• Sonuç bulunamadı

Y. Ö.K DÖKÜMANTASYON MERKEZİ TEZ VERİ FORMU

1.5 Azerbaycanın Dış Ticareti

1.5.3 Azerbaycan’ın Dış Borçları

Azerbaycan'ın dış borç stoku ve dış borçların GSMH içindeki payı yıllar itibariyle devamlı artış kaydetmektedir. Dönüşüm sürecinin başlangıç yıllarında ortaya çıkan ve giderek artan cari açıkların doğrudan yatırım ve finansman amaçlı yabancı sermaye girişleriyle finanse edildiği görülmektedir. Örneğin, kamu açıklarının finansmanında da yabancı fonların kullanıldığı, dış borçların GSMH içindeki payının artışından görülebilir.Söz konusu oran 2000'de %66, 2001'de %54 ve 2002'de %63 olarak gerçekleşmiştir. Bu durumda ihracat artış hızındaki bir yavaşlamanın, ülkenin dış borç batağına saplanmasına, yani borcu borçla ödeyen bir kısır döngüye sebep olabilecek bir nitelik taşıdığına dikkat çekmek gerekir. Diğer BDT ülkeleri ile mukayesede Azerbaycan'ın dış borçlarının bazı ülkelerden daha az olduğu görülmektedir. 2003’de Azerbaycan'da ortalama ücretin 100, devlet müesseselerinde çalışanların maaşı 25-40 dolar kabul edildiğinde, 192 dolarlık kişi başına dış borç dikkat çekici bir seviyede olmaktadır. 2006 yılında ise ortalama ücret 235 dolar olmuştur.

Tablo 9: Dış Borçlar

Kaynak:ARDSK 2005

Dış borçların büyük bir kısmı uluslararası kurumlardan alınan vadeli borçlardır. Azerbaycan'ın borçlu olduğu kurumlar arasında Japonya Uluslararası Bankası (425 milyon dolar), Dünya Bankası (422 milyon dolar), IMF (222 milyon dolar), Alman BLG Bankası (80 milyon dolar), Avrupa Yeniden Kurma ve Kalkınma

Yıllar Dış Borç Miktarı

(Milyar $) GSMH'nm %'si 1993 0.05 4.0 1994 0.1 6.7 1995 0.3 12.4 1996 0.4 13.6 1997 0.5 15.8 1998 0.7 15.7 1999 0.72 15.8 2000 1.158 21.9 2001 1.250 21.9 2002 1.374 22.5 2003 1.570 22.0 2004 1.588 18.6

Bankası (80 milyon dolar), ve İslam Kalkınma Bankası (48 milyon dolar) başta gel- mektedir. 2006 yılın verilerine göre Azerbaycan’ın dış borcu yaklaşık 2 milyar dolardır. Borçların %80 kredi, uzun vadeli kredilerden ve proje finansmanlarından ibarettir.40

İKİNCİ BÖLÜM

AZERBAYCAN CUMHURİYETİNİN PETROL SEKTÖRÜ

2.1 Dünya Petrol Ticareti

Petrol sözcüğü, Latince’de taş anlamına gelen “petra” ile yağ anlamına gelen “oleum” sözcüklerinden oluşmaktadır. Petrol halk arasında, yalnız belirli bir yakıtı (Benzin, Gazyağı, Dizel - Motorin , Motor yağı, Fuel oil) olarak bilinmesine rağmen, aslında petrol kelimesi doğal halde bulunan ve yeraltından çıkarılan işlenmemiş ham petrol anlamına gelmektedir. Petrol, hidrokarbonların karışımından meydana gelmiş olup, her zaman sabit bir kimyevi bileşimi yoktur. Değişik kimyasal içeriğe sahip hidrokarbonların bir araya gelerek oluşturduğu değişik kimyevi bileşimde olan çok sayıda petrol tipi bulunmaktadır (Örneğin: parafin bazlı petrol, asfalt bazlı petrol gibi)

Yüzmilyonlarca yıl önce, denizlerde yaşayan ya da suların denizlere sürüklediği hayvan ve bitki kalıntıları anaeorabik bir ortamda, gerekli şartlar altında (ısı basınç ve mikroorganizmaların etkisiyle), ham petrole benzer kerojeni meydana getirmiştir. Kerojen sonradan, yukarı tabakalara doğru göç etmesi esnasında gittikçe değişmiş ve ham petrolü meydana getirmiştir. Bu yüzden de hiçbir sahanın ham petrolü, tam olarak öteki bir sahanın ham petrolüne uymaz; muhakkak az çok farklar bulunur. Hatta bu durum, aynı bir petrol sahasında bile, çoğu zaman görülür.41

Dünyada şu an yatırım cazipliyi bakımından petrol sektörüyle rekabete gire bilen başka bir sanayi sektörü bulunmamaktadır. Petrol - ticaret üretimi, hasılası, sanayide tekrar üretimi ve son üretim süresine kadar olan bütün işlemleri ihtiva ediyor. Burada her bir bölümün kendine özgün teknolojik-ekonomik altyapısı vardır. Petrol stratejisinden de daha önemli, rezervler faktörüdür. Dinamik bir faktör olan rezervler faktörü, iş hayatını kuran en önemli etkendir. Ama rezervler ve kaynaklar arasında da bir ayırım yapmak gerekir. Burada kaynaklar, tespit edilen zaman dilimi içinde petrol yataklarının üretime açık hissesinden kalan petrolün hacmi ile sayı

arasında değerlendirilir. Bundan başka buraya şimdiye kadar belli olmayan petrol yatakları da aittir. Rezervler ise, belli olan amam hasılası pahalıya gelen karbonhidrojenlerin toplamıdır. Rezervlerde hasıla tahminleri, fiskal şartlar, hukuksal teminat, pazar talepleri ve onların ekonomik değerlendirilmesi de ayrıca önem taşır. Burada projenin ekonomik tarafları, faydalandığı kaynakların onaylanmasını gerektirir. Bunlarla beraber petrol sektöründe petrolün varlığı genelde rezervin varlığı gibi anlaşılır. Yataklarda rezerv rakamı petrol ihracatında önemli faktördür. Petrol işinde bu değerlendirmenin kendine özgü bölümleri vardır: 42

· Küçük rezervler-10 milyar tona kadar

· Orta rezervler -10-30 milyar ton arası

· Büyük rezervler-300 milyar tondan fazla

Ülkede bulunan petrol rezervleri kendine yetecek olan ihtiyaçlardan fazla oldukta ihracat zemini ortay çıkıyor, onun önemi artıyor, bu yönde politikaların uygulanması gündeme geliyor. Jeolojik araştırmalar ise petrol işinin diğer taleplerini karşılıyor. Yabancı yatırımcı için, bu coğrafi, klimatoloji, siyasal, bürokratik, demokratik, ekonominin geleneksel yapısı, tekelleşme ve diğer etkenler esas alınıyor. Bundan başka, petrol ticaretinde rezervlerden sonra hasıla rakamı da önem taşır.43

Hasıla stratejisi, rezervlere dayanarak onun ölçüsünü, hasıla kapasitesini kapsıyor. Petrol sanayisinde hasılanın optimal hacminin belirlenmesi ve dikkate alınan miktarlarda teminatı çok önemli etkendir. Bunun için yatırımcı, önceden hasıla giderlerini hesaplar, onun hasıla hacmindeki nispetini öğrenir, sonra da kendi iş planını yapar. Rezervlerin hasıla temposu ile uygun düşmesi petrol stratejisinin bir yönünü ifade eder. Burada yatırımcı hasılatını yapacağı ürünün hammadde veya imalatını pazarlayacağını da belirlemelidir. Sonra, talebe uygun olarak ürünün hammadde, yoksa ilk üretimden geçilmesi, yada tam ürün olarak sunulması seçilir. Tabii ki, en kolayı ürünün hammadde şeklindeki satışıdır. Ama taleplere göre, petrolün imalatı da yapılabilir. İmalat yeni endüstri fabrikalarının varlığını ve

42 ALİYEV H.A, “Azerbaycan Petrolü Dünya Siyasetinde”,Bakü, APAY,1977,s 57

gelişmesini de beraberinde getirmektedir. Bu süreçte kalite, alıcı siparişlerinin talepleri ile ölçülmektedir. Ama burası da bir gerçek ki, dünyada petrol hasılasını yapan ülkelerin bir çoğunda petrol imalatını yapan fabrikalar mevcuttur. Bu durum, imalat alanında rekabetin daha sıkı olduğunu göstermektedir.