• Sonuç bulunamadı

Onarıcı adalet uygulamaları konusunda uluslararası alanda çeşitli çalışmalar yapılmıştır. Birleşmiş Milletler, Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliği’nin ceza alanında onarıcı uygulamaların teşvik edilmesi için girişimlerde bulunulmuştur. Alanda alınan pek çok tavsiye kararı, yönerge, tebliğ ve deklarasyonlar bulunmasına rağmen yalnızca Avrupa Birliği’ne ait çerçeve kararının bağlayıcı niteliği bulunmaktadır. Çalışmanın bu bölümünde onarıcı adalete ilişkin başlatılan girişimler ve belirlenen uluslararası standartlar incelenecektir.

Onarıcı adalet konusundaki uluslararası girişimler ilk olarak Avrupa Konseyi tarafından başlatılmış ve bu konudaki çalışmaların çoğunluğu Konsey tarafından gerçekleştirilmiştir. Konsey, arabuluculuk uygulamalarının Avrupa’da kullanılmasının henüz başlandığı tarihlerde harekete geçmiş ve 1985 tarihinde ilk tavsiye kararını hazırlamıştır. Avrupa Konseyi’nin 1985 tarihinden bu yana ceza konularında arabuluculuğu ele alan tam 12 ayrı tavsiye kararı çıkmıştır. Ancak bunlardan onarıcı adalet açısından en önemlisi Tavsiye No. R(99) 19’dur.60 Avrupa Konseyi çeşitli kararlarında mağdur bakış açısını ele alırken kimi kararlarında özellikle çocuk suçluluğu kapsamında faili korumaya yönelik çalışmalar yürütmüştür. Onarıcı adalet, Konseyin ceza adalet sisteminin yönetimi hakkındaki çeşitli kararlarında da yer almıştır.

1985 tarihli R (85) 11 numaralı kararı61 ceza hukuku ve ceza usulü çerçevesinde mağdurunun pozisyonu hakkındadır. Avrupa Konseyi bu tavsiye kararında devletlere ceza adalet sistemlerinin temel işlevlerinden birinin mağdurların sorunları çözmek ve adalet ihtiyaçlarını karşılamak olması gerektiğini ve bunu sağlayabilmek için de mağdur fail arabuluculuğunu, uzlaşma olanaklarını ve avantajlarını değerlendirmelerini tavsiye etmiştir. 1987 tarihinde

60Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin R (99)19 sayılı tavsiye kararı. 61Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin R (85) 11 numaralı kararı.

verilen R (87) 21 numaralı kararı62 da yine mağduriyetin önlenmesi ve mağdurun desteklenmesi hakkındadır. Bu kararda devletlere mağduriyeti önleyici programlar geliştirmeleri, varolan programların durumları ve sonuçları hakkında verilerin değerlendirilmesinin desteklenmesini, arabuluculuk konusunda pilot uygulamalar yapılmasını teşvik etmeleri söylemektedir.

Suç mağdurlarına yardım hakkındaki verilmiş olan bir diğer karar da R (2006) 8 numaralı karardır.63 Bu kararda mağdurlarının çıkarlarının korunabilmesi için uygulamalara standartlar getirmesi gerektiği söylenmektedir.

Avrupa Konseyinin özellikle çocuk suçluluğu kapsamında faili korumaya yönelik tavsiye kararları da mevcuttur. 1970 tarihli R (87) 20 numaralı karar64 üye devletleri çocuk suçlular için arabuluculuk süreçlerini geliştirmeye, özellikle genç suçluların mağdurları ile uzlaşmalarını sağlayacak sürece önem vermelerini teşvik etmektedir.

2003 tarihli Karar No. R(2003) 2065 ve R (88) 6 numaralı kararlarda66 üye devletler ciddi, şiddet içeren çocuk suçluluğunu hedef alarak daha etkin, toplum temelli ve yenilikçi yaptırımları geliştirmeye davet edilmiştir. Aynı kararda mağdurlara arabuluculuk, onarma ve tazminat sunulmasını da öngörülmüştür.

Avrupa Konseyi ceza adaletinin basitleştirilmesi, yönetimi ve üye devletlerin suçla mücadelede kullanılan politikaları hakkında da çeşitli tavsiye kararları vermiştir. Karar No. R (87) 18’de67 ve R(95) 12 sayılı kararlarında68 sistemde gecikmelerin yaşanması, dava sayılarının ve maliyetlerin artması gibi nedenlerle ceza adalet sisteminin toplumun beklentilerini karşılayamadığı,

62Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin R (87) 21 numaralı kararı. 63Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin R (2006) 8 numaralı kararı. 64Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin R (87) 20 numaralı kararı. 65

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin R (2003) 20 numaralı kararı. 66Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin R (88) 6 numaralı kararı. 67Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin R (87) 18 numaralı kararı. 68Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin R (95) 12 numaralı kararı.

alternatif uyuşmazlık çözümlerinin bir yöntem olarak uygulanması gerektiğini kabul etmiştir.

R(96) 8 numaralı kararında69 üye ülkelerde suçla mücadele için geliştirilen politikalarının özgürlükçü ve toplum temelli olması gerektiğine vurgu yapılmıştır. Toplum temelli yaptırımlar hakkındaki R(2000) 22 numaralı kararda70 ise arabuluculuk, toplum temelli uygulamalar arasında sayılmıştır. Cezaevleri kuralları hakkındaki R(2006) 2 numaralı tavsiye kararı71, arabuluculuğun mahkumlar arasındaki uyuşmazlıkların çözümünde kullanılmasını önermiştir.

Avrupa Konseyi tarafından ceza alanında arabuluculuğun tanımının yapıldığı, genel ilkelerinin sayıldığı, hukuki temlerinin açıklandığı, arabuluculuk sürecinin işleyişinin nitelendirildiği, arabuluculuğun geliştirilmesi gerekliliğinin vurgulandığı, arabulucuların nitelikleri ve eğitimleri hakkında önerilerin sunulduğu en kapsamlı karar Konseyin Bakanlar Komitesi tarafından 15 Eylül 1999 tarihinde kabul edilmiş olan “Ceza Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk” başlıklı R(99) 19 sayılı tavsiye kararıdır.72 Bu karar ile genel olarak söyleyebileceğimiz üye devletlerin arabuluculuk için usuller geliştirmeye ve bu usulleri geliştirirken kararın ekinde yer alan ilkeleri esas almaya davet edilmiş olduğudur. Karar arabuluculuğun temel prensipleri, arabulucuların temel özellikleri, arabuluculuk sürecinin taşıması gereken değerler ve sürecin sonuçlar hakkındadır. R(99) 19 sayılı karar, çalışmanın ilerleyen bölümlerinde Türkiye’deki konu ile ilgili yasal düzenlemeler incelenirken ayrıntılı bir şekilde karşılaştırmalı olarak incelenecektir.

69

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin R (96) 8 numaralı kararı. 70Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin R (2000) 22 numaralı kararı. 71Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin R (2000) 6 numaralı kararı. 72Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin R (99)19 sayılı tavsiye kararı.

Avrupa Konseyi tarafından 2002 yılında gerçekleştirilen “Demokratik

Toplumlarda Günlük Hayatta Şiddette Verilen Yanıtlar”73 projesinin raporunda

arabuluculuğa önerilen 12 önceliğin arasında yer verilmiştir. Konsey, 2002 yılında Avrupa Onarıcı Adalet Forumunu onarıcı adalet ve Avrupa’da kullanılan arabuluculuk uygulamaları ile ilgili bir kitabın hazırlanması için desteklemiştir. 2003 yılında 26. Avrupa Adalet Bakanları Konferansında ise ceza adalet sistemlerinde onarıcı adaletin teşvik edilmesi konusunda uzlaşma sağlanmıştır.

2007 yılında Avrupa Adalet Verimliliği Komisyonu Ceza Konularında Arabuluculuk Tavsiyesinin Daha İyi Uygulanmasına Dair Yönerge’yi kabul etmiş, bu yönerge kapsamında arabuluculuk uygulamalarının üye devletlerde iyileştirilmesi için genel kamuoyunda farkındalık yaratılması gerektiği, programlarının kullanılabilir ve erişilebilir olması gerektiği açıklanmıştır.

Onarıcı adalet konusunda ilk adımı atan Avrupa Konseyi olmakla birlikte Birleşmiş Milletlerin de onarıcı adalet uygulamaları konusunda çeşitli girişimleri mevcuttur. 1985 tarihinde Suçtan ve Yetki İstismarından Mağdur Olanlara Adalet Sağlanmasına Yönelik Temel İlkeler Bildirisinde arabuluculuğun, hakemliğe ya da yerel uygulamalarda örf ve adette yeri olduğu üzere rastlanılan gayri resmi çatışma çözme mekanizmalarına benzer bir şekilde taraflar arasındaki uzlaşmayı sağlayabileceği ve mağdurun zararını giderebileceği söylenmiş ve arabuluculuğun uygun olan durumlarda kullanılabileceği belirtilmiştir.

1990 yılında Birleşmiş Milletlerin kabul ettiği Gözetim Dışı Tedbirler İçin Asgari Standart Kuralları (Tokyo Kuralları) gereği üye devletlere, hapse alternatif başka önlemler sağlamak ve hapis cezasının uygulanmasını azaltmak, sosyal adalet şartlarını ve suçlunun ihtiyacı olan rehabilitasyonu dikkate alarak ceza adalet sistemini modernleştirmek için iç hukuk sistemlerinde hapis dışı önlemler

73Avrupa Konseyi, Confronting Everyday Violence in Europe: An Integrated Approach, “Integrated Project Responses to Violence in Everyday Life in a Democratic Society” isimli projenin son raporu. Strasbourg, Fransa: Avrupa Konseyi, 2004.

geliştirmesi gerektiğini belirtmiştir. Yeni hapis dışı önlemlerin geliştirilmesinin üye devletlerce teşvik edilmesi, bunların yakından izlenmesi ve uygulamaların sistematik olarak değerlendirilmesi gerektiği üzerinde durulmuştur. Halkın katılımı, ceza adaletinin yönetimi yönündeki çabaları tamamlayıcısı olarak görülmüştür.

28.07.1999 tarihli “Ceza Adaletinde Arabuluculuk ve Onarıcı Adalet Uygulamalarının Geliştirilmesi ve Uygulanması” ECOSOC kararında ise arabuluculuk hafif suçlar için bir seçenek olarak tanımlamıştır. 24.07.2002 tarihli ECOSOC kararı üye devletlerin onarıcı adalet programlarının uygulanmasında kullanacağı temel ilkeler, Avrupa Konseyinin belirlediği temel ilkelere oldukça benzeyen bir şekilde belirlemiştir.

1999 tarihli Avrupa Komisyona ait “Avrupa Birliği’nde Suç Mağdurları ve Standartlar ve Eylem Tebliği”nde arabuluculuğunun geleneksel sisteme alternatif olabileceğini söylemiştir. Arabuluculukta ortaya çıkan pratik problemleri tespit edebilmek ve problemleri aşabilmek için uygulamaların sonuçları hakkında araştırmalar yapmaya ihtiyaç bulunduğunu tespit etmiştir. 1999-2004 Tampere Avrupa Konseyi Eylem Planında ise üye devletlerin alternatif yargı dışı mekanizmaları geliştirmeleri gerektiği dile getirilmiştir.

Ceza alanında arabuluculuk kullanılmasına ilişkin tek bağlayıcı karar “Mağdurların Ceza Takibatlarındaki Durumu Hakkındaki 15 Mart 2001 Tarihli Konsey Çerçeve Kararı” dır. Karar da arabuluculuk tanımlanmış, her üye devletin arabuluculuğun uygun bulacağı ceza davalarında uygulaması için teşvik edilmesine özen gösterilmesi gerektiği açıklanmıştır. Üye ülkelerin ulusal mevzuatlarında çerçeve karara uyumun sağlanmasının gerekli olduğu söylenmiş ve üye ülkelerce yapılacak düzenlemelerin 22 Mart 2006 tarihine kadar gerçekleştirmesi kararlaştırılmıştır. Üye ülkeler için bağlayıcılığı bulunmasına rağmen kararın dili çok muğlaktır. Üye ülkeler tarafından yapılacak değerlendirme ile arabuluculuğa uygun bulunan suçlarda bu yöntemin uygulanmasının teşvik edilmesine özen gösterme sorumluluğu yüklenmiştir

Ancak üye ülkenin bu özen sorumluluğun kapsamının ne olduğu ve nasıl yerine getirileceği konusunda bir açıklık bulunmamaktadır. Ülkemiz mevzuatına 2005 yılında “uzlaşma” adıyla girmiş uygulamanın yasalaşmasında bu çerçeve kararı etkili olmuştur.