• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 1: ÇEVİRİ VE TOPLUM

1.2. Toplumbilim Odaklı Kuramların Çeviri Eylemine Etkileri

1.2.3. Pierre Bourdieu’un Sermaye Kuramı ve Çeviri Alanına Etkisi

Bourdieu, toplumsal sınıflandırmaları, bunlara egemen güçlerin yeniden oluşumunu ve bunlara ilişkin toplumsal mücadeleleri çözümlemeye çalışmaktadır. Burada ekonomik etkenlerden çok toplumsal ve kültürel etkenler önemlidir. Sınıfsal yapılanmaların yeniden oluşturulmasında toplumsal aktörlerin edindikleri sermaye birikimlerinin rolü büyüktür. Aktörler tarafından üretilen dil ve kültürel beceriler toplumsal mücadele için kaynak oluşturmaktadır. Bu anlamda sermaye Bourdieu için:

Sermaye, kişinin belirli bir toplumsal alana katılımını ve bu alan içerisinde rekabetin getirdiği özel kazançlara ulaşmasını mümkün kılan belirli bir toplumsal arenada mevcut etkili bir kaynaktır (Akt: Göker, 2010: 62).

Bourdieu’nün yukarıdaki sermaye kavramı tanımı, sermayenin alanlar içerisinde farklı şekillerde incelenmesi gerekliliğini ortaya koymaktadır. Buna göre, Bourdieu sermaye türlerini; ekonomik (maddi ve parasal değerler), kültürel (bilgi, beceri, yetenek gibi değerler), toplumsal ya da sosyal (belli bir gruba ait olma) ve simgesel ya da sembolik sermaye olarak tanımlamaktadır.

Ekonomik Sermaye: Maddi kaynakların elde bulundurulması ile elde edilen sermaye

türüdür. Başkasına yapılan iş veya kendi işinden kazanılan üründür. Her an paraya dönüştürülebilir kaynaklardır (toprak sahipliği, doğal kaynaklar, taşınmazlar vb.).

Kültürel Sermaye: Bourdieu’nün sosyolojisinde en önemli ve merkezi yer tutan

kavramdır. Kültürel donanım yani bilgi, beceri, sanat ve yaratıcılık gibi sermaye kaynaklarıdır. Bourdieu tarafından kültürel sermayenin içselleştirilmesinden, kurumsallaşmasından ve nesnelleşmesinden bahsedilmektedir. Kültürel sermaye bir birikim eylemidir. Bu anlamda nesnelleştirilmiş sermayeye dönüşmektedir.

Nesnelleştirilmiş kültürel sermaye daha sonra ekonomik sermayeye dönüşebilmektedir. Ancak nesnelleştirilen sermayenin içselleştirilmesi zamana bağlıdır.

Sosyal (Toplumsal) Sermaye: Bir gruba ait olmakla birlikte edinilen kaynaktır.

Bourdieu’ya göre; sosyal sermaye kurumsallaşmış ve sürekliliği olan ağlara katılan eylem kaynaklarını temsil etmektedir. Sosyal ilişkilerin (arkadaşlık, üyelik vb.) kurulması güven ve saygınlık kazanımlarını da beraberinde getirir. Gerekli çalışmalar bağlamında oluşturulması gereken ilişkiler aracılığı ile destek sağlanabilmekte ve toplumsal sermaye çoğalabilmektedir.

Sembolik (Simgesel) Sermaye: Tüm sermaye türlerinin bir toplumda algılanış

biçimidir. Bu algı aynı zamanda yasal tanınma şeklidir. Toplumun değerler sistemi çerçevesinde statü ve prestij kazandıran bir kaynaktır. Alan içerisindeki güç ilişkilerinde en etkili sermaye biçimidir. Sembolik sermayeye sahip olmak veya diğer sermaye türlerini sembolik sermayeye dönüştürmek her zaman bireylerin yararına olabilecek bir durumdur.

Eyleyenlerin toplum içerisinde bulundukları konum itibarıyla, bir alan içerisindeki güç kaynakları sermayeleridir. Güç kaynaklarının dağılımı ile eyleyicinin toplumsal yeri belirlenmektedir. Her birey farklı oranda farklı sermayeye sahiptir. Bourdieu bunu şöyle açıklamaktadır:

Aktörler farklı hacimdeki sermayelere sahiptir. Bundan dolayı toplum içerisindeki farklı oyunlarda yer alırlar. Her bir sermayenin yapısı; yani ekonomik, sosyal, kültürel ve sembolik sermaye arsında ki ilişki daha ziyade aktöün sahip olduğu sermayenin toplumsal ve üstünlük derecesini göstermektedir. Farklı sermaye yapılarına sahip aktörler toplum içerisinde gerçekleşen oyunlara uygun olarak farklı oyun stratejileri gerçekleştirirler (Akt: Arı, 2014: 135).

Bireysel sermaye farklı alanlarda bireyin birikimdir. Sermayenin birikimi tarihsel süreç içerisinde olmaktadır. Toplumsal yapısı olan sermaye, zaman içerisinde birikim yapmanın yanında arttırılabilir ve geliştirilebilir. Sermaye türleri bireyin maddi ve manevi anlamda sahip olabileceği tüm kazanımları ifade etmektedir. Sermaye, bu anlamda bir nesne gibi somut veya bilgi, yetenek gibi soyut olarak içselleştirilmiş olabilir. Bu durumda, Bourdieu’ya göre, sermaye toplumsal konumlarda zıtlık oluşturan bir durum ortaya çıkarmaktadır. Bireyin toplum içerisindeki özel konumu, onun habitus

kaynakları ile alakalıdır. Temel düşünce bazında Bourdieu’nün tüm kavramları birbirini tamamlamaktadır. Schwingel’e göre:

Bourdieu’nün alan kavramıyla sermaye kavramının karşılıklı olarak birbirini tanımladığını ve tıpkı alan ve habitus gibi, alan ve sermayenin de birbirinden ayrı düşünülmeyeceğini belirtmiştir. Analatik ve kavramsal olarak ayırt edilen sermaye türleri özel alanların ayrımlaşmasının kuramsal kriterini ortaya koymaktadır. Sahip olunan sermaye türünün pratik kullanımı, belirli bir alan içerisinde yer alan aktörün eylem ve kazanma

şansını belirlemektedir (Schwingel, 2003: 86).

Sermaye toplumsal yapıların oluşturulmasında dinamik bir güçtür. Bu gücü farklı kategorilerde sahip olan kimseler o alanda egemen kimselerdir. Bu anlamda sermaye, türleriyle birlikte toplumsal farklılaşmanın enerji kaynağıdır. Bu anlamda Göker (2010) sermayenin alan içerisinde enerji kaynağı olmasını şöyle açıklamaktadır:

“Enerji”, alan içindeki alışkanlığı ve güce dönüştürülebilmesi bağlamında sermaye kavramı için aslında metafordan daha fazlasıdır. Eyleyicilerin sosyalleşme tarihleri sayesinde sahip oldukları özellikler ve yatkınlıklar (dini, aidiyet, eğitimsel birikim, yeme alışkanlıkları, konuşma tarzı vb.) ve bunların diğer eyleyicilere ilişki içinde mübadele edilmesi (tanıma, ktsama, tabi olma, paylaşma vb.) olarak sermaye etkisi içinde (yeniden) üretilip tedavüle sokulduğu alanda kendini gösteren, değerini, alan dinamikleri içerisinde kazanan bir toplumsal ilişki, toplumsal enerjidir (Göker, 2010: 278).

Bourdieu’nün sermaye kavramı çeviribilim alanı ile ilişkilendirildiğinde, çeviri edincini kazanmak için ayrılan zaman, kültürel sermayenin edilmesi için yapılan yatırımdır. Yatırım daha sonraki süreçte, Holz-Maenttaeri’nin(1984) tarif ettiği şekilde ya da ekip olarak uygulanabilir ve bu yolla maddi hale getirilebilir. Prunc’a göre ise;

İçselleştirilmiş kültürel sermaye karşılığında ödeme yapılacak bir performans

olarak ekonomik sermayeye dönüştürülebilir. İçselleştirilmiş kültürel sermayenin görece ekonomik değeri, konumuna ve belirli bir alan da bu beceri ve yetenekler için oluşan talebe bağlıdır (Prunc, 2013: 180).

Yine kültürel sermaye eğitim, bilgi ve becerilerin edinilmesiyle ürünlerini sunmaktadır. Kurumsallaştırılmış kültürel sermaye birikimleri, içselleştirilmiş sermaye birikimlerinden toplum içerisinde bulunduğu konuma göre bağımsızdır. Bu düşünceden hareketle; kurumsallaştırılmış sermaye, çeviribilim alanında da Prunc’a göre:

Kurumsallaştırılmış kültürel sermaye, otorite kurumlar- çeviri alanında özellikle üniversiteler, yüksekokullar ve bazı özel kurumlar- tarafından verilen (eğitimle alınan) unvanlar şeklinde edinilir (Prunc, 2013: 181).