• Sonuç bulunamadı

POSTMODERN EDEBİYATIN ÖZELLİKLERİ

B. Romanın Tarihçesi

III. POSTMODERN EDEBİYATIN ÖZELLİKLERİ

Postmodern sürecin sınırlarını/sınırsızlığını bir önce başlıkta tartıştık. Tarihsel olarak Postmodernizm’in ortaya çıkış sebeplerini irdeledik. Ancak Postmodernizm’in ne olduğu sorusunu –alt başlıkların daha iyi anlaşılması için– bu başlığa bıraktık. Öncelikle şunu belirtmemiz gerekir: Postmodernizm –taraftarlarının iddiasına göre– gelişim sürecini tamamlamamış ve insanlığın yaşamakta olduğu bir dönemdir. Yaşanmakta olduğu iddia edilen bir dönem olduğu için kapsayıcı bir tanımını yapmak neredeyse imkânsızdır. Hatta Postmodernizm’in özellikleri şunlardır biçiminde bir maddelendirmeye gitmemiz de, bilgilendirmeye dayalı metnimizde kaçınılmaz olarak yapacağımız ortada olsa da, aslında yine Postmodernizm’in ruhuna uygun değildir. Çünkü “Postmodernizm, Modernizm’in kendinden önceki tüm dogmaları elinin tersiyle ittikten sonra kendi kurallarını dogmalaştırmasını eleştirerek ortaya çıkmıştır.” (Fedai, 2008:307) “Kendisini tanımlayacak, ‘şudur’ diye görünüşe çıkaracak bir özden yoksundur. O, bir oluştur, tanımlanamayan bir akıştır. Bu nedenle bir şeyin ne olduğunu, ne olması gerektiğini değil, nasıl olduğunu ve nasıl olmakta olduğunu sorar. ‘Varlık nedir’ diye sormaz

14 Tablonun orijinaline, Georgetown Üniversitesi akademisyenlerinden Martin Irvine’in üniversiteye bağlı (http://www9.georgetown.edu/faculty/irvinem/theory/pomo.html) adresinden ulaşılabilir.

(…) ‘varlığa ne oluyor’ (…) diye sorar.” (Taşdelen, 2007: 54) Dolayısıyla Postmodernizm’le ilgili yapılacak tanım denemeleri onun sadece değişik yönlerini tanıtmaya yarayacaktır. Biz yine de İsmet Emre’nin “Postmodernizm ve Edebiyat” kitabında yer verdiği çeşitli düşünürlerin tanım denemelerine bakacağız: “Steven Best ile Douglas Kellner’e göre post ön ekinin terime yüklediği gibi modernizmi geçen, anti modern; Vattimo’ya göre modernizmden –olumlu anlamda– bir kopuş, özgürleşme; Michel Foucalt’a göre yeniliğin anlatımı ve işlenişi; Arnold Toynbee’ye göre “acınası bir gerileme”; Jurgen Habernas’a göre modernlikten, modernliğin değerli öğelerinden feragat edilmesi; G.Merquior’e göre “post” önekiyle modernizm arasında bağ kurarak, modernizmin aşırı bir hali; Matei Calinescu’ya göre “modernliğin yeni bir yüzü” ; Wolfgang Welsche’e göre modernliğin içindeki bir gelişme; Andreas Huyssen’e göre “modernizmden bir kopma”, Eagleton’a göre modernizme yönelik tepkilerin toplamı; Octavia Paz’a göre “modernin daha modern görünümü”, Michael Ryan’a göre modernizme ironik bir yaklaşım; Gellner’e göre anlamsal kapalılığı yüzünden ne olduğu tam olarak bilinemeyen bir “şey”dir.” (Emre, 2006: 21–28) Emre, aynı eserde Postmodernizm’i tanımlamaktan çok onu tanıtır: “Postmodernizm’in öncelikle ve kalın harflerle bir anti–modernist düşünceyi barındırdığını söyleyebiliriz. Bu anti–modernizmin içeriğiyle birkaç çeşitliliğe sahiptir. Bunlardan ilki modernizmin hayatın her alanına yönelik kısıtlamalarının ortadan kaldırılması, daha rahat davranılması anlamında; ikincisi bu antimodernist algılamanın, yeni gelişmeleri, yeni üslup ve söylemleri barındırması anlamında kullanılmasıdır. ” (Emre, 2004: 28–29)

Ali İhsan Kolcu da yine Postmodernizm’i tanımlayan şu cümleleri kurmuştur: “Postmodernizm modernizmin insanlığı daha mutlu ve özgür bir dünyaya taşıyacağına dair vaadini gerçekleştirememesi ve yaşanılan hayal kırıklığına karşı geliştirilen bir karşı tezin felsefi dille ortaya çıkışıdır” (Kolcu, 2008: 325)

Bir diğer tanım denemesi: Postmodernizm “ideolojik, siyasal birtakım amaçlarla ortaya atılmış moda bir düşünce olmaktan çok, çağın getirdiği bütün sorunların aşılması için bilimin bulduğu yeniliklerle iç içe girmiş bir arayışlar bütünüdür.” (Yalçın, 2005: 75)

Postmodern edebiyatın özellikleri hususuna geçmeden önce terimin kullanımında bile uzlaşım olmadığını belirtmek gerekir. “Postmodern anlayışta ortak özellikler yoktur. Onun için idealizm, materyalizm, pragmatizm, gibi bir izm, felsefi bir teori değildir. İzmlerde olduğu gibi temel ilkeleri olmadığı için izm denilemiyor. Bunun en iyi ifadesi Postmodern durum yaşandığı şeklindeki ifadedir.” (Yıldız, 2005:155–156) Araştırmacımız “Postmodernizm” terimi yerine “Postmodern durum”u öneriyor; ancak sadece yazımızın kaynakça kısmına bakılsa bile “Postmodernizm” terimini tercih eden araştırmacıların da olduğu görülebilir. Bununla birlikte Postmodern yazarlar için hangisinin doğru olduğuna dair bir tartışmanın olamayacağının da bilinmesi gerekir; çünkü Postmodernist anlayışın yansımalarından sayılan “her şey gider (anything goes) ile anlatılmak istenen Postmodernizmde olmayacak bir şeyin olmadığı, her türlü fikre ve uygulamaya açık kapı bırakıldığıdır.” (Yıldız, 2005: 156)

Çalışmamızın konusu olan Postmodern edebiyatı tanıtacak uygulamaları / yaklaşımları maddelendirerek vermeyi, çalışmanın daha derli toplu olması açısından gerekli görüyoruz. Ancak maddelendirmede geçen bu uygulamaların / yaklaşımların bir metinde kullanılmasının tek başına bir metnin Postmodern sayılması için yeterli sayılamayacağını da söylemeliyiz. Çünkü bu uygulamalar/yaklaşımlar daha önce Modern eserlerde kullanılmış olsa bile kullanılış şekli ve niyeti açısından fark vardır. Örneğin Modernist eserlerde de üstkurmaca kullanılmıştır; ancak Modernizm bunu tarafsızlığı ve inandırıcılığı arttırmak için yaparken Postmodernizm tam tersine eserin kurgusallığına vurgu yapmak için kullanır. Yine bir Modernist eserde başka bir esere ait unsur kullanılsa bile bu kullanım bir uyum yakalamak, eseri desteklemek için yapılmıştır; ancak Postmodernizm’de pastiş–parodiyle yakalanmak istenen şey tam tersi uyumsuzluktur; kurgu olduğu apaçık belli olan eserin bu taklitler yoluyla gerçek değil Eflatun’un dediği gibi göstergeler evrenine ait bir ürün olduğunun altını çizmektir. İsmet Emre bu durumu montaj, ironi ve oyun kavramları için örneklendirmiştir: “Eğer montaj, metnin içine, onun doğasına yönelik bir tehdit, doğasını oluşturan organlar arasında bir bağıntısızlık ve süreksizlik yaratırsa Postmodern metnin özelliği olur, yoksa modern metinlerde kullanılan montajlardan pek farkı kalmaz. Aynı şey, ironi ve oyun kavramları için de geçerlidir. Eğer ironi,

moderne dönük bir yıpratmayı ya da aksaklığı göstermeyi içeriyorsa Postmodern bir özelliktir, yoksa, sorun haline getirilen durumu alaya almak anlamına gelmiyorsa bu mizahtan pek de farklı olmayan eleştiri türlerinden biri olmaktan kurtulamaz. Yine, oyun kavramı genel olarak hayatı oyun olarak düşünüp modern dünyanın ortaya koyduğu asık suratlılık ile düzene dönük bir sulandırmayı içermiyorsa Postmodern bir özellik olma işlevini yitirir.” (Emre, 2006: 158) Yani, başlıklarımızdaki uygulamalar/yaklaşımlar Postmodernizm’in felsefeleriyle birlikte düşünülerek yorumlanmalı/anlaşılmalıdır.