• Sonuç bulunamadı

Fransa’da Perakendecilik Kesiminde Ticarî Plânlama Uygulamaları 1. Hükümet Politikaları ve Yasalar

PERAKENDECİLİK KESİMİNDE TİCARî PLÂNLAMA

2.4. PERAKENDECİLİK KESİMİNDE TİCARî PLÂNLAMA İLE İLGİLİ HÜKÜMET UYGULAMALARI VE YEREL İLGİLİ HÜKÜMET UYGULAMALARI VE YEREL

2.4.4. Fransa’da Perakendecilik Kesiminde Ticarî Plânlama Uygulamaları 1. Hükümet Politikaları ve Yasalar

Fransa’da büyük perakende zincirlerinin gelişmesini kontrol altına almak amacıyla, 1970’lerin başında çeşitli yasal düzenlemelere gidilmesine karar verilmiştir. İlk olarak 1973’de düzenlenen ve sonraki yıllarda değişikliğe uğrayan Loi Royer Kanunu’na göre bir bölgede 1000 m2’nin üzerinde süpermarketlerin açılması yerel yönetimlerin iznindedir. Amacı süpermarketlerin gelişimini kontrol altına almak ve küçük perakendecileri korumak olan yasa, Fransa’da perakende zincirlerinin yoğunlaşmasına sebep olmuştur. Bunun nedeni yasanın pazara girişte çeşitli zorluklar getirmesi şirket birleşmelerine yol açmasıdır. Sonuç olarak Fransız pazarında perakendeci yoğunlaşması artmıştır. Bu yoğunlaşma gelişen bir Pazar gücü yaratmıştır. Bir süpermarkete satış yapan üretici firma bu iş ilişkisinden %1 veya %2 ‘den fazla kâr sağlayamazken, Leclerc, Intermarché veya Carrefour gibi büyük gruplar %10 veya %15 düzeyinde kâr elde etmişlerdir (Tek ve Orel, 2008).

1990’lar boyunca Royer Hukuku uygulandığında belirgin bir hale gelen aksaklıklar ve bozukluklara bir son vermek ve şehir plânlamacılığına bu hukuku daha yakından adapte etmek için söz konusu hukukta belli başlı reformlar yapma gerekliliği doğdu. “İlk değişiklikler Messrs Doubin ve Sapin sorumlu bakanlar iken 1991 ve 1992’de ortaya çıktı. ODEC (Ticari Faaliyetler Gözlem Şube Merkezi) oluşturuldu ve (Commissions on Commercial Town Planning) yani Şehir Plânlamacılığı İle İlgili Komisyonun karar alabilmesine izin vermesi amacıyla her bir departmana gerekli tüm bilgiyi toplama görevi verildi. Bu Komisyonlar aynı zamanda görevlerini tam anlamıyla değiştirdiler: sadece yedi adet üyeyle (CDEC) yani Ticari Faaliyetler Şube Komisyonu tarafından yerleri değiştirildi ki bu üyelerin dördü yerel olarak seçilmiş temsilcilerdi; bu durum, daha önce (CDUC) yani Şube Komisyonlarında yargıç ve cemiyet olarak görev almış olan ticaret erbaplarının temsillerini kısıtlamıştır. Benzer şekilde, kararların temyize gittiği ve sonuç olarak ulusal seviyede karar alınması gerektiği durumlarda, nihai karar artık Bakan’ın değil, tarafsız şekilde yargılama yapabilecek kalifiye kişiler ve yetkili memurlardan oluşan (CNEC) yani Ticari Faaliyetler Ulusal Komisyonu’nun sorumluluğu haline gelmiştir” (Davies, 1995:70).

Sonuç olarak, görev aldıktan kısa bir süre sonra, Başbakan Balladur, yeni (ODEC) yani Ticari Faaliyetleri Gözlemleme Şube Merkezi tarafından oluşturulmuş olan ticaret yapma koşullarına dair daha kesin bilgiler edinene dek, yeni mağazalar için verilen tüm izinlerin askıda kalması gerektiğini 1992 Mart’ta bildirdi. O zamandan beri, yaklaşık bir buçuk yıllık bir süre boyunca, halihazırda kullanılmakta olan uygulamalardan hiçbir yeni izin kabul edilmemiştir. Büyük satış birimleri adına verilen izinlerin dondurulduğu bu geçiş döneminin mevcut 1994 yılı sürecinde sona ermesi gerekmektedir. Yeni Gözlem Merkezleri daha iyi bilgiler oluşturmakla sorumlu oldukları ve yeni Ticari Faaliyetler Komisyonları partizan fikir ayrılıklarının artık yer almaması gerektiği bir şekilde bir araya getirildikleri için, bu durum izin alma sürecine dahil olan güçlerde bir değişimi gösterir.

Büyük satış birimleri açmak için gerekli izinlerin geçici olarak “dondurulması” na paralel olarak, sorunu tekrar irdelemek ve Royer Hukuku’ndan 20 yıl sonra bir bilanço tasarlama gayretiyle iki Parlamento binasında ve Sosyo- Ekonomi Konseyi’nde büyük bir hareket gözlenmektedir. Bölgesel kaynakların daha iyi tahsis edilmesini teşvik etmede kullanılabilecek yeni önlemleri dizayn etmek ve özellikle şehir merkezlerine yeni bir çehre kazandırmak, şehir ve çevresi arasında perakendecilikte çatışmaları ortadan kaldırmak ve kırsal kesimdeki ticareti yeniden canlandırmak için girişimler yapılmaktadır. Üniversiteden akademisyenler, politikacılar tarafından zaman zaman bu çalışmalarda yer almaları amacıyla dahil edilmişlerdir (Davies, 1995)

“1990’lı yıllara Fransız perakende sektöründeki yoğunlaşmanın artması sonucu, üreticiler ile perakendeciler arasında, perakendeciler lehine artan dengesizlikler ve ekonomik bağımlılığın kötüye kullanılmasıyla ilgili düzenlemelerin yeterince etkin kullanılmaması gibi nedenlerle, Fransız Rekabet Kanunu 1996 yılında yapılan Galland Kanunu ile değişikliğe uğramıştır. Söz konusu değişiklik ile küçük perakendecileri korumanın yanı sıra, üreticiler ile büyük perakendeciler arasındaki dengesizliği azaltmak amaçlanmıştır” (Tek ve Orel, 2008: 101). Gallard Kanunu, 1990’lardan sonra Fransız perakende sektöründe artan yoğunlaşmanın sonucu üreticiler ile perakendeciler arasında perakendeciler lehine artan dengesizlikler yüzünden çıkarılmıştır (Orel, 2010).

1996 yılında çıkarılan Loi Raffarin Kanunu’na göre ise, 300 m2 nin üzerindeki her yeni süpermarketin açılışı, bölgesel bir komitenin iznine bağlanmıştır. Böylelikle indirimli

mağazanın açılışında da yetki izni zorunlu hale gelmiştir. 1000 m2’nin üzerindeki süpermarketler için ise, komiteye rapor sunulmakta ve sunulan projenin kabul edilmesi için altı oydan dördünün kabul edilmesi gerekmekteydi. Raffarin Kanunu perakendeci işletmelerin açılmasına yönelik çıkarılmış en sıkı kanunlardan biridir (Tek ve Orel, 2008).

2.4.4.2. Yerel Düzenlemeler ve Bölgesel Plânlama Örnekleri

Kasaba ve özellikle de büyük şehirlerin kenarlarındaki geniş çaplı satış birimlerinin güçlü yayılımı, dikkatleri alışveriş yapmak için arabasını kullanacak olan araba sahibinin bir tüketici olduğu gerçeğine çektiği için, yer seçimine dair sorunları çözmek adına yeni bir düşünce tarzını temsil etmekteydi. Bu durum, bir dizi hiyerarşik seviyeye dayalı olan Fransız tarzı şehir alanına dair geleneksel düzenlemeyle pek de uyumlu değildi, ve belli başlı zorluklara sebebiyet verdi (Davies, 1995)

Şehirler ve şehir dışındaki yerler arasındaki ilişkilerin yanı sıra şehrin kıyı bölgeleri ve şehir merkezi arasındaki karşılaştırmalara da sebep oldu. “Şehir merkezinde tümü kıyılarda yerleşmiş büyük satış birimleri ve alışveriş merkezlerinden kaynaklanan sert rekabet, perakendecilikte gerçek anlamda işlevsel ayrıma yol açmıştır: kıyı kesimler gıda harcamalarına, evle ilgili araç gereç alışverişine, hobi ve spor malzemeleri satışına ağırlık verme eğilimindeyken , şehir merkezi giyim, lüks tüketim malzemeleri ve kültürel malzemelerin satışında uzmanlaşma eğilimi göstermektedir. Son 15 yıl süresince, şehir merkezindeki perakendecilik bu nedenle uzmanlaştı ve genel olarak durgunlaşmıştır, oysa ki tüketimdeki artış şehir-dışı perakendeciliğin daha çok yararına olmuştur. Ek olarak, şehir merkezlerinde yapılmış olan tüm değişikliklere rağmen, sadece yayaların girebildiği alanların ortaya çıkışı, franchising deki gelişmeler, ana alışveriş caddelerinin yakınında konuşlanmış yeni alışveriş merkezlerinin kurulması ile sonuçlanan çarşı alanların yenilenmesi ve benzeri, şehir-merkezindeki ticaret tarafından karşılaşılan sorunlar kimlik kaybı, şehir merkezine daha yetersiz bir yaklaşım ve orada bulunan muhtelif ilgi alanlarının parçalanma ile sonuçlanmıştır. Tüm bunlar genellikle şehir merkezleri adına ortaya konan kamusal politikaların etkisi , onları teşvik etme çabaları ve temsil ettikleri kültürel miras üzerinde genellikle zararlı bir etki bırakmıştır”(Davies, 1995: 73,74)

Fransa’da kırsal kesim bölgelerdeki perakendeciliğin yararına işleyecek olan bir takım önlemler alınmaktadır (Davies, 1995:74).

i. Ticaret Bakanı Madelin tarafından başlatılan “Binlerce Köy” adlı girişim, kırsal alanlardaki ticarî hareketliliğin sürdürülmesi ve bu tarz belirgin politikalarla özellikle okullar ve posta haneler gibi halkın ilgisini çeken daha geniş çaplı destek hizmetleri vasıtasıyla, ticarete yardımcı olmaya dair bu belirgin harekete eşlik etme amacındadır,

ii. Büyük bir satış biriminin kurulduğu yerdeki yerel yönetime bu zamana dek tamamen tahsis edilmiş olan işletme vergisinin tekrar dağılımı söz konusudur ki böylece satış biriminin ticarî payını vergi gelirlerinden elde ettiği pazardan tüm yerel yönetimler şekillenir. Bu önlem, belediye başkanlarının kendi menfaatlerine fakat şehir merkezlerinin zararına olmak üzere, kendi bölgelerinde yeni ve büyük satış birimleri kurulmasını düzenlemelerini önleme amacı taşımaktadır;

iii. Büyük satış birimleri tarafından ödenen işletme vergisini alan ve ister kente dair ister şehir dışında olsun, özellikle büyük bir satış biriminin kurulumunun komşu bölgelerdeki perakendecileri kendi ticarî faaliyetlerinden ziyade yeni bir rekabete uyum sağlamaya zorladığı böyle durumlarda, alışılagelmiş mevkilerde sürdürülmekte olan ticari faaliyetlere finansal destek verme amacı güden (FISAC) olarak adlandırılan telafi fonunun geliştirilmesi.