• Sonuç bulunamadı

Uluslararası sermaye hareketlerinin altında yatan temel nedenlerin açıklanmasında portföy dengesi kuramının önemli bir yeri vardır. Portföy yaklaşımına göre yatırımcılar, servetlerinin büyüklüğüne bağlı olarak çeşitli menkul değerlerden oluşan belirli hacimlerde yatırım portföyleri oluşturmaktadırlar. Hangi tahvil ve hisse senetlerini portföylerine alacaklarına karar verirken de, bunların risk ve beklenen getiri oranlarını göz önünde bulundurmaktadırlar78. Portföy yatırımı, basit olarak “fon sahiplerinin tahvil ve hisse senedi satın alımı şeklinde” tanımlanabilir. Portföy kuramına göre, yatırımcılar sermaye fonlarını çeşitli menkul değerler arasında belirli bir risk düzeyinde en yüksek getiriyi elde edecek şekilde dağıtmaktadırlar. Bu aşamada yatırımcılar, bir yandan menkul değerin beklenen getirisi ile risk düzeyini karşılaştırırken; diğer yandan da tüm fonları bir kaynağa yatırmanın getireceği riskten korunmak amacıyla yatırım araçlarını çeşitlendirmektedirler79.

Bir portföy, hisse senedi ve tahvil gibi temel menkul kıymetler dışındaki yatırım araçlarıyla da oluşturulabilir. Hisse senedi ve tahvil dışındaki yatırım araçları; finansman ve hazine bonoları, varlığa dayalı menkul kıymetler, gelir ortaklığı senetleri, banka bonoları veya banka garantili bonolar, mevduat ve mevduat sertifikaları, döviz ve döviz tevdiat hesapları, repo, altın vb. olarak sayılabilir80.

Portföy kuramında yatırımcıların, hem gelecekteki menkul kıymet getirilerini öngörmeleri hem de çeşitli portföy getirilerine göre ortaya çıkabilecek riskleri hesaba katmaları gerekmektedir. Bir menkulün beklenen getirisi, faiz veya kar payı ile yatırım süresi içinde ortaya çıkacak sermaye kayıp ve kazançlarının toplamından oluşmaktadır. Tahviller sabit bir faiz geliri sağlarlar. Hisse senetlerinin getirisi olan temettüler ise, şirket karından dağıtılan paylardır. Faaliyet dönemi içinde şirketin kar ve zarar durumu önceden bilinmediği için temettülerde bir belirsizlik söz konusudur.

78

Seyidoğlu, 2001 (a), s.486.

79

Hilal Yıldırır, “Yabancı Sermaye ve ABD’ye Yönelik Portföy Yatırımları”, İş-Güç Dergisi, Cilt:5, Sayı:2, 2003, http://www.isgucdergi.org/index.php?cilt=5&sayı=2year&=2003, (09.01.2007), s.3.

80

Özgür Demirtaş ve Zülal Güngör, “Portföy Yönetimi ve Portföy Seçimine Yönelik Uygulama”, Havacılık ve Uzay Teknolojileri Dergisi, Cilt:1, Sayı:4, Temmuz 2004, s.103-104.

Bir menkulün satın alındığı tarihteki değeri ile satıldığı tarihteki değeri arasında geçen sürede, piyasa değerinde ortaya çıkan değişmeler ise onun sermaye kayıp ve kazançlarını oluşturmaktadır. Hisse senetlerinin değeri, borsadaki arz ve talep değişmelerine bağlıdır. Tahvil satın alındıktan sonra piyasa faiz oranında meydana gelen değişmeler de tahvillerin sermaye değerini etkilemektedir. Örneğin piyasa faiz oranının düşmesi, eldeki tahvillerin sermaye değerini yükseltmektedir.

Yabancı tahvil ve hisse senetlerinin beklenen getirisini etkileyen önemli faktörlerden birisi de kur değişmeleridir. Kurların yabancı menkullerin ulusal para getirisini etkilemesi ve kur değişmelerinin önceden tam olarak öngörülememesi, yabancı menkul kıymet yatırımlarında ayrı bir risk doğurmaktadır. Gelir, riskin karşılığı olduğuna göre, riskten kaçınan bir yatırımcının yabancı menkullere yatırımda bulunması, bu ek riski karşılayacak ayrı bir prim talep etmesini gerektirebilir. Bu da yabancı menkullerden beklenen getirinin ancak yerli menkullere göre yeteri ölçüde yüksek olması durumunda bunların talep edileceği anlamına gelmektedir. Servetinin büyüklüğüne bağlı olarak belirli bir yatırım portföyü oluşturmak isteyen yatırımcının temel amacı, öngörülen bir risk düzeyinde en yüksek getiriyi elde etmektir. Bu da riskin dağıtılması için, her şeyden önce portföye katılacak menkullerin çeşitlendirilmesini gerektirmektedir. Portföy dengesi kuramının temel kuralına göre, riskin en aza indirilmesi açısından “bütün yumurtaların aynı sepete konmaması gerekmektedir”.

Yatırımcı portföyü hem yerli hem de yabancı menkullerden oluşturabilmektedir. Günümüzde sermaye piyasalarında yaşanan serbestleşme ile birlikte yabancı tahvil ve hisse senetlerinin alım satımı büyük ölçüde kolaylaşmıştır. Portföye yabancı tahvil ve hisse senetlerinin katılması, toplam portföy riskinin azaltılması açısından oldukça önemlidir. Çünkü, ulusal ekonomide yaşanabilecek olumsuz bir gelişme yerli menkulleri etkisi altına alırken, yabancı menkuller bundan fazla etkilenmeyebilir. Bu düşüncelerin ışığında yatırımcı, kendi öngörümlemelerine, zevk ve tercihlerine göre en uygun portföyü oluşturarak dengeye ulaşmaktadır81.

81

İşte portföy dengesi kuramının uluslararası sermaye akımları açısından taşıdığı önem bundan sonra ortaya çıkmaktadır. Bu kurama göre, uluslararası sermaye akımlarının iki kaynağı olabilir. Birinci kaynak, getiri ve risk oranlarında herhangi bir değişme yok iken, yalnızca yatırımcıların servetlerinin arttığı durumda ortaya çıkmaktadır. Ortaya çıkan yeni servet yerli ve yabancı menkul kıymetler arasında eskisi gibi dağıtılacak ve bu dağıtım sürecinde uluslararası piyasalarda bazı sermaye akımları görülecektir. Bunun gibi, yatırımcıların reel gelirlerindeki artıştan kaynaklanan sermaye akımları, uluslararası sermaye akımlarının sürekli akımlar bölümünü oluşturmaktadır.

Uluslararası sermaye akımlarının diğer ve daha önemli olan kaynağı ise, stok düzenlemelerine dayanmaktadır. Söz konusu türdeki bu düzenlemeler, yatırım alternatiflerinin risk ve getiri oranlarını değiştiren veya değiştirmesi beklenen bazı gelişmelerin yaşanması sonucunda ortaya çıkmaktadır82. Örneğin, yatırımcı portföyünü düzenlemiş ve dengeye ulaşmış bir durumda iken, yabancı faiz oranlarında yurtiçi faizlere göre bir yükselme ortaya çıktığında, yatırımcı portföyündeki yabancı tahvillerin payını artırıp yerli tahvillerin payını azaltarak, ortaya çıkan bu değişime uygun bir düzenleme yapacaktır. Böylece, yatırımcı yeni bir denge durumuna ulaşırken, yapılan bu ayarlama sermaye akımları üzerinde önemli bir etki doğuracaktır. Stok düzenlemelerinin yol açtığı sermaye akımları, gelir artışının doğurduğu sermaye akımlarından çok daha büyüktür. Çünkü yatırım portföyü yılların birikimi sonucunda oluşmaktadır ve dolayısıyla bunda yapılacak bir ayarlama servetteki yıllık artışlara göre çok daha etkili olacaktır83.