• Sonuç bulunamadı

2. KUSURSUZ BİR YÖNETİM İÇİN HALKLA İLİŞKİLER

2.10. Proje Halkla İlişkilerinin Gerçekleştirilmesi

Halkla ilişkilerin kurumla ilgili bilgi vermesinin yanında önemli bir hedefi de, kamuoyunun belli bir konuda özendirilmesine, belli bir konuyu benimsemesine dönük çalışmalardır (Yalçındağ,1996:237). Bu yönüyle uygulanacak herhangi bir projenin başarıya ulaşmasında halkla ilişkilerden yararlanılabilir.

Belediye olarak başarıya ulaşmak için halkın önünde yer alabilmek gerekir. Eğer halk kaynak gösterilerek şu an onlar tarafından herhangi bir değişimin istenmediği şeklinde bir düşünce ifade edilirse, toplumsal gelişime yön verilemez.

Özellikle Türkiye gibi yeterli düzeyde kentlilik bilincine ulaşmamış toplumlarda belediyelerin gerçekleştirdiği ve gerçekleştireceği projelerle halkın önünde gitmesi gerekir. Yalnız bu süreçte önemli bir zorlukla karşılaşılabilir. Yani belli bir standarda ulaşmış olan halka yeni bir şey sunma bazı rahatsızlıkları da beraberinde getirebilir. Örneğin herhangi bir caddede bir dönüşüm projesi ortaya konulduğunda; öncelikli olarak burada ticari faaliyetlerde bulunan bireylerle sorunlar yaşanabilecektir. Proje kapsamında bu bölgenin hem ekonomik hem de kültürel açıdan daha canlandırılması amaç edinilmesine rağmen, buradaki esnaf çeşitli ekonomik risklerin olabileceğini düşünebilir.

Bu ve benzeri yanlış algılanmalara sebep olmamak için uygulanacak her bir projeye ayrı bir halkla ilişkiler çalışmasının yapılması gerekir. Örneğin yukarıda ifade edilen cadde örneğinde burada bulunan esnafın ikna edilmesi, hatta projenin daha kolay ve başarılı bir şekilde gerçekleştirilebilmesi için esnafın katılımın sağlanması gerekir. Bütün bu süreçlerde yalnızca bu projeye dönük olarak stratejik bir plan dahilinde hazırlanmış halkla ilişkiler çalışmaları yapılabilir.

Yalçındağ bu duruma ‘Proje Demokrasisi’ adını vermiştir. Onun bu kapsamda ifade ettiği proje demokrasisi, kentin belli bir kısmında gerçekleştirilmek istenen ve geliştirme çalışmasının bir proje olarak ele alınması ve projeden doğrudan etkilenenlerin

çalışmalara yoğun biçimde katılmalarını ve belediye ile işbirliği yapmalarını sağlama anlayışına dayanmaktadır (Yalçındağ,1999:66).

Çoğu belediyede, daha önceki başlık altında ifade edildiği şekilde bir planlama kurulu oluşturulmadığı için, bu kapsamda yapılacak bir projenin halkla ilişkiler birimince ele alınması gerçekleştirilememektedir. Çünkü genellikle projenin halka anlatımı, hizmeti teknik anlamda gerçekleştirecek olan birim tarafından yapılmaktadır. Bu da ısrarla üzerinde durulduğu gibi, halkla ilişkilerin yönetsel bir işlev olduğu, yönetim sürecinin en önemli bir parçası olduğu anlayışının kabul görmemesinden kaynaklanmaktadır. Unutulmaması gereken; herhangi bir projenin halk tarafından kabul görmesinin ve buna halkın destek vermesinin uygulamanın başarısını daha da artıracağı düşüncesidir. Çünkü toplum tarafından onaylanmış bir proje, uygulama aşamasında doğabilecek bir çok sorunu da bertaraf etmiş olacaktır. Bu bakımdan demokrasinin temel okulu olarak ele alınan belediyeler, her projeleri için ilgili kişilerin katılımını sağlayarak demokratik gelişime katkıda bulunabilir. Böylece varlık nedenlerini doğrulamış olabileceklerdir.

3. BELEDİYELERDE KARŞILAŞILAN GÜNCEL SORUNLAR

3.1. Yöneticiler Tarafından Halkla İlişkilere Yanlış Anlamlar Verilmesi

Halkla ilişkiler konusunda alan içinden ve dışından farklı yorumlar yapılmıştır. Halkla ilişkiler uzmanları yaptıkları işin yönetimce önemsenmediği konusunda yakınmalarda bulunmuşlardır. Bunun için birçok halkla ilişkiler uzmanı, kurumda oluşturulan halkla ilişkiler değerlendirme sisteminin, uzmanların kuruma istenilen katkıyı yapabilmesi için yeteneklerini kullanma konusunda gerekli olan yönetim sürecini sağlamadığını ifade etmiştir. Halkla ilişkiler uygulayıcılarının önemli bir bölümü kurumsal sistemin, onların aktivitelerini değerlendirmeye izin vermediği; dolayısıyla halkla ilişkilerin, uygulayıcısının elinde şekillenen gizemli bir sanat olduğu ve yönetimin halkla ilişkiler iletişimini kullanmayı istemediği düşüncesindedir (Fleisber ve Mahaffy, 1997:118).

Aynı sorunlar belediye yönetimlerinde de görülebilmektedir. Belediye başkanları ve üst yönetim kadrosu, halk nezdinde olumlu bir izlenim oluşturma çabası ve mücadelesi verdiği için, yönetimin halkın memnuniyetini oluşturma çabası olarak çeşitli halkla ilişkiler etkinliklerini kullanmaktadır. Ancak bu yaklaşım her yönetim için farklılıklar gösterebilmektedir.Yani, başkan ve

yönetim kadrosu kendine has bir halkla ilişkiler yaklaşım tarzıyla halkta olumlu imaj yaratma eylemine girebilmektedir.

Küçük ve orta boy kentlerde doğrudan halkla muhatap olma anlamında, başkanın kapısının sürekli olarak halka açık olması, halkın istediği an belediye başkanıyla görüşebilmesi veya çeşitli özel görüşme günleri tertiplenerek halkla belediye başkanının buluşturulması sağlanırken, bazı büyük kent belediyelerinde ise bunun mümkün olmayacağı başkanlar tarafından ifade edilmekte ve onun yerine vatandaşın ilgili birim yöneticisine başvurması gerektiği söylenmektedir.(Yalçındağ,1996:85).

Bunların yanında belediye başkanları mahalle toplantıları, esnaf ziyaretleri, muhtar toplantıları veya azda olsa çeşitli bilimsel araştırmalar aracılığıyla halkla diyalog kurma ve olumlu imaj oluşturma çabalarına girebilmektedir. Özelde, bazı belediye başkanlarının bu süreçleri bilinçli bir şekilde gerçekleştirdikleri örnekler bulunmaktadır. Örneğin Atabaş’ın ifade ettiği gibi Dalokay, alışılmış belediyecilik anlayışının ötesinde kent sorunlarını ve konularını belediyecilik gündemine getirmiş ve ilk kez kent adına tavır koyan, siyaseti tartışan bir belediye başkanı kişiliği sergilemiştir. O kentliye hak ettiğini, etmesi gerekeni hatırlatan bir yol izlemiştir (Yalçındağ ,1996:87). Ancak genel anlamda belediye başkanları ve yönetim kadrosu halkta oluşturacakları görüntüde popilist bir yaklaşımı sergilemektedir. Bazıları şehirde birçok alt yapı sorunu varken göze hitap eden

yeşil alan, dinlence yerleri yaparak ve bunu şova dönüştürerek, bazıları magazinsel eylemlere girerek yani kentte sosyal ve ekonomik olarak bir çok eksiklik mevcutken festivaller, konserler düzenleyerek bu imajı oluşturmaya çalışmaktadır. Benzeri örnekler daha da genişletilebilir. Bu yolda, halkla ilişkiler kullanılmış ve halkla ilişkiler çalışmalarının bunlardan ibaret olduğu yönetim tarafından kabul görebilmektedir. Hiç biri sistemli, planlı ve programlı olarak araştırma, geliştirme ve uygulama işlemine girmemiştir.

Halkla ilişkilerin, yönetimin eylem ve işlerini onaylatma çabası olarak algılanmasından ziyade, eylem ve işlemlerin yönetilenlerle etkileşerek gerçekleştirilmesi ve böylece kendiliğinden oluşan bir onay elde etme (Kazancı,1978:28) çabası olduğu unutulmamalıdır. Yönetim halkın sorunlarını bildiğini iddia ettiği için sorunların tespiti açısından karşılıklı diyalog yoluna girebilmelidir.

Belediyelerde halkla ilişkiler birimleri oluşturulmakta, ancak halkla ilişkiler açısından yönetimin yeniden yapılandırılması yoluna gidilmemektedir. Oysa sosyal, ekonomik ve teknolojik yeni gelişimlere ayak uydurabilme önemli bir olgunluktur. Çünkü yönetsel kuruluşlar ne kadar iyi düzenlenirse düzenlensin, kurulduğu zaman iyi ve ideal olan yapıları zamanla yeni gelişmelere cevap veremez duruma gelir (Kuyaksil,1995:103). Bu yüzden halkın eğitim ve bilinçlenme düzeyinin sürekli olarak

arttığı bir ortamda halkla ilişkiler tekniklerinin de kendini yenilemesi gerekir. Buna karşın çoğu zaman, oluşturulan bu birimlerde, halkla ilişkiler başından itibaren yanlış konumsallaştırılır ve yönetsel bir işlev ve süreç olarak algılanmayarak çoğu kez halkla ilişkiler ile kuruluşun diğer işlevleri ve birimleri arasında organik bir bağ kurulmaz, aralarında bir ilişki olduğu bile düşünülmez (Uysal,1998:10).

Bu konuda başarılı ve kalıcı bir yönetim imajı oluşturmak için her şeyden önce halkla ilişkiler biriminin oluşturulmasından öte birimin gereklerine uygun olarak yapılandırılması daha yararlı olabilir. Yönetimin bakış açısı da bu yönde olabilmelidir. Günübirlik ve popülist uygulamalardan ziyade araştıran, öğrenen ve bu doğrultuda hizmet stratejisini geliştiren bir anlayış yönetimce benimsenebilmelidir. Siyasi birer tercih olarak örgütlenen birim elemanlarının ortaya koyacakları çalışmaların, nesnel olmayan, duygusal alana yönelen bir içerik taşıyabileceği unutulmamalıdır. Aksi takdire halkta olumlu bir görüntü yaratmanın ötesinde kendi yandaşları açısından olumlu bir görüntü yaratmak söz konusu olabilecektir.

3.2. Halkla İlişkilerin Yalnızca İletişim Olgusu Olarak