• Sonuç bulunamadı

2. KÜLTÜR VE HOFSTEDE’NİN KÜLTÜREL DEĞERLERİ

2.2. Hofstede’nin Kültürel Değerlerinin Boyutları

2.2.1. Güç Mesafesi Boyutu

Güç Mesafesi Boyutu, bir ülkedeki örgütlerin ve kurumların (aile gibi) daha az güçlü üyelerinin, gücün eşit şekilde dağıtılmadığını kabul ettiği ve beklediği ölçü olarak

40 tanımlanmaktadır (Hofstede ve Hofstede, 2005). Bu boyut, toplumdaki aşağıdan yukarıya doğru olan eşitsizlik seviyesini temsil etmektedir. Bir toplumun eşitsizlik seviyesinin, liderler kadar takipçiler tarafından da onaylandığı öne sürülmektedir. Güç ve eşitsizlik, herhangi bir toplumun içinde yer alan son derece önemli temel gerçekler olarak kabul edilmektedir. Tüm toplumlar eşit değildir, ancak bazı toplumların diğerlerinden daha da az eşit oldukları bilinmektedir. Özetle bu boyut, toplumlardaki bütün bireylerin eşit olmadığı gerçeğini ele almaktadır ve kültürün, insanlar arasındaki eşitsizliklere karşı tutumunu ifade etmektedir.

Hofstede’nin Kültürel Değerler Boyutlarına dayanarak hazırlanan haritaların, genel kültürü yansıtan “iklim haritaları” olarak görülmesi ve buna istinaden değerlendirilmeleri tavsiye edilmektedir. Hofstede’nin Güç Mesafesi Indeksi’ne göre 78 ülke için hazırladığı Global Güç Mesafesi Haritası Şekil 2’de sunulmaktadır.

Şekil 2. Global Güç Mesafesi Haritası

Hostede’nin Şekil 2’de verilen Global Güç Mesafesi Haritası’na göre, renkler koyulaştıkça toplumdaki Güç Mesafesi’nin arttığı gözlemlenmektedir. Genel bir bakış ile değerlendirecek olursak, haritada Doğu’ya doğru gittikçe, renkler koyulaşmakta; yani toplumlar arasındaki Güç Mesafesi Boyutu artmaktadır ve bunun sonucunda da toplumlar arasındaki düşük ve yüksek güç mesafesi farkı Hofstede tarafından Tablo 2’de belirtilen davranışlarda beklenilen farklılıklara sebep olabilmektedir.

41

Düşük Güç Mesafesi Yüksek Güç Mesafesi

Güç kullanımı meşru olmalıdır ve iyilik ve kötülük kriterlerine tabi olmalıdır.

Güç, iyilik veya kötülükten daha önemli olan bir temel toplum gerçeğidir:

meşruiyeti önemsizdir. Ebeveynler çocuklarına kendileri ile eş

düzey gibi davranırlar.

Ebeveynler çocuklarına itaat etmeyi öğretirler.

Yaşlı insanlara karşı ne saygı duyulur ne de onlardan korkulur.

Yaşlı insanlara saygı duyulur ve onlardan korkulur.

Öğrenci merkezli eğitim vardır. Öğretmen merkezli eğitim vardır. Hiyerarşi, kolaylık sağlamak için

kurulan rol eşitsizliği anlamına gelir. Hiyerarşi, varoluşsal eşitsizlik demektir. Astlar, kendilerine danışılmasını

beklerler.

Astlar, kendilerine ne yapmaları gerektiğinin söylenmesini beklerler. Çoğunluğun oyuna dayalı çoğulcu

hükümetler vardır ve barış içinde değişirler.

Atamaya dayanan ve devrim tarafından değiştirilen otokratik hükümetler vardır. Yolsuzluğa çok nadir rastlanır;

skandallar siyasi kariyere son verir.

Yolsuzluklara sık rastlanır; skandalların üstü kapatılır.

Toplumdaki gelir dağılımı dengelidir. Toplumdaki gelir dağılımı dengesizdir. İnançların eşitliğini vurgulayan din

öğretileri mevcuttur.

Kendi içinde bir hiyerarşiye sahip din öğretileri vardır.

Tablo 2’de belirtilen ifadeler aşırı uçları tanımlamaktadır dolayısıyla deneyimlenen gerçek durumların aşırı uçlar yerine, daha ılımlı ifadeler olabileceği göz ardı edilmemelidir. Hofstede’ye göre bir ifadenin boyutla olan ilişkisi her zaman istatistikseldir, asla mutlak değildir (Hofstede ve arkadaşları, 2010). Global Güç Mesafesi Haritası’na daha detaylı olarak bakıldığında araştırma kapsamındaki 78 ülke arasından, Doğu Avrupa, Latin, Asya ve Afrika ülkeleri için Güç Mesafesi daha yüksek, Almanca ve İngilizce konuşan Batı ülkeleri için Güç Mesafesi daha düşük olma eğilimindedir.

Global Güç Mesafesi İndeksi’ne göre; Malezya, Slovak Cumhuriyeti, Guatemala, Panama, Filipinler, Rusya, Romanya ve Çin gibi ülkelerde Güç Mesafesi oldukça yüksek, İsviçre, Yeni Zelanda, Danimarka ve Avusturya gibi ülkelerde oldukça düşük olduğu gözlemlenmektedir. Bir diğer örnek olarak da Almanya’nın 35 puan ile 78 ülke arasından ortalama bir puana sahip olduğu görülmektedir. Bunun temel nedeni olarak Almanya’nın gelir dağılımında bireyler arasında çok büyük farklar olmaması ve

42 Almanların toplumlarında her zaman yükselme şansı bulabileceği şeklinde yorumlanabilmektedir.

Güç Mesafesinin yüksek olduğu toplumlarda insanlar, herkesin bir statüsünün olduğu ve başka bir gerekçeye gerek duymayan hiyerarşik bir düzeni kabul etmektedirler. Güç Mesafesinin düşük olduğu toplumlarda ise, insanlar güç dağılımını eşitlemek için çaba sarf etmektedirler (Hofstede, 2011).

2.2.2 Bireyselcilik – Toplulukçuluk Boyutu

Bireyselciliğe karşı Toplulukçuluk Boyutu, bir toplumun üyeleri arasında sürdürdüğü karşılıklı bağımlılık derecesi olarak tanımlanmaktadır. Ayrıca bireyin karakteristik bir özelliği olarak değil; toplumsal bir özellik olarak, toplumdaki insanların gruplara entegre olma derecesini ifade etmektedir. İnsanların Bireyselcilik – Toplulukçuluk boyutundaki konumları, kendilerini “ben” veya “biz” olarak tanımlanmalarına göre değişebilmektedir.

Hostede’ye göre, Bireyselcilik Boyutu’nun yüksek olduğu kültürlerde, bireylerin sadece kendilerine ve yakın ailelerine karşı sorumlu olmalarının beklendiği ve sosyal çevreleri ile aralarında çok sıkı olmayan bir ilişki ağının bulunduğu gözlemlenmektedir.

Buna karşılık, Toplulukçuluk Boyutu’nun yüksek olduğu kültürlerde ise, bireylerin sıkı bir ilişki ağı içinde bulundukları topluluklarda; akrabalarından veya üyesi oldukları gruptaki grubun diğer üyelerden, sorgulanmayan bir sadakat karşılığında, kendilerine karşı sorumluluk hissetmelerini beklemektedirler. İnsanlar sadakat karşılığında kendileriyle ilgilenen “gruplarda” yer almaktadırlar. Toplulukçuluk boyutunun yüksek olduğu kültürlerde, insanların doğuştan itibaren, güçlü ve uyumlu gruplar halinde, çoğu zaman genişletilmiş ailelere (amcalar, teyzeler ve büyükanne ve büyükbabalara) entegre edildikleri ileri sürülmektedir (Hofstede, 2011).

Bireyselcilik, insanların bağımsız olma derecesi olarak tanımlanmaktadır. Bireyselcilik boyutunun yüksek olduğu topluluklardaki kişilerin, bireysel seçimler ve kararlar beklediği ve bireysel çıkarların ve amaçların sosyal çıkarların ve amaçların önüne geçtiği ileri sürülmektedir ve bu tercihler yüksek egoizm olarak algılanmamaktadır. Toplulukçuluk ise; kişinin sosyal olarak belirlenen, yaşamdaki "yerini bildiği ve

43 tanıdığı" boyut olarak tanımlanmaktadır; bununla birlikte yakınlık demek değildir. Bireyselliğin yüksek olduğu toplumlarda; kültürlerarası esnekliğin daha yüksek olduğu, bireylerin birey olarak kabul edildiği, ait olma kavramının düşük olduğu ve yabancı kültürlere daha açık ve hoşgörülü bir toplum yapısının varlığı olarak yorumlanmaktadır (Hofstede, 2011).

Hofstede’nin Bireyselcilik – Toplulukçuluk İndeksi’ne göre 78 ülke için hazırladığı Global Bireyselcilik – Toplulukçuluk Haritası Şekil 3’te sunulmaktadır.

Şekil 3. Global Bireyselcilik – Toplulukçuluk Haritası

Global Bireyselcilik – Toplulukçuluk Haritası’na göre, renkler koyulaştıkça toplumdaki Bireyselcilik değeri artmaktadır. Dünya haritasını genel bir bakış ile değerlendirecek olursak, haritada Batı’ya doğru gidildikçe haritadaki renkler genel olarak koyulaşmakta yani toplumlar arasındaki Bireyselcilik Boyutu artmaktadır ve bunun sonucunda da toplumlar arasındaki Bireyselcilik – Toplulukçuluk farkı Hofstede tarafından Tablo 3’de belirtilen davranışlarda beklenilen farklılıklara sebep olabilmektedir.

Tablo 3. Bireyselcilik Boyutunun Yüksek Olduğu ve Toplulukçuluk Boyutunun

Yüksek Olduğu Kültürler Arasındaki Farklar

Bireyselcilik Toplulukçuluk

Herkesin kendisiyle ve yalnızca yakın ailesiyle ilgilenmesi beklenir

İnsanlar sadakat karşılığında onları koruyan geniş ailelerde veya klanlarda doğarlar

44 Gizlilik hakkı vardır. Ait olma stresi vardır.

Fikirlerin tartışılması sağlıklıdır. Uyum her zaman sağlanmalıdır. Diğerlerini, birey olarak sınıflandırılırlar. Diğerlerini grup içi veya grup dışı olarak sınıflandırılırlar. Kişisel görüş beklenir: bir kişi bir oy

yaklaşımı vardır.

Görüş ve oylar daha önceden grup içinde belirlenir.

Normların aşılması suçluluk duygusuna yol açar.

Normların aşılması utanç duygusuna yol açar.

"Ben" kelime olarak sıklıkla kullanılır. "Ben" kelimesinin kullanımından kaçınılır. Eğitimin amacı, öğrenmeyi öğrenmektir. Eğitimin amacı, nasıl yapıldığını

öğrenmektir. Görevin kendisi, insanlar arası ilişkiden

daha önemlidir.

İnsanlar arası ilişki görevin kendisinden daha önemlidir.

Global Bireyselcilik İndeksi’ne göre 78 ülke arasından, A.B.D., Avustralya, Büyük Britanya, Kanada gibi İngilizce konuşan çok uluslu ülkeler için Bireyselcilik sıralaması daha yüksek, Çin, Güney Kore, Pakistan gibi Doğu Asya ve Guatemala, Ekvador, Venezuela, Kolombiya gibi Orta ve Güney Amerika ülkeleri için ise daha düşüktür. Özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nin, 91 puan ile Bireyselcilik Boyutunda oldukça yüksek puana sahip bir toplum olduğu görülmektedir. Bu puan “Amerikan Rüyası” inancının bir temsili olarak kabul edilmektedir. Çok uluslu bir toplum olan Amerikalıların “ebeveynlerinin sahip olduğundan daha yüksek bir yaşam standardı ve daha iyi bir yaşam kalitesi için duydukları inanç ve umut” olarak ifade edilmektedir. Bu inanç, toplumdaki herhangi bir bireyin, statüsünden bağımsız olarak başarılı olabileceği ve yoksulluktan kurtulabileceği inancı olarak yorumlanabilmektedir (Hofstede, 2001).

2.2.3 Kadınlık – Erkeklik Boyutu

Erkeklik, güç kullanımının toplumsal olarak desteklenme derecesidir. Erkeklik Boyutunun yüksek olduğu bir toplumda erkeklerin sert olması beklenmektedir. Her iki cinsiyet için de kazanmak önemlidir ancak “miktar önemlidir” ve “büyük güzeldir” algısı hakimdir.

Kadınlık değerlerinin yüksek olduğu bir toplumda, cinsiyetlerin duygusal olarak birbirine daha yakın olduğu öne sürülmektedir. Rekabet açık bir şekilde

45 desteklenmezken, insanların güçsüzlere ve mazlumlara karşı bir sempati beslediği bilinmektedir.

Bu boyuttaki davranışların bireylerle ilgili değil, beklenen duygusal cinsiyet rolleriyle ilgili olduğu kabul edilmektedir. Hofstede’ye göre Erkeklik Boyutunun yüksek olduğu toplumlar, Kadınlık Boyutunun yüksek olduğu toplumlardan çok daha açık bir şekilde cinsiyetlendirilmektedir.

Hofstede’nin IBM'de yaptığı araştırma sonuçlarına göre, toplumlar arasında Kadınlık Boyutu değerlerinin, Erkeklik Boyutu değerlerine göre daha az farklılık gösterdiğini ve Kadınlık Boyutunun yüksek puan aldığı ülkelerde kadınlar erkeklerle aynı mütevaziliğe sahipken, Erkeklik Boyutu’nun yüksek puan aldığı ülkelerin özellikle erkeklerin daha iddialı ve rekabetçi olduğu ve kadınlar ile erkekler arasında bir fark bulunduğu ortaya konmaktadır. Eril kültürlerde genellikle bu boyutun etrafında bir tabu olduğu ileri sürülmektedir (Hofstede ve arkadaşları, 1998).

Hofstede’nin Kadınlık – Erkeklik İndeksi’ ne göre 78 ülke için hazırladığı Global Kadınlık ve Erkeklik Boyutu Toplumlar Haritası Şekil 4’te sunulmaktadır.

Şekil 4. Global Kadınlık ve Erkeklik Boyutu Toplumlar Haritası

Global Kadınlık ve Erkeklik Boyutu Toplumlar Haritası’na göre, renkler koyulaştıkça toplumdaki Eril değer artmaktadır. Dünya haritasını genel bir bakış ile değerlendirecek olursak, Kuzey’e doğru gidildikçe, haritadaki renkler genel olarak daha soluklaşmaktadır yani Kuzey’deki toplumlar arasındaki Kadınlık Boyutu artmaktadır ve

46 bunun sonucunda da toplumlar arasındaki farklılıklar Hofstede tarafından Tablo 4’de belirtilen davranışlarda beklenilen farklılıklara sebep olabilmektedir.

Tablo 4. Kadınlık ve Erkeklik Boyutuna Göre Toplumlar Arasındaki Farklılıklar

Kadınlık Boyutuna Göre Toplumlar Erkeklik Boyutuna Göre Toplumlar

Cinsiyetler arasında duygusal ve sosyal

rol farklılaşması düşüktür. Cinsiyetler arasında duygusal ve sosyal rol farklılaşması yüksektir. Erkekler ve kadınlar mütevazı ve

şefkatli olmalıdır.

Erkekler mutlaka iddialı ve hırslı olmalıdır ve kadınlar da olabilir.

Aile ve iş yaşamı arasındaki denge

vardır. İş aileden önce gelir.

Güçsüzlere karşı bir sempati duyulur. Güçlüler için hayranlık duyulur. Hem babalar hem de anneler gerçekler

ve duygular ile ilgilenir.

Babalar gerçeklerle, anneler duygular ile ilgilenir.

Hem erkekler hem de kızlar ağlayabilir, ancak her ikisi de kavga etmemelidir.

Kızlar ağlar, erkekler ağlamaz; erkekler kavgaya kavga ile karşılık vermelidir ancak kızlar kavga etmemelidir. Çocuk sayısına anneler karar verir. Aile büyüklüğüne babalar karar verir. Siyasi pozisyonlarda görev yapan

seçilmiş birçok kadın vardır. Seçilmiş siyasi pozisyonlarda görev yapan az sayıda kadın vardır. Din, insanlara odaklanır. Din, Tanrı ya da tanrılara odaklanır. Cinsellik hakkındaki olgusal tutumlar

vardır. Cinsellik hakkında ahlaki tutumlar vardır. Global Erkeklik Boyutu İndeksi’ne göre 78 ülke arasından, Slovak Cumhuriyeti, Japonya, Macaristan, Çin gibi ülkelerde Erkeklik Boyutu puanının daha yüksek, Danimarka, Hollanda, Letonya, Norveç, İsveç gibi Kuzey Avrupa ülkeleri için ise Erkeklik Boyutu puanı daha düşüktür. İspanya, Portekiz, Şili, Kore ve Tayland gibi bazı Latin ve Asya ülkelerinde orta derecede düşüktür. Örneğin, Çin 66 puan ile Erkeklik Boyutunda bir kültüre sahiptir. Eril özellikler, atılganlık, materyalizm, maddi başarı, ben merkezcilik, güç ve bireysel başarıları içermektedir. Almanya 66 puan ile Çin ile Kadınlık-Erkeklik boyutu açısından benzer değerleri paylaşmaktadır (Hofstede, 2011). Bu boyutta yüksek puan alan ve Erkeklik boyutunun yüksek olduğu toplumların; rekabetin, kazanma güdüsünün ve başarının toplumda bu konuda alanın en iyisi kişiler tarafından belirlendiğini ve bunun da okulda başlayan ve örgütsel yaşam boyunca devam eden bir değer sistemi olduğunu göstermektedir. Diğer taraftan, bu boyuttaki

47 düşük puan alan Kadınlık boyutuna sahip olan toplumların baskın değerlerinin ise, diğerlerinin hakkına sahip çıkma, koruma ve hayat kalitesi olduğu ileri sürülmektedir. Kadınlık değerinin yüksek olduğu bir toplumda, kalabalıklar içinde öne çıkmak cezbedici olmazken; hayat kalitesinin yüksek olması bir başarı göstergesi olarak kabul edilmektedir. Her iki boyut için temel motivasyonlar; yaptığı işi sevme (Kadınlık); yaptığı işte en iyisi olma (Erkeklik) olarak kabul edilmektedir.