• Sonuç bulunamadı

Son yıllarda çocukların birbirlerine eziyet ettikleri dramatik olayların medyada sıklıkla yer alması ile birlikte araştırmacıların zorbalık konusuna duydukları ilginin arttığı görülmektedir. Craig’e göre (1998:123) “Geleneksel akran zorbalığı kurban ve zorba arasında güç farklılığının (fiziksel veya psikolojik) olduğu, mağdura zarar vermek için kasıtlı olarak, belirli bir süre içinde tekrarlı olarak , düşmanca niyetlerle yapılan olumsuz sözel ifadeler veya davranışlardır.” Çocuklar başta ev, komşular, okul olmak üzere fiziki çevrede psikolojik bağlantılar içinde büyürler. Geleneksel akran zorbalığı çocuklar okuldayken, okula gidip dönerken, okul yolunda veya akranları ile bir arada oldukları oyun bahçeleri, otobüs durakları gibi yerlerde gerçekleşir. Fakat modern teknoloji, yani bilgisayar, internet ve cep telefonu, zorbaların öfkelerini veya tehditlerini fiziki dünyadan çıkarıp, yer ve zaman kavramının aşılmasını sağlayarak, sanal dünyaya taşınmasını sağladı (Patchin ve Hinduja, 2006:148).

Teknolojinin hızlı gelişimi ile birlikte insanlar da hızla bu elektronik iletişim araçlarını kullanmaya başladı. Dijital pazarlama ajansı We Are Social ve Hootsuite yayınladığı Global Digital Raport 2018’de , Türkiye’de ve dünyada bilgi ve iletişim teknolojilerinin kullanımı ile ilgili yaptığı araştırmanın sonuçları dünya genelinde 4.021 milyar (dünya nüfusunun %53’üne denk gelmektedir) insanın internet kullandığını, 3.196 milyar kullanıcının sosyal medyayı aktif olarak kullandığını, 5.135 milyar insanın mobil cihazları kullandığını göstermektedir. Ortalama bir kullanaıcı günde 6 saatini internet kullanarak geçirmektedir. Raporun Türkiye istatistiklerine göre ülkemizdeki 81.33 milyon kişiden, 54.33 milyonu internet, 51 milyonu sosyal medya, 72.90 milyonunun cep telefonunu kullanmaktadır. Ülkemizdeki ortalama bir internet kulanıcısı günde 7 saatini

internet başında geçirmektedir. Bunun ortalama 2 saat 21 dakikası sosyal medyada geçirilmektedir.

Öğrencilerin yeni teklojilere ulaşımının artması ile birlikte sosyal etkileşim ve işbirliği içinde öğrenme deneyimlerinin de arttığı görülmektedir. Araştırmalar sınıflarda bilgisayar kullanımının, öğrencilerin bütün dersleri öğrenmesini olumlu yönde etkilediğini göstermektedir. Fakat bilgi ve iletişim teknolojisi araçlarının sınıflara girmesi, önemli bazı problemleri de beraberinde getirmiştir. Bilgi ve iletişim teknolojisi araçlarının birine zorbalık yapmak için kullanılması anlamına gelen sanal zorbalık, okullarda dikkat çekici şekilde artan bir problem haline gelmiştir. “Sanalzorbalık, bilgi ve iletişim teknolojisi araçlarını kullanarak, düşmanca amaçlarla, rahatsız edici teknolojik materyalleri göndererek veya yayarak, başkalarına zarar vermektir, bilgi ve iletişim teknolojisi araçlarını kullanarak sosyal saldırganlık formlarının (dedikodusunu yapma, aşağılama, karalama gibi) yapılmasıdır” (Willard, 2007 :1). Artan sayıda yaşanan sanal zorbalık hadiseleri ve bundan acı çeken öğrencilerin her geçen gün artan sayısı eğitimcilerin, araştırmacıların, ebeveynlerin, yetkililerin bir an önce birşeyler yapmaları gerektiğini göstermektedir (Li, 2007a:1778). Geleneksel akran zorbalığı ve sanal zorbalık küresel bir sosyal sağlık sorunudur ve müdahale gerektirir. Sorunun anlaşılması için problemin yaygınlığı ve etkileyen faktörlerin ele alınması gerekmektedir (Craig ve diğerleri, 2009).

Bugün çocuklar okullarda ya da okul dışında geleneksel akran zorbalığı (doğrudan zorbalık: fiziksel, sözel zorbalık; dolaylı zorbalık: ilişkisel, sosyal zorbalık) ve sanal zorbalık (siber, online zorbalık) tehlikeleri ile karşı karşıyadır. Geleneksel akran zorbalığının yaygınlığı ile ilgili yurt dışında yapılan araştırmaların sonuçları bazı farklılıklar gösterse de yaygınlığın ciddi düzeyde olduğu anlaşılmaktadır. Olweus tarafından yapılan ilk araştırmalara göre Norveç’te geleneksel akran zorbalığının yaygınlığının %15 olduğu, İsveç’te ise %14 olduğu görülmüştür (Olweus 1978 akt:

Olweus:1996:266). Daha sonraki dönemlerde zorbalığın yaygınlığı ile ilgili araştırmalar dünya çapında yapılmaya başlanmıştır. İtalya’da yapılan bir araştırmada yaygınlığın

%37.4 (Menesini ve diğerleri, 1997), Britanya da yapılan bir araştırmada yaygınlığın %27 (Whitney ve Smith, 1993), Birleşik Devletlerde yapılan bir araştırmalarda geleneksel akran zorbalığın yaygınlığın %29.9 (Nansel ve diğerleri, 2001), Kanada’da yapılan bir araştırmada %9 olduğu (Craig ve Pepler ,2003) görülmüştür. Türkiye’de yapılan araştırma sonuçlarına baktığımızda Pekel-Uludağlı ve Uçanok (2005) tarafından yapılan

araştırmada geleneksel akran zorbalığının yaygınlığının %23, Arslan (2008) tarafından yapılan araştırmada %17, Atik (2006) tarafından yapılan çalışmada %32, Pişkin (2010) tarafından yapılan araştırmada ise %71 olduğu görülmüştür.

Sanal zorbalığın yaygınlığı ile ilgili yurt dışında birçok araştırma yapılmıştır.

İsrail’de Caspi ve Gorsky (2006) tarafından yapılan bir araştırma sanal zorbalığın yaygınlığının üçte bir oranında olduğunu göstermiştir. ABD’de Kowalski ve Limber (2007) %22, Belçika’da Walrave ve Hairman (2011) %53, Kanada’da Beran ve Li (2005)

%50, Avustralya’da Patchin ve Hinduja (2006) %40, Hollanda’da Didden ve diğerleri (2009) tarafından yapılan araştırma sanal zorbalığın yaygınlığının %10 olduğu göstermiştir. Türkiye’de sanal zorbalığın yaygınlığı ile ilgili yapılan araştırmalara baktığımızda; Dilmaç (2009) %57, Türkileri (2012) %13, Temel (2015) %26, Taştekin (2016) %69.5, Kocaşahan (2012) %30,1 oranlarına ulaşmıştır.

Geleneksel akran zorbalığı ve sanal zorbalık kişisel ve kişiler arası birçok probleme yol açmaktadır. Karaman-Kepenkçi ve Çınkır (2006:199) tarafından yapılan çalışmada, okulda geleneksel akran zorbalığına maruz kalan öğrencilerin kendilerini mutsuz, üzüntülü ve öfkeli hissettikleri ve benlik saygısı algılarının da düşük olduğu görülmüştür. Ayrıca bu öğrencilerin okula devam etmeyi istemedikleri, okuldan hoşlanmadıkları, sosyal uyumda zorluklar yaşadıkları ve yüksek düzeyde kaygı, depresyon ve intihar düşüncelerini içeren psikolojik sıkıntılara sahip oldukları saptanmıştır. Geleneksel akran zorbalığının öğrencilerin okul yaşantıları üzerinde etkileri olduğunu gösteren birçok araştırma bulgusu vardır. Borg (1998:148) zorbalığın çok yaygın olarak görüldüğü sınıflarda, öğrencilerin kendilerini güvende hissetmediklerini ve okul yaşamından zevk almadıklarını belirtmektedir. Sanal zorbalığa maruz kalan öğrenciler ile yapılan araştırma sonuçları kurbanların bu olaydan farklı şekillerde etkilendiğini göstermektedir. Hinduja ve Patchin (2007:101) tarafından yapılan araştırma sonuçlarına göre kurbanların %42,5’i bu olay sonucunda korktuğunu, %40’ı öfkelendiğini, %27’si üzüldüğünü ifade etmektedir. Ayrıca bu öğrencilerin %31’i sanal zorbalığa maruz kaldıktan sonra online aktivitelere devam etmiş, %20’si ise bir süreliğine online aktivitelerden uzak kalmıştır. 1492 öğrenci ile yapılan çalışmanın sonuçları sanal zorbalıkta zorba/kurban statüsünde yer alanların %27,9’unun, zorba statüsünde bulunanların %27,8’inin, kurban statüsünde bulunanların %12,7’sinin okul ile bağlarının zayıf olduğu şeklindedir (Ybarra ve Mitchell, 2004:328). Schneider, O’Donnell, Stueve

zorbalığa maruz kalan ve her ikisine de maruz kalan öğencilerin, okul notları daha düşüktür ve okula bağlılıkları zayıftır, aynı zamanda bu öğrencilerde depresif belirtiler daha çok görülmektedir.

Bütün dünyada bir taraftan geleneksel akran zorbalığının ve sanal zorbalığın özelliklerini anlayabilmek için, zorbalığın çeşitli değişkenlerle ilişkisi üzerine araştırmalar yapılırken, diğer taraftan da zorbalıktan korunabilmek için koruma programları, alınabilecek önlemler üzerine çalışmalar yapılmıştır.

Ebeveyn izlemesi ebeveynlerin, çocuklarının nerede oldukları, ne yaptıkları ve arkadaşları hakkında bilgi sahibi olması olarak tanımlanır (Jacobson ve Crockett, 2000:66). Ebeveyn izlemesi, ebeveynleri yanlarında olmadıkları zamanlarda, çocuklar için önemli koruyucu bir faktördür (Bronfenbrenner, 1986:727). Ebeveyn izlemesi ve çocukların problem davranışları arasındaki ilişki şu üç alanda bulunmaktadır: güvenlik ve risk altında olma, antisosyal davranışlar ve madde kullanımı. Bu üç alanda ebeveyn izlemesinin yüksek olması, ergenleri, bu alanlarda problem yaşama risklerinden korumaktadır (Dishion ve Mcmahon, 1998:61). Ebeveyn izlemesi ile ergenlerde şiddet davranışlarının görülmesi arasında negatif bir ilişkinin olduğunu gösteren bir çok araştırma bulunmaktadır (Dillon, Pantin, Robbins ve Szapoeznik, 2008; Moilanen, Shaw, Criss ve Dishion; 2009). Teknolojinin gelişmesi ve yaygınlaşması ile birlikte zorbalık okul sınırlarını aşıp sanal dünyaya geçmiştir ve sanal dünya ebeveynlerin öğrencilerin davranışlarını izlemekte zorlandıkları bir yer haline gelmiştir (Parris, Varjas, Meyers ve Cutts 2011:285). Mesch (2009:391) ebeveynlerin, çocuklarının girdikleri internet sitelerini izlemeleri ile çocukların sanal zorbalığa maruz kalmaları arasında negatif bir ilişki olduğunu belirtmektedir.