• Sonuç bulunamadı

1. PSİKOLOJİK GÜÇLENDİRME

1.3. Psikolojik Güçlendirmenin Bileşenleri

Birçok araştırmacı, Psikolojik Güçlendirmenin kontrol etme duygusu ve motivasyon; karar verme ve problem çözme becerileri ve kişinin sosyopolitik çevresi ile ilişki ve bu çevreye ait katılımcı davranışlar içermesi beklenmektedir. (Balcazar, Seekins, Fawcett ve Hopkins, 1990; Carr, Dixon ve Ogles, 1976; Chavis ve Wandersman, 1990; Denney, 1979; Florin ve Wandersman, 1984; Kieffer, 1984; Stone ve Levine, 1985; Zimmerman ve Rappaport, 1988; Zimmerman ve arkadaşları, 1992). Bu yapıların tümü güçlendirme teorisi ile tutarlıdır. Bu araştırmanın önerdiği gibi,

Eisman ve Arkadaşları (2016), Psikolojik Güçlendirmenin bu niteliklerini Nomolojik Ağ olarak nitelendirdikleri İçsel Bileşen, Etkileşimsel Bileşen ve Davranışsal Bileşen olarak Şekil 2’deki gibi sınıflandırmaktadır.

22

1.3.1 İçsel Bileşen

İçsel Bileşen (Intrapersonal Component), insanların kendileri hakkında nasıl düşündüklerini ifade etmektedir ve etki alanına özgü algılanan kontrol ve öz yeterlilik, kontrol etme motivasyonu, algılanan yetkinliği içermektedir.

Etki alanına özgü algılanan kontrol, kişinin aile, iş veya sosyo-politik bağlamlar gibi farklı yaşam alanlarında etki gösterme kabiliyeti hakkındaki inançlarını ifade etmektedir (Paulhus, 1983). Psikolojik güçlendirmenin içsel bileşeni algılanan kontrol, yetkinlik ve etkinliği kapsamaktadır. İçsel bileşen algıları içermektedir. Çünkü insanlara istenen sonuçları etkilemek için davranışlarda bulunma inisiyatifini sağlayan temel bir unsur olarak kabul edilmektedir (Strecher, DeVellis, Becker, ve Rosenstock, 1986). Hedeflere ulaşma kabiliyetine sahip olmadıklarına inanmayan bireylerin, bu hedeflere ulaşmak için ne gerektiğini öğrenmeleri veya bu hedeflere ulaşmak için ne gerekiyorsa yapmaları mümkün olmamaktadır. Psikolojik güçlendirme ile negatif korelasyon göstermesi beklenen içsel değişkenler arasında sosyal izolasyon, güçsüzlük ve kuralsızlık (normlessness) algıları bulunmaktadır (Zimmerman ve Rappaport, 1988; Zimmerman, 1990b), and helplessness (Rappaport, 1984).

1.3.2 Etkileşimsel Bileşen

Psikolojik Güçlendirmenin Etkileşimsel Bileşeni (Interactional Component), insanların ait oldukları toplulukları ve ilgili sosyo-politik konular hakkındaki anlayışlarını ifade etmektedir. Psikolojik Güçlendirmenin bu yönü, insanların kendileri için belirledikleri hedeflere ulaşmak için uygun olduğuna inandıkları davranışsal seçeneklerin veya seçimlerin farkında olmaları durumunu göstermektedir (Zimmerman, 1990a). Bireylerin, çevreleri üzerinde kontrol gücü uygulayabilmeleri için, seçeneklerini belirli bir bağlam içinde değerlendirmeleri gerekmektedir. Bu da bireylerin, belirli bir bağlamın normlarını ve değerlerini anlamaları gerektiğini işaret etmektedir. İlgili normlar ve değerler, işbirlikçi karar vermeyi, toplulukçu veya bireysel çıkarlara bağlılığı veya karşılıklı yardımı içerebilmektedir. Ayrıca bireylerin, kendileri için önemli olan ortamlarda etkili bir şekilde etkileşimde bulunabilmeleri için nedensel etmenlerin anlaşılması da dahil olmak üzere, çevreleri hakkında kritik bir farkındalık geliştirmeleri gerektiği ileri sürülmektedir. Eleştirel farkındalık, bireylerin istenen bir hedefe ulaşmak için ihtiyaç duyduğu kaynakları anlamalarını, bu kaynakları nasıl edineceklerini ve kaynakları elde ettiklerinde yönetme becerilerini ifade etmektedir

23 (Kieffer, 1984; Freire, 1973). Kaynakları harekete geçirme yeteneği, ortama hakim olmayı ve hükmedebilmeyi (environmental mastery) gerektirdiği için Psikolojik Güçlendirmenin Etkileşimsel Bileşeninin temel bir özelliği olarak kabul edilmektedir. Etkileşimsel Bileşenleri anlamak, kişilerin sosyo-politik ortamlarda kontrol altına alma çabalarını, nesneleri veya olayları etkileyebilecek faktörlerin değerlendirilmesi olarak ifade edilmektedir (Sue ve Zane, 1980). Psikolojik Güçlendirmenin Etkileşimsel Bileşeni ayrıca karar verme, problem çözme ve liderlik becerilerini içermektedir. Bu beceriler, katılımcıların karar alma sürecinde yer alma fırsatlarına sahip olduğu ortamlarda geliştirilmekte veya katılımın bir seçenek olmadığı ortamlarda engellenebilmektedir. Bu beceriler, bireylerin bağımsız olmalarına yardımcı olan, yaşamlarındaki olayları kontrol etmelerini sağlayan ve kendi kendilerinin en iyi savunucuları olmalarını sağlayan beceriler olarak kabul edilmektedir.

1.3.3 Davranışsal Bileşen

Psikolojik Güçlendirmenin Davranışsal Bileşeni (Behavioral Component), sonuçları doğrudan etkilemek için yapılan eylemleri ifade etmektedir. Psikolojik Güçlendirmenin bu üç bileşeni, belirli bir bağlamı (İçsel Bileşen) etkileme kabiliyetine sahip olduğuna inanan ve sistemin bu bağlamda nasıl çalıştığını (Etkileşimsel Bileşen) anlayan ve bağlamda kontrolü sağlamak için birtakım davranışlarda bulunan (Davranışsal Bileşen) bir kişinin genel profilini oluşturmaktadır. Bu nomolojik ağ kapsamında, yalnızca içsel özellikler (intrapersonal characteristics) hakkında bilgi toplanırsa, psikolojik güçlendirmenin tam bir resmi oluşturulamayacaktır. Bu nedenle her üç bileşenin de dikkate alınması önemli bulunmaktadır.

Psikolojik Güçlendirmeyi, tamamen anlayabilmek için her üç bileşen de ölçülmelidir. Ayrıca, yapılacak çalışmalar örneklemdeki popülasyon ve bağlam için uygun olan ölçümleri de içermelidirler. Güçlendirme teorisinin daha da geliştirilmesi için, İçsel, Etkileşimsel ve Davranışsal Bileşenlerin Psikolojik Güçlendirmeyi oluşturmak için nasıl etkileşime girdiği incelenmesi önerilmektedir.

Psikolojik Güçlendirme kavramını, diğer psikolojik yapılardan ayırt edebilmek için, çalışmada aktarılan nomolojik ilişkiyi daha net bir şekilde belirlemenin bu süreçte yardımcı olabileceği düşünülmektedir. Öz yeterlik, öz saygı, yetkinlik ve ruh sağlığı ve güç gibi kavramlar; Psikolojik Güçlendirme ile benzer yapılar olarak görünebilecekleri

24 için Psikolojik Güçlendirme ile ilgili kavramlar olarak değerlendirilmektedirler. Psikolojik Güçlendirmenin nomolojik ağı, kendi kendine yeterliliği içermektedir, ancak sonuçları etkileme becerisine ilişkin algılar, psikolojik güçlendirmenin içsel bileşeninin sadece bir kısmını içermektedir (Zimmerman ve Rappaport, 1988).

Psikolojik Güçlendirme ile ilgili olan ancak ondan ayırt edilebilecek bir diğer kavram da yetkinliğin yapısıdır. Yetkinlik kavramı genel olarak sosyo-politik faktörleri içermemekte; bu nedenle politik farkındalık, nedensel etmenler ve sosyal değişim gibi konular bu yapıda yer almamaktadır. Ayrıca toplumsal değişimi etkilemek için yapılacak organize bir eylem veya başkalarıyla çalışma gibi faaliyetleri kapsamamaktadır. Bu sebeplerden dolayı, yetkinlik kavramı da tıpkı Psikolojik Güçlendirme gibi İçsel, Etkileşimsel ve Davranışsal Bileşenleri içerse de her birinin içeriğinin, Psikolojik Güçlendirme için olanlardan oldukça farklı olacağı kabul edilmektedir.

Yetkinlik ayrıca, sıkıntıyla başa çıkma gibi çevresel olaylara verilen tepkilerle bağlantılı olma eğilimindeyken; Psikolojik Güçlendirme, proaktif davranışlarla bağlantılı olma eğilimindedir. Ancak yine de bazı popülasyonlar ve bağlamlar için algılanan yetkinlik, Psikolojik Güçlendirmenin İçsel Bileşeni’nin bir yönü olabilmektedir.

Psikolojik Güçlendirme kavramı, güç kavramından farklı bir kavramdır. Güç kavramı otorite kurmayı önerirken, Psikolojik Güçlendirme kontrol etmeyi, kişinin çevresi hakkında eleştirel bir farkındalık sahibi olmasını ve aktif katılımını gerektirmektedir. Bu nedenle kişi, hedeflerini gerçekleştirme yetkisine veya gücüne sahip olmadan da psikolojik olarak güçlendirilebilmektedir. Bireylerin, güç sahibi diğer insanlar üzerinde, kontrol uygulayabilmeleri için harekete geçmeden önce otorite gücüne sahip olmaları gerekmemektedir. Sosyal statüsü düşük ve resmi otoritesi olmayan birçok kişinin, sosyal politikayı etkileme çabası olduğu ve bu kişilerin başarılı oldukları bilinmektedir. (Checkoway ve Doyle, 1980; Fish, 1973; O'Sullivan, Waugh, ve Espeland, 1984; Piven ve Cloward, 1977). Bu görüşü destekleyici örnekler olarak; politik haklarından mahrum edilmiş grupların, devlet kurumlarında iktidar pozisyonlarında görev yapan insanlar üzerinde başarılı bir şekilde kontrol sağladıkları durumlar verilebilmektedir. Bunun yanı sıra, kontrol sağladıkları durumlar neticesinde de herhangi bir yetki gücü kazanmamışlardır (Checkoway ve Doyle, 1980), ancak diğer taraftan sonuçları etkileme

25 konusunda kendilerine olan güvenleri arttığı, değişimi etkileyebilmek için ihtiyaç duydukları bilgileri ve kaynakları öğrendikleri ve sosyal değişimi uygulamak için diğerleri ile birlikte çalıştıkları için Psikolojik olarak güçlendirilmiş oldukları düşünülmektedir.