• Sonuç bulunamadı

B) Niteliksel Seçici Dağıtım Sistemi

II. PAZAR PAYININ HESAPLANMASI

Pazar payının belirlenmesinde, motorlu araç satışı, yedek parça ve servis hizmetleri bakımından bir ayrım yapılmamıştır. Sağlayıcının pazar payının %30’un altında olması durumunda tebliğde düzenlenen dağıtım sistemlerinden herhangi birinin seçilmesi mümkündür. Ancak ilgili pazar payının %30’u aşması halinde münhasır bölge veya müşteri grubunun tahsisi mümkün değildir. Dolayısıyla, pazar payı eşikleri, seçilebilecek dağıtım sistemini de etkilemektedir.

241 ASLAN ve Ark.; Otomotiv, s. 152. 242 Kılavuz, s.7

Seçici dağım sisteminin seçildiği bir sistemde üretici niceliksel kriterlere göre dağıtıcılarını belirlemekte ise, ilgili pazar payının %40’dan fazla olmaması gerekmektedir; aksi halde muafiyetten yararlanılamayacaktır. Üretici niteliksel kriterlere göre dağıtıcılarını belirlemekte ise, belirli bir pazar payı eşiğinin bulunması aranmamıştır. Nitekim burada üretici, dağıtıcı sayısını doğrudan sınırlayabilecek kriterler getiremediği gibi mal veya hizmetlerin gerektirdiği niteliklerin tüm dağıtıcılar için eşit olma zorunluluğu bulunmaktadır. Böylece niteliksel kriterleri yerine getiren tüm dağıtıcıların dağım sistemi içinde yetkili dağıtıcı ya da yetkili servis olma hakları bulunduğu için rekabeti kısıtlayıcı etki doğurmayacağı beklenerek grup muafiyetinden yararlanılması öngörülmüştür.

Tebliğin uygulanabilmesi için dikey anlaşmalardan etkilenen ilgili ürün ve coğrafi pazarların da tanımlanması gerekmektedir243. Bu bakımdan %30 sınırının sözleşme konusu hangi ürünleri kapsadığının üzerinde durulmasında fayda vardır. Yetkili satıcı aynı sağlayıcıya gerek hafif ticari araç gerekse binek otomobili birlikte sağlıyorsa, her bir ürün için %30’luk sınırın ayrı ayrı hesaplanması gerekmektedir244.

Pazar payı hesaplanırken ilgili teşebbüslerin yanı sıra bağlı teşebbüslerin de dikkate alınması gerekmektedir. Nitekim, teşebbüs, sağlayıcı, alıcı, dağıtıcı ve yetkili servis kavramlarının yanı sıra bunların bağlı teşebbüsleri de tebliğin kapsamında bulunmaktadır. Bu bakımdan bağlı teşebbüslerin belirlenmesinde 1997/1 sayılı Rekabet Kurulundan İzin Alınması Gereken Birleşme ve Devralmalar hakkında Tebliğin ilgili hükümlerinin esas alınacağı belirtilmiştir.245.

Tebliğ’in 8inci maddesi pazar paylarının nasıl hesaplanacağı, hangi tarihteki payın esas alınacağı, düzenlemeyle getirilen eşiklerin aşılması halinde sağlayıcının muafiyetten yararlanabilme hakkının ne zaman sona ereceği gibi konuları düzenlemiştir. Söz konusu maddeye göre;

“Bu Tebliğ’de geçen pazar payı,

243 Klavuz, s.5

244 ESİN, A; 2005/4 sayılı Motorlu Taşıtlar Sektörü Grup Muafiyeti Tebliğinin Getirdiği Yenilikler,

www.ekonomik-cozum.com.tr.

a) Yeni motorlu taşıtların dağıtımında, anlaşma konusu mallarla birlikte alıcı tarafından ürünlerin özellikleri, fiyatları ve kullanım amaçları bakımından ikame edilebilir olarak görülen ve yine sağlayıcı tarafından satılan diğer malların adedi üzerinden,

b) Yedek parçaların dağıtımında, anlaşma konusu mallarla birlikte alıcı tarafından ürünlerin özellikleri, fiyatları ve kullanım amaçları bakımından ikame edilebilir olarak görülen ve yine sağlayıcı tarafından satılan diğer malların değeri üzerinden,

c) Bakım ve onarım hizmetlerinin sunumunda, sağlayıcının dağıtım ağına mensup olan teşebbüslerin sattığı anlaşma konusu hizmetler ve alıcı tarafından ürünlerin özellikleri, fiyatları ve kullanım amaçları bakımından ikame edilebilir olarak görülen ve yine ağa mensup teşebbüsler tarafından satılan diğer hizmetlerin değeri üzerinden, hesaplanır.” Maddeden anlaşıldığı üzere, yeni motorlu taşıtların dağıtımında, sağlayıcı tarafından satılan diğer malların adedi üzerinden; yedek parçaların dağıtımında, sağlayıcı tarafından satılan diğer malların değeri üzerinden pazar payı hesaplanır. Satış sonrası hizmetlerde ise, dağıtım sistemine dahil teşebbüsler tarafından satılan diğer hizmetlerin değeri üzerinden hesap yapılacaktır.

Yukarıda belirtilen pazar payı hesaplamalarında ilgili pazarın tespiti önem arz ettiğinden, ilgili pazarın unsurlarını birbirinden ayırarak ilgili coğrafi pazar ve ilgili ürün pazarı olarak tanımlamak gerekir.

İlgili coğrafi pazar, teşebbüslerin ilgili mal ve hizmetleri arz ettikleri, rekabet şartlarının makul bir ölçüde benzer bulunduğu ve rekabet şartlarının komşu pazarlardan belirli bir biçimde değişiklik gösterdiği ölçüde homojenlik arz eden pazarlar olarak tanımlanmaktadır. Rekabet Kurulu bugüne kadarki otomotiv sektörüne ilişkin kararlarında 4054 Sayılı RKHK’un da öngördüğü şekilde Türkiye Cumhuriyeti sınırlarını ilgili pazar olarak kabul etmiştir.

İlgili ürün pazarı ise, tüketici tarafından nitelikleri, fiyatı, kullanım amacı bakımından eş sayılan ve yüksek seviyede ikame edilebilirlikleri bulunan mal veya hizmetleri ifade eder. Bir başka deyişle, belirli bir ürün ve onunla yüksek ikame edilebilirliği olan diğer mallardan oluşan pazara, ilgili ürün pazarı denir.

Rekabet Kurulu, AB Komisyonu uygulamasına paralel olarak, motorlu taşıtlar sektörünün kullandığı segmentleri motorlu taşıtlar bakımından ilgili pazarlar olarak kabul etmektedir. Burada dikkat edilecek husus; ithalatçının birden fazla markanın dağıtımını yapması halidir. Bu durumda, ithalatçının pazar payı hesaplanırken söz konusu birden fazla markanın aynı segmentteki pazar paylarının toplanması gerekir. Daha sonraki işlem, 8inci maddenin birinci fıkrasından hareketle, bulunan sayının aynı yöntemle hesaplanacak olan ve tüm Türkiye’de satılan aynı segmentteki malların adetleri toplamına oranlanmasıdır.

Rekabet Kurulu, belirli markanın yedek parçalarını ve belirli markanın servis hizmetlerini birbirinden ayrı pazarlar olarak kabul etmiştir. Tebliğin 8. maddesinin 2ci fıkrasına göre, servis ve yedek parçalarda pazar payı, toplam değer üzerinden hesaplanır. Ancak, birçok yedek parçanın birden fazla marka için kullanılması ve servis alanındaki kayıt dışı çalışma sebebiyle servis ve yedek parçalar alanında sağlam verilere ulaşmak zordur. Bu durumda, 8inci maddenin 2nci fıkrasından hareketle, tahmin yöntemine başvurmak gerekebilir. Söz konusu fıkra, pazar payı hesaplamasında gerekli olan bilgiler hiç temin edilemiyorsa veya tam ve doğru bilgilere ulaşılamaması halinde, izlenecek yolu belirtmiştir. Buna göre;

“Eğer bu hesaplamalar için gerekli olan adet verisi temin edilemiyorsa değer, değer verisi temin edilemiyor ise adet verisi kullanılabilir. Eğer böyle bir bilgi de elde edilemiyorsa, güvenilir pazar bilgilerinden yola çıkılarak yapılan tahminler kullanılabilir. 4 üncü maddenin ikinci fıkrasının uygulanması açısından sırasıyla pazardaki satın alım hacmi ya da pazardaki satın alış değeri, eğer bunlar bulunmuyorsa, güvenilir tahminler pazar payının hesaplanmasında kullanılır.”

Yukarıdaki hesaplama yöntemlerinin dikkate alınması esas olmakla birlikte, bu konuda her olayın kendine has özelliklerinin de bulunabileceği göz önünde tutulmalıdır.

Tebliğ, aynı maddenin son fıkrasında, pazar payı eşiklerinin uygulanmasındaki kuralları düzenlemiştir. Buna göre;

“Bu Tebliğ’de bulunan %30 ve %40’lık pazar payı eşiklerinin uygulanmasında aşağıdaki kurallar uygulanır:

a) Pazar payı bir önceki yılın verisi kullanılarak hesaplanır.

Öncelikle belirtmek gerekir ki, grup muafiyetinden yararlanabilmek için, tarafların Kurul’a bildirim yükümlülüğü yoktur. Tebliğ’deki muafiyet koşullarını içeren anlaşma, başka bir resmi işleme gerek olmadan, söz konusu muafiyetten yararlanır. Bu sebeple, pazar payları taraflarca hesaplanır.

Tarafların pazar payı hesabında bir önceki yılın verisini kullanmaları gerekir. “Bir önceki yıl” ifadesi ile ne kastedildiği anlaşılamamaktadır. Burada başlangıç tarihi, dikey anlaşmanın yapıldığı tarih olarak kabul edilebileceği gibi, değerlendirmenin yapıldığı yıl, anlaşmanın yapıldığı yıl, pazar payı eşiğinin aşıldığı yıl veya rekabet otoritesinin inceleme yaptığı yıl olarak da kabul edilebilir. Buna göre taraflar, dikey anlaşmanın yapıldığı tarihten bir önceki yılın verilerine dayanarak pazar paylarını hesaplayacaklardır. Hesaplamaya, teşebbüsün bağlı dağıtıcılara satış amacıyla sağladığı tüm mal ve hizmetler dahil edilmelidir.

Tebliğ, pazar payı eşiklerinin sonradan aşılması durumunda tarafların muafiyetten ne kadar süre ile yararlanmaya devam edeceğini de düzenlemiştir. Buna göre;

“c) Pazar payı başlangıçta sırasıyla %30 ve %40’dan fazla olmayıp daha sonra sırasıyla %35 ve %45’i aşmayacak şekilde eşiklerin üzerine çıkarsa muafiyet, pazar payı eşiklerinin ilk aşıldığı yılı takip eden sonraki iki yıl boyunca da geçerli olmaya devam eder.”

Burada dikkat edilmesi gereken, pazar payının % 35 ve % 45’i geçmeyecek oranda eşiklerin üzerine çıkmasıdır. Bu durumda önceden sağlanmış olan muafiyet, eşiklerin ilk aşıldığı yılı takip eden sonraki iki yıl boyunca devam edecektir.

Söz konusu maddedeki “takip eden yıl” ifadesi önem arz ettiğinden bu konuyu bir örnekle açıklamak gerekir. Örneğin, muafiyetten yararlanabilmek için azami pazar payı eşiği % 40 olması gereken bir teşebbüs, dikey anlaşmanın yapıldığı tarihte (01.01.2007) % 9 pazar payına sahiptir. Söz konusu teşebbüs 01.04.2008’de pazar payını % 45’e çıkarmıştır. Bu durumda, teşebbüsün muafiyetten yararlanmaya devam edeceği iki yıllık sürenin başlangıcı 2008’i takip eden yıl, yani 01.01.2009’dur. Dolayısıyla teşebbüs

2009’dan itibaren iki yıl boyunca, yani 01.01.2011’e kadar muafiyetten yararlanmaya devam edecektir246.

“d) Pazar payı başlangıçta sırasıyla %30 ve %40’dan fazla olmayıp daha sonra sırasıyla %35 ve %45’in üzerine çıkarsa muafiyet, pazar payı eşiklerinin ilk aşıldığı yılı takip eden yıl boyunca da geçerli olmaya devam eder.

e) (c) ve (d) bentlerinin sağladığı haklar sürenin iki takvim yılını aşmasına neden olacak şekilde birleştirilemez.”

Yukarıdaki (d) bendine göre, teşebbüsün pazar payının, sonradan %35 ve % 45’in üzerine çıkması durumunda muafiyet, eşiklerin aşıldığı yılı takip eden yıl boyunca devam edecektir. Bu durumda, bir önceki örnekte belirtilen teşebbüsün muafiyeti, 01.04.2008’i takip eden 2009 yılı boyunca devam edecek ve 01.01.2010’da son bulacaktır247.

Tebliğ, (c) ve (d) bentlerinin sağladığı muafiyet hakkı sürelerinin, iki takvim yılını aşacak şekilde birleştirilemeyeceğini de belirtmiştir.