• Sonuç bulunamadı

B) Yedek Parça ve Servis Hizmetlerinde

II. BİREYSEL GERİ ALMA

Geri almaya ilişkin hükümde, “Bu karar alınmadan önce ilgili işletmelerin yazılı ve/veya sözlü görüşleri alınır.” denilmektedir. Dolayısıyla bu hükümden, Kurul tarafından, grup muafiyetinden yararlanan bir firmanın “grup muafiyetinden yararlanmadığına” ya da “yararlanmanın geri alındığına” bir nihai kararla karar verileceği ve söz konusu karar

verilmeden önce ilgili işletmelerin yazılı veya sözlü görüşlerinin alınacağı anlaşılmaktadır. Bu durumun ise, Kanunun usule ilişkin hükümlerine aykırı olduğu belirtilmiştir.

Grup muafiyetinden yararlanma, Kurul tarafından verilen bir kararla ortaya çıkan bir hukuki durum olmayıp, bir anlaşmanın Tebliğ’de öngörülen koşullara uygun olarak düzenlenmesi ile kendiliğinden kazanılan bir statüdür. Bu sebeple bir görüşe göre359.;, grup muafiyetinden yararlanan bir anlaşmadan muafiyetin geri alınması kararının, esasen teknik anlamda bir geri alma olmadığı, Tebliğ ile uyumlu olmasına karşın belirli bir anlaşmanın 4054 sayılı Kanun’un 5. maddesinde düzenlenen koşulları karşılamadığının ve dolayısıyla aynı Kanunun 4. maddesine aykırı olduğunun “tespiti” anlamına gelmekte olduğu dile getirilmiştir. Bu halde ise, Kanun’da bir anlaşmanın rekabeti kısıtlayıcı olup olmadığının belirlenmesinin yöntemi olarak, “soruşturma açılması”nın öngörülmüş olması nedeniyle, Kanun’un 40 vd. maddelerindeki usule uygun olarak işlem yapılması gerekmektedir. Bunun için de bir soruşturma raporunun hazırlanması, rapora karşı tarafların görüşlerinin alınması, gerekirse ek görüş hazırlanması ve buna karşı da tarafların görüşünün alınması, son olarak da Kurul’un veya tarafların istemesi halinde sözlü savunma toplantısının düzenlenmesi gerektiği; aksi halde, bu usule uyulmadan alınacak nihai kararların usul yönünden kanuna aykırı olacağı ileri sürülmüştür.

Buna karşın, muafiyetin Kurul tarafından verildiği bireysel muafiyetin söz konusu olması halinde ise durum bundan farklı olacaktır. Zira bireysel muafiyet bir inceleme yapıldıktan sonra verildiğinden, geri alındığı ileri sürülmüştür360. Nitekim muafiyetin geri alınması muafiyetin verilmesinde olduğu gibi, Kurulun bir kararı ile olacaktır.

Bunun yanı sıra geri almaya ilişkin kararlarda, soruşturmaya kaldığı yerden devam edileceği için, bunun bir ara karar olduğunu belirten bir görüş361 de bulunmaktadır. Buna göre, RKHK’un 13. maddesinde düzenlenen hükmün bireysel muafiyetle ilgili olması ve grup muafiyetinin bir kararla verilmesi söz konusu olmadığından bir kararla geri alınması da söz konusu olamayacak, ancak anlaşmanın grup muafiyeti içine girip girmediğinin tespiti kararı verilebilecektir.

358 Tebliğ md.7

359 ASLAN ve Ark.; Otomotiv s.188. 360 ASLAN, (OTOMOTİV), s.18 361 BODUR, s.155-156.

Bunun yanında, grup muafiyetleri, bu yolla Kurul tarafından değiştirilebileceği gibi tamamen de ortadan kaldırılabilecektir362. Başka bir deyişle, grup muafiyeti içinde değerlendirilen bir anlaşmanın sonradan şartların değişmesi gibi nedenlerle Kanunun 5. maddesinin ruhuna aykırı bir duruma gelmesi halinde, grup muafiyetinin söz konusu anlaşmaya tanıdığı muafiyetin, bir kararla değil bir soruşturma sonucunda geri alabileceği ifade edilmiştir.

Öte yandan, başka bir görüşe363 göre, menfi tespit belgesinin geri alınması

yolundaki esaslar, muafiyetin geri alınması için de aynı olması gerekmektedir. Bu nedenle muafiyet kararının geri alınması yönündeki kararların ara karar niteliğinde bulunması mümkün bulunmamaktadır. Bu bakımdan menfi tespit kararlarının hukuki mahiyeti üzerinde durmakta yarar vardır.

Menfi tespit kararları, teşebbüs veya teşebbüs birliklerinin, aralarında giriştikleri işbirliği faaliyetlerinin rekabet kurallarını ihlal ettiği kanaatini taşımaları halinde, Kurula başvurarak söz konusu uygulamaların RKHK’un 4, 6 ve 7. maddelerine aykırı olup olmadığının incelenmesini istemeleri üzerine, Kurulca yapılan inceleme sonucu bu maddelere aykırılık görülmemesi halinde bu durumu tespit etmek üzere verilen kararlardır364. Ancak Kurul tarafından, RKHK’un 13. maddesindeki şartlar çerçevesinde menfi tespit kararlarının geri alınması her zaman mümkündür365.

Geri almanın, şartlarının ve sonuçlarının kanunda belirlenmesi nedeniyle, idari usul ilkelerinden biri olan yetkide paralellik ilkesinin menfi tespit bakımından da uygulanması gerektiği yolunda bir takım görüşler366 ileri sürülmüş ise de, menfi tespit belgesinin geri alınmasıyla ilgili belgenin verilmesindeki usulün uygulanmasının gerekli olmadığı Danıştay’ın çeşitli kararlarında belirtilmiştir. Örneğin, Benkar Tüketici Finansmanı A.Ş tarafından, tüketici finansmanı ve bankacılık hizmetleri alanında başka bir şirket ile ortak

362 TOPÇUOĞLU; s. 263.

363 EĞERCİ, A.: Rekabet Kurulu Kararlarının Hukuki Niteliği ve Yargısal Denetimi. Lisansüstü Tez Serisi,

Rekabet Kurumu Yayını, Ankara 2005, sh.202.

364 RKHK md.8/1. 365 RKHK md.8/2.

366 AKYILMAZ, B.: İdari Usul İlkeleri Işığında Rekabet Kurulu’nun Çalışma Usulü, Ankara Barosu

girişim oluşturması işlemine izin verilmesi istemiyle Rekabet Kurulu’na yapılan başvuru üzerine, Rekabet Kurulunca alınan kararın 1, 5 ve 6. maddelerinin, menfi tespit belgesinin ön incelemeyle verildiğini geri alınırken de aynı usulün uygulanması gerektiği, menfi tespit belgesinin, ortak girişimin oluşmasından sonra rekabeti engelleyici, bozucu, kısıtlayıcı bir niteliğinin bulunup bulunmadığının bir ön araştırma ile tespit edilerek geri alınabileceği yönünde Rekabet Kurulunca tesis edilen işlemin iptali talebiyle açılan davada mahkemece, şu gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir367:

“Davacı tarafından, menfi tespit belgesinin ön inceleme yapılarak verildiği, geri alınırken de aynı usulün uygulanması gerektiği ileri sürülmekte ise de, 4054 sayılı Yasada menfi tespit belgesinin geri alınmasında izlenecek usule ilişkin herhangi bir hükme yer verilmediği gibi, menfi tespit belgesinin, ortak girişim işleminin bildirilmesi üzerine davalı idarece her iki konuda yalpan ön inceleme sonucu düzenlenen ön inceleme raporundaki tespitlere dayanılarak geri alınması ayrıca, 4054 sayılı yasanın 27/4c maddesi gereğince Rekabet Kurulunun menfi tespit belgeleri ile ilgili piyasaları resen takip yetkisinin bulunması nedeniyle davacının bu iddiası hukuken geçerli değildir.”

Bu bakımdan, bireysel muafiyet kararları, kurul kararı ile verildiğinden bunların geri alınması halinde soruşturma açılmasına gerek bulunmamaktadır. Nitekim, RKHK’da usule ilişkin bir hüküm bulunmamasının yanı sıra, 2005/4 sayılı Tebliğde de sadece, “bu şekilde bir kararın alınmasından önce ilgili işletmelerin yazılı ve/veya sözlü görüşlerini alınacağı”’nın belirtilmiş olması ile bu konuda açık bir düzenleme yapılmamış olduğu görülmektedir. Bu nedenle, menfi tespit belgesinin geri alınması bakımından Danıştay kararları doğrultusunda yetkide paralellik ilkesinin uygulanmasının mecburi olmadığı belirtilebilir.

Grup muafiyetinin geri alınması ile ilgili olarak ise, Efes Pazarlama ve Dağıtım Ticaret tarafından, Bimpaş Bira ve Meşrubat Paz. A.Ş. ve bu teşebbüslerin bayi ve distribütörlerin nihai satış noktalarıyla yaptıkları münhasırlık içeren tek elden satın alma anlaşmalarına 2002/2 sayılı Tebliğ ile tanınan muafiyetin geri alınmasına ilişkin … sayılı Rekabet Kurulu kararının, davacı şirket ile ilgili kısımlarının iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle açılan davada; Danıştay Onüçüncü Dairesince verilen ve yürütmenin durdurulması isteminin reddine ilişkin bulunan 22/11/2005 tarih

ve E.2005/8951 sayılı karara karşı davacı tarafından yapılan itiraz üzerine, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca verilen 02/02/2006 tarih ve YD İtiraz No:2005/873 sayılı kararda;

“2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 27 nci maddesine göre ancak idari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkansız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda yürütmenin durdurulmasına karar verilebilir.

İtiraz edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden, yürütmenin durdurulması kararı verilebilmesi için Kanunun aradığı koşulların gerçekleşmemiş olduğu anlaşıldığından, itirazın reddine” karar verilmiştir368.

Söz konusu karar ile Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca muafiyetin geri alınmasında soruşturma açılmaması, İYUK md. 27 gereği telafisi güç veya imkansız zararların doğmasına neden olmadığından, yürütmeyi durdurma kararı alınmasını gerektirecek bir husus olarak görülmemiştir.

Dolayısıyla, grup muafiyeti ile alınan bir muafiyetin Kurul kararına dayanmamasından ötürü, geri alınmasında, tebliğde açık bir hüküm bulunmasa dahi soruşturma açılmasının gerekip gerekmeyeceği hususu, Danıştayca verilen yukarıdaki kararlar da dikkate alındığında, soruşturma açılmamasının açıkça hukuka aykırı görülmediği şeklinde değerlendirilebilir.

368 Bunun gibi, Bimpaş Bira ve Meşrubat Pazarlama A.Ş. tarafından, Efes Pazarlama ve Dağıtım Ticaret

A.Ş. ve bu teşebbüslerin bayi ve distribütörlerin nihai satış noktalarıyla yaptıkları münhasırlık içeren tek elden satın alma anlaşmalarına 2002/2 sayılı Tebliğ ile tanınan muafiyetin geri alınmasına ilişkin … tarih ve … sayılı Rekabet Kurulu kararının davacı şirket ile ilgili kısımlarının ve bu kararın dayanağı olduğu ileri sürülen 2002/2 sayılı Dikey Anlaşmalara İlişkin Grup Muafiyeti Tebliği'nin 6. maddesinin 1. fıkrasının iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle açılan davada; Danıştay Onüçüncü Dairesince verilen ve yürütmenin durdurulması isteminin reddine ilişkin bulunan 31.10.2005 günlü, E:2005/7974 sayılı karara, davacı tarafından yapılan itiraz üzerine Danıştay İdari Dava Daireleri kurulunca verilen 22/12/2005 tarih ve YD İtiraz No:2005/805 sayılı kararında da;“2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 27 nci maddesine göre ancak idari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkansız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda yürütmenin durdurulmasına karar verilebilir.

İtiraz edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden, yürütmenin durdurulması kararı verilebilmesi için Kanunun aradığı koşulların gerçekleşmemiş olduğu anlaşıldığından, itirazın reddine” karar verilmiştir.