• Sonuç bulunamadı

A. Devletlerin Etnik Sorunlara Yönelik Uygulamaları

3. Nispi Seçim Sistemi ve Parlamento Temsili

Bilim insanları arasında etnik çatışmaların yönetimi için hangi devlet sisteminin daha uygun olacağı konusunda çeşitli görüş ayrılıkları bulunmaktadır. Örneğin, Lijphart parlamenter modelin başkanlık modeline göre çoketnili devletlerde daha kullanışlı olduğunu savunurken,492 Horowitz ise başkanlık sisteminin etnik çatışmaları hafifletmekte daha yararlı olacağını ileri sürmüşütür.493 Çünkü ona göre, başkanlık sisteminde güçlerin bölünmesi otomatik olarak bir grubun diğeri üzerindeki gücünü ve baskısını engellemekte ve kazanan hepsini alır şeklindeki sıfır toplamlı bir sonucun ortaya çıkmamasını garanti etmektedir. Bununla birlikte Horowitz, bu görüşün tüm başkanlık sistemlerine uygulanmasının hatalı olacağını da belirtmiştir. Çünkü başkanlık sistemleri arasında önemli farkların olduğu kesindir. Bu farkların oluşmasının en önemli nedeni ise başkana anayasal olarak bahşedilmiş olan güçle ilgilidir. Bu tarzda verilen güçler parlamentonun başkan üzerindeki etkisini veya vetosunu güçsüzleştirebilir. Aynı zamanda, birçok ülkede başkana kanun yapma veya yapımı başlatma yetkisi verilmiştir.

Bu tür bir sistemde, meclisteki hiçbir grup çoğunluk olsa bile başkanın kararlarını

487 Mousseau, “Democratizing…”, s. 550–551.

488 Ellingsen, “Colorful Community…”, s. 236.

489 Connor, Ethnonationalism…, s. 17.

490 Welsh, “Domestic…”, s. 55.

491 Nevers, “Democratization…”, s. 64.

492 Arend Lijphart, “The Power-Sharing Approach”, Conflict and Peacemaking in Multiethnic Societies, Ed. Joseph V. Montville, Toronto, Lexington Books, 1990, s. 491–509.

493 Horowitz, Ethnic Groups…, s. 784.

engelleyemez. Örneğin Doğu Avrupa ve eski Sovyetler Birliği’ndeki ülkelerde tam anlamıyla bir başkanlık sistemi yoktur. Burada, idareci ve kanun yapıcılar arasında gerçek bir güçler ayrımı bulunmamaktadır. Başkanlar, kanun yapma ve hatta resmi olarak hüküm verme kapasitesine sahiptirler. Bu durum da parlamentonun idareci karşısında güçsüzleşmesini sağlar. Diğer bir yandan gerçek bir başkanlık sisteminde ise durum bunun tam tersidir ve parlamento başkanın karşısında güçlüdür. 494

Etnik sorunları yönetmek veya çözümlemekte devlet sistemlerinin yanı sıra devletin sahip olması gereken seçim sistemi de üzerinde oldukça durulan bir konudur.

Örneğin bir görüşe göre, siyasi ılımlığın hâkim olduğu bir çevrenin yaratılması etnik çatışmaların çözümünde çok önemlidir. Etnik grupların ve liderlerinin sorunlarına yönelik çözümler için aşırı politikalar benimsemekten kaçınmalarında çıkarlarının olduğunu algılamaları gerekir. Yani, onlar için şiddetten kaçınmanın daha yararlı olacağı idrak ettirilmeli ve siyasi olarak ılımlı bir çevrenin yaratılması gerekmektedir.

Siyasi ılımlılık ise devletin seçim sistemini yapılandırmasıyla oluşabilir. Bu da devletin içindeki farklı etnik grupların nispi güçlerini göz önünde bulunduran bir seçim sistemi yaratılarak ve seçimlerde bölgesel ve ulusal liderlerin siyasi başarı için diğer etnik grupların da desteğini alması sağlanarak oluşabilir.495 Bu konuda bir başka görüş de seçimlerin her ne kadar büyük bir siyasi süreç içinde sadece kısa bir parçayı temsil etse de gruplar arası iş birliği ve çatışma üzerinde çok büyük etkiye sahip olabileceğini savunmaktadır. Buna göre, uygun şartların hâkim olduğu yerlerde (siyasi oyunun kuralları üzerinde bir anlaşma, oy sürecinde geniş bir katılım, ümit verici bir ekonomik ortam vs.) seçimler istikrarı yükseltebilir. Ayrıca, örgütlenmek için bir sebebi olan bütün gruplar diğer partilerle koalisyon sayesinde gelecekte güce ulaşmaya yönelik bir fırsata sahip olacaklarından, seçimler azınlık çıkarlarının tekrar temin edilmesini sağlayabilir ve çatışmanın önlenmesine yardımcı olabilir.496

Bu bağlamda, literatürde etnik çatışmaları çözmenin ve yönetmenin en iyi metodunun etnik grupların daha fazla olarak bulunduğu kurumlar yaratmak olduğunu savunan bir argüman ortaya çıkmıştır. Daha fazla siyasi katılımın sağlanmasının birçok yolu var olmakla birlikte en etkili olanlarından biri ulusal parlamentoda etnik azınlıkları temsil eden siyasi partilerin varlığını beslemektir.497 Bu nedenle kazanan hepsini alır

494 Horowitz, Ethnic Groups…, s. 784.

495 Nevers, “Democratization…”, s. 62–63.

496 Lake and Rothchild, “Containing…”, s. 59–60

497 Nevers, “Democratization…”, s. 63–64.

mantığından ve etnik grupların partilerinin meclise girmesini engelleyen düzenlemelerden mutlaka kaçınmalı, etnik temelli siyasi partilerin faaliyetlerine izin verilen, bütün partilerin temsiline olanak tanıyan, etnik gruplar arası iş birliğini ve etnik grup-içi rekabeti teşvik eden bir sistem oluşturulmalıdır.498

Ulusal parlamentolarda etnik grupların varlığının etnik çatışma seviyeleri üzerinde ılımlaştırıcı bir etki yaptığı varsayımı siyaset biliminde nispeten uzun süreli bir gelenektir. Bu varsayım, etnik olarak bölünmüş demokrasilerde siyasi istikrarı yükseltmek ve etnik çatışmayı önlemek için kurumsal mekanizmaların etkisi hakkındaki incelemeler arasında yer alır.499 Parlamento temsili ile etnik azınlıkların karar verme sürecinde bir sese sahip olması gerektiğini savunan bu argüman, etnik grupların siyasi katılımına izin verilmesinin bu grupların radikal hareket stratejilerini bırakmasını teşvik ettiğini ileri sürmektedir. Buna göre, daha yüksek seviyedeki bir temsil etnik grupların mücadele için radikal tedbirler almasını engelleyen rejimi onlara sevdirir ve benimsetir.500 Parlamento temsili etnik gruplar için çekicidir; çünkü bu durum onlara siyasi sistemde bir sese sahip olmayı kazandırır.501 Etnik azınlıkların ve onların siyasi organizasyonlarının parlamentoda bulunmalarını sağlamanın en iyi yolu ise nispi seçim sistemi oluşturmaktır.502 Bu durum, etnik organizasyonların parlamentoda yer elde etme olasılığını en üst seviyeye ulaştırır. Nispi seçim sisteminin kurulması siyasi sisteme girişlerin izin verilmesiyle birlikte etnik organizasyonların hareket stratejilerinin yumuşamasına yardım edecektir.503 Bu nedenle çoketnili ve demokratikleşmekte olan devletler için verilen tavsiye, eğer onlar daha az çatışma yaşamak istiyorlarsa, nispi temsilli bir seçim sistemi kurmaları olduğudur. Fakat Doğu Avrupa Ülkeleri bu tavsiyeye fazla önem vermemiş gözükmektedir. Çünkü bu bölgedeki ülkelerin birçoğu, tek üyeli seçim bölgeleriyle nispi temsili kombine eden bir sistem kullanmaktadırlar.504

Öte yandan nispi seçim sistemine yönelik eleştiriler de yapılmaktadır. Çünkü bu tip bir sistem altındaki etnik grupların daima daha iyi durumda oldukları şüphelidir.

Örneğin, coğrafi olarak bir bölgede ve tek bir etnik parti etrafında yoğunlaşmış bir etnik grup, eğer seçim sistemi çoğunlukçu ise daha iyi durumda olacak ve grubun

498 Horowitz, Ethnic Groups…, s. 628–652.

499 Alonso and Ruiz-Rufino, “Political Representation…”, s. 239–241.

500 Nevers, “Democratization…”, s. 63–64.

501 Alonso and Ruiz-Rufino, “Political Representation…”, s. 239–241.

502 Horowitz, Ethnic Groups…, s. 628–652.

503 Alonso and Ruiz-Rufino, “Political Representation…”, s. 238–239.

504 Alonso and Ruiz-Rufino, “Political Representation…”, s. 239–241.

parlamentoda yer elde etme şansı bu nedenle daha yüksek olacaktır. Bu nedenle, nispi temsilin daima daha yüksek temsil seviyesi getirdiğini farz etmek doğru değildir.505 Nispi temsilin etnik çatışmalar üzerindeki ılımlaştırıcı etkisini sorgulamanın diğer bir nedeni de, bu görüşü savunanların parlamentodaki temsilin etnik grupların karar alma sürecinde etkili olduğunu farz etmeleridir.506 Fakat parlamentoda temsil edilen gruplar olduğunda bile karar verme sürecine bu grupların katılmasını engelleyen olasılıklar olabilir.507 Bir başka ifade ile sistemde bir sese sahip olmak karar vermeye doğrudan katılımı ima etmez.508 Örneğin, parlamento içindeki etnik bir parti muhalefet durumundaysa, parlamentoda kazanılan koltuklar siyasi karar alma sürecinde pek yararlı olamayacak; ancak parti hükümetin bir kısmı ise karar alma sürecinde etkili olabilecektir ki; bu da garanti değildir. Fakat bununla birlikte, etnik bir parti karar alma sürecinde gerektiğinde yönetimle pazarlık yapma, onu zorlama gibi bir şansa sahipse ya da kendileri için potansiyel olarak zararlı olabilecek kararları veto etme hakkını elinde bulunduruyorsa, o zaman bu tür bir temsilin etnik çatışmalar üzerinde ılımlaştırıcı bir etkisi olduğu söylenebilir.509 Yani, meclisteki etnik partiler karar alma sürecinde etkili olabildiklerinde siyasi temsil yolunun etnik çatışmayı ılımlaştırması daha mümkün olmaktadır.510

Aynı zamanda nispi temsil sistemini savunanların etnik grupların kendi içinde homojen ve parçalanmamış olduğunu düşünmeleri ve etnik grubun taleplerinin, hareketlerinin, stratejilerinin, iç dinamiklerinin çatışma üzerindeki etkilerini görmezden gelmeleri de bir başka eleştiri konusu olmuştur. Oysa etnik partilerin talepleri parlamentodaki temsilin etnik çatışmaları ılımlaştırmadaki etkisiyle yakından ilgilidir.

Çünkü eğer etnik parti otonomi veya tamamen ayrılmaya yönelik taleplerde bulunuyorsa, parlamento temsilinin çatışmayı yumuşatması olası değildir. Hatta birçok durumda ayrılığı savunan partiler, talepleri görüşülene kadar seçimlere katılmayı reddeder. Boykot edilen seçimler, siyasi statükonun tamamen reddedildiğini gösteren muhalif bir stratejidir. Örneğin, Gürcistan’da Abazyalılar ve Osetyalılar, Rusya’da Çeçenler, Yugoslavya’da Sırbistan’dan dolayı Kosovalı Arnavutlar ve Moldova’da Ruslar’ın parlamentoda temsil edilmemesi, kurumsal bariyerlerden dolayı değil, bu

505 Alonso and Ruiz-Rufino, “Political Representation…”, s. 239–241.

506 Alonso and Ruiz-Rufino, “Political Representation…”, s. 239–241.

507 Lake and Rothchild, “Containing…”, s. 59–60

508 Alonso and Ruiz-Rufino, “Political Representation…”, s. 238.

509 Alonso and Ruiz-Rufino, “Political Representation…”, s. 239–241.

510 Alonso and Ruiz-Rufino, “Political Representation…”, s. 242.

grupların ve onların partilerinin bilinçli ve tasarlanmış stratejileri nedeniyledir. Kısaca, ayrılıkçı taleplerin varlığında parlamento temsilinin etnik çatışmayı ılımlaştırması pek olası değildir.511

Sonuç olarak, iki nedenden ötürü nispi seçim sisteminin etnik sorunları kesin olarak çözeceği şüphelidir. İlki, bu sistemin etnik azınlık partilerinin daha yüksek seviyede temsiline yol açmasını muhakkak suretle gerçekleştirecek olmamasıdır.

İkincisi, parlamentoda daha yüksek seviyedeki bir temsilin otomatik olarak etnik çatışmaların yumuşamasını sağlayamamasıdır. Öte yandan, etnik partiler karar alma sürecine dâhil olduğunda, hükümetin potansiyel olarak zarar verici kararlarının ve politikalarının önünü kesebildiğinde veya veto edebildiğinde,512 şiddet kullanımı ve statüko değişimi gibi radikal talepler çerçevesinde organize olmadığında etnik çatışma üzerindeki parlamento temsilinin ılımlaştırıcı etkisi daha makul gözükmektedir.513