• Sonuç bulunamadı

3. TURİZMİN TARİHSEL GELİŞİMİ

3.1. İlk Çağlarda Turizm

Tarihin ilk çağlarından beri insanlar ya açlıktan yada tehlikeden kaçmak için seyahat etmişlerdir. (Şahin, 1990:53)

Ancak seyahatlerin başlangıç tarihi olarak M.Ö. 4000 yılı kabul edilmektedir. Sümerlerin yazıyı ve tekerleği icat etmeleri ve parayı ilk kullanan kavim olmaları onların aynı zamanda ilk seyyahlar olarak kabul edilmelerine neden olmuştur. Buna karşılık Fenikeliler muhtemelen modern anlamda bir yerden diğerine tüccar olarak giden ilk seyyahlardır.

Aynı şekilde doğudaki eski seyahatler özellikle Çin ve Hindistan’da geniş ölçüde ticarete dayanmaktaydı. Çinlilerin İpek yolu Fenikelilerin Amber yolu olarak isimlendirdikleri ticaret yolları ile ilgili olarak yaptıkları ticaret gezileri ilk çağların en önemli seyahatlerini oluşturuyordu.

(Evliyaoğlu, 1989:19)

M.Ö. 3000 gibi çok eski tarihlerde Mısır dünya halkının merkezi durumundaydı. Mısır, piramitleri ve diğer önemli yapıtlarıyla dönemin en büyük ve ilgi çekici turizm merkezlerinden biriydi. Mısır’a gelenleri ağırlamak için kurulan tesisler sonraları gelişti. Babil krallığında Kral Shulgi saygıdeğer seyyahlar için yolları güvenlik altında aldığı bahçeler ve dinlenme evleri inşa ettiğini söyleyerek övünmektedir. ( Evliyaoğlu, 1989:20)

Modern anlamıyla turizme Eski Yunan’da rastlanmaktadır. Bu devrede turizmin nedenlerini beş başlık altında toplayabilmekteyiz: ekonomik, sportif, dini, sağlık, kültürel.

Ekonomik neden ticarete bağlı olarak gelişmiştir. Sportif nedene en iyi örnek ise M.Ö. 700 yıllarında başlayan Olimpiyat Oyunları gösterilebilir.

Spor müsabakalarına aktif olarak katılmak veya seyretmek amacıyla gidenler bugün de görülen sportif turizm olayını gerçekleştirmişlerdir. Dini inanışlar, insanları kutsal saydıklarına ibadet etmeye yöneltiyordu.

Tapınak ziyaretleri bir çeşit kitle turizmi havasını yaratır. Homer ve diğer tarihçiler Ege’deki tapınakların belli zamanda çok sayıda insan tarafından ziyaret edildiğini anlatır. Efes ve Didim gibi şehirlerdeki tapınaklar, bu akımlardan büyük ölçüde yararlanmışlardır. Hatta Efes’te (Efes’lilerin dini ile ilgisi olmayan) Serapis tapınağı kurularak memleketlerinden uzak bulunanlara Ege bölgesinde kaldıkları zaman bu tapınak nedeniyle Efes’e gelmeleri olanağı hazırlanmıştır. Ayrıca Delpes, Olympiye, Sanathros için

büyük dini törenler bayramlar yapılırdı. Doğanizmin temsilcileri ilahlar adına her yıl ayinler, rakslar, gladyatör eğlenceleri, sportif hareketler düzenlenir, başka kent ve ülkelerden gelen birçok insan bu törenlere katılırdı. ( Evliyaoğlu, 1989:18)

Sağlık, bu dönemde kaplıca sularından faydalanılarak sağlanmaya çalışılmıştır. İnsanlar kaplıca sularını kutsal, uğurlu ve kurtarıcı sayarlardı.

Kaplıcaların bulunduğu yerlerde 21 gün kalınır, bu suretle hastalıklardan kurtarılmış ve korunmuş olunurdu. Örneğin Bergama’daki Asklepion, İzmir’deki Agamemnon ve Pamukkale’deki Hierapolis gibi sağlık merkezleri ve ılıcalar tedavi ve kür amacıyla… ( Göksan, 1978 :5) kullanılan en önemli ve ünlü kaplıcalardır. Kültür turizminin temelleri de Eski Yunan’da bulunmaktadır. Pek çok Yunanlı bilgin, tarihçi ve coğrafyacı, Anadolu, Mısır, Karadeniz, Fenike ve Yunan gibi ülkeleri gezmiştir. Heredot tarihin ilk seyyahlarından biridir. Heredot gezdiği yerlerin gelenek ve göreneklerini öğrenmek için gezmiştir. Tales, Pisagor, Platon, Strabon, Pausanias, Solon ve Anadolu’nun pek çok yerini gezerek İlyada ve Odyssesia’yı yazan Homeros gibi bilginlerde söz konusu edilen topraklarda gemişlerdir. Pausania’ın (M.Ö. 176-170) yıllarında yazmış olduğu Yunanistan’ın Yol Rehberi adlı yapıt turizmle ilgisi bakımından önemli bir belge olarak ele alınabilir. Yunanlılar ayrı bir geleneği de ilk başlatanlardır: “Praxemos” yani yabancı ülkeleri ziyaret eden özellikle resmi iş gezilerinde gezgincilere yol gösteren, yardım eden kişi anlamına

rehber kitap da bu dönemde yazılmıştır. Deri veya papirüs üzerine yazılmış bu kitaplar “The Athenion Acropolis” (Atina Akropolu), “Spartan Cities” (Isparta Şehirleri), “ Guide Book To Troy” (Truva Gezi Rehberi)’dir.

Zevk için seyahat ise ancak Roma halkının zenginliği ve imparatorluğun çok geniş topraklara sahip olması turizm için gereken başlıca unsurlardı.

Turizmin oluşması için gereken yüksek gelir ve boş zaman Roma İmparatorluğu döneminde mevcut bulunmaktaydı. Romalı asiller köle çalıştırırlardı. Bu gerekli boş zamanı sağlamaktaydı. İşte bu imkanlardan yararlanan Romalı asiller yazları sayfiyeye gitmek, kaplıcaları ziyaret etmek, merak nedeniyle uzak mesafelere seyahat etmek, eski eserleri ve spor müsabakalarını görmek imkanı elde etmişlerdir.(Toskay, 1990:16)

Romalıların seyahat hedefleri arasında tabi güzellikler pek yer almıyor, hatta seyahatleri sırasında tabiata karşı ilgisiz kalıyorlardı.

Romalıların seyahat motiflerinin arasında en önemli yeri termal turizm almaktaydı. Şifalı sulara ve kaplıcalara çok düşkündüler. Deniz kıyılarındaki dinlenme yerleri de bu dönemde oldukça yaygındır.

Yunanistan ve Anadolu’daki tapınaklar sanat eserleri Mısır’daki tapınak, piramit ve anıtlar Romalıları çeken cazibe unsurlarıydı. Olimpiyat Oyunları, atletizm yarışmaları da Romalıların seyahat nedenleri arasında

yer alır. Ayrıca tiyatrolar, festivaller, öteki eğlence ve hoş vakit geçirme imkanları Romalıları seyahat etmeye iten nedenlerdir.

Romalılar, M.Ö. 200 yıllarında, asker hareketleri, diplomasi işleri ve memur atamaları gibi pek çok nedenlerle, büyük, geniş ve güvenceli bir karayolu şebekesi meydana getirmişlerdi. Yollarda geceyi geçirebilmek için istasyonlar ve sığınaklar yapmışlardı. Her istasyonda arabaların atları değiştirilebiliyordu. Değiştirilen atlarla sürülen arabalar günde 100-150 km yol alabiliyordu. Julius Sezar’ın 7 günde yaklaşık 1000 km yol kat tetiği yazılı belgelerden anlaşılmaktadır. Askeri amaçlı inşa edilen bu ulaştırma sistemi toplulukların can ve mal güvenliğinin sağlanmasıyla turizm isteğini de karşılamıştır. Güvenliğin olmadığı ortamlarda turizm gelişemez.

Nitekim Roma İmparatorluğu’nun zayıflaması, bitmeyen savaşlar ve karışıklıklar güven ortamını bozdu. İktisadi gelir önemli ölçüde azaldı ve boş zaman kavramı ortadan kaktı. Refah bozulması da turizmi geriletti.

Yol şebekesi savaşlar sebebi ile tahrip oldu. Merkezi devletin gücü sürekli azalıyordu. Kanun kaçakları ve haydutlar sebebiyle can ve mal güvenliği kalmamıştı. Bütün bu gelişmeler Roma İmparatorluğu’nun çöküşüne sebep olduğu Avrupa ve Ortadoğu’da da turizmin sekteye uğramasına sebep olmuştur.

Romalılar döneminin turizm literatürüne kattığı bir başka kavramda

“turizm mevsimi”’dir. Yolculukları, iklim koşulları açısından yılın en elverişli

Romalıların yaşamına “seyahat mevsimi” gibi bir zaman dilimi yerleştirmiştir. Turizm mevsimi bundan kaynaklanan bir olgudur.(Eralp, 1983: 3)

Roma döneminde ortaya çıkan bir başka kavram ise “resmi tatiller”di.

Aralık’taki Satürnia- Satürn bayramı idi. Ve tüm sınıflar bu tatilde bayram yapıyor, hatta esirlerin bile hac yapmasına izin veriliyordu. ( Özgüç, 1994:

20)

Bu dönemde sayısız güzergah ve rehber niteliğindeki kitaplar, yolları ve adlarını, yerler arasındaki mesafeleri ve bunlara erişmek için gereken süreleri de belirterek hazırlanmıştı. (Lundberg, 1980:7)

İsa’dan önce Dünyanın 7 Harikası fikri Alexandria’lı bir bilgin tarafından gerçekleştirilmiştir.

• İ.Ö 2600 de Mısır’da yapılmış olan Firavun’un büyük mezarı, Piramitler ve Sfenks

• Kral Nebuchdnezzar zamanında kurulan Babil’in asma bahçeleri

• Olympia’daki Zeus heykeli

• Efes Artemis tapınağı

• Halkarnas Mausolus mezarı (mezar kelimesi bu dönemde doğmuştur.

• Ege denizinde adanın giriş körfezinde İ.Ö. 280 de yapılmış olan Rodos heykeli

• İskenderiye feneri

Yedi Harika fikrinin temelinde seyahatin önemi ve turizmin Roma İmparatorluğu döneminde kabul edilip geniş alana yayılması yatmaktadır.

(İstanbullu, 1988:60) Yine Roma’lılarda konuk severlik kelimesinin karşılığı olan “hospitium” misafirler için ayrılmış Romalı malikane konağının yanındaki konut anlamına gelmektedir. (Keiser, 1979:20)

Roma’lılarda da bugünkü gibi seyyah varacağı yere geldiği zaman onlara hizmet sunan rehberler tarafından karşılanmaktaydı. Günümüz turizmine uygun ikinci konutların ilk örneğini de Roma’lılarda bulmaktayız. Güneyde yolların inşası, Napoli’ye giden yol boyunca ve Napoli’de tepe kenarlarında villa yapımını mümkün kılmıştır. ( İstanbullu, 1988:61) Ayrıca örnek olarak Pompei’nin Roma’nın sayfiye yeri olması verilebilir.