• Sonuç bulunamadı

3. TURİZMİN TARİHSEL GELİŞİMİ

3.3. Rönesans ‘la Beraber Hızlanan Seyahatler

Madiu adaları, Seylan ve Sumatra’yı görmüştür. İspanya ve Fas ‘a ziyaretlerde bulunmuştur.

1337 de Petrarca Arigon’daki Mont Ventoux dağına çıkarak yeni seyahat hedefinin doğmasına sebep olmuştur. Bu hareketle amaç dağın zirvesinden uzak mesafelerle kadar manzarayı seyretmekti. (McIntosh, 1990:31)

yerinde çölleşmeye yol açtı. (Boris, 1993:23) Geç ortaçağ krizinin ekonomik, toplumsal ve siyasal sonuçları “Feodal Sistemin Krizi” denen genel toplumsal sarsıntılara yol açmıştır. 14 ve15. Yüzyıl Avrupa ‘sının neredeyse tamamında tespit edilebilen “küçülme, daralma, dinamiği” var olan sınıfların düzenlerinin ve hiyerarşilerinin köklü bir yeniden yapılanmasına yol açmıştır. Bunun sonucunda şehirlerin ve burjuvazinin, ücretlerinde paylarını aldıkları hızlı yükselişleri yaşanmıştır. Öte yandan ise köylüler ve daha ziyade toprak rantı sahipleri, ekonomik ve sosyal düzeylerinin düşüşüne razı olmak durumundaydılar. Daha 11. yy. dan beri büyük tacirler ve uluslar arası ticaret sermeyesi feodal toplumun dinamik ve yenilikçi unsurlarıydı. Meslek ve yaşam tarzları nedeniyle Geç Ortaçağ toplumuna belirli bir laikleşme ve rasyonelleşme itkisi getiren, toplumsal özgünlükler geliştirmişlerdir.

İkili muhasebe hesabı, oluşan mali teknikler (örneğin Kambiyo işlemleri) geniş çaplı haberleşmenin yürütülmesi ve yönetilmesi, uzun dönemlere yayılan ve çok uzak mesafelere erişen iş faaliyetlerinin koordinasyonu, kesin ve kapsamlı bilgiye muhtaç oluş, yabancı dillere hakim olan ve sayısız yabancı ölçü, ağarlık, madeni para ve dövizlerle vb başa çıkma zorunluluğu bütün bunlar kendiliğinden, o zamana göre ortalamanın çok üstünde bir eğitim ve rasyonelleştirilmiş bir dünya görüşü gerektiriyordu.

(Boris, 1993:34-35) Tacirler dünyasal kültürün oluşmasında ve gelişmesinde önemli rol oynar. İşleri için teknik bilgilere ihtiyaçları vardır.

Zihniyetleri itibariyle faydalı, somut ve rasyonel olanı hedefler. Parası,

toplumsal ve siyasi gücü sayesinde ihtiyaçlarını karşılayabilecek ve planlarını gerçekleştirebilecek durumdadırlar.

Ticaret devriminin burada sayılan birçok yönü gerçi 11. yüzyılda İtalya’da oluşur; fakat ancak 13 ve 14 . Yüzyılda Avrupa’yı kapsayan yaygınlık kazanır. 1300 dolaylarındaki yayılmadan durgunluğa geçişin eşiğinde, büyük tacirlerde artan bir farklılaşma vardır. O dönemle birlikte tacir bankerler, ulus devletçi oluşum süreçleri ve toprak beylerinin veya kraliyetin merkeziyetçi eğilimleri bağlamında pek çok durumda doğrudan siyasi öneme sahiptir. Hükümdarlara veya şehirlere verilen borçlar, vergi ve devlet borçlanmalarına iştirak, 14 ve 15. yüzyılda büyük tacirlerin işlerinde daha fazla yer kaplar. (Boris, 1993:35)

Ancak dönemin İspanya ve Portekiz’i için aynı durumun geçerli olduğu söylenemez. Soylu sınıfı ekonomik ve askeri olarak daha az düşüşe uğramıştı ve pek tehlike içinde değildi, yerel ticaret sermayesi görece zayıf gelişmişlik arz ediyordu. Kraliyet, soylu sınıfa karşı korunmakla meşguldü. Bunun en önemli sebepleri kraliyetin Arap işgali altındaki ülkede Reconquista’yı (yeniden fetih) başarı ile yönetmesi, tarımsal krizin koyun yetiştiriciliği sebebiyle giderilmesi ve kraliyetin, Katolik krallar döneminde, yüksek soylu sınıfın askeri yeteneklerini sınırlı hale getiren şehir milisleri ve sabit karmasıdır.

Dolaysıyla dönemin İspanya’sı için tipik kraliyetin, iktidarını ve kaynaklarını arttırmaya yönelik bir tür sarkaç politikasıydı. Ancak bu şekilde şehir burjuvazisinden ve soylu sınıfından bağımsız olabilirdi yahut kalabilirdi. Kraliyet için denizaşırı yayılmanın ekonomik değeri yalnızca mali gelirde yatıyordu; ya doğrudan değerli maden yataklarının elde edilmesiyle ya da dolaylı sömürge ticaretinin vergilenmesiyle. Dış politikada İslami rakiplerine saldırma veya onları ele geçirme çabasıydı.

Yerel ve daha çok ticaret sermayesinin itici gücü, İberik’in Atlantik kıyısındaki denizcilik geleneği Arap bilimi yoluyla aktarılan kadimlerin(

Yunan bilgileri) keşif seferlerinin gerçekleştirilmesi açısında göz ardı edilemez olgulardı. Keşiflerin teknik ve bilimsel ön koşulları arasında özellikle astronomik ve coğrafi bilgiler, belirli bir denizcilik tekniği ve haritacılık malzemeleri, ayrıca uygun denize açılma yeteneğine sahip gemilerin yapılabilmesi becerisi sayılabilir. Antik dünyanın astronomi ve coğrafya ile ilgili bilimsel mirası Arap kültür dünyasınca korundu, canlı tutuldu ve geliştirildi. Dünyanın küre şeklinde olduğu anlayışı, bu nedenle Araplar arasında Geç Orta Çağ Avrupa’sına göre daha yaygındı. Araplar gök cisimlerinin yüksekliğini ölçmeye yarayan usturlap ve kadran aletlerini iyileştirmişlerdir ve konum belirlemeye ve coğrafi boylamı tespite yarayan bir açı ölçme cihazı olan Yakup çubuğunun mucitleridir. Ayrıca bu dönemde Avrupa’da artarak kullanıma giren pusulada büyük önem taşımaktadır.

Özet olarak keşiflerin ve Avrupa ‘nın deniz aşırı yayılmasının çıkış noktası, ekonomik darboğazlar, toplumsal yapılanma değişimleri, uluslar arası konumlardaki kaymalar ve teknik- bilimsel ilerlemeye yeni vurgular getiren, derin ve uzun süreli “Feodal Sistemin Krizi” dir. Bu kriz sürecinin yapısı ve gelişimi Feodal aristokrasinin zayıf düşmesine, serliğin kısmen kaldırılmasına ve Ortaçağ dünya tasarımının görelileşip çökmesine yol açmıştır. Aynı zamanda kent ve ticaret de tarım sektörü ölçüsünde olmasa da ekonomik krizden nasibini almıştır. Özellikle büyük uluslar arası iş gören ticaret sermayesi krizden çıkış yolları arıyordu. Bu arayış çerçevesinde keşiflerin teşvik edilmesi ve Avrupa dışı yayılmaya olağanüstü ilgi gösterilmesi sayılabilir. (Boris, 1993:54)

Denizaşırı seferlerin en önemlisi 1492 de Cristophe Colomb’un Amerika’yı keşfidir. Keşifler bununla sınırlı kalmamış giderek artan boyutlarda devam etmiştir. 1497’de Vasco de Gama Ümit Burnunu geçerek Hindistan’a ulaşmıştır. Böylece İpek Yolu’ndan başka Çin’e yeni bir yol açılmıştır.

1519 da Macellan Güney Amerika kıyılarına varmıştır. Macellan’nın Amerika kıtasını güneyden dolaşmasıyla Pasifik okyanusuna çıkışı yer yuvarlağının bilinen yarısına, o güne dek bilinmeyen öbür yarısını insanlığa açması sebebiyle tarihi bir dönüm notası sayılır. Böylece Macellan Asya ve Amerika kıtası arasında kalan dünyanın bu kesimini sonradan bulunacak Avustralya ve çevresindeki irili ufaklı adalarla birlikte yeni seferlere ve yolculuklara açmıştır.

Portekiz ve İspanya’nın keşifleri Fransa ve İngiltere’yi de bu tür çalışmalar içine itmiştir ve Amerika kıtası bu ülkeler arasında paylaşılmaya başlamıştır.

Denizaşırı İmparatorlukların kurulduğu bu dönemde denizaşırı topraklardan elde edilen karşılıksız kaynaklar diğer imkanların yanında turizm için gerekli olan mali kaynağı da oluşturmuştur. Ayrıca elçiler ve bürokratlarla başlayan diplomatik seyahatler ve ziyaretlerde turizmi hızlandıran etmenler arasında sayılabilir.

Bu dönemde ele alınması gereken bir diğer turizm hareketi de “Büyük ve Küçük Turlar” dır.

“Elizabeth’in İngiltere tahtına çıkmasıyla, 16.yy. İngiliz seyahati açısından önemli bir yere gelmiştir. İngiltere ‘den Kıta Avrupa’sına yapılan seyahatler İngiltere’yi Büyük Tur’un merkezi haline getirmiştir. Oxford İngiliz sözlüğüne göre, Büyük Tur; Soylu ve zengin genç adamların eğitimlerinin esasını teşkil ettiği kabul edilen Avrupa’da ilginç olan yer ve önemli şehirlere yapılan yolculuktur. (Towner, 1987:301) böylece İngiltere’ye Avrupa merkezleri açılmış bulunmaktaydı: Aix-en Province, Montpellier, Avignon, Roma, Viyana, Salamanca, Bologna fikir akımlarının merkezi olmuştur. (İstanbullu, 1988: 73) Bu tur aşağı-yukarı 3 yıl sürmekteydi. İtalya Rönesans dilini ve kültürünü öğrenmek için önemli bir

memleketti. Büyük Tur için önemli ülkeler içinde sırasıyla İtalya, Fransa ve Almanya gelmekteydi.

17. yy.’da Fransa’da iki tür turdan söz edilmektedir. a) Büyük Tur, b) Küçük Tur, Büyük Tur Fransa’nın Midi, Bourgogne bölgesi ile güney doğusunu, Küçük Tur’da Paris ve Fransa’nın güney- batısını kapsamaktaydı. (Lanquar, 1981:5)

Alplerin aşılması güçlüğünden İsviçre’nin bazı bölgeleri Büyük Tur’un güzergahının dışında kalmaktaydı. Büyük Tur çok özel bir seyahat olduğundan, en alt kesimden, üst kesime kadar tüm genç adamlara özel öğretmenleri eşlik etmekteydi.

O dönem seyahat problemleri devrin tur operatörleri tarafından çözülmekteydi. Fransa’da “Voiturin ve İtalya’da “Vetturino adını taşıyan şirketler, daha önce peşin bir miktar para ödeyen kişilere ulaşım, konaklama ve yemek hizmetlerini bir bütün olarak sunuyorlardı.

(Lundberg, 1980:8) 17.yy.’dan itibaren turizm literatürünün temelini meydana getiren seyahatlerin başlangıcına rastlamaktadır. Fransız ve İngiliz elçileri, yazarları ve seyyahlarının Güney Avrupa ve Batı Asya ülkelerini gezip görmek için yaptıkları seyahatler sonucunda hatıralarını yayınlamaları turizm literatürünün başlangıcı olmuştur. (İstanbullu, 1988:

75)

Bu dönemde sanat, bilim ve siyaset seyahatlerinden başka sağlık için yapılan seyahatlerde önem kazanmaya başlamıştır. Önceleri gerçek hastalar kaplıcalara gitmekteydi. 16.yy. sonunda Avrupa kıtasında (İngiltere hariç) tedavi amacına yönelik 12 kaplıca bulunmaktadır. Daha sonraları ise kaplıcalar yalnızca tedavi amacıyla gidilen sağlık merkezleri olmaktan çıkmış zevk için gidilen sosyal merkezlere dönüşmeye başlamışlardır.