• Sonuç bulunamadı

4.2. SOSYAL ANLAMDA ÖZGÜRLÜK ALGISI

4.2.2. Kendini Gerçekleştirme Aracı Olarak Sosyal Hayat

4.2.2.3. Zor Başladım Kolay Vazgeçmem

Annelik, bir çocuğun anne karnına düşmesinden itibaren başlayan ve çocuğun yetiştirilmesi, bir birey olarak topluma kazandırılması gibi görev ve sorumluluklar gerektiren ve kadının yaşamının sonuna dek sürdürmek zorunda olduğu vazgeçilmez bir rol olarak tanımlanmaktadır. Annelik hem geleneksel hem de modern toplumlarda kadının birincil görevi olarak kabul edilmekte, kadın çalışıyor olsa bile bu görevini başarılı bir şekilde yerine getirmesi beklenmektedir. Kadınlar için zaten oldukça yorucu olan ev işleri üzerine bir de çocuk sorumluluğu eklenince, çalışma hayatı kadınların çoğu zaman fedakarlık yapması gereken bir alan olmaktadır (Yavuz, 2019, 9). Kadınların ailevi sorumluluklarının fazla olması, zaman baskısı, rol çatışması ve iki farklı rolün gerektirdiği sorumluluklar, kadının iş ve evdeki hayatında gerilimlere sebep olabilmekte, kadın çoğu zaman evi ve işi arasında kalabilmektedir. İki gerilim arasında kalan kadınlar, ailevi görevlerin fazla olması sebebiyle tercih yapma durumunda kalabilmekte, bu durumda kalan kadın ya çalışma hayatından çekilmekte ya da iş hayatını ikinci plana itmektedir (Önel, 2016, 13-19). Katılımcılara yöneltilen ’’Çalışmanız aile hayatında problemlere yol açsaydı sizin

için öncelik işiniz mi yoksa aileniz mi olurdu?’’ sorusuna katılımcıların tamamına

yakını önceliğinin ailesi olacağını dile getirmekte, sadece bir katılımcı önceliğinin işi olacağını ifade etmektedir. Birkaç katılımcı ise çalışma hayatından keyfi durumlar için vazgeçmeyeceğini, ancak zaruri bir durum mevcutsa böyle bir durumu kabul edebileceğini dile getirmektedir:

Çalışma hayatımın problem olduğunu düşünürsem öncelik ailem olurdu (Zeynep, 50, Doktor).

Yol açmıyor ama açsaydı ailemi seçerdim (Fatma A, 46, Ev Hizmetlisi).

Çalışma hayatım aile içerisinde problemlere yol açsaydı ailemi tercih ederdim diye düşünüyorum (Betül, 36, Sanatçı- Akademisyen).

Tabi ki aile. Ama bir şekilde ikisini de yürütmek gerekiyor. Özellikle günümüz şartlarında (Gülten, 47, Kuaför).

Böyle bir ayrım yapmadım. Aile de önemli ama kırılma noktası gibiyse ya da sağlık problemleriyse tabi ki aile olurdu. Ama keyfi bir durumsa tabi ki tekrar istişare edilir. Ama keyfi bir durumsa kabul etmeyebilirim. Sınırlarımı zorlarım. Yaptırımlar kabul etmem (Aytül, 52, Sanayici).

Çalışma hayatım aile de bir probleme yol açmadı bugüne kadar. Ama eğer açmış olsaydı tabi aile hayatını tercih ederdim. Çünkü daha aile merkezli bir düşünce yapım var (Nilüfer, 47, Girişimci).

Çalışmaktan vazgeçmem ama ailemi ikna etmeye çalışırım. Zor şartlarda çalışmaya başladım. Kolay vazgeçmem (Vesile, 36, Kuran Öğretmeni).

Öncelik ailem olur. Ama hayatı da idame ettirmek için mecbur çalışmak zorundayım. Maddi yönden düşünecek olursak önce iş. Benim durumum için mecbur iş (Dilek, 48, Esnaf).

Kadınlar çalışma hayatında birçok sorunla karşı karşıya kalabilmektedir. Bu sorunlardan belki de en belirgini, ev ve iş arasında ki dengeyi sağlamak olmakta, bir taraftan çalışma hayatı, diğer taraftan da aile hayatının getirmiş olduğu sorumluluklar içerisinde olan kadın çoğu zaman bu uyumu yakalayabilmek için büyük bir savaş vermektedir. Kariyer- aile çatışması olarak adlandırılan bu durum, genelde iki türde ortaya çıkmaktadır. Bu çatışmalardan ilki, kadının işi ile ilgilenip ailevi sorumluluklarını ihmal etmesi, ailesi ile ilgilendiği zaman da işini ihmal etmesi sonucu çıkmakta, ikincisi ise çalışma hayatında yaşanan sıkıntıların aileye yansıması,

ailevi sıkıntılarında çalışma hayatını etkilemesi şeklinde ortaya çıkmaktadır. Kadınlar bu tarz sorunlarla karşılaşmamak adına çoğunlukla esnek zamanlı işlere yönelmekte, alt gelir düzeyine sahip kadınlar ise çalışma hayatından çekilmek zorunda kalabilmektedir (Bolcan, 2006, 43). Mesleği diş hekimliği olan bir katılımcımızda, iş hayatını aile hayatına göre düzenlediğini dile getirmekte, ailesini ihmal etmemek için daha esnek bir çalışma sistemine geçtiğini ifade etmektedir:

Tabi ki öncelik ailem olur. Ama asıl mesele şu. Çalışma hayatında daha az problem yaşamak için bir kadının kendine ait bir işinin olması. Bu çatışmayı azaltıyor. Her ne kadar sağlık sektöründe çalışma şeklini hastaların ihtiyaçları belirlese de kendinize ait bir iş yerinizin olması bazı düzenlemeleri sizin yapmanızı da imkan sağlıyor. Ben zaten herhangi bir çatışma yaşamamak için kendi işim olmasını önceledim. Devlet memurluğu veya akademik bir ortamı düşünmeme sebebim aile hayatında çatışma olmaması içindir (Kübra, 46, Diş Hekimi).

Öncelik işim olur çünkü ben eğer çalışmazsam mutlu olamam. Bu durumda bir şekilde aileme yansır. Dolayısıyla kişiler mutlu olursa aile hayatları da iyi olur diye düşünüyorum (Şeyma, 30, Mimar).

Cinsiyete dayalı iş bölümüne göre kadına uygun görülen toplumsal rol, iyi bir anne ve eş olmaktır. Bu roller kadının çalışma yaşamına katılımında engeller oluşturmakta ve işgücü piyasası içnde konumlarını belirlemektedir. Kadınları iş yaşamı ile aile yaşamı arasında yani meslek sahibi olmak ile eş ve anne olmak arasında seçim yapmaya zorlamaktadır (Önel, 2006, 36). Bu noktada birçok kadının tercihi evi ve çocukları olmakta, kadın iş hayatından bir müddet uzaklaşmak zorunda kalmaktadır. Ancak çalışma hayatına geri dönmek istediğinde birçok sorun ile karşı karşıya kalan kadın, hızla gelişen teknoloji sonucu çalışma hayatında ortaya çıkan yeniliklere ayak uydurmada sıkıntılar yaşamakta, işgücü piyasasında vasıfsız bir konuma bile düşmektedir. Son yıllarda yapılan araştırmalarda, işe ara veren kadınlardan sadece dörtte birinin ancak meslekte ilerleme eğitimi gördükten sonra işine dönebildiğini göstermektedir (Bolcan, 2006, 37). Bir katılımcımız çocukları

küçükken bu seçimi yapmak zorunda kaldığını ifade etmekte, bunun kendisini çok daha zor bir duruma soktuğunu dile getirmektedir:

Ailemi tercih ederdim. Nitekim çocuklar küçükken işimi bırakıp ailemi tercih ettiğim bir dönemde oldu. Ama sonra pişman oldum. Çabuk pes etmişim. İşe döndükten sonra çok zorlandım. Sistem değişmiş ve benim yeni sisteme ayak uydurmam çok zor oldu. Keşke bırakmasaymışım dedim (Sündüz, 50, Anokulu Öğretmeni).

4.3.EKONOMİK ANLAMDA ÖZGÜRLÜK ALGISI