• Sonuç bulunamadı

Plâtoncu Đdeal Site Düzeninde Akıl ve Filozof-Kral

4. PLÂTONCU ĐDEAL SĐTE DÜZENĐNĐN ÖZELLĐKLERĐ

4.2. Plâtoncu Đdeal Site Düzeninde Akıl ve Filozof-Kral

Platon, ideal devletini oluştururken, “tek bir şey var ki, onu değiştirirsek, sanırım bu devletin durumu değişir” dediği filozof-kral’ın ideal devlet sistemindeki yerini belirtirken, filozof-kral’ın toplumsal yaşamda kötülüklere son vermesi ve siyasal istikrarın sağlanmasındaki önemine vurgu yapar.72 Ona göre filozoflar, her zaman bütünü ve gerçeği görmeyi severler. Bu yüzden Platon, dönemindeki filozof tanımlarından farklı olarak, insanın gücü yettiği ölçüde Tanrı’nın fiillerine benzemesi, ebedî ve tümel olan varlıkların hakikatini, mahiyet ve sebeplerini bilmesi, hakikati sevmesi, formlar ya da idealar dünyasının âşıkları ve gözlemcisi gibi tariflerle filozofa yeni tanımlar katmıştır.73

68 Platon, Devlet, s. 521.

69 Uslu, Platon’da Düzen Sorunu, s. 186.

70 Platon, Devlet, s. 523; Weber, Alfred, Felsefe Tarihi, çev. H. Vehbi Eralp, Sosyal Yay., Đstanbul, 1993, s. 64.

71 Uslu, Platon’da Düzen Sorunu, s. 187.

72 Hacıkulaoğlu, Hale, Platon’un Devlet Kuramı, Ara Yay., Đstanbul, 1991, s. 36.

73 Popper, Karl R., Açık Toplum ve Düşmanları, çev. Mete Tunçay, Cilt: 1, Remzi Kitabevi, Đstanbul, 1989, s. 144.

Platon'un ideal düzen anlayışı, parçaların uyumlu bütünü anlayışı ile bu parçalardan en önemlisinin akıl olduğu anlayışına dayanmaktadır. Tabii durum, diğer öğelerin, aklın egemenliğine girmesidir. Mevcut devlet düzenlerinde, filozoflar kral ya da krallar gerçek ve ciddî anlamda filozof olmadıkça, yani siyasal güç ile akıl gücü birleşmedikçe, kesin bir kanunla herkese yalnız kendi yapacağı iş verilmedikçe, ideal site düzeni ortaya çıkamayacaktır.74 Filozofun yöneticiliği, sitede aklı güçle birleştirme fonksiyonu görecektir.

Bu durumu Platon, Yasalar’da geçen, yedi farklı yöneten yönetilen eşleştirmesinde açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Bunlar: (1) Anne babanın, çocuklarını yönetmesi, (2) Soyluların, soylu olmayanları yönetmesi, (3) Yaşlıların, gençleri yönetmesi, (4) Efendilerin, köleleri yönetmesi, (5) Güçlünün, zayıfı yönetmesi, (6) Bilgenin, bilgisizi yönetmesi, (7) Kura çekilmesi sonucu kazananın, kaybedeni yönetmesidir.75

Platon, bunlardan güçlünün zayıfı yönetmesini anlatırken, "yasa yeryüzünü, insanları ve tanrıları yönetir" sözüyle bu tür bir yönetimin, tabiatta en sık rastlanan yönetim tarzı olduğunu savunur. Bununla birlikte, Platon'a göre tabii olan yönetim, güçlünün güçsüzü yönetmesi değil, bilgenin bilgisizi yönetmesi, yani aklın hükümran olmasıdır. Çünkü kanunların zorla değil, ikna yoluyla, gönülden boyun eğenleri yönetmesi, asıl tabiata uygun olan yönetimdir.76

Platon, "en iyi ve en doğru insan, aynı zamanda en mutlu olandır. Bu adam da, en kral tabiatlı ve kendini kralca yönetendir"77 diyerek aklın yönetimini, iyiliğin ve doğruluğun yegâne şartı olarak görmüştür. Đdeal sitede akıl ne denli hükmedici olursa, tabiatına o denli uygun davranmış olur. Yani ideal site düzeni, aklın en çok hükmettiği sitedir. Aklın yönetiminde olmayan sitelerin bir düzene sahip olduklarından, hatta bir devlet olduklarından bile söz edilemez.

Platon’a göre aklın hükmetmediği site tabiata aykırıdır. O, aklın yönetimindeki site düzeninde, her sınıfın kendine özgü, gerçek hazları elde edip, mutlu olacağını savunur. Aklın yönetmediği sitede bilgelik, cesaret, ölçülülük, doğruluk ve adalet gibi

74 Platon, Devlet, s. 569.

75 Platon, Yasalar, s. 128-129.

76 Platon, Yasalar, s. 129.

77 Platon, Devlet, s. 688.

erdemler bile insanların felaketine yol açabilir.78 Aklın yönetimindeki sitede, diğer öğeler, tabiatlarına özgü hazları ve mutlulukları elde edebileceklerdir.79

Platon, ideal sitede filozofun görevini anlatırken, “âlemde Demiurgos, insan ruhunda akıllı parça neyse, sitede de filozof odur ve tanrısal aklı temsil eder” diyerek, site için onların önemine değinir.80 Platon'un anlayışında devleti yönetmek, ayakkabı yapmak gibi çok özel bir yetenektir.81 Đnsanları yönetmek, bilgi grupları arasındaki en zor, en büyük bilgidir ve on bin kişilik bir sitede elli insanda bile bulunmaz. Bu yüzden ideal site düzeninde, yönetim az sayıda insanın elinde bulunmalıdır.82

Platon, Devlet’te, filozof-kralın bilgisinin, bütünlüğün bilgisi olduğunu vurgulayarak ona güvenilmesini ister. Çünkü filozof, tanrısal ve insanî işleri bütünlüğü içinde kavramaya çalışır. O, varlığın tamlığının bilgisine varabilmelidir.83 Đdeaları birbirleriyle ilişkileri içinde bütünlüklü biçimde kavrayabilme yetisi, bir yandan site düzenini, âlemdeki düzenle uyumlu kılarken, diğer yandan sitedeki her öğenin yerli yerine oturtulabilmesi için filozofa gerekli bilgi altyapısını sağlar.84

Đdeal site yönetiminde eğitim, Đyi’nin elde edilmesidir. Bunun bilgisi, diyalektik yöntemi kavrayabilen yönetici sınıfının görevidir. Đyi kavramı ya da ideası, bilginin en yüksek konusudur. Bu bilgi, aynı zamanda sitede düzene ve erdeme dair ne varsa hepsini bütünleyen en yüksek ilkedir. Bu yüzden, kurulan devletin eksiksiz olması için, bu bilgiye ulaşan ve önem veren en azından bir yönetici bulunması gerekir.85

Platon, Devlet’te ne eğitimsiz ve doğrudan habersiz kimseleri ne de ömürlerini

78 Platon, Devlet, s. 589.

79 Platon, Devlet, s. 696.

80 Platon’un Timaeos isimli diyalogunda açıkladığı Demiurgos, fiziksel ya da maddî dünyayı yaratmış olan Tanrı ya da tanrısal güç anlamına gelmektedir. Demiurgos, fiziksel dünyayı varlığa getiren yaratıcı bir ilke ya da güç değildir. Duyusal dünyayı, kaotik ve şekil almaya direnç gösteren maddeye, ezelî, ebedî, değişmez, yetkin ve ideal formlara bakarak şekil vermek suretiyle yaratılmıştır. Hem akılla anlaşılabilir dünyanın dışında olan bir Tanrı olarak Demiurgos, ona idealar dünyasının özelliklerini, akılla anlaşılabilir dünyanın formlarını yüklemek suretiyle, düzenden yoksun belirsiz maddeye düzen ve form kazandırır. Demiurgos’un bu faaliyeti, sonuçta duyusal dünyada ideaların ya da ideaların gölgelerinin ortaya çıkışına yol açar. Buna göre, maddî dünya sahip olduğu düzen ve belirliliği her şeyden önce idealar dünyasına ve ideaların yapısını maddeye aktaran Demiurgos'un faaliyetine borçludur. Bk. Cevizci, Ahmet, Paradigma Felsefe Sözlüğü, Paradigma Yay, Đstanbul, 1999, s. 210-211.

81 Ebenstein, William, Siyasal Felsefenin Büyük Düşünürleri, çev. Đsmet Özel, Şule Yay., Đstanbul, 1996, s. 20-21.

82 Eflâtun, Devlet Adamı, çev. Behice Boran ve Mehmet Karasan, MEB Yay., Đstanbul, 1994, s. 76.

83 Platon, Devlet, s. 583-584.

84 Platon, Devlet, s. 635.

85 Platon, Devlet, s. 604-605.

araştırmayla geçirmelerine izin verilen insanları devletin başına geçirilmesini uygun bulmaz. Çünkü ona göre birinciler, kamu işlerinde yöneldikleri belli hiçbir amaçları yoktur; ikincilerse devlet yönetimiyle uğraşmaya istekleri yoktur. Çünkü bunlar kendilerini daha dünyada iken Mutlu Adalara ulaşmış sayarlar.86

Platon Devlet’te, tanrısal bir yapı olarak gördüğü aklın yönetimine tam manasıyla güvenmiştir.87 Devlet Adamı'nda ise, yöneticinin dinsel bir niteliğe sahip olduğu söyler. Bunu diğer devlet yönetimlerinden örnekler vererek açıklar. Örneğin Mısır'da rahip asaletine sahip olmayan bir kral, saltanat süremez. Aşağı tabakadan biri zorla krallığa yükselmişse, yönetimde tutunabilmek için rahipler sınıfına girmek zorundadır. Helenlerde de yüksek din hizmetlerinin en önemlilerini görmek işi, en yüksek devlet adamlarına emanet edilmiştir88 diyerek, yöneticinin filozof olmasının yanı sıra dinsel yönüne de vurgu yapmaktadır. Buna bağlı olarak o, Yasalar'da, ideal yöneticide bulunması gereken özellikleri sıralarken, tanrıların varlığına ilişkin açık kanıtlar getirme şartı öne sürer.89 Bu iki gerçek kavranmadıkça, insan dindar olamaz.

Dindar olmayan biri de, siteyi yönetecek yetkinliğe ve yeterliliğe erişemez.90 Böylece Yasalar'da, yöneticiler, aynı zamanda dinsel kimlik taşıyan kişiler olarak betimlenmiştir.91

Dolayısıyla en iyi düzene kavuşmak isteyen site, bir yandan kadın, çocuk ve eğitim ortaklığıyla savaş ve barışta iş ortaklığını kabul etmeli, öte yandan filozof ve savaşçı olarak en iyi oldukları ortaya çıkanlarla birlikte, dinsel yönleri de olanları kral tanımalıdır.