• Sonuç bulunamadı

Onarıcı süreç, önceki bölümlerde açıklanan temel ilkeleri esas alarak tasarlanmış çeşitli programlarla uyuşmazlıkların çözüme ulaştırılabilmesi için suçtan etkilenen tarafların tamamını bir araya getirerek her davanın kendine özgü koşullarında yürütülen ve ortak anlaşmaya dayalı sonuçlara varmayı hedefleyen bir süreçtir.

Onarıcı adalet süreci “Onarıcı Adalet Programlarının Ceza Konularında Kullanılmasına İlişkin Temel İlkeler”47 başlıklı BM karar taslağında da onarıcı adalet “bir suçtan etkilenen mağdur, fail ve/veya diğer kişi ya da kurum

üyelerinin çoğunlukla adil ve tarafsız bir üçüncü tarafın yardımıyla suca ilişkin meselelerin çözüm surecine aktif olarak katıldıkları” süreçler olarak

tanımlanmıştır.48

Süreç taraflar arasındaki uyuşmazlığı çözme amacı taşımakla birlikte nihai amaç yalnızca taraflar arasında bir anlaşmanın yapılmasını sağlamak değildir. Mağdurun zararının onarılacağı en uygun çözüm aranırken failin davranışının insani sonuçlarını ile karşılaşması ve bu karşılaşmanın yarattığı etki sonucu davranışının kabul edilemez olduğunu anlaması amaçlanan hedeflerden birisidir.

47Dandurand, Yvon Griffiths, Taylor, Curt ve Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Bürosu (United Nations Office on Drugs and Crime/UNODC), 2006, s. 99.

Süreç, mağdurun suç nedeniyle yaşadıklarını dile getirmesi için fırsat vererek ekonomik ve duygusal ihtiyaçlarına cevap verebilecek, davranışının sorumluluğunu kabul eden failin zararın giderilmesi için yükümlülük almasını sağlanabilecektir. Süreç boyunca mağdurun zararının giderilmesinin en doğru yolu aranırken taraflar üzerinde suçun etkileri anlamında dönüştürücü bir etki yaratabilecektir.

Onarıcı adalet uygulayıcıları bir suça verilen yanıtı “onarıcı” yapan gerçek niteliğinin belirli bir uygulama ya da surecin uygulanması değil sürecin en geniş amaçlarının gerçekleşmesinde aranması gerektiği konusunda birleşmektedirler.49 Onarıcı adalet süreci birbirinden farklı yöntemler kullanılarak yürütülmekte ise de sürecin amaçları konusunda temel olarak görüş birliği bulunmaktadır. Sürecin amaçları aşağıdaki şekilde sınıflandırılabilir:

• Mağdurların seslerini duyurabilmek, ihtiyaçlarını ifade edebilmek için cesaretlendirmek, sürece aktif katılımlarını teşvik etmek ve uygun yardımları sağlamak: Onarıcı adalet kavramının tarihsel gelişimi incelendiğinde ceza adalet sistemlerinin güçlenen mağdur hareketinin de etkisiyle mağdur odaklı çalışmalar başlattığı, Avrupa Konseyinin ve Birleşmiş Milletlerin de mağdurların ihtiyaçlarını esas alınarak çeşitli uygulamaları teşvik ettiği ve önerdiği görülmektedir. Onarıcı adalet anlayışıyla şekillendirilen uygulamalar suç davranışı ile güvenlik hissesini kaybeden mağdurun gücünü yeniden kazanmasını, maruz kaldığı davranış nedeniyle yaşadıklarını dillendirmesini, zararının giderilmesi konusunda etkin bir şekilde karar alabilme yetkisini sağlamaya çalışarak mağdurun onarılmasını desteklemektedir.

• Suç davranışı nedeniyle zarar gören ilişkilerin düzeltilmesini sağlamak: Onarıcı adalet anlayışı tarafından suç taraflar arasındaki

49Dandurand, Yvon Griffiths, Curt Taylor, ve Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Bürosu (United Nations Office On Drugs And Crime/UNODC), 2006, s. 9.

ilişkilerin zarar görmesi olarak değerlendirirken aynı zamanda suçun taraflar ve toplum arasındaki ilişkilere de zarar verdiği kabul edilmektedir. Toplumsal barışın bozulmasının ise yeni suçlara zemin oluşturacağını düşünülmektedir.50 Bu nedenle onarıcı anlayış ile şekillendirilen uygulamalar, suçla mücadeleyi, suç işleyen kişiyi toplumdan uzaklaştırılmak yerine zarara neden olan davranışının sonuçları düzeltmek için destekleyerek içinde yer aldığı toplumla bağının güçlendirilmesinde görmektedir. Mağdurun suç nedeniyle kaybettiği güvenlik hissinin yeniden kazandırılması için suç işleyen kişinin neden olduğu zararı anlaması, pişmanlığını bildirmesi ve telafi edebilmek için yükümlülük üstlenmesi gerektiği kabul edilmektedir. Onarıcı uygulamalar ile kişiler arasında bozulan ilişkilerin düzeltilebileceği ve toplumsal ilişkilerin de bu yolla güçlendirilebileceği savunulmaktadır.

• Zarara neden olan davranışın kabul edilemez olduğunu göstermek ve yeniden toplumsal değerleri olumlamak: Failin süreç içerisinde davranışının neden olduğu sonuçların insani boyutları ile karşılaşması, utanmasına ve yaptığından pişman olmasına neden olacaktır.51 Süreçte failin kınanması faili küçük düşürecek ya da damgalanmasına neden olacak şekilde gerçekleştirilmemektedir.

50

Kırık Cam Teorisi: Psikolog Philip Zimbardo'un deneyinden yola çıkarak, James Q. Wilson ve George L. Kelling tarafından geliştirilen ve New York polis departmanı tarafından kullanılan bir suç önleme yaklaşımıdır. Amerika’da şehir merkezindeki bazı binaların harabe halinde gelmesinin gerekçesini bulmak için bir araştırma yürütülmüştür. Yapılan araştırmada “kırık cam teorisi” bir tetikleme mekanizması olarak ortaya çıkmıştır. “Bir bina nasıl harabeye döner?” sorusuna kırık bir cam ile cevap verilmiştir. Zimbarro, bir binada ilk camın kırılmasına ve o haliyle kalmasına izin verildiğinde binanın harabeye dönmesinin önüne geçilemeyeceğini, uzun bir süre kırık kalan bir camın belli bir süre sonra umursanmama etkisi yaratmaya başladığını söylemiştir. Kırık cam teorisi, New York ve diğer büyük şehir polis departmanları tarafından henüz problem küçükken çözüm bulunmasının bu teoriye göre sorunun büyümesine engel olacağından bahisle erken müdahale yöntemleri ile çalışılmaya başlamışlar ve bu sayede suç oranlarının düşürülmesi başarmışlardır. Wilson, James Q.,ve Kelling, George, L. “Broken Windows”, The Atlantic

Monthly; 249: 3, 29-38, 1982.

51Çetintürk, Ekrem, 2008, s.36-40. Ayrıca bkz. Maxwell, Gabrielle ve Morris, Allison, “What is the Place of Shame in Restorative Justice?”, Zehr, Howard ve Toews, Barb (Derleyenler), Critical

Zararın giderilmesinde sorumluluk üstlenen failin hatasını düzeltmeye çalışan bir kişi olarak toplum içine yeniden kabul edilmesi sağlanmaktadır. Utanma, kınama ve toplumla bütünleşme aynı zamanda toplumsal değerlerin de yeniden onaylanmasına neden olacaktır.

• Zararın giderilmesi kapsamında faili sorumluluk üstlenmesi için cesaretlendirmek: Geleneksel ceza adalet sistemlerinde, suça verilecek yanıtla ilgili olarak karar alma süreci, tarafların dışında kaldığı bir mekanizma tarafından gerçekleştirilmekte iken; onarıcı süreç, taraflara etkin katılım fırsatı tanıyarak, zararın giderilmesi konusunda birlikte karar alma fırsatı sunmaktadır. Faile hatasını düzeltebilme şansı tanınması suç davranışının kişisel sorumluluğunu üstlenmesi için teşvik edeci olacaktır.

• Failin değişimini teşvik etmek ve toplumla yeniden bütünleşmesini sağlayarak suç işleme eğilimini azaltmak: Geleneksel ceza adalet sistemlerinde toplumdan yalıtılan fail, onarıcı süreç içerisinde neden olduğu zararın giderilmesi konusunda aldığı sorumluk nedeniyle olumlanmaktadır. Süreç içerisinde neden olduğu sonuçlar ile yüzleşen ve kendiliğinden kötü sonuçların giderilmesi için sorumluluk üstlenen failin gelecekte suç işleme eğilimi azalacaktır.

• İleriye Dönük Kazanımlar Sağlamaya Çalışmak: Geleneksel ceza

adalet sistemleri suçun kim tarafından, ne zaman ve nasıl işlendiği gibi geçmişe dönük konularla ilgilenir. Oysa onarıcı adalet için zarara neden olan davranış gerçekleşmiştir. Artık bu zararın giderilmesi için ileriye dönük onarıcı bir plan yapılması gerekmektedir.

• Suçun Altında Yatan Nedenleri Ortaya Çıkmasını Sağlamak: Onarıcı süreç faili zarara neden olduğu davranışını hangi nedenle gerçekleştirmiş olduğu konusunda samimi bir paylaşıma yönlendirmektedir. Faillerin suç davranışının altında yatan nedenleri açıklaması toplumda suça neden olan şeylerin tespit edilmesini ve suçun azaltılmasında uygulanacak etkili stratejilerin geliştirilmesini sağlayacaktır.52

Sonuç olarak; onarıcı adalet anlayışı ile şekillendirilen uygulamaların kullandığı yöntemler farklı olsa bile temel amaçları ortaktır. Mağdurların desteklenmesi, seslerini duyurmaları için fırsat verilmesi, ihtiyaçlarını dile getirmelerinin teşvik edilmesi yolu ile çözüm sürecine katılmaları sağlanmaktadır. Failler süreç içinde hatalı hareketlerinin sonucu meydana gelen zarar ile yüz yüze gelerek hareketlerinin neden olduğu zararı görmektedirler. Bu yolla faillerin zararın giderilmesindeki sorumluluğu üstlenmeleri sağlanmaktadır. Süreç içinde faili suç işlemeye iten nedenlerde paylaşılabileceğinden suça neden olan faktörlerin belirlenmesi ve suçun azaltılmasına yönelik stratejilerden sorumluların bu konuda bilgilendirilmesi de sağlanabilecektir. Suç oluşturan davranışın kabul edilemez olarak kınanması ve toplumsal değerlerin yeniden olumlanması yoluyla faillerin değişimi sağlanarak tekrar suç işleme eğilimlerinin azaltılacak ve yeniden topluma kazandırılmaları mümkün olabilecektir. Onarıcı uygulamalar toplumsal barışı sağlamaya yönelik olarak da suç sonucunda zarar gören ilişkilerin düzeltilmesinde bulunacak en iyi çözüm konusunda tarafların işbirliğinin geliştirilmesini sağlamaya çalışmaktadır. Sürece suçtan zarar gördüğü kabul edilen toplum da dahil edilerek çoğulcu ve demokratik bir toplumun yaratılması ve zarar gören toplumsal barışın onarılması sağlanacaktır.53

52Dandurand, Yvon Griffiths, Curt Taylor, ve Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Bürosu (United Nations Office on Drugs and Crime/UNODC), 2006, s. 11.