• Sonuç bulunamadı

Y. Ö.K DÖKÜMANTASYON MERKEZİ TEZ VERİ FORMU

2.6 Petrol ve Sosyal Sorunlar

Azerbaycan ekonomisi önemli bir döneme geçmiştir. Bu dönemde gündemde olan en önemli problem ekonomide altyapının oluşturulması, ekonomik artışın hızlandırılmasıdır. Son beş senede Azerbaycan’da ekonomik artış yüksek olsa da ekonomide artışın uzun süreli olması güvenli değildir, bu sorun ise çözülmelidir. Bundan başka tehlikenin kaynağı artışı etkileyen faktörlerin yönetilemez olmasıdır. Her kese de belli olduğu gibi şimdiki artışı iç üretimden daha fazla yabancı yatırım ve şartlar etkilemektedir. Şimdiki artış daha fazla dünya borsalarında petrolün fiyatlarının artmasından ve petrol sektörüne yapılan yabancı yatırımlara bağlıdır. Bu faktörler de bizim irademiz dışındadır. Bu kısa vadeli dönem için ekonomik gelişimin kaynağı olsa da uzun ve orta vadeli gelişme için tehlike olabilir. Bu tür durumlarla ekonomisi ham ürünlerin ihracatına dayalı ülkelerde (Nijerya, Venezuela, Suudi Arabistan, Kamerun, Cot’Divuar, Kosta-Rica, Kongo vs.) karşılaşmıştır. Azerbaycan ekonomisinde de bu tür sorunların ortaya çıkışı beklenmektedir. Bu ülkelerin tecrübesini dikkate alırsak, Azerbaycan’ın önünde bu sorun durmaktadır: Sanayi üretimini ve ihracatını öyle dengelemek gerekmektedir ki, enerji kaynaklardan asılılık azalsın.

Bu problemin çözülmesinin ekonomik eserlerde farklı yaklaşımları vardır. Büyük petrol rezervleri olan ülkelerin çoğunluğunda petrol gelirlerinin, vatandaşların gelirlerin artırılmasına yöneltmek mümkün olmamıştır. Acaba Azerbaycan bu ülkelerden biri mi? Bu soruyu cevaplamak için konuya yaklaşımlara göz atarken bir şeyi kabul etmek zorlaşıyor: Niye tabiatın verdiği kaynaklar ekonomik başarısızlığa neden oluyor? Ama tecrübede görülüyor ki, bazı kaynakların üretiminde ortaya çıkan negatif etkiler pozitif etkileri de aşmaktadır, sonda negatif etkiler öne çıkmaktadır. Kaynakların hacmi ile ülkede ekonomik artış rakamları arasında görülen dengesizliği çeşitli yönden izah ediliyor. Neden böyledir? Bu soruna ekonomistler ilmi net bir cevap bulamamaktadır. İstenilen faktörün lehine ve aleyhine birçok şeyler söylemek mümkündür. Onların arasında en popüler olanı "Hollanda Hastalığı”dır". Son zamanlarda ekonomik araştırmalarda ve basında bu terimle çok rastlıyoruz. Ama maalesef bu terim bir çok hallerde doğru anlaşılmıyor. 87

2.7 "Hollanda Hastalığı"

Geçen yüzyılın 50-60’lı senelerinde Kuzey Denizinin Hollanda bölümlerinde büyük doğal gaz rezervleri bulunmaktadır. Bu gazın ihracatıyla Hollanda’ya büyük miktarda döviz girmiştir. Yerli paranın paritesi artmaya başlamış, ihracat alanlarında aksamalar görülmüştür. Bu olay ekonomi teorisinde "Hollanda Hastalığı" olarak adlandırılmaya başladı. Milli paranın paritesinin yükselmesi ülkede üretilen ürünlerin maliyetini artırmaktadır, bununla iç pazarda üretim gereksiz olmaktadır. Sonuçta da üretim aksamaktadır. Bundan başka ülkenin ithalatı artmağa başlamakta, milli üretim çökmektedir. Ülke ihracatında ham petrol ve doğal gaz en önemli yere sahiptir. İnsanların tükettiği gıda ürünleri, sanayi ürünlerinin büyük kısmı ithal olunan mallarından oluşmaktadır. Burada şunu da dikkate almak gerekir ki, petrol ve doğalgaz fiyatları piyasa fiyatlarını etkilediğinden dolayı fiyatların düşmesi milli paranın da değerini artırıyor, enflasyonu hızlandırmaktadır. Bu ise krize giren yerli üretimin durumunu zora sokuyor, ülke ekonomisinde uzun süreli kriz yaşanmaktadır. Milli para kurunun değişkenliği ekonominin diğer alanlarına da etkiliyor, ülkedeki

87 ALİYEV A.İ, ŞEKERELİYEV.A.Ş, “Pazar Ekonomisine Geçid: Devletin İktisadi siyaseti”,Bakü,İktisat Üniversitesi Basımevi, 2002.s 16

yatırımları zorlaştırmaktadır. 2004 senesinin bilgilerine göre Azerbaycan ihracatında ham petrol ve petrol ürünleri yüzde 90’lık bir paya sahiptir. Bundan başka ülkenin gıda ürünlerine olan ihtiyacı ithalat yoluyla karşılanmaktadır.

Klasik anlamda "Hollanda Hastalığı" denilince anlaşılan ülkenin doğal kaynaklarının diğer alanları kötü yönde etkilemesi, özellikle de bunun kaynakların imalatı sanayisinde görüldüğüdür. Akademik Rıbçinski’nin söylediği gibi petrol alanının genişlemesiyle diğer kaynaklar da onun yolunda kullanılmaya başlamıştır. Petrol alanının dışındaki alanların kaynakları-sermaye, hammadde, müteşebbislik imkanları da petrol sektörü için seferber edilmektedir. Bununla da diğer kaynaklar kullanılmaz olur, işsizlik sorunu ortaya çıkıyor. Bunu daha iyi anlamak için bir örnek verelim. Azerbaycan’da ekonominin dengede olduğunu ve petrol fiyatlarının da arttığını düşünelim. Bu iki önemli neticeyi beraberinde getirir:

1. Fiyat artışı. Petrol sektöründen gelen gelirlerin bir kısmı ticaret sektöründe üretilen ürünler için harcanmaktadır, diğer kısmı ise devlet gelirlerinin artışına yöneltilmektedir. Bununla da gayri-petrol sektöründe üretilen mallara talebi artırmaktadır. Bu da fiyatların yükselişine neden olmaktadır. Böyle durumlarda ise Merkez Bankasının milli paranın piyasada azaltılmasını politikasını gerçekleştirmektedir. Bununla da ithalat daha cazip hale geliyor, iç pazarda yabancı ürünler artıyor.

2. Kaynakların yer değiştirmesi. Petrol ürünlerinde fiyatların artışıyla üretilen ürünlerin değeri artar. Böyle durumlarda sermayeye talep artmakta, bu da sermaye akışını petrol alanına doğru hızlandırmaktadır. Petrol sektörünün gelişmesine neden olan kaynakların yer değişmesi oluyor.

Her iki sonucun ekonomiye etkisi olumlu değildir. Ama aslında fiyat artışı pozitif, kaynakların yer değişmesi ise negatif etki yapmaktadır. Petrol sektöründe gelirlerin artışıyla ticaret sektöründe ise üretimin azalması "Hollanda Hastalığı" olarak adlandırılmaktadır.88

88 MURADOV M, “Petrol Gelirleri:Sorunlar “Hollanda Hastalığı” Ve Sorunun Çözüm Yolları”, İKTİSADİ İNKİŞAF, №1, Bakü 2005, с.45-55.

Azerbaycan’da ülkenin toprak bütünlüğünü korumak, halkın refahını sağlamak ve demokrasiyi yerleştirmek gibi sorunların hidrokarbonlardan elde edilen gelirle çözüleceği düşünülmüştür. Hatta, Sovyet teknolojisi elvermediği için işletilmeyen yatakların büyüklüğü Azerbaycan’ın “Kafkaslardaki Kuveyt” olarak adlandırılmasına neden olmuştur. Tüm bunlara rağmen, petrol zengini ülkede nüfusun %40’ı hala yoksulluk sınırının altında yaşamını sürüyor. Bunun nedeni, devletin gelirlerini arttırmak amacıyla uluslar arası pazara hidrokarbon arzını artırması ve dolayısıyla iç pazarı ihmal etmesidir.

Bütçenin hidrokarbona olan bağımlılığının bir diğer nedeni de, vergi sisteminin düzgün işlememesidir. Devlet, vergi gelirleri yerine hidrokarbon gelirlerini tercih ettikçe; dışarıda uluslar arası piyasalara bağlı hale gelmekte, içeride ise gittikçe otokritikleşmektedir. Bu noktada devlet, bağımlılaşmakta, merkezileşmekte, ve kişiselleşmektedir denilebilir. Bağımlılaşmaktadır; çünkü geliri için uluslar arası piyasalara tabidir. Merkezileşmektedir; çünkü devlet, Azerbaycan Devlet Petrol Şirketi (SOCAR) aracılığıyla rezervler üzerinde münhasır bir yetki kullanmaktadır. Son olarak da kişiselleşmektedir; çünkü gelirler politik etki yaratmakta kullanılmaktadır. Usulsüzlüklerin yaygın olması, çok uluslu firmaların imza ikramiyesi adı altında devlet görevlilerine “hediye”ler verilmesi ve işlerin normal yürümesi için rüşvetin gerekli olması, bürokrasiyi “kleptokrasi” haline getirmektedir.

Hidrokarbon gelirlerinin etkileri, bütçe ve iç politika ise sınırlı değildir. İhracat ise değer kazanan Azeri Manatı, yerli üretimi de baltalamaktadır. Eski Sovyet Cumhuriyetleri’ne yönelik ve düşük kalitede üretim yapan Azeri firmaları, Manat’ın alma güçünün ülkeye getirdiği ithal mallarla rekabet edememektedir. Buna ek olarak, devletin ve girişimcilerin karlı olan hidrokarbon sektörüne yatırım yapması, diğer sektörlere olan yatırımı azaltmaktadır. Doğal olarak, ülkede bulunan hidrokarbon- dışı sektörler can çekişmektedir.

Sonuç olarak, bir geçiş ekonomisi olan Azerbaycan, sağlıksız vergi sistemi, yetersiz kalan mali politikalar ve hidrokarbon-dışı gelirlerin azlığından muzdariptir.

Bu sorunların çözülmesi için gerekli olan kaynak hidrokarbon rezervlerine yatmaktadır. Bu koşullar altında, Azerbaycan’daki sorunların nedeni ve çözümü olan hidrokarbon, Türkiye’nin alternatif enerji kaynakları yarasına merhem olabilecek güçlü bir seçenek gibi görünmektedir. 89