• Sonuç bulunamadı

2.2. POLİS İMAJINA ETKİ EDEN FAKTÖRLER

2.2.6. Polisiye İş Süreçleri

2.2.6.2. Polisiye İş Süreçlerinin Özel Boyutları

Polisin görevini yaparken sergilediği davranış tarzı oldukça önemlidir. Görevini yaparken polisin “kadife eldiven” benzetmesine uygun tavırlarını gören vatandaşlar “demir yumruk” benzetmesine uygun tavırlarını gören vatandaşlara göre daha pozitif hisler içerisinde olacaktır. Polisin çoğu halkla ilişkiler problemi “demir yumruk” benzetmesine uygun davranışlardan kaynaklanmaktadır (Mastrofski vd., 2001:53).

Polisin yaptığı görevden kaynaklanan bir takım özel durumlar söz konusudur. Bunlar polislik mesleğinin kendine has özelliklerine bağlı güç kullanımı ve kötü muamele, durdurma ve arama, önyargılı davranışlar gibi konularla ilgilidir.

Polisin kötü muamelesi ile ilgili algılamalar polis imajını belirleyen en önemli faktörlerden birisidir. Bu algılama ve değerlendirmeler büyük ölçüde kişisel bir takım özellikler ve geçmiş deneyimlerden etkilenmektedir.

Halkın polisin kötü muamelesi ile ilgili algılamaları gerçekte var olan kötü

muamele kadar önemlidir. Vatandaşların inanç ve beklentileri polisle

karşılaştıklarında gösterecekleri davranışları etkileyebilir. Bu inanç ve beklentiler, vatandaşların polis memurlarının ihtarlarına uymaları, suçları ihbar etme ve tanıklık yapma konusunda istekli davranmaları üzerinde etkilidir. Bu inanç ve beklentiler aynı zamanda bir şehirde yerel polis birimlerinin meşruluğu ve ırka dayalı gerilimler üzerinde güçlü etkiler yapar. Sonuç olarak, polisin sadece kötü muameleyi azaltması yeterli değildir. Aynı zamanda bu duruma uygun halk algılamalarını sağlayacak çalışmalar yürütülmelidir.

Böylece polisin yaptığı iş daha az tartışılır hale gelecek ve görevini daha etkili şekilde yürütmesi için uygun ortam oluşacaktır. Vatandaşın memnuniyeti, polisin suç kontrol çabalarına katkı sağlayacak ve polis biriminin meşruluğu artacaktır (Weitzer vd., 2008:399).

Polisin kötü muamelesi ve polis imajıyla alakalı üç genel durumdan söz etmek mümkündür:

• Birincisi, hem kişisel hem de ikincil polisin kötü muamelesi ile ilgili deneyimler, kendi bölgelerinde ve şehirlerinde kötü muamelenin yaygın olduğu görüşünü artıran bir kaynaktır.

• İkinci olarak, polisin kötü muamelesi ve davranışının medyada sık sık

yer almasının o bölgede ve şehirde yaşayan insanlarda, polisin kötü muamelesinin ve davranışının yaygın olduğu inancı yaratır. Polisin kötü davranışının sık sık medyada sunulmasının çok güçlü bir etkisi vardır. Polisin kötü muamelesinin sık olduğu konusundaki inancın yükselmesinde medya yayınları önemli bir etkiye sahiptir.

• Üçüncüsü, geceleri güvenlikle ilgili kişisel korkuları ve bölgedeki

önemli suçların var olduğu inancı şehir ölçeğinde polisin kötü muamelesinin sık olduğu algısının yükselmesine sebep olur. Yaşanılan bölgedeki suç şartları yine yaşanılan bölge ölçeğinde polis algılaması üzerinde etkilidir. Gündüz ve gece kişisel güvenlikle alakalı suç korkusu oturulan yer ölçeğinde kötü muamele algısını yükseltmektedir.

Yüksek suç oranlarının görüldüğü bölgelerde polis-halk ilişkileri sorunlu olma eğilimindedir. Polis böyle bölgelerde enerjisini suç mücadelesine harcar ve bunu yaparken de bölgede oturanlara karşı saldırgan ve gelişigüzel davranma eğilimindedir. Bu durumda polisin o bölgede kötü muamelede bulunduğu olayların sayısını artırmaktadır. Bu durum bölgedeki suç şartları ile polisin kötü muamelesi hakkındaki algılama arasındaki ilişkiyi açıklamamıza yardımcı olur.

Kötü muamele konusunda dikkat edilmesi gereken bir diğer konu ise halkın kötü muameleden ne anladığı ve bu konudaki toleransın ölçüsüdür. Zaman içerisinde halkın işkence ve kötü muamele konusundaki düşünceleri de değişmektedir. Önceleri kötü muameleden sadece fiziki müdahaleler anlaşılırken günümüzde bazı fiil ve uygulamalar psikolojik kötü muamele olarak kabul edilmektedir. Bu açıdan bakıldığında zaman içerisinde halkın kötü muamele konusundaki toleransının gün geçtikçe azaldığı söylenebilir. Polis, kötü muamele konusunda halkın değerlendirme ve toleransını zaman içerisinde belirli aralıklarla ölçmeli, işlem ve uygulamalarında bu değerlendirmeleri mutlak surette göz önünde bulundurmalıdır.

Son olarak bölge şartları kötü muameleyi analiz etme konusunda nelerin önemli olduğunu belirlemede etkilidir. Toplum Destekli Polislik uygulaması bölge sakinlerinin ve o şehirde yaşayanların polisin kötü muamelesini değerlendirmesi konusunda ciddi etkiler yapmaktadır. Toplum Destekli Polislik, halkla-polis arasındaki ilişkinin daha pozitif seyretmesine ve kötü muamele konusundaki algılamanın da daha düşük seviyelere gerilemesine sebep olmaktadır.

Polis imajı üzerinde etkili bir diğer konu ise polisin ön yargılı davranışlarına dair halk algılamalarıdır. Konuyla ilgili ABD’de yapılan çalışmalarda, halkın büyük bir çoğunluğu, polisin çok veya bir miktar önyargılı olduğunu düşündüğü tespit edilmiştir. Yine halkın büyük çoğunluğu polisin önyargılı tavrının çok genel olduğunu düşünmektedirler. Yine halkın büyük çoğunluğu aynı tür trafik ihlallerinde siyahların beyazlara oranla daha fazla durdurulduğuna inanmaktadırlar. (Mastrofski vd., 2001:53).

Ülkemizde her ne kadar renk ayrımına bağlı önyargılı davranışlarla ilgili bir değerlendirme olmasa da, insanlar polisin yaptığı uygulamalarda sosyo-ekonomik durumu iyi olanlarla daha düşük sosyo-ekonomik durumdaki insanlara aynı muamelede bulunmadığı iddia edilebilmektedir. Polisin bu tür sorunlarla karşılaşmamak için, özellikle halkın gözü önünde yapılan uygulamalarda yanlış anlaşılmalara sebebiyet verebilecek uygulamalardan kaçınması gerekmektedir.

Polislik mesleğiyle ilgili bir diğer özel durum ise durdurma ve kontrollerdir. Polisin bazı uygulamaları olayın doğası gereği negatif algı ve sonuçlara sebep olabilir. Trafikte durdurulan ve üzeri aranan bir şahıs yapılan bu uygulama kendisine uygun ve yeterli şekilde açıklanmadığında özelde yapılan uygulama, genelde ise polis hakkında negatif bir tutum geliştirecektir. Polisin durdurma ve arama sırasında sergilediği davranışlar da halkın bu kontrol ve uygulamaları nasıl değerlendireceği konusunda etkilidir. İnsanlar ırk veya etnik kökenleri sebebiyle bir takım kontrol ve aramalara maruz kaldıklarını düşünebilmektedirler.

Bu noktada insanların, haklı bir sebebe bağlı olarak durdurulduklarına ve arandıklarını inanmaları oldukça önemlidir. Bu durumda yapılan kontrol ve aramalar

polis hakkındaki değerlendirmeler ve polis imajı üzerinde olumsuz etki yapmayacak, aksi halde ise olumsuz sonuçlar ortaya çıkabilecektir.

Bütün bu sebepler bir arada düşünüldüğünde polisin, yapacağı arama ve kontrollerin yasal ve aynı zamanda da meşru olmasına özen göstermesi gerektiğini ortaya koymaktadır. Yapılan kontrol ve aramaların sebebi ve halka sağlayacağı faydalar uygun biçimde anlatılmalı ve yapılan işlemin meşruluğunu sağlayacak olan en önemli unsur olan halkın rızası sağlanmalıdır.

Yapılan kontrol ve uygulamalarda polisin vatandaşa karşı sergilediği tavır halkın bu uygulamaları olumlu veya olumsuz değerlendirmesi üzerinde etkili olan bir diğer faktördür. Uygulama sırasında halka karşı nazik, kibar, hoşgörülü ve saygılı davranması halkın olumsuz değerlendirmelerini en asgari düzeye indirecektir.

Yapılan uygulamalarda herkese eşit davranıldığı imajının oluşturulması oldukça önemlidir. Trafikte bazı araçların durdurulup bazılarının durdurulmadığı

şeklindeki algılama polis imajına ciddi şekilde zarar vermektedir. Esas itibariyle bir

trafik uygulaması sırasında tüm araçların durdurulması ve kontrol edilmesi fiziki olarak mümkün değildir. Ancak durdurulan araçların rastgele ve ayırım yapılmaksızın seçildiğini vatandaşlara anlatmak gerekir. Bu şekilde, yapılan uygulama meşru ve kabul edilebilir hale gelecektir. Benzer şekilde çok sayıda yolcunun bulunduğu bir otobüste sadece bir veya iki yolcunun indirilip durumlarının incelenmesi polis imajı konusunda negatif sonuçlar doğurmaktadır. Hiçbir suçu olmadığı halde topluluk içerisinde özel muameleye maruz kaldığını düşünen bu kişilerin olumlu bir polis imajına sahip olabilmesi oldukça güçtür. Polislerin yol uygulamalarında bu tip yanlış anlaşılmalara sebep olacak davranışlardan özellikle kaçınmaları polis imajı açısından olumlu sonuçlar doğuracaktır.

Polisin imaj konusunda en çok sorun yaşadığı konulardan birisi de rüşvettir. Polise daha önce rüşvet verdiğini iddia eden kişilerin polisin mesleki imajı ve genel imajı konusundaki değerlendirmelerinin diğer kişilere göre daha olumsuz olduğu tespit edilmiştir (Taslak ve Akın, 2005:286). Polisin rüşvet istediği vatandaşlar polisi yozlaşmış ve hatalı davranışların diğer şekilleriyle bağdaştırmakta ve doğal olarak polise daha az güvenmektedir.

Yapılan araştırmalarda, rüşvetin polis tarafından istenmesi ile birlikte başka bir kamu görevlisi tarafından istenmesinin de polise güven ve polis imajı üzerinde etkili olduğu bulunmuştur. Bu sonuç polise güven ve polis imajı ile diğer kamu kuruluşlarına güven arasında bir ilişki olduğunu ortaya koymaktadır (Ivkoviç, 2008:429).