• Sonuç bulunamadı

DEMOKRASĐ ANLAYIŞLARI VE ÇAĞDAŞ DEMOKRASĐLER

PLATON VE FÂRÂBÎ’NĐN ĐDEAL YÖNETĐMLERĐNĐN KARŞILAŞTIRILMASI

8. DEMOKRASĐ ANLAYIŞLARI VE ÇAĞDAŞ DEMOKRASĐLER

Batı siyasal sistemi, kendi toplumsal gerçekliklerinden doğmuş ve uzunca bir süreç sonrasında bugünkü konumunu almıştır.428 Tarihsel olarak, Batı siyasal sistemi içerisinde doğmuş olan demokrasi, büyük toplumsal mücadeleler, iç savaşlar ve yönetilenler ile yönetenler arasındaki çekişmeler sonucunda “bir uzlaşma” rejimi olarak şekillenmiştir. Halkın (demos) iktidarı, yönetimi anlamına gelen ve Batı’ya özgü felsefî temelleri olan demokrasi rejiminin temel özelliği, iktidarın belli dönemlerde zor ve şiddet kullanmaksızın, seçimle el değiştirmesidir.429

Demokrasi, devlet yönetiminin özgürlüklere müdahalesini mümkün olduğunca en aza indirgeyen, bugüne kadar keşfedilmiş en iyi yönetim şeklidir. Bununla birlikte, katılımcı demokrasinin kolayca yozlaşarak tiranlığa dönüşeceği, çok eski bir gözlem ve iddiadır. Çağdaş demokratik siyasette yaygın olan katılım öğesi, yönetimin halkın coşkusu ile yürütülen bir faaliyet olmadan ziyade, teoriler ile öğrenilen özel bir faaliyet olduğu görüşüyle ters düştüğü için özellikle hoş görülmez.

Demokrasiye, Antik Çağ’dan günümüze kadar çok şiddetli eleştiriler gelmiştir.

Bu eleştirilere göre demokrasi, birilerini özgürleştirirken ve kullandıkları hakları meşrulaştırırken, diğerlerini bu özgürlük alanına uymaya zorlamaktadır. Demokrasi yoluyla güçlü, gücünü devam ettirmeye, yoksullar da daha çok fakirleşmeye devam etmektedir. Eşitlik ve özgürlük uğruna bireyler, topluluklar ve kurumlar birbirleriyle mücadele ederek kimlik kaybına uğramaktadırlar.

Demokrasinin insanlardan beklediği yüksek ahlâk, geniş felsefî görüş ve yargıların doğruluğu gibi ilkelere kitleler sahip oldukları zaman, bu sistemler işe yaramakta ve uygulanma fırsatı bulmaktadır. Đşte Platon ve Fârâbî de erdemli yönetim erdemli insanı, erdemli insan da erdemli yönetimi tamamladığı zaman siyasal düzenin varlığı tutarlı olacaktır.430

428 Bülbül, Kudret, Bir Adamı ve Siyasal Düşünür Olarak Said Halim Paşa, Kadim Yay., Ankara, 2006, s.

235.

429 Ashford, Nigel ve Stephen Davies, (ed.), A Dictionary of Consevtive & Libertarian Thought, Routledge, London, 1991, s. 63.

430 Fârâbî, Kitabü’l-Mille, s. 55

Platon ve Fârâbî, siyaset felsefelerinde erdemsiz yönetimler içerisinde yer alan demokratik şehri, ulaşılması gereken en son hedef olarak koymamışlardır. Onların en son koydukları hedef, erdemli yönetimin egemen olduğu erdemli devlettir.

Fârâbî’nin demokratik şehri ifade etmek için kullandığı “el-Medînetü’l-Cemâiyye” kavramının “topluluk” anlamını içermesi, bu şehir biçiminin toplumsal içeriğinden kaynaklanmaktadır. Cahil şehirlerin hepsinin birer prototipini ve bu şehirlerde halkın sergilediği her bir karakterin yansımasını, özgürlüğün egemen olduğu demokratik şehirde bulmak mümkündür.

Fârâbî, demokratik şehirde cahil şehirlerin sonuncusu olarak mütalâa eder. Oysa Platon, şehir biçimlerini sınıflarken demokrasiyi ikinci derecede kötü, yani en kötüden iyi saymıştır. Temeli mutlak özgürlüğe dayanan demokratik şehir, her bireyin istediği şeyleri rahatlıkla yapabildiği şehirdir.431 Bu şehir türünde herkes, çeşitli amaçlarına ulaşmak için özgürlüğün son derece gerekli olduğuna inanır.

Platon ve Fârâbî, demokratik şehre eleştirilerinin temelinde bu şehrin siyasal yapısına yönelik unsurlar öne çıkmaktadır. Platon’un ideal devlet sisteminde filozofa, hem koruyucular sınıfından olma hem de uzun ve sıkı bir eğitim sürecinden geçme şartından sonra, ancak elli yaşlarında yöneticilik makamına gelme yetkisi verilirdi.

Benzer bir şekilde, Fârâbî’nin erdemli şehrinde ise, faal akılla bağlantı kurma şartı, yönetici için en önemli şarttır.432 Bütün bu kriterlerle hiçbir şekilde ilgilenilmeyen demokratik şehirde vatandaşlar, yöneticilik için yetenekli olup olmadığına bakmadan, herhangi birisini başkanlığa getirebilirler. Herkesin başkan olma şansı olduğuna göre bu şehirde, gerçekte yönetenle yönetilen arasında bir farkın olmadığı olgusu ortaya çıkıyor.433 Çünkü halk, iktidarı kendilerine daha fazla özgürlük verecek ve özel isteklerini gerçekleştirme konusunda daha fazla fırsat tanıyacak olanlara teslim etmeye her zaman hazırdır.

Platon tarafından tiranlıktan sonra en kötü ikinci rejim olarak kabul edilen demokratik devlet, gerek sosyal yapısı, gerek lider anlayışı, gerekse yaşamın hedefleri bakımından Platon’un ideal devlet tasavvuruyla hiçbir şekilde örtüşmemektedir. Ona

431 Fârâbî, Fârâbî, el-Medinetü’l-Fâzıla (Đdeal Devlet), s. 133.

432 Đttisal teorisine göre, ittisal, Yüce Allah, aşkın varlıklar ve evrenin tümü hakkında nazarî bilginin olabildiğince en fazlasına sahip olmaktır. Bk. Aydın,“Fârâbî’nin Siyasî Düşüncesinde Saadet Kavramı”, s. 303.

433 Fârâbî, es-Siyasetü’l-Medeniye, s. 99.

göre, cahil halkın kendi seçtiği yeteneksiz siyasetçilerce yönetilen demokraside, hiçbir erdeme, doğruluğa yer yoktur. Her şeyden önce adaletten söz edilemez. Bu yönetim soy, sop, servet, eğitim vb. farklılıklara bakmaksızın herkese eşit haklar sağlar.434 Bu durum ise, sonuçta eşitsizliğe yol açar.

Platon, demokrasilerde doğabilecek otorite boşluğunu zorbaların dolduracağını belirtir. Saygısızlığın nezakete, kargaşanın özgürlüğe, israfın cömertliğe, yüzsüzlüğün de yiğitliğe dönüşerek bütün değerlerin altüst olduğu demokratik devlette aşırı özgürlük isteği, başka değerlerin küçümsenmesine, sınıf çatışmalarına ve sonuçta tiranlığa götürecektir.435

Platon ve Fârâbî, demokrasiyi erdemli olmayan bir yönetim biçimi olarak görmektedir. Her iki filozof da, özgürlük ve eşitlik ilkeleri üzerine dayanan, gerçek mutluluğu ve erdemi önemsemeyen demokrasinin, ciddî yanlışlıklar taşıdığını düşünmektedir.436 Onların demokrasi ile ilgili olarak işaret ettikleri tehlikelerin bir kısmı, modern demokrasiler için de bir tehdit olarak görülmektedir. Dolayısıyla onların demokrasi eleştirilerinin bir kısmı, günümüz siyaset düşünürlerinde dile getirdiği hususlardır.

Fârâbî’de dikkat çeken bir husus, demokratik şehrin ana özellikleri arasında sayılan eşitlik ve özgürlüğün doğrudan olumsuz bir değer olarak belirlenmemesidir.

Eşitlik ilkesine yöneltilecek en önemli itiraz, şüphesiz Fârâbî’nin doğuştan veya sonradan kazanılan özelliklerin insanları farklı kıldığıdır. Diğer yandan, yine Fârâbî doğuştan yetenekli olmasına karşın hiçbir eğitim sürecinden geçmemiş bir kişinin yönetim mesleğinde, eğitilmiş olana karşın ikinci planda yer alması gerektiğini savunur.437 Ayrıca ona göre akıl, potansiyel olarak bütün insanlarda var olan ve ancak işlendikçe insanı gerçek bilgiye eriştiren bir güçtür. Dahası insan, tüm diğer varlıklardan farklı olarak, hiçbir şey için araç konumunda olmayan, kendi başına amaçtır. O zaman doğuştan getirilen yetenek burada mutlak anlamında alınamaz. Bu da bizi eşitliğin

434 Platon, Devlet, s. 662.

435 Platon, Devlet, s. 665.

436 Nejjar, Fauzi M., “Democracy in Islamic Political Philosophy”, Studia Islamica, Sayı: 51, Paris, 1980, s. 107-172.

437 Fârâbî, es-Siyasetü’l-Medeniye, s. 43.

erdemli, ideal bir toplumsal düzende tercih edilmesinin önünün açık olduğu sonucuna vardırır.438

Fârâbî’ye göre demokratik şehirde herkesin eşit olması, yöneten ile yönetici arasında hiçbir ayrılığın olmamasına yol açacak, bu da gerçek bilgiden yoksun olan toplum genelinin yönetimi sürekli eleştirmesine ve yönlendirmesine neden olacaktır.

Nitekim o, erdemli bir toplumda ortaya çıkabilecek muhalif kişi ve gruplar için türediler

“ayrık otları” (nevâbit) terimini kullanmaktadır. Türediler teriminin, deyim yerindeyse erdemli toplumda ortaya çıkabilecek ikiyüzlülük, kuşkuculuk, önyargılı olma gibi hastalıklara yol açan kişiler için kullanılmış olduğu açık olmakla birlikte, bu kişilerin iktidara muhalif olmaları yüzünden bu tür bir adla nitelendirildiği de bir gerçektir.

Platon ve Fârâbî’nin erdemsiz şehirlerinin özellikleri, yapılanmaları ve görüşleri günümüz siyaset felsefesi açısından da önem arz etmektedir. Örneğin Fârâbî, Platon’dan farklı olarak demokratik şehre daha iyimser bakmaktadır. Demokrasiye her iki filozofun yönelttiği eleştirilere baktığımızda, Platon’daki ironik demokrasi eleştirisine karşın, Fârâbî demokrasiye daha ciddî eleştiriler ve değerlendirmeler yapmaktadır.439

Fârâbî’deki demokrasi anlayışı ile günümüzün modern demokrasi anlayışı ve uygulaması arsında büyük farklar bulunmaktadır. Günümüzde, Đslâm düşüncesinde demokrasi denilince, daha çok icma, şura, insan hakları, adalet ve eşitlik gibi ilkeler ön plana çıkmaktadır. Bu kavramların Đslâm dini ile birebir örtüşüp örtüşmediği konusunda da bir takım tartışmalar yapılmaktadır.440

Günümüz devletlerinin Platon ve Fârâbî’nin idealize ettiği erdemli devletlerden çok uzak olduğu bir gerçektir. Günümüz dünyasında yaşananlar, erdem ve mutluluk kavramlarından ziyade güç ve pragmatizm hâkim olduğu bir gerçektir. Dolayısıyla Platon ve Fârâbî’nin siyaset felsefelerindeki öneriler ve demokrasi eleştirileri günümüz için büyük önem arz etmektedir.