu, s, 98.

31 Yargıtay CGK’nın 05/11/1990 tarihli ve 246-263 sayılı kararı.

Belgede gerçekleştirilen sahtecilik, belgenin hukuki değerini bozmayan veya etkilemeyen hususlarda ise suç oluşmayacaktır. Nitekim Yargıtay, icra takip dosyasındaki tutanaklara; avukatlık sözleşmesinin ibraz edildiğine, vekalet ücretinin buna göre karar altına alınmasına ilişkin eklemeler yapılması ve bazı tutanaklarda tarih ve sıralamanın sonradan hatalı yazılması durumunda sahtecilik suçunun oluşmayacağını kabul etmiştir.32

3. Düzenleyicisinin Belli Olması

Belge, sadece bir beyan olgusunun değil, aynı zamanda bu beyanda bulunanın da bilinebilir olmasını gerektirir.33 Nitekim TCK’nın 204. maddesinin gerekçesinde bu unsur; “Bu yazının belli bir kişiye veya kişilere izafe edilebilir olması gerekir. Ancak, bu kişilerin gerçekten mevcut kişiler olması gerekmez. Bu itibarla, gerçek veya hayali bir kişiye izafe edilemeyen yazılı kağıt, belge niteliği taşımaz. Kağıt üzerindeki yazının belli bir kişiye izafe edilebilmesi için, bu kişinin ad ve soyadının kağıda eksiksiz bir şekilde yazılması ve kağıdın bu kişi tarafından imzalanmış olması şart değildir”

şeklinde belirtilmiştir. Yargıtay da belgenin düzenleyenin belli olmasını, sahtecilik suçunun oluşabilmesi için zorunlu bir unsur olarak aramaktadır.34

Belgenin düzenleyeni gerçek veya tüzel kişi olabilir. Düzenleyenin kimliği, belgede imza bulunmakta ise bunun sahibinden, imza bulunmuyorsa belgenin içeriğinden belirlenebilir. İmzanın gerekli olduğu durumlarda, belgenin bir bölümünü imza oluşturur.35 Nitekim TCK’nın 204. maddesinin gerekçesinde bulunan “Ancak, bazı belgeler (örneğin poliçe gibi kambiyo senetleri) açısından, belge üzerinde kişinin kendi el yazısı ile imzasının atılmış olması gerekir. Zira, imza, ilgili kambiyo senedinin zorunlu şekil şartını (kurucu bir unsurunu) oluşturmaktadır” ifadesi ile imzanın zorunlu şekil şartı olarak gerekli olduğunun anlaşılması halinde, bunun bir unsur olarak belgede yer alması gerektiği vurgulanmıştır.

İmzanın şekil şartı olarak öngörüldüğü durumlarda, belgede imza eksikliği bulunması halinde, sahtecilik suçuna konu olan yazılar, belge niteliği taşımayacaktır.

Yargıtay CGK da bir kararında; üç bilirkişinin görevlendirildiği yargılamada bilirkişilerden biri tarafından imzalanıp mahkemeye sunulan, ancak diğer iki

32 Yargıtay 11. CD’nin 10/12/2007 tarihli ve 4503-9092 sayılı kararı.

33 Koca, Üzülmez, s. 675.

34 Yargıtay 11. CD’nin 13/05/2013 tarihli ve 1190-7753 sayılı kararı.

35 Gökcen, s. 67.

bilirkişinin imzasını taşımayan raporun, belgede sahtecilik suçuna konu olamayacağını belirtmiştir.36

Yazı altına paraf atılması, belgenin geçerliliği açısından yeterli ise, bu halde de bir belgenin varlığından söz edilebilir.37 Nitekim Yargıtay da çekte yapılan değişikliğin paraflanmasının yeterli olduğu, parafta yapılan sahteciliğin suçu oluşturacağı görüşündedir.38

Tüzel kişinin beyanları, tüzel kişileri temsile yetkili kişilerin ifadeleri şeklinde anlaşılmalıdır. Yargıtay da bir kararında sanığın şirket adına işlem yapma yetkisi bulunup bulunmadığının, vekalet sahibi olup olmadığının sorulması, aynı hususta şirket kayıtlarının da araştırılarak sanığın yetkisine ilişkin bir karar alınıp alınmadığının tespit edilmesi, ayrıca sanık tarafından şirket adına keşide edilip, ödenmiş veya ödenmemiş çekler bulunup bulunmadığının banka kayıtlarından araştırılması, elde edilen tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi gerektiğini vurgulamıştır.39

Son olarak belgenin adına düzenlendiği kişinin gerçek veya hayali olması önemli değildir. Belgenin muhatabı olan kişi gerçek bir kişi olmasa da diğer unsurların varlığı halinde sahtecilik suçu oluşacaktır. Yargıtay da adına sahte belge düzenlenen kişilerin hayali kişiler olmasının suçun oluşmasını engellemeyeceği, hayali kişiler adına sahte vekaletname, nüfus cüzdanı, sürücü belgesi gibi resmî belgelerin düzenlenmesi eylemlerinin resmî belgede sahtecilik suçunu oluşturacağı düşüncesindedir.40