• Sonuç bulunamadı

A. Devletlerin Etnik Sorunlara Yönelik Uygulamaları

1. Daha Fazla Demokratikleşme

Yakın zamanlarda bilim insanları demokratik olan devletlerin nadiren birbirlerine karşı savaştığını kanıtlayan güçlü ampirik kanıtlar bulmuşlardır. Buna ek olarak yine bazı bilim insanları da demokratik devletlerin demokratik olmayanlara göre iç şiddet yaşama olasılıklarının çok daha az olduğuna işaret etmişlerdir. Onlara göre kısmen bunun nedeni demokratik devletlerde şiddete dönüşebilecek olan sosyal çatışmaların uzlaşma, arabuluculuk, müzakere, oy kullanma yolarıyla çözümlenebilmesidir. Bununla birlikte, bu ampirik bulgular devlet içi ve devletler arası barışın değerinin arttırılmasının bir yöntemi olarak demokrasinin yükseltilmesi gerektiğini savunan bazı yorumları da teşvik etmiştir. Örneğin Soğuk Savaş süresince Birleşmiş Milletler (BM) gibi hükümetlerarası uluslararası örgütlerin çoğu, Batı ve Sovyet Bloku arasındaki ihtilafın demokrasinin yükseltilmesiyle engelleneceğini belirtmişlerdir. Soğuk Savaş sonrası dönemde de, her ne kadar Çin gibi bazı devletler Batılı demokrasi fikrine karşı durmaya devam etseler de, Sovyetler Birliği’nin dağılması ve komünizmin çöküşü, pazar demokrasisi için uluslararası kurumlar tarafından daha etkili bir destek verilmesine yol açmış ve bu organizasyonlar Batı demokrasinin ve onun kurumlarının kurulmasının uluslararası güvenlik ve barışın bir ön koşulu olduğunu ifade etmişlerdir.478

475 Connor, Ethnonationalism…, s. 46–47.

476 Mousseau, “Democratizing…”, s. 552–553.

477 Esman, “Economic…”, s. 477–481.

478 Paris, “Peacebuilding…”, s. 59–61.

Belirtildiği gibi birçok bilim insanı araştırmalarının sonucunda siyasi sistem tipinin siyasi şiddetin farklı türlerini yarattığı sonucuna ulaşmıştır. Buna göre, daha demokratik bir toplumda siyasi şiddetin yüksek seviyede olma ihtimali daha azdır.479 Örneğin bir görüşe göre, siyasi ve ekonomik hakların dağıtımı ile siyasi rejimin özelliği birbirlerine oldukça bağlıdır. Demokratik bir rejim, daha büyük siyasi ve ekonomik haklar getirecek, grupların düş kırıklığına uğraması ya da gücenmesi azalarak çatışma olasılığı da hafifleyecektir. Öte yandan, hakların eşitsiz dağıtımı ise düş kırıklığıyla birlikte çatışma olasılığını arttıracaktır.480 Bu nedenle etnik çatışmalarda gerçekçi olan çözüm, çoketnili ülkelerdeki siyasi ve ekonomik yapıların değerinin arttırılmasıdır.

Siyasi rejim tipi ve sosyoekonomik gelişme seviyesi iç çatışmalarda etnisiteye göre daha büyük ve önemli bir rol oynamaktadır. Demokratik bir rejim, özellikle zengin bir demokrasi, başka bir rejim tipine göre iç çatışma yaşama olasılığından daha uzaktır.

Böylece, demokratik ve ekonomik gelişmenin yükselmesi, etnik çatışma sorunu için uzun dönemli bir cevap sağlayabilir. Buna ek olarak, var olan bir devlette azınlığın korunmasını desteklemek ve onları tanımak, azınlık gruplarına eşit ekonomik ve siyasi haklar vermek, onlara ekonomik ve siyasi baskı korkusu olmaksızın kültürel olarak kendilerini ifade etme hakkı tanımak tam anlamıyla demokratik rejimlerin özellikleridir.481

Bu konudaki bir başka görüş de demokratikleşmenin, eğer etnik gruplar arasında uygulanabilir bir güç dağılımı kurarak uzlaşma süreci yaratıyorsa ve bu yolla etnik gerilimlerin gelişmesine engel oluyorsa var olan bir etnik çatışmayı azaltabileceğini ileri sürer.482 Buna göre, yeni demokratikleşmekte olan devletlerde gruplar veya partiler siyasi katılımla ilgili az bir deneyime sahiptir. Bu nedenle etnik çatışmaları engellemek veya yönetmek için yararlı olabilen demokratik dönüşüm süreci çok dikkatli olarak gerçekleştirilmelidir. Güç paylaşımın uygun olarak yapılması ve etnik problemlere erkenden hitap edilmesi etnik gerilimlerin engellenmesi ve yönetimi için büyük bir fırsat sağlayabilir. Bu nedenle eski bir rejimin çöküşünden evvel olası etnik çatışmalara hitap eden mekanizmaları kuran yeni siyasi yapılar, demokratikleşme sürecinin tam anlamıyla gerçekleşmesi ve etnik çatışmaların engellenmesi için çok önemlidir.

Demokratik dönüşüm süreci yavaş ama sağlam bir şekilde yapılırsa, etnik çatışmaları

479 Mousseau, “Democratizing…”, s. 550–551.

480 Ellingsen, “Colorful Community…”, s. 235.

481 Ellingsen, “Colorful Community…”, s. 245.

482 Nevers, “Democratization…”, s. 68–71.

yatıştırmakta avantaj sağlayabilir.483 Kısaca bu görüşe göre, demokratikleşme sürecinde etnik çatışmaları minimize etmek için anahtar olan yol, dönüşüm sürecinde önce etnik problemlere yönelmektir. Eğer etnik şikâyetler önceden tahmin edilir ve bunlarla erkenden ilgilenilirse, etnik çatışmanın engellenmesi ya da en azından hafifletilmesi daha olası olacaktır.484

Aslında bazı ampirik bulgular bu argümanı destekler ve demokrasinin ve siyasi gelişmenin yüksek seviyelerde olduğu toplumların siyasi şiddete daha az meyilli olduğunu gösterir. Bu argümanları savunanlara göre, yüksek seviyedeki bir demokrasinin siyasi şiddet olasılığını azaltmasının nedeni, demokratik bir sistemin siyasi mekanizmalarının şiddet içermeyen ve yasal olan yollarla karşıt talepleri uzlaştırma yeteneğinin olmasıdır.485 Daha demokratik bir devlet olmanın etnik sorunları çözeceğine inananlar, özellikle İsviçre örneğini bu durumun bir ispatı olarak kullanırlar.

Çünkü başka devletlerle dilsel ve dini akrabalığı olan grupları olmasına rağmen İsviçre, demokratik bir siyasi sistemi ve ulusal bir kimlik duygusunu yaratmayı başarmıştır.

Fakat bununla birlikte, bu durum sadece daha fazla demokratikleşmenin bir sonucu değildir. İsviçre’nin bu durumu dört nedene dayanarak açıklanabilir. İlk olarak, İsviçre’nin tarafsızlık geleneği Avrupa’da meydana gelen büyük çatışmalarda onun Almanca, Fransızca ve İtalyanca konuşan büyük dilsel gruplarının taraf tutmasını engellemiştir. İkincisi, İsviçre vatandaşları ülkelerinde yaşayan herkesin azınlığın bir kısmı olduğunu ve buna saygı duyulması gerektiğini söyleyerek, birbirlerinden üstün olma ilkesini bertaraf etmişler ve potansiyel bir çatışma tehlikesini engellemişlerdir.

Üçüncüsü, politikalar özellikle de federal seviyedekiler rızaya dayalı olarak (consensual) yürütülmüştür. Dördüncüsü ise, İsviçre federalizminin yüksek seviyede ademimerkeziyetçi olmasının etnik gruplara ait meselelerde toplumsal kutuplaşmanın gelişmesini engellemesidir.486 Bu örnekten de anlaşılacağı gibi demokratikleşme tek başına etnik sorunları çözümlemekte yeterli gözükmemektedir.

Sonuç olarak bu yaklaşıma göre demokratik rejimler, rejimin temel kurum ve kuruluşlarını yok etmeyi amaçlamayan yani, şiddet içermeyen metotlarla kişilerin siyasi katılımlarına izin verirler. Bu tür rejimlerin açık ve çoğulcu doğası, uzlaştırma ve

483 Nevers, “Democratization…”, s. 73–74.

484 Nevers, “Democratization…”, s. 72–74.

485 Mousseau, “Democratizing…”, s. 550–551.

486 Welsh, “Domestic…”, s. 53–54.

tarafsızlığı vurgulayan kurallara ve ayrı kültürlerin gelişmesine izin verir niteliktedir.487 Demokrasilerde protesto, grev ve gösteriler olabilir; fakat aynı zamanda bu tür rejimler vatandaşlarına siyasi ve medeni haklar da bahşettiklerinden onların etnisite, dil, din, ırk veya siyasi temelli ayrımcılık yapmaları daha az olasıdır. Bu nedenden dolayı şiddet ve iç çatışma olasılığı da azalır.488 Fakat demokratik olan birçok ülkede de etnik problemler ortaya çıktığı için489 bu yaklaşım etnik sorunlara yönelik net bir çözüm çerçevesi sunamamaktadır. Ayrıca etnik olarak bölünmüş toplumlarda demokratik kurumların kurulması ve muhafaza edilmesi oldukça zordur. Her ne kadar bazı ülkeler bunu başarmış gibi gözükse de, bu tür devletlerin bütünlüğünü koruması yine de şüpheli olarak gözükmektedir.490 Bu nedenlerden ötürü demokratikleşme çoğu zaman prensipte etnik çatışmayı çözümlemek için altın bir fırsat sunmaktadır.491