• Sonuç bulunamadı

ELEŞTİRİLER

B. Bireysel Başvuru Yolu ile Korunan Haklar Kapsamı Sorunu

Ülkemizde bireysel başvuru yoluna dair tartışmaların başında, bu mekanizma ile koruma altına alınan temel hak ve özgürlükler kapsamı gelmektedir. Bu konudaki temel sorun ise, hangi temel hakların bireysel başvuru mekanizması ile korunacağı ve bu bağlamda hangi hakları ihlal edilen bireylerin bireysel başvuru yoluna gidebilecekleri şeklindedir.

Bireysel başvuru yolunun öngörüldüğü çoğu Avrupa ülkesinde671, bu

kurumun kapsamı içerisinde değerlendirilecek hak ve özgürlükler için çeşitli sınırlandırmalara gidildiği görülmektedir. Bu doğrultuda Avusturya’da tüm hak ve özgürlükler bireysel başvurunun konusu olabilirken, İspanya ve Meksika’da sadece temel hak ve özgürlükler bireysel başvuru konusu edilebilir. Federal Almanya’da ise temel hak ve özgürlükler ile “adalet hakları” adı verilen temel hak ve özgürlükler benzeri haklar bireysel başvuru konusu edilebilir. Dolayısıyla ekonomik ve sosyal haklar, İspanya, Federal Almanya gibi ülkelerde de bireysel başvuru konusu

yapılamamaktadır672.

Bu doğrultuda bireysel başvurunun düzenlendiği ülkemiz anayasa hükmünde de, bireysel başvuru kurumunun kapsamı sınırlandırılarak ifade edilmiştir. Anayasa şikâyeti yoluyla gerçekleştirilen kanunların yargısal denetimi usulünde kanunun

670

Sağlam, s.7

671

Karşılaştırmalı hukukta bireysel başvuru kurumunu benimsemiş olan kimi ülkelerdeki başvuruya konu haklar listesi konusunda ayrıntılı bilgi için bkz. Özbey, ss.167-172.

672

168 anayasaya aykırılığı bütün anayasa metni referans alınarak değil fakat anayasadaki

temel hak ve özgürlükler bakımından incelenmektedir673.

Bu konudaki temel çerçeve bizzat anayasa tarafından çizilmiştir. Buna göre; “Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki”lerinin bireysel başvuruya konu edilebileceği ifade edilmiştir. 6216 sayılı kanunda ise bu kapsam bir adım daha öteye taşınmış ve “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve buna ek Türkiye’nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki” hakların da bireysel başvuruya konu edilebileceği ifade edilmiştir.

Bu düzenlemeler bakıldığında, bireysel başvuru kapsamındaki haklar yönünden bir sınırlandırmaya gidildiği göze çarpmakta ve anayasadaki tüm haklar

bakımından AYM’ye bireysel başvuru yapmanın önü kapanmaktadır674. Söz

konusu düzenlemeler, AİHS’nde bizim anayasamıza tekabül eden haklarla sınırlı

olarak anayasa şikâyetine başvurulabileceğine ilişkin hüküm içermektedir675. Buna

göre bir hakkın bireysel başvuru yoluna konu edilebilmesi için, öncelikle 82 anayasasında güvence altına alınan bir temel hak olması ve aynı zamanda bu

hakkın AİHS veya AİHS’ne ek protokollerle de korunmuş olması aranmaktadır676.

Yani 82 anayasasında yer alan temel haklar kümesiyle; AİHS ve buna ek

protokollerde yer alan temel haklar kümesinin kesiştiği alanda yer alan bir hak677,

ülkemiz uygulaması açısından bireysel başvuruya konu edilebilecektir.

Söz konusu sınırlandırma yoluna gidilmesi ve bireysel başvuru kapsamının

daraltılması, iş yükünün azaltılması bakımından yararlı olacağı678 düşüncesiyle

öngörülmüş ise de, bu durum doktrinde çeşitli açılardan eleştirilere hedef olmuştur. Öncelikle bu sınırlamanın, AİHM’nin, AİHS’nin açıkça güvence altına almadığı sosyal haklar için yapılan başvuruları da inceleyip ihlal kararları verdiği

gerekçesiyle, AİHM içtihatlarıyla bağdaşmadığı ifade edilmiştir679. Aynı

doğrultuda, anayasa metnindeki ifadeden ve AİHM içtihatlarının bağlayıcılığına ilişkin AİHS hükümlerinden, bireysel başvuru konusu olabilecek hak ve

673 Sır, s.326 674 İnceoğlu, s.10 675

Kanadoğlu, Anayasa şikayeti, s.114

676

Gerçeker, s.34

677

Bireysel başvuru yolu kapsamındaki haklar listesi için bkz. E. Ergül, ss.13-17.

678

Kanadoğlu, Anayasa şikayeti, 114

679

169 özgürlükten amacın, bir bütün olarak AİHS sisteminin koruma alanına giren hak ve

özgürlükler olduğu ifade edilmiştir680.

Ayrıca mevcut anayasamız, AİHS’nden hak kategorileri ve düzenlemeleri bakımından birçok noktada şaşırtıcı biçimde ileridedir. Söz gelimi, çevre konusu, sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı olarak anayasada güvence altına alınmıştır ama

AİHS’nde yoktur681. Burada bahsi geçen haklar, mevzuatımızdaki düzenlemelere

bakıldığında, bireysel başvuru kapsamında gözükmemektedir682. Anayasada

güvence altına alınmış bu ve benzeri konularda, anayasaya uygunluğu sağlama görevini ifa eden AYM’ne başvurulamaması ise ciddi bir çelişki olarak göze çarpmaktadır.

Bu konuda diğer bir sorun da AİHS’ne ek protokoller konusunda karşımıza

çıkmaktadır683. AİHS ve ek protokolleri 14 protokol olup bunlardan 9 adedi Türkiye

tarafından imzalanarak yürürlüğe girmiş, 4., 7., 9. ve 12. protokoller imzalanmış

fakat yürürlüğe girmemiş, 10. protokol ise hiç imzalanmamıştır684. Hiç şüphesiz, bu

protokollerde güvence altına alınmış bir temel hak ile ilgili olarak da AYM’ne bireysel başvuru yapılabilecektir. Kanaatimizce bu durumda, tüm protokoller kapsamındaki bireysel başvurular AYM tarafından incelenmelidir. Çünkü söz konusu protokoller, insan haklarının günümüzde ulaştığı aşamayı yansıtmaktadır ve her an ülkemiz tarafından kabul edilme potansiyeli taşımaktadır. Bu nedenle imza ve kabul aşamasını beklenmeden, AYM tarafından söz konusu protokollerdeki hakların koruma altına alınması, bireysel başvuru kapsamının sınırlılığı konusunda bu başlık altında değinilen kaygıları bir ölçüde de olsa bertaraf edebilecektir.

İnsan hakları hukuku, diğer hukuk disiplinlerine oranla daha dinamik bir yapı sergilemekte ve her dönem gelişmeye açık bir görünüm arz etmektedir. Bu doğrultuda temel hak ve özgürlük kategorileri değişmekte, temel hak ve özgürlüklerin içeriği değişikliklere uğrayabilmektedir. Bu çerçevede, insan hakları hukukuna yön veren öncü kuruluş olan AİHM’nin de, karar ve içtihatları değişmekte ve yeni içerikler kazanmaktadır.

680 E. Ergül, s.16 681 Oder, s.98 682 İnceoğlu, s.10 683 Aliyev, s.41 684 Özdek, s.29

170 Bireysel başvuru açısından bakıldığında, AİHM’nin rehberliğinde insan haklarının korunması adına önemli görevler üstlenecek olan AYM’nin, denetim yetkisinin daha işin başında sınırlandırılması isabetli bir başlangıç olarak değerlendirilemez. Bu nedenle temel insan hakları konusunda herhangi bir sınırlandırmaya gidilmeden, çağdaş medeni uluslar tarafından kabul gören tüm temel hakların, ülkemizde de benimsenmesi ile bireysel başvuru yolunun koruması altına alınması gerekmektedir. Bu yolla AYM, değişen ve gelişen insan hakları hukukunu yakından takip edebilecek ve bireysel başvurular yoluyla bu hakların hayata geçirilmesini temin edebilecektir.

Unutulmamalıdır ki, AYM’nin görevleri arasına bireysel başvuruların dâhil edilmesi, temel hakların korunması konusunda AİHM’nin kararlarıyla ortaya koyduğu standardın ülkemiz pratiğine yansıtılamamasının neden olduğu sorunları

giderme kaygısının bir sonucudur685. AİHM’nin, burada ifade edilen rehberliğinin

ortadan kalkması sonucunu doğuracak şekilde, AİHM içtihatlarıyla oluşacak yeni temel hak kategorilerinde yer alacak haklar konusunda AYM’ni yetkisiz kılmak, yerinde bir adım olamaz.

Sonuç olarak ülkemiz açısından yeni bir kurum olan bireysel başvuru yolunun kapsamının bu şekilde daha işin başında sınırlandırılması isabetsiz bir başlangıçtır. Ancak söz konusu kısıtlayıcı hükümlere rağmen AYM, bu sınırları içtihat ve kararlarıyla zorlayabilecek ve mevzuatın bu olumsuz yanı bertaraf edilebilecektir. Bu

doğrultuda son tahlilde, söz konusu hükmün kapsamı, uygulama ile netleşecektir686.