• Sonuç bulunamadı

4.3. EKONOMİK ANLAMDA ÖZGÜRLÜK ALGISI

4.3.3. Çalışan Kadın İçin Ekonomik Özgürlük

4.3.3.1. Para Herşeyi Değiştirir

Önceki sorunun devamı niteliğinde olan ve katılımcıların özgürlük algılarını ekonomik şartların ne kadar şekillendirdiğini anlama adına sorulan ’’Kadınların

alınan cevaplarda da katılımcıların tamamının soruya olumlu cevaplar verdiği görülmekte, bu da özgürlük kavramının kadınlar için ekonomik temelli olduğunu ortaya çıkarmaktadır. Kadınların bir önceki soruya verilen cevaplarda eşlerine veya herhangi birine bağımlı olup hesap vermeleri durumu her ne kadar kadınların özgürlük algısını etkilese de, kadınlar kazandıkları gelir ile ekonomik anlamda kendilerini özgür hissetmektedirler. Bu da daha önce de belirtildiği gibi özgürlüğün farklı boyutları olduğunu göstermekte, bireyin özgürlük algısını tek bir açıdan değerlendirmenin doğru olmayacağını ortaya koymaktadır. Az da olsa belirli bir geliri olan kadın, her ne kadar birçok şeyin baskısı altında kalıyor olsa da çalışmayan kadına göre kendini ekonomik anlamda özgür hissetmektedir. Kadınların çalışma şartları, eğitim durumu özgürlük algısını pek de fazla değiştirmemekte, bu noktada doktor olan bir kadın ile ev temizliğine giden bir kadının ekonomik anlamda özgürlük algısı benzeşmektedir:

Kesinlikle düşünüyorum. Kadınların ekonomik özgürlüğü varsa ailesi de arkasında destek oluyorsa kadın her zaman daha başarılıdır ve özgüvenlidir aslında (Aybüke, 34, Doktor).

Kadınların kazandıkları gelirleri onları özgürleştirdiğini kısmen düşünüyorum. Çünkü toplumumuzda çok farklı bir erkek kavramı var ortada. Kadına maddi açıdan kötü davranan, onu ezen, hor gören bir erkek toplumumuz var. Çoğunluğu da öyle maalesef. O yüzden de kadınların özgürleştirdiğine inanıyorum (Zeynep, 50, Doktor).

Evet özgürleştiriyor. Para her şeyi değiştiriyor. Herkes istediğini alabiliyor. Ve kadının evde söz söyleme hakkı artıyor (Fatma A, 46, Ev Hizmetlisi).

Çiğdem Kağıtçıbaşı’na göre, ailede karar alma süreçleri, eşler arasındaki rol paylaşımı ve iletişim, aile içindeki cinsiyet rollerinin ve kadının statüsünün göstergeleridir. Farklı ülke kadınları ile yapılan bir çalışmada: ’’Kadınların karar sürecindeki yeri ve eşler arasındaki iletişim göstergelerindeki en düşük değerler Türkiye’ de bulunmuştur’’ ve rol paylaşımında en düşük değerlere yine Türkiye’de

rastlanmıştır. Türkiye’de kadının eğitim seviyesinin yetersizliği, piyasa şartlarının zorlukları, hem anne, eş olarak hem de çalışan bir kadın olarak hayat şartlarının getirdiği sıkıntılar sebebiyle kadın, maalesef ekonomik faaliyetlere istenilen düzeyde katılamamakta, bu durum kadının toplumsal statüsünü etkilerken aynı zamanda aile içi kararlarda etkili olmasını da engellemektedir (Kabaklı, 2003, 80). Bir katılımcının özellikle dile getirdiğine göre, kadının kazandığı gelir sadece kadının özgürlük alanlarını genişletmemekte aynı zamanda kadının aile içi kararlarda da söz söyleme hakkını güçlendirmektedir.

Diğer bir katılımcımız ise kadınların kazandıkları gelirleri ile kısmen özgür olduklarını dile getirmekte, bu durumu da mesleği veya statüsü ne olursa olsun kadınların özellikle de evli kadınların her zaman aileleri için fedakarlık yapmak zorunda kalmasına bağlamaktadır:

Genel olarak baktığımızda bence kadınlar ailesine destek olmak için çalışıyor. En azından benim açımdan öyle. Ama tabi bir özgürlük oluyor. Maddi yönden daha güçlü oluyorsun. Fakat yine de evine katkı hep ön planda. Tabi bu kazancına da bağlı. Ama kadın evliyse mutlaka fedakarlık yapar. Bu doktor da olsa aynı ev hanımı da olsa aynı (Neval, 38, Hizmetli).

Kendim ve çalışma hayatımdaki çalışma arkadaşlarımın genel düşünce yapısına baktığımda, kazanılan gelirle değil kişinin düşünce yapısı ve yaşam tarzı ile kendini özgürleştirdiğini söyleyebilirim. Ancak bekar çalışan arkadaşlarım ve çalışma hayatında beş yıl bulunduktan sonra evlenen yani kendi kazancını istediği şekilde yönlendirmeyi alışkanlık haline getiren arkadaşlar bu durumu bir özgürlük olarak algılıyorlar (Aişe, 29, Şehir ve Ulaşım Plancısı).

Birkaç katılımcımız ise, çalışan kadınların daha fazla tüketmesine sebep olan bu kazancın, bazen de kadın için gereksiz bir özgüvene sebep olduğunu dile getirmekte, hayatta tek amacın para kazanmak olmadığı, ancak paranın kadın içinde hayatı kolaylaştıran bir araç olduğu özellikle ifade edilmektedir:

Aslında özgürleştiriyor gibi gözükse de madde bağımlısı oluyorlar maalesef. Daha tüketici daha çok para harcama gibi şeylere yöneliyorlar. Ben kazanıyorum ben harcarım gibi bir düşünce oluyor. Bu özgürlük değil. Biraz daha hayatı kolaylaştıran bir durum sadece. O kadar. Zaten bir insanın hayatında sınırsız özgürlük olmamalıdır. Hayatta kurallar ve sınırlar olduğuna inanan biriyim (Fatma Ö, 53, Öğretmen).

Bence bu kadının bakış açısına göre değişir. Ama yine de özgürleştirir. Mesela boşanma sürecinde çalışan bir kadın elbette o süreci daha kolay atlatır. Kadın bence mesleğini seçerken kariyer planlaması yaparken çevresel şartları da düşünmelidir. İçinden çıkamayacağı işleri seçmemelidir. Çünkü kadın aslında çalışarak özgürleşirken bir taraftan da hayatın çarkında özgürlüğünü kaybetmektedir (Nilüfer, 47, Girişimci).

Ancak özgürlüğe daha soyut bir pencereden bakan birkaç katılımcımız için, kadınların çalışarak kendilerini özgür hissetmeleri zaman zaman eşler arasında sıkıntılara sebep olabilmekte, ekonomik anlamda ayakları üzerinde duran kadının özgüveni bazı erkekler için problemlere sebep olabilmektedir. Bu durumda erkeklerin kadınların çalışmasına daha önyargılı bakmasına yol açmaktadır. Çünkü kadının çalışması, ailede paranın kim tarafından kullanılacağı gibi bir sorunu da beraberinde getirmekte, kadının kazandığı parayı dilediği gibi harcaması her ailede mümkün olmamaktadır. Erkek egemen bir anlayışın devam ettiğini gösteren bu durum, kadının aslında çalışmasının ekonomik özgürlüğe sahip olması için yeterli olmadığını göstermektedir. Çünkü ataerkil zihniyet yapısına göre, kadın çalışsa da para üzerinde tasarruf hakkı erkeğe aittir. Bu da erkek için bir güç sembolüdür (Malkoç, 2009, 62):

Kadınlarımız çok salt bakıyorlar. Parayı güç olarak görüyorlar. O bir araç aslında. Yaşamımızı idame ettirebilmek için bir araç. Ama o aracı amaç haline getirenler var. Bu durum bazen aile huzurlarını da bozuyor. Farkında olmayarak çalışan kadın para kazandığı için bir

özgüveni oluyor. Eşine karşı tavrı çok farklı oluyor. Bu bizim her şeyimize ters. Dengeleri bozan bir durum. Böyle olunca çalışan kadına bakış değişiyor. Erkek de kadını çalışmasını istemiyor (Aytül, 52, Sanayici).

Bazı alanlarda evet ama genel anlamda bu bir özgürlük değil. Eğer maddi anlamda konuşacak olursak bir sonra yükümlülük olmaktadır (Şeyma, 30, Mimar).

Kadınları gelirleri onları özgürleştirmiyor biraz daha köleleştiriyor sanki (Neslihan, 44, Öğretmen).

Evet kesinlikle kadını özgürleştirdiğini düşünüyorum. Aslında özgürlük para ile ilgili bir mesele değildir. Kadın zihinsel olarak evinde özgür ise başa bir şeye ihtiyaç duymaz. Bu para bile olsa. Ancak her eş ideal değildir. Bazı erkekler evdeki huzura değil de paraya önem verirler. Kadının varlığını verdiği huzur yerine kadının tükettiği paraya önem verirler. İşte o zaman para kadına özgürlüğünü verir. Maalesef öyle (Kübra, 46, Diş Hekimi).

Daha önce belirtildiği gibi çalışma kavramı değişen yapısı ile modern dönemde bireylere para kazanmanın ötesinde bir değer kazandırmakta, çalışan kadının da toplumda bir prestij ve statü kazandığı bilinmektedir. Hal böyle olunca çalışan kadınların eşlerinden harçlık istemesi durumu kadınlar tarafından onur kırıcı bir davranış olarak görülmektedir. Bir katılımcımız da özellikle bu durumu dile getirmekte, kadının eşinden harçlık istemek zorunda kalmamasını özgürlük olarak kabul etmektedir:

Tabi ki özgürleştiriyor. Birşey yapmak için eşine elbette danışırsın sorarsın ama para istemezsin (Sündüz, 50, Anaokulu Öğretmeni).

Tabi ki özgürlüğe etkisi oluyor. Kadın çalışmak zorunda değil ama üretmek zorunda diyorum. Yani kendi ihtiyaçlarını karşılayacak, kendi

özel harcamalarını yapacak bilgi ve becerileri olmalı (Gülseren, 49, Sekreter).