• Sonuç bulunamadı

2. KUSURSUZ BİR YÖNETİM İÇİN HALKLA İLİŞKİLER

3.2. Halkla İlişkilerin Yalnızca İletişim Olgusu Olarak Görülmesi

Türkiye ve Ortadoğu Amme İdaresi Enstitüsü tarafından düzenlenen halkla ilişkiler seminerlerine katılan ve bu alanda

çalışan 75 kamu görevlisine ‘halkla ilişkiler nedir?’sorusu yönetilmiş ve alınan cevaplardan bazı önemlileri şu şekilde tespit edilmiştir (Ertekin,1990:43-44):

• Yöneticinin yada o örgütte çalışan kişilerin çevresindeki bireylerle olan diyalogu ve onlar üzerindeki etkinliğidir. • Yöneticinin veya kurumun çalışmalarını tanıtmaya yönelik olarak yapılan tüm faaliyetlerdir.

• Bir düşüncenin yada hareketin halka ulaştırılmasını sağlamayı amaçlayan yöntemlerdir. Ayrıca halkın düşünce ve fikirlerini de öğrenmek bu çalışmanın bir parçasıdır.

• Yönetimle halk arasındaki gerekli bağı kurup çalıştıran her türlü örgütlenmelerdir.

• Toplumun istekleri ile örgütün isteklerinin birleştirilmesini sağlayacak tanıma ve anlama şeklidir.

• Kamu ve özel kesim kuruluşlarının halkla birçok konuda yapmış olduğu düzenli veya düzensiz bilgi alışverişidir. Kamu kurumları halkla ilişkiler birimlerinde çalışan görevlilerin yapmış olduğu bu tanımlar, halkla ilişkilerin temeli olarak kabul edilebilecek iletişim kurma olgusuyla örtüşmektedir. Bu araştırmada halkla ilişkilerin yalnızca iletişim olgusu olmadığı bunun yanında yönetsel süreçleri de içerdiği şeklinde tanımlar yapılmıştır.

Kamu veya özel sektördeki herhangi bir kurumda bir halkla ilişkiler birimi kurulduğunda, genellikle görev olarak kurumun hedef kitlesiyle iletişim kurulması istenmektedir. Bu durum çoğu zaman o kurumun faaliyetlerinin halka duyurulması şeklinde ortaya çıkar. Bu yaklaşımlarla kurumlarda halkla ilişkiler birimleri oluşturulabilmekte ve kullanılabilecek bütün iletişim araçları elde edilmeye çalışılmaktadır. Her türlü teknolojik aygıtın bünyeye dahil edilmesiyle birlikte halkla daha yoğun diyalogun kurulabileceği ve böylece faaliyetlerle ilgili duyuruların yapılabileceği düşünülmektedir. Bu duyurular da genellikle popüler içerikli faaliyetleri kapsamaktadır. Oysa bu birim, ekonomik ve gerekli araç-gereç bakımından ne kadar donatılırsa donatılsın kendi yönetsel işlevini yerine getirmediği müddetçe başarı sağlaması güçleşecektir. Ancak zamanla bu iletişim sürecindeki işlerliğin artmasına paralel olarak halkla ilişkilerin daha farklı sorumlulukları da taşıdığı ortaya çıkabilecektir.

Halkla ilişkiler uygulamaları yalnızca yığın iletişim olayı ile gerçekleşmez. (Kazancı,1978:9). Diğer bir anlatımla halkla ilişkiler temelde bir yönetsel ve örgütsel olgudur. Belediye yöneticileri tarafından yönetimin geliştirilebilmesi, örgütsel verimlilik ve etkinliğinin gerçekleştirilebilmesi süreci ile bir arada düşünülmelidir. Bu yaklaşım sonucunda belediyede, halkla ilişkiler birimine ve uzmanlarına gerekli yetkiler verilmelidir (Yalçındağ, 1996: 33). Halkla ilişkiler yalnızca bir iletişim olgusu

olarak kabul edilmemelidir. Ancak yönetsel işlevini yerine getirirken de, karşılıklı bir iletişim, etkileşim sürecinden yararlandığını unutmamak gerekir. Bu sayede, bir örgüt ile onun ilgili kesimleri arasında karşılıklı iletişim, onaylanma ve işbirliği kurmaya ve sürdürmeye yardım eden ayrıcalıklı bir yönetim işlevi olarak, yönetimin kamuoyu konusunda daha bilinçli olmasına yardım etmektedir. Toplumsal eğilimleri önceden kestirmeyi sağlayan bir erken uyarı sistemi oluşturmaktadır (Özkara,1999:105).

Bu birimin yönetsel bir süreç olarak kurumda görev alması özellikle belediyelerde halka dönük, halkın yanında bir yönetimin oluşturulması açısından önemlidir. Çünkü bu sayede yalnızca kurumu halka duyuran, yaptığı eylemler hakkında halkı bilgilendiren fonksiyonun ötesinde, eylem ve işlemlerinde yönetsel yapıya halkın istek ve beklentileri doğrultusunda yön vermektedir.

Bu açıdan halkla ilişkilerin bir iletişim olgusu olarak görülmemesi için yapılması gerekenler ele alındığında, kurumun bütün eylem ve işlemlerinin belli bir plan ve amaçlar çerçevesinde gerçekleştirilebilmesi gerekir. Çünkü kurulan iletişimin varılacak bir hedefi yoksa gün içinde insanlar arasında gerçekleşen yüzlerce-binlerce iletişim olgusunun ötesine geçilemeyecektir. Bu süreçte farkında olarak veya olmayarak hedef kitle ile bilgi alışverişi olabilecektir. Ancak kurumsal

hedeflerin gerçekleştirilmesi açısından bu bilgiler bir anlam taşımayabilir.

Belediyenin çeşitli birimlerinde gün içinde çok sayıda halkla diyalog kurulmaktadır. Örneğin çalışmanın ilerleyen bölümlerinde üzerinde durulacağı gibi halkın yakınmada bulunması için oluşturulan birimlerde halkla kurum temsilcileri arasında çok sayıda iletişim gerçekleşmektedir. Bu süreçle oluşan iletişim enformasyonu gerekli birimlerde değerlendirilemediği taktirde, bu birime ne kadar para harcanırsa harcansın, ne kadar teknolojik araç-gereç ve personel imkanı sağlanırsa sağlansın halkın yönetimini oluşturmak çoğu zaman mümkün olmayabilir. Halkla ilişkiler iyi niyete dayalı, doğru ve dürüst yaklaşımıyla halkın temsilcisi konumuyla kurumda yer alarak yönetsel işleve dahil edilmek istenirse; amaç, iletişim enformasyonuna ulaşmanın yanında hem kurum hem de halk açısından sonuçların elde edilmesi olmalıdır.

3.3. Basınla İlişkilerin Halkla İlişkilere Eşdeğer Sayılması Teknolojideki yoğun gelişim süreciyle birlikte son yıllarda kitle iletişim araçları toplumun yönlendirilmesinde etkin bir rol üstlenebilmektedir. Bu yüzden kurumlar halkıyla iletişim kurabilmek için bu araçları kullanma istekliliği açısından daha gayretli hale gelebilmişlerdir. Bu gelişim süreci öncesinde de basın, kitleleri etkileme açısından etkin olabilmekteydi. Bu

yüzden birçok kurum gibi belediyeler de, halkla doğrudan ilişki kurma ihtiyacını karşılayabilmek için zaman-zaman basından yararlanabilmişlerdir. Burada basını yalnızca yazılı basın olarak ele almamak gerekir. Radyo ve televizyonun da, haberleşme, bilgi dağıtımı ve geri bilgi alımı sağlaması açısından bu sürece dahil edilebilmesi gerekir.

Bu yaklaşmanın en belirleyici göstergesi, birçok belediyenin halkla ilişkiler örgütlenmesine bakıldığında, Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü veya Daire Başkanlığı gibi isimler altında birimlerin oluşturulmasıdır. Yani basın bütünüyle bir halkla ilişkiler olarak ele alınabilmektedir. Çünkü bu birimlerin çalışma alanlarına bakıldığında, genelde orta düzeydeki kent belediye ölçeğinde, daha ağırlıklı olarak basınla kurulan ilişkiler dikkat çekmektedir. Bu durum doğru olarak kabul edilebilir. Çünkü özel ve yerel televizyonculuğunda gelişme gösterdiği son yıllarda belediye ve basın kuruluşları arasındaki ilişki önemli bir gelişim göstermiştir. Siyasi alanda başarılı olma yolunun yazılı ve görüntülü basını en iyi biçimde kullanmaktan geçtiğinin anlaşılması bu gerçeği doğrulamıştır (Öner,1997:195). Ayrıca çalışmaların topluma tanıtılması için yararlanılabilecek araçların başında basın gelmektedir (Yalçındağ,1968:89). Aynı zamanda basın kuruluşları halkı bilgilendirme görevi yanında halkın düşündüklerini de açıklama misyonuna sahiptir (Kazancı,1997:69).

Kurumlarda halkla ilişkilerden sorumlu personelin basın mensubu ağırlıklı olması bu faaliyet alanının basınla ilişki düzeyine sıkıştırılmasına neden olabilmektedir. Çoğunlukla seçim dönemlerinde başkanın, adaylığını destekleyen basına bazı tavizleri verme eğilimi, daha önceleri basında çalışmış olan kişilerin bu birimlerin başına gelebilmelerinde önemli rol oynamıştır. Bu nedenle, Türk kamu yönetiminde halkla ilişkiler çoğu zaman basın müdürlüğü görev alanıyla karıştırılabilmekte, halkla ilişkilerin ortaya koyması gerektiği iletişimsel ve yönetsel yerel çerçeve unutulabilmektedir.

Daha önceki konuda da bahsedildiği gibi TODAİE’de halkla ilişkiler seminerine katılan çeşitli kamu kuruluşlarının halkla ilişkiler birimlerinde görev yapan sorumlu kişilere, bu alanda genelde basınla bağlantılı kişilerin çalıştığı düşüncesiyle, “araştırmaya katılanlara “gazetecilerin bu birimlerin başına getirilmeleri doğru mudur?” gibi bir soru yönetilmiş ve seminere katılanların 41’i uygun değil cevabı verirken 28’i ise olabileceğini söylemiştir. Görüldüğü gibi uygun değil cevabı verenler, uygun olacağını söyleyenlerin hemen-hemen iki katıdır. Bu açıdan deneklerin vurgulamak istediği bazı düşünceler burada önem taşımaktadır. Bu düşünceler şu şekildedir (Ertekin,1990:47/48):

• Halkla ilişkiler yalnız basınla gerçekleştirilebilecek bir faaliyet değil, meslekten çok yetenek ve yaratıcılık önemlidir.

• Gazeteci, halka daha çabuk ve kolay bir biçimde girebilmekte onların sorunlarını daha iyi dile getirebilmektedir.

• Kamuoyunu daha iyi değerlendirebildikleri ve birtakım çevrelerle daha rahat bir iletişim içine girebildiklerinden gazetecilik halkla ilişkiler yöneticiliği için uygun bir taban oluşturmaktadır.

• Örgütün halkla ilişkilerini başarılı bir şekilde yürütebilmek için gazetecilik bilgisi yeterli değildir. Onun kurumun işleyişi hakkında da bilgi sahibi olması gerekir.

• Halkla ilişkiler yalnız basın dünyasını tanımayla yada o dünyada bir etkiye sahip olmakla yapılamaz. Ayrıca hizmet verilen örgütün ve sunulan hizmetin de çok iyi tanınması gerekir.

Görüldüğü gibi basın mensubunun halkla ilişkiler alanında yeterli olabileceği düşüncesi yanında bu alanın farklı bir özellik taşıdığını, dolayısıyla ayrı bir uzmanlık gerektirdiğini ifade edenler de vardır .Halkla ilişkilerde görev yapacak bir kişinin basın açısından deneyimli olması önemli bir avantaj olarak kabul edilebilir. Ancak başlı başına bunu yeterli görmek bazı sakıncaları doğurabilir.

Basınla iyi ilişki kurmak isteyen bir kurum basının dilini anlayan yetişmiş, bilgili ve yetenekli halkla ilişkiler uzmanları kullanmalıdır (Yılmaz ve Ekici,1999:142). Ama aynı zamanda

halkla ilişkiler mesajlarının medyanın dinleyici profilini, inceliklerini ve beklentilerini dikkate alması gerektiği (Kazancı;1997:73) düşüncesiyle toplumsal çözümleme yapabilen, insan psikolojisi ve davranışlarında bilgili daha da önemlisi yönetsel süreçlerde bilgili ve yetenekli olan uzmanların görev almasına dikkat edilmelidir. Yukarıda bir deneğin de ifade ettiği gibi, kurumun işleyişi hakkında bilgi sahibi olmanın yanında bilgi toplama, yönlendirme ve danışmanlık konularında da yeterli olunabilmelidir.

Faydanın gerçekleşmesine dönük olarak toplumsal bilincin gelişmediği toplumlarda yapılan çalışmalar popüler özellikler taşıyabilir. Bu açıdan 5 yıl gibi kısa süreli dönem için görev başına gelen belediye başkanlarının popülerlik kazanma isteği sonucunda basınla yoğun ilişkiler kurması gerekliliği önemli bir olgu olarak karşımıza çıkabilir. Çünkü halkta olumlu bir imaj oluşturabilmek çoğunlukla buna bağlıdır. Diğer bir anlatımla, medya ile iyi ilişkiler kurmayı bir türlü becerememiş olan başkanların, dürüst ve çalışkan yöneticiler olmalarına karşın basına ve kentlilere kendilerini kabul ettirememiş olduklarına ilişkin bir çok örnek vardır (Yalçındağ,1996:34). Ancak bütün bunlar halkla ilişkileri basınla sınırlandırmak, onun kapsamına dahil etmek için bir halklılık payı vermemelidir. Önemli olan düşünce, kısa ve uzun dönemli toplumsal faydayı da içine alan kalıcı bir imaj oluşturmak olabilmelidir. Bunun için halkla

ilişkiler olarak basından, özellikle basının geri bildirim özelliğinden de yararlanıp, yönetsel sürece bu doğrultuda danışmanlık yaparak, yönetimi yönlendirmek temel hedef olarak kabul edilmelidir.

3.4. Halkla İlişkilerin Yalnızca Protokol Konusu Gibi