• Sonuç bulunamadı

A. Devletlerin Etnik Sorunlara Yönelik Uygulamaları

5. Otonomi ve Federalizm

Otonomi, hem kolektif insan hakları hem de bir devletin bölgesel yönetim şekli olarak düşünülebilir. Otonomiye yönelik düzenlemeler genellikle dil, kültür, eğitim, kamusal ve sosyal hizmetlere erişim, toprak ve bölgenin kontrolü, ulusal ve mali kaynaklar üzerinde kontrol, yerel hükümet yapısının oluşturulması gibi temel meselelerin bazılarını veya en az birini sağlamaya çalışır.533 Öte yandan, uygulamada kapsamları bakımından değişiklik gösteren farklı otonomi biçimleri vardır. Otonomi, etnik grupların belirli bir bölgede yoğunlaştığında toprağa dayalı olabildiği gibi, büyük ölçüde dağınık ve birbirine karışmış olduğunda ise kültürel otonomi şeklinde meydana gelebilir.534 Eğer karşıt etnik gruplar devletin farklı bölgelerinde yoğunlaşmış olarak

531 Kaufmann, “Possible…”, s. 155–156.

532 Kirişçi ve Winrow, Kürt Sorunu…, s. 193–194.

533 Stavenhagen, Ethnic Conflicts…, s. 297.

534 Kirişçi ve Winrow, Kürt Sorunu…, s. 195.

yaşıyorlarsa, her ne kadar bölgesel otonominin ayrılığın habercisi olduğuna yönelik bir görüş varsa da, bölgesel otonomi veya kendi kendini yönetme bir seçenek olabilir.535 Aslında etkili bir otonominin topraksal bir zemine sahip olması gerektiğini söyleyebiliriz.536 Kültürel otonomi biçiminde ise grubun temsilcileri eğitim ve dil de dâhil kendi kültürel yaşamları üzerinde tam bir denetime sahiptir. Örneğin Estonya’da

“kendi” tarafından tanımlanmış azınlıklara kültürel otonomi verilmiştir. Dağınık yaşayan Alman ve Yahudi azınlıklar bu otonomiden yararlanmışlardır. Sonuç olarak, kültürel otonomide gruplar kendi kültürel yaşamlarını denetleyebilirken, toprağa dayalı otonomide coğrafi yoğunlaşmalarından yararlanarak kültürel, siyasi, toplumsal ve ekonomik konular üzerinde daha fazla denetim sağlayabilirler. Aynı zamanda, hem toprağa dayalı hem de kültürel otonominin bir arada işlediği durumlar da söz konusudur ve Belçika bu durumu yansıtan iyi bir örnektir.537

Ayrıca, etnik bir grubun sadece savunma ve dış politika alanlarında karar verme yetkisini merkezî yönetime bıraktığı geniş kapsamlı bir otonomi biçimi olduğu gibi,538 birkaç devletin topraklarına dağılmış etnik grupları içeren ve “devletler-artı-uluslar” adı verilen bir otonomi şekli de ileri sürülmüştür.539 Buna göre, etnik gruplar içinde yaşadıkları devletin vatandaşlığını sürdürürken, aynı zamanda komşu devletlerdeki aynı etnik kökenden olanlarla iş birliği yapabilmeli ve birlikte çalışabilmelidirler. Böylelikle sınırlar tarafından bölünmüş etnik gruplar arasında yumuşak birlik biçimleri denilen olgunun ortaya çıkmasına izin verilmekte ve bu durum devletlerin merkezî hükümetlerinin politikalarına aykırı olmamak koşuluyla yaratılmaktadır.540

Tüm bunlarla birlikte, pek çok bilim insanı otonomiyi eleştirir ve onun bağımsızlığın gerisine düştüğünü ileri sürer. Örneğin bir görüşe göre, tam anlamıyla otonom bir bölgenin olabilmesi için eğitim ve dilin kullanımı, yerel yönetimin yapısı, toprağın kullanılması ve planlanması gibi konularda anayasa ile sınırlı bağımsız bir yasama yetkisine sahip yerel düzeyde seçilmiş bir yasama organına; merkezî yönetimin onayına tabi yerel düzeyde seçilmiş bir yürütme organına; yerel yasaları yorumlamak için tam yetki verilmiş bir yerel yargı organına sahip olunmalıdır. Fakat her otonominin

535 Nevers, “Democratization…”, s. 64.

536 Stavenhagen, Ethnic Conflicts…, s. 297.

537 Kirişçi ve Winrow, Kürt Sorunu…, s. 195–197.

538 Kirişçi ve Winrow, Kürt Sorunu…, s. 195–197.

539 Gidon Gottlieb, “Nations Without State”, Foreign Affairs, Vol: 73, No: 3, (May-June, 1994), ss. 100-112’den aktaran Kirişçi ve Winrow, Kürt Sorunu…, s. 196–197.

540 Gidon Gottlieb, “Nations Without State”, Foreign Affairs, Vol: 73, No: 3, (May-June, 1994), ss. 100-112’den aktaran Kirişçi ve Winrow, Kürt Sorunu…, s. 196–197.

bu şartları yerine getirdiği söylenemez.541 Ayrıca, otonomi çok sınırlı seçeneklerden dış politika dışındaki bütün meselelerde tam bir denetime kadar uzanan oldukça belirsiz bir kavramdır. Bu nedenle, merkeze tam bağımlılık ile tam bağımsızlık arasındaki tüm durumlar otonomiyi ima edebilir.542

Otonomiye yönelik diğer bir eleştiri de, birçok bilim insanı tarafından savunulmakta olan etnik bir gruba otonomi vermenin devletin dağılmasına yol açacağı görüşüdür. Her ne kadar İspanya’daki Bask modeli ile bu görüş çürütülmüş olsa da, bu görüşü savunanlar 1980’lerin başında İspanya’da bölgeciliğe geçildiğini ve ETA’nın (Euskadi Ta Askatasuna/Ayrılıkçı Bask Hareketi) sertlik yanlısı üyelerinin Bask Eyaletleri’ni ayırmak için hâlâ şiddet kullanmak istediğini ileri sürerler. Yine bazı bilim insanları, bir devlet içindeki etnik bir gruba otonomi vermenin durumu fiilen ne kadar ağırlaştırdığını göstermek için Hindistan’daki Sih örneğini ortaya koyarlar. Hindistan Hükümeti’nin Pencap’a otonomi verme kararına karşın, militan Sihler’in tam bağımsızlık ve Halistan’ın kurulmasına yönelik taleplerinin yoğunlaştığı ve bölgedeki şiddetin tırmandığı ileri sürülmüştür.543 Sonuçta, etnik gruplara otonom haklar vererek var olan ya da olması muhtemel etnik çatışmaları bertaraf etmek, her zaman kesin sonuçlar veren bir çözüm değildir. Otonominin bu tür sorunları çözümlediği örnekler var olduğu gibi, tam tersine etnik grupları ayrılmaya teşvik ettiği durumlar da mevcuttur.

Etnik çatışmaların çözümünde otonominin yanı sıra federalizm de oldukça savunulan bir görüştür. Örneğin bir görüşe göre çokuluslu ya da çoketnili devletlerde ortak bir siyasi çerçevede ulusal veya etnik taleplerin tatmini için en uygun mekanizma federalizmdir.544 Üniter devletlerde bütün yetkiler, yetkileri yönetimin alt birimlerine devretmeyi tercih edebilen ve bu verilen yetkileri kolaylıkla tekrar geri alabilen merkezî hükümete verilirken, federalizm de ise belirli konularda yetkiler yönetimin alt birimlerine anayasal bir hak olarak verilir. Bu nedenle de devredilen yetkilerin geri alınması oldukça zordur. Bununla birlikte federalizmde, merkezî yönetim ile yerel alt birimlerin ayrı ve bazı konularda da ortak yetki alanları bulunur. Özellikle anayasal değişiklikler her iki yönetim düzeyinin de onayı gerektirmektedir. Öte yandan, farklı

541 Hurst Hannum, Autonomy, Sovereignty and Self-Determination: The Accommodation of Conflicting Rights, Philadelphia, University of Pennsylvania Press, 1990’dan aktaran Kirişçi ve Winrow, Kürt Sorunu…, s. 195–196.

542 Kirişçi ve Winrow, Kürt Sorunu…, s. 195–196.

543 Kirişçi ve Winrow, Kürt Sorunu…, s. 195–196.

544 Brass, Ethnicity…, s. 51.

federalizm tipleri de mevcuttur. Örneğin, Almanya ve ABD yönetsel federalizmin klasik örneklerini oluştururken, eski Sovyetler Birliği, Yugoslavya ve Çekoslovakya etnik temelde federasyonlara sahiptir. Kanada ise hem yönetsel hem de etnik boyutta bir federalizm tipinin örneğini oluşturur.545

Aslında, federalizm birçok uzman ve bilim insanı tarafından daha çok etnik gruplar bir bölgede yoğunlaşmışlarsa etnik çatışmalara yönelik uygun bir çözüm olarak öne sürülmektedir.546 Bununla birlikte, etnik çatışmaların çözümünü kolaylaştırmada federalizmin oldukça etkili olabileceği savunan yazarların başında ise Horowitz gelmektedir. Ona göre, merkezî yönetim üzerindeki yüklerin önemli bir kısmını alan ve çoğalan yetki noktalarının olduğu bir yönetim insanlara daha çok yakınlaşır. Bu sebeple, belirli sınırlar içerisinde ne kadar çok alt birim (yani etnik partiler) olursa, federasyon da o kadar çok etkili olacaktır. Ayrıca, etnik bakımdan homojen alt birimler ya da eyaletlerde ilgi odağı etnik gruplar arası daha geniş gerilimlerden yerel karakterli etnik grup-içi anlaşmazlıklara kayacaktır. Böylelikle, etnik olarak homojen olan eyaletlerde etnik çatışma riski azalacaktır. Bununla birlikte Horowitz, bu konudaki çoğu düşüncenin aksine, etnik gruplar belirli bir bölgede toplanmamış olsalar bile federalizmin etkili olabileceğini, çünkü örneğin bir eyalette çoğunluk iken ülke genelinde azınlık, bunun tam tersine bir eyalette azınlık iken ülke genelinde çoğunluk olan etnik gruplar arasında iş birliğine yönelik özendirici durumlar bulunabileceğini öne sürmüştür.547 Tüm bu nedenlerden ötürü, ona göre devlet içinde merkez ile bölgeler arasındaki otoritenin ustaca bölünmesi çatışmayı azaltmada bir potansiyele sahiptir.548

Etnik çatışmanın çözümünü kolaylaştırmak için, federalizmin özel bir biçimi olarak “kantonlaştırma” şemasını ileri süren bir görüş de bulunmaktadır. Buna göre, siyasal yetki çok küçük ve etnik bakımdan homojen olan birimlere veya kantonlara devredilmekte ve farklı kantonlar ile merkezî yönetim arasında asimetrik ilişkiler bulunmaktadır. Horowitz’in savını izleyen kantonlaştırmada, etnik çatışma ve rekabet alanlarını daha kolay yönetilebilir birimlere sıkıştırma avantajı vardır ve polis ve yargı yetkileri giderek bu alanlara devredilmektedir. Bu görüşü ileri sürenler, düzenlemenin kusursuz olmadığını ve yönetim birimlerinin belirlenmesi ve denetlenmesinde sorunların ortaya çıkabileceğini de belirtmişlerdir. Eğer etnik gruplar birbirine karışmış

545 Kirişçi ve Winrow, Kürt Sorunu…, s. 197–198.

546 Welsh, “Domestic…”, s. 57–58; Stavenhagen, Ethnic Conflicts…, s. 297.

547 Horowitz, Ethnic Groups…, s. 628–652.

548 Horowitz, Ethnic Groups…, s. 601–613.

ve dağınık bir biçimde yaşıyorlarsa, kantonlaştırmanın gerçekleştirilmesi çok daha güç olacaktır. Ayrıca, paramiliter örgütlerin kantonların bir kısmını ele geçirmek ve buraları kurtarılmış bölgeler olarak ilan etmek için denetim ve yargı yetkilerini kullanma tehlikesi de her zaman bulunmaktadır.549

Tüm bunlarla birlikte, etnik çatışmayı çözme aracı olarak federalizmin uygun bulunması oldukça eleştirilmiştir. Eleştirilerin en önemli kaynaklarından biri günümüzdeki etnik temelli federasyonların dağılmasıdır. Çekoslovakya barışçıl bir şekilde çözülürken, Yugoslavya’daki dağılma savaşla birlikte olmuştur. Öte yandan bu konuda iyi bir örnek olarak gösterilen Kanada ise Fransızca konuşan azınlığının giderek yükselen talepleriyle birlikte ciddi sorunlarla yüzleşmektedir. Buradaki önemli bir sorun da tıpkı otonomide ileri sürüldüğü gibi, federalizmin merkezî yönetimin politikalarından umduğunu bulamayan etnik grupları ayrılmaya teşvik edip etmemesiyle ilgilidir. Aynı zamanda, genellikle federalizmde yetkilerin merkez ile alt birimler arasında dağıtılmasında güçlüklerle karşılaşılmakta ve bu durum etnik temelli federasyonlarda düşmanlık yaratabilmektedir. Örneğin, Yugoslavya’da Hırvatistan ve Slovenya Cumhuriyetleri, diğer etnik grupların yaşadığı daha yoksul cumhuriyetlerin açığını kapatmak için federal fona sürekli artan miktarda para aktarılmasına karşı çıkmıştır.

Bununla birlikte, etnik gruplar arası çatışma bir federasyonun etnik bakımdan homojen eyaletlerine de sıçrayabilir. Bu durum özellikle eyaletteki mağdur etnik azınlık grubunun ülke genelinde çoğunluk ve egemen bir etnik grup olduğu zaman sorunlar doğurabilir.550 Neticede, federalizm etnik uzlaşmanın bir garantisi anlamına gelmez.551 Örneğin Belçika, bölgelere ayrılmış rakip etnik gruplara sahiptir ve resmî olarak federalizmi kabul etmiş bir ülkedir. Fakat tüm bunlara rağmen, burada da federalizm sabit bir uzlaşmayı garanti edememektedir. Aynı şekilde, Yugoslavya’nın dağılması da etnik uyum için federalizmin garanti bir yol olmadığını açıkça göstermiştir.552 Kısaca, federalizm her ne kadar uzlaşmaya ulaşmak için yeterli bir şart değilse de uzlaşma şansı için gerekli bir şarttır.553

549 John McGarry and Brendan O’Leary, “Introduction: The Macro-Political Regulation of Ethnic Conflict”, The Politics of Ethnic Conflict Regulation: Case Studies of Protracted Ethnic Conflict, Ed.

John McGarry and Brendan O’Leary, London and New York, Routledge, 1993’ten aktaran Kirişçi ve Winrow, Kürt Sorunu…, s. 200.

550 Kirişçi ve Winrow, Kürt Sorunu…, s. 199.

551 Stavenhagen, Ethnic Conflicts…, s. 297; Welsh, “Domestic…”, s. 57–58.

552 Stavenhagen, Ethnic Conflicts…, s. 297.

553 Welsh, “Domestic…”, s. 57–58.

Tüm bunların sonucunda, ademimerkeziyetçiliğin etnik çatışma yönetiminde büyük bir rol oynayabileceğini söyleyebiliriz. Örneğin, bölgesel otonomi ve federalizm Bosna, Sri Lanka, Kıbrıs, Sudan, Angola, Mozambik ve Güney Afrika’da barış müzakerelerinde önemli rol oynamıştır. Ademimerkeziyetçilik bu ülkelerin her birinde çatışmayı bertaraf etmek için hükümet veya üçüncü bir tarafın arabulucularının tekliflerine etnik grupların olumlu cevap vermesinde çok önemli bir teşvik sağlamıştır.

Bununla birlikte federalizm ve otonomi, bölgesel ve yerel otoritelere belirli siyasi bir güç vermesi nedeniyle onları etkinleştirerek politikanın merkezindeki elitler ve yerel liderler arasında güveni yükseltebilir. Böylelikle de büyük bir toplum içinde azınlıkların yerini koruyan güven inşası mekanizması hâline gelebilir. Fakat bölgesel otonomi ve federalizm çatışmayı önlemek için bir nevi güvence olarak gözüktüğü gibi, bazı durumlarda da çatışmayı artırabilmektedir. Örneğin Güney Afrika ve Etiyopya’da ademimerkeziyetçiliğe yönelik çabalara rağmen, merkezin ekonomik baskısı yerel otoritelerin ayağını kaydırmıştır.554 Ayrıca, etnik çatışmalara yönelik otonom ve federal çözümler genellikle bölgesel bütünlüğü ve birliği korumayı öncelikli amaç olarak gören devletlerdeki merkezî otoriteler tarafından dağılma ve ayrılmanın bir adımı olarak algılanması nedeniyle dehşet verici olarak görülür.555 Bu nedenle, eğer ustalıkla ve dikkatlice yapılmıyorsa ademimerkeziyetçilik düzeni etnikler arası ilişkileri düzeltmekten ziyade bozabilir.556