• Sonuç bulunamadı

TÜRK ANAYASA MAHKEMESİ’NİN YAŞADIĞI TEMEL SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

D. Olayla Sınırlı Yalnız Tarafları Bağlayıcı Karar Verilebilmes

61 anayasası döneminde, 82 anayasası döneminde olduğu gibi, kural olarak, AYM kararları herkesi bağlayıcı etkiye sahipti. Ancak 82 anayasasının aksine 61 döneminde istisnai olarak, anayasanın 152/4 maddesince, “Anayasa Mahkemesi, diğer mahkemelerden gelen Anayasaya aykırılık iddiaları üzerine verdiği hükümlerin, olay ile sınırlı ve yalnız tarafları bağlayıcı olacağına karar verebilir” şeklinde bir düzenleme mevcuttu.

Hukuk alanında öyle olaylar geçebilir ki, belli bir yasa hükmü, ancak ve ancak o olayların özelliği bakımından anayasaya aykırı bir nitelik taşıyabilir. İşte böyle durumlarda, 61 anayasası, iptal kararlarının yalnızca belli bir davayı etkilemek

644

E. 1972/56, K. 1973/11, K.T:6/3/1973, söz konusu karara ulaşmak için bkz. http://www.kararlar.anayasa.gov.tr/kararYeni.php?l=manage_karar&ref=show&action=karar&id=394 &content= (01.10.2013)

645

Kaboğlu, Anayasa Yargısı, s.93

646

Onar, Yargısal Denetim Alanında Öncüler, s.158

647

Kaboğlu, Anayasa Yargısı, s.93

648

162

üzere verilmesine AYM’ni yetkili kılmıştır649. Bu yetkinin kullanılması halinde

AYM, bir iptal kararı vermeyip kanunu yürürlükten kaldırmamakta ancak söz konusu kanunun anayasaya aykırılığını belirtmekle yetinip verilen kararın yalnızca taraflar

yönünden bağlayıcı olduğuna hükmetmektedir650.

Söz konusu yetki 61 anayasası döneminde, AYM tarafından sadece bir kez

kullanılmıştır651. Bu olayda AYM, itiraz konusu kanunun “1971 yılı bütçe kanunu

oluşu dolayısıyla, Şubat 1972 sonunda yürürlükten kalktığı, ancak yürürlükte olduğu süre içinde, bir kimsenin sübjektif haklarını etkilemiş bulunduğu, halen yürürlükte olmayan bir kanunun ise iptal edilemeyeceği652” gerekçesiyle, olay ile sınırlı bir karar vermiştir.

82 anayasası döneminde yukarıda izah edilen imkân artık AYM’ne

tanınmamıştır. Doktrinde bu yetkinin Mahkemeye tanınması gerektiğini

düşünenler653 olduğu gibi; bu yetkinin kaldırılmasını olumlu bulan görüşler de beyan

edilmiştir. Öncelikle bu yetkinin, özellikle Mahkeme’nin görülmekte olan bir davada uygulanacak kuralın, olay sırasında yürürlükte olduğunu, ancak incelenmesi sırasında yürürlükten kalkmış olduğunu gördüğü zaman önem kazanacağı ifade edilmiştir. Bu doğrultuda Mahkeme’nin, anayasaya aykırı gördüğü, ancak, incelenmesi sırasında yürürlükte olmayan kuralı iptal etmek yerine, anayasaya aykırılığını belirtip olayla sınırlı ve yalnız tarafları bağlayıcı karar verebilmesinin

isabetli olduğu belirtilmiştir654.

AYM’nin olayla sınırlı ve yalnız tarafları bağlayıcı karar verme yetkisinin varlığına yönelik eleştiriler ise, söz konusu durumun eşitlik ilkesiyle bağdaşmayacağı gerekçesiyle temellendirilmiştir. Bir kanunun belli bir olayda uygulanmayıp benzer

başka olaylarda uygulanmasının eşitlik ilkesini sarsacağı ifade edilmiştir655.

Biz AYM’ne, 61 döneminde tanınan bu yetkinin, günümüzde de tanınması gerektiği kanaatindeyiz. Çünkü öyle özel ve ayrık durumlar gündeme gelebilir ki; bir

649

Narin, Türk Anayasa Mahkemesi’nin Norm Denetimi Sonucunda Verdiği Kararlar, s.99

650

Türe, s.153

651

Narin, Türk Anayasa Mahkemesi’nin Norm Denetimi Sonucunda Verdiği Kararlar, s.99; Özbudun, Türk Anayasa Hukuku, s.428; Aliefendioğlu, Anayasa Yargısı, s. 205

652

E. 1972/26, K.1972/38, KT:27/06/1972, söz konusu karara ulaşmak için bkz. http://www.kararlar.anayasa.gov.tr/kararYeni.php?l=manage_karar&ref=show&action=karar&id=384 &content=

653

E. Onar, Yargısal Denetim Alanında Öncüler, s.161; Teziç, Anayasa Hukuku, s.219

654

Aliefendioğlu, Anayasa Yargısı, s.205

655

163 kanunun başkasına uygulanırken başka birine uygulanmaması, kabul edilebilir ve aksi hal hakkaniyete aykırı düşebilir. Böyle istisnai durumlarda Mahkeme, söz konusu istisnai yetkisini kullanabilmelidir. Örneğin, eski anayasaya aykırı olan fakat yürürlükteki anayasaya aykırı olmayan bir kanunun itiraz yolu ile Mahkeme önüne gelmesi halinde, yürürlükteki anayasaya göre hüküm verme durumunda olan AYM, elbette iptal kararı veremeyecektir. Oysa eski anayasaya aykırı olan bu kanunun, o anayasanın yürürlükte bulunduğu sırada vukubulmuş bir olaya uygulanmış olması, açık bir haksızlık teşkil etmektedir. AYM bu haksızlığı ancak olayla sınırlı karar

verme imkânına sahip olması durumunda giderebilecektir656.

Unutulmamalıdır ki 61 anayasası döneminde AYM’ne tanınan bu imkân her şeyden önce istisnai bir nitelik arz eder. Bu nedenle bu yetki kural olarak uygulanmayacak ve ancak yukarıda izah edilen istisnai ve özel durumlara hasredilecektir. Bu istisnai hallerde de söz konusu imkânın kullanılması eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmak bir yana; son derece hakkaniyetli bir çözümün üretilmesine katkı sunacaktır. Bu nedenle bugün de AYM’ne, yukarıda belirtilen istisnai hallerde uygulanmak üzere, olayla sınırlı ve yalnız tarafları bağlayıcı kararlar verebilme imkânı tanınmalıdır.

E.İptal edilen Yasa Sonucu Oluşan Hukuksal Boşluk Sorunu

AYM tarafından verilen iptal kararıyla, yürürlükten kalkmış olan yasa kuralı nedeniyle bir mevzuat boşluğu oluşmakta, bu kurala dayalı somut işlemlerin kurulması olanağı ortadan kalkmaktadır. Bu durumda iptal edilen yasanın düzenlediği alanda, yapılması bu yasaya bağlı kılınmış kamu hizmetlerinin görülmesinde süreklilik kesintiye uğramaktadır. Başka bir deyişle iptal edilen

yasanın düzenlediği alanda yasa boşluğu oluşmakta657 ve kamu düzeni bakımından

tehlikeli sonuçlar ortaya çıkabilmektedir658. Bu boşluğun giderilmesi ve bu sorunun

çözülmesi anayasa yargısı önünde ciddi bir sorun olarak ortaya çıkmaktadır.

Anayasamızın, 153. maddesiyle, bu sorunun çözümü adına iki yöntemi öngörmüş olduğu söylenebilir. Bu yöntemlerden ilki, AYM’ne iptal kararının

656

Özbudun, Türk Anayasa Hukuku, s.428

657

Aliefendioğlu, Anayasa Yargısı, s.204

658

164

yürürlüğe gireceği tarihi erteleme imkânının659 tanımış olmasıdır. Bu yolla erteleme

süresi içinde, yasama erkinin, iptal nedeniyle oluşan mevzuat boşluğunu gidermesi umulmaktadır. Bu şekilde anayasaya aykırılığı saptanmış bir normun bir yıla kadar

varabilen bir ek süre için yürürlüğünü devam ettirmesi çeşitli yönlerden eleştirilse660

bile yasa boşluğunun sebep olacağı çıkmazlar hesaba katıldığında bu durumun kabul edilebilir olduğu görülecektir.

Anayasamız, 153. Maddesiyle, söz konusu sorunun çözümü adına, yasama meclisini göreve çağırarak sorunun çözümünü hedeflemiştir. Buna göre, iptal kararlarının yürürlüğe girişinin ertelendiği durumlarda, TBMM’nin iptal kararının ortaya çıkardığı hukuksal boşluğu dolduracak kanun tasarı veya teklifini öncelikle görüşüp karara bağlaması istenmiştir.

Ancak anayasa yargısı uygulamasında, anayasanın 153. maddesiyle üretmiş olduğu çözüm yollarının işe yaramadığı ve Meclis’in hukuksal boşluğu, AYM’nce öngörülen erteleme süresinde doldurmadığı göze çarpmaktadır. Bu nedenle doktrinde bu sorunun çözümü adına çeşitli görüşler ileri sürülmüştür.

Bu konudaki bir görüş, AYM’nin iptal kararlarına, idari yargıda olduğu gibi, geriye yürür nitelik kazandırılması ve iptal kararının yürürlükten kaldırdığı yasanın tekrar yürürlüğe girmesi esasının kabul edilmesi yönündedir. Ancak bu sistem, kazanılmış hakların zedelenmesi tehlikesini bünyesinde barındırdığı için haklı olarak eleştirilmiştir661.

Bu sorunun çözümünde dermeyan edilen diğer bir görüş ise, iptal kararının yürürlüğe girmesine değin TBMM’nin gerekli yasayı çıkararak boşluğu doldurmaması durumunda hükümetlere, belli bir süre için, bu konuda bir yetki yasası varmışçasına AYM’nin iptal kararı doğrultusunda KHK çıkarma yetkisinin

tanınmasıdır662.

Bizim bu sorunun çözümü adına önerimiz ise, AYM’ne “Yasama Organına

Çağrı Kararları”663 verebilmesi imkânının tanınması ve bu çağrıya uyulmamasının

ciddi yaptırımlara bağlanmasıdır. Bu durumda AYM erteleme süresi için açıkça

659

AYmd. 153/3: “Gereken hallerde Anayasa Mahkemesi iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi

ayrıca kararlaştırabilir. Bu tarih, kararın resmi gazetede yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemez.”

660

Bu konudaki eleştiriler için bkz. Özbudun, Türk Anayasa Hukuku, s.429

661

Özbudun, Türk Anayasa Hukuku, ss. 430-431; Aliefendioğlu, Anayasa Yargısı, s.204, Türe, s.158

662

Aliefendioğlu, Anayasa Yargısı, s.205

663

165 boşluğun giderilmesini isteyebilecek ve bu durumu yasama meclisinin dikkatine sunabilecektir. Buna paralel olarak anayasamızın 153. maddesinde ifade edilen “öncelikli görüşme” yönündeki amir hükmün yaptırıma bağlanması da yasama meclisini teşvik edici bir tedbir, olacak yasa boşluğunun öngörülen sürede tamamlanması için TBMM’nin çalışmalarına hız vermesi sağlayacaktır.

Anayasanın 153. maddesindeki amir hükmün yaptırımı ise, yasa boşluğunun giderilmesinden önce, Meclisin tüm çalışmalarına ara vermesi ve öncelikle bu soruna çözüm üretmesi şeklinde ortaya çıkabilir. Bu önceliğe uyulmadan, Meclis tarafından farklı bir işlemin tesis edilmesi halinde ise, bu işlemin, sadece 153. maddeye aykırılıktan AYM’nce iptali gündeme gelebilmelidir. Böylece yasama meclisi, 153. maddeye uyma konusunda kendisini zorunlu hissedecek ve bu durum söz konusu maddenin gerçek bir anlam ifade etmesini sağlayacaktır. Aksi takdirde, bu maddeye TBMM tarafından uyulmaması ve söz konusu maddenin ihlaline bir yaptırımın bağlanmaması durumunda, anayasanın 153. maddesindeki amir hükmün, kâğıt üzerinde kalan işlevsiz bir hüküm olarak yürürlükte kalmaya devam etmesi söz konusu olacaktır.

V. ÜLKEMİZ BİREYSEL BAŞVURU MEVZUATINA YÖNELİK