• Sonuç bulunamadı

Kur’an’ı anlamak için yapılması gereken ilk şey, O’nun içerisinde yer alan buyrukların neler olduğunun bilinmesine yönelik çalışma yapmaktır. Bunun yolu ise dinleme veya okuma sûretiyle olur. Dinleme, okuma imkânının olmadığı veya şartların öyle gerektirdiği durumlarda daha çok söz konusu olsa gerektir. Anlamak için kişinin ilk olarak uygulayacağı eylem okumadır. Zira okuma, karşılıklı konuşma ile kimi zaman eş değer konumda olabilmektedir. Bu faaliyette kişi öncelikle karşısındaki şahsı dinler konumda olup ikinci planda ise karşısındakine tepki vermektedir. Bu süreç etki-tepki faaliyeti halinde okuma sonuna kadar ve hatta okuma sonrasında da şahsın zihninde devam edebilmektedir. Bu bakımdan okuma faaliyeti, anlama ve anlamlandırma sürecinin öncüllerindendir. Nitekim “Yaratan Rabbinin adıyla oku!” (Alak, 1) Kur’an’ın nâzil olan ilk âyeti olup, okumanın ehemmiyetini ortaya koymaktadır. Yine Yüce Allah’ın âlim kullarının vasıflarını anlatırken Kur’an’ı tilavet ettiklerini bildirmesi de411 dikkate değerdir. Ayrıca “Kur’an okunduğu zaman onu dinleyin ve susun ki size rahmet edilsin.” (Âraf, 204)

410

Râzî, a.g.e., VI, 130. Hz. Ömer’in ‘Ubeyy’le Fetih Sûresi 26. âyetin okunuşuyla ilgili tartışmaları için bkz. İbn Kesîr, Tefsir, IV, 209.

411

âyeti de Kur’an’ın anlaşılması yönünde okuma faaliyetine dikkat çekmektedir.

Hz. Ömer okumayı câhiliye döneminden beri bilmekteydi. Bu durum risaletin ilk yılları için önemlidir. Çünkü o yıllarda okuma bilenlerin sayısı azdı.412 Bu yönüyle Hz. Ömer, Kureyş kabilesi içerisinde mümtaz bir yere sahip olmuştur. Nitekim Hz. Muhammed’e (s.a.s.) risalet görevi verildiğinde Kureyş içerisinde yalnızca on yedi kişi okur-yazardır.413 O’nun Müslüman olmasına sebep teşkil eden hâdise bize O’nun okumayı bildiğini göstermektedir.414

Hz. Ömer hakkında gelen rivâyetlere baktığımızda, O’nun Kur’an’ı okumaya büyük önem verdiği görülmekte olup bu da Kur’an’ı anlama çabasının bir göstergesi olması bakımından kayda değerdir. O’nun okuma konusundaki faaliyetleri şu şekilde tasnif edilebilir:

i. Namazlardaki Kur’an Okumaları

Namaz, Kur’an’ın okunması üzerine bina edilmiş bir ibadettir. Böylelikle adeta Kur’an okumanın insan ile Allah arasındaki biricik iletişim yolu olduğu vurgulanmak istenmiştir.415 Hz. Ömer’in de bu anlamda namazlarda kıraati uzun tutmak sûretiyle Kur’an okumalarına önem verdiği görülmektedir. Bazı rivâyetlerde akşam, bazılarında ise yatsı namazını kıldırırken birinci rekâtta Âl-i İmrân Sûresi’nin yüz âyetini, ikinci rekâtta ise diğer yüz âyetini okuduğu kaydedilmiştir.416 Yine sabah namazını kıldırırken, Bakara Sûresi’nden veya Âl-i İmrân Sûresi’nden yüz âyet okuduğu417 ve buna diğer sûrelerden de ilave ettiği nakledilmiştir.418 Namazlarda Yunus, Hûd, Kehf ve Yusuf Sûresi gibi sûreleri de okuduğu nakledilmiştir. Bu nakillerde bir şahsın Yusuf Sûresi’ni Hz. Ömer’in arkasında sabah namazı kılarken

412

Şiblî, Bütün Yönleriyle Hz. Ömer ve Devlet İdaresi, s. 47.

413

Muhammed Ziya, Ömer İbnu’l-Hattâb, Beyrut 1991, s. 7.

414

Söz konusu rivâyet için bkz. İbn Hişâm, a.g.e., I, 345; İbn Sa‘d, a.g.e., III, 268; Belâzürî,

Ensâbü’l-eşrâf, X, 288, 290; Kurtubî, a.g.e., XI, 163; Şevkânî, Fethu’l-kadir, III, 355. 415

Nasr Hâmid Ebû Zeyd, “Kur’an Hermeneutiğine Doğru: Hümanist Yorum Anlayışı”, (Çev. İsmâil Albayrak), İslâmiyât VII, Sayı: 1, Ankara 2004, s. 52.

416

Nehhâs, a.g.e., I, 340; Kurtubî, a.g.e., IV, 2.

417

Abdurrezzâk, Musannef, “Kitâbu’s-salât”, II, 115; İbn Ebî Şeybe, Ebû Bekr Abdullah b. Muhammed b. İbrâhim (235/849), el-Kitâbü’l-musannef fi’l-ehâdîs ve’l-asar, (Thk. Muhammed b. Abdullah el-Cem’a, Muhammed b. İbrâhim el-Lehuydân), yy. 2004, “Kitâbu’s-salât” 2, II, 273.

418

öğrendiğini ifade etmesi419 önemlidir. Zira O’nun namazlarda sûreyi bütün halde okuması ve kıraati uzun tutmayı tercih etmesi cemaate dâhil olan Müslümanların âyetleri öğrenmelerine vesile olmuştur. Mushaf’ın herkeste olmaması ve yine bazı kimselerin okuma yazma bilmediği için yazılı metinlerden Kur’an okuyamamaları o gün için bir problem teşkil etmiştir. Fakat görüldüğü üzere namazlarda okunan Kur’an o günkü probleme çözüm olabilmiştir.

Hz. Ömer namazlarda kıraati uzun tutmaya yönelik tutumunu görevlendirdiği imamlardan da istemiştir. O’nun Terâvih namazını kıldıran imamlara süratli okuduklarında her rekâtta otuz âyet, normal okuduklarında yirmi beş âyet, yavaş okuduklarında yirmi âyet okumalarını emrettiği bildirilmiştir.420 Yine Ebû Mûsâ el-Eş‘arî’ye sabah421 ve öğle namazlarında Mufassal sûrelerin uzunlarından,422 ikindi423 ve yatsı namazlarında mufassal sûrelerin orta uzunlukta olanlarından,424 akşam namazında ise kısa olanlarından okumasını yazmıştır.425 O’nun bu ve benzeri tavırlarında Allah’la iletişimin doruk noktasında olan ve her gün en az beş kere bu fırsatı yakalayan Müslüman’ın mümkün olduğunca Kur’an kıraatini uzun tutarak bu anları iyi değerlendirmesi gerektiğine bir vurgu bulunmaktadır.

Hz. Ömer’in namazlarda kısa sûreler okuduğu da nakledilmiştir.426 Ancak nakiller incelendiğinde Hz. Ömer’in kısa sûre tercih ettiği zamanların bazı mazeretleri barındıran dar vakitler olduğu gözlenmektedir. Mesela sefer esnasında namaz

419

İbn Ebî Şeybe, “Kitâbu’s-salât” 2, II, 270. Ayrıca bu konuda bkz. Zürkânî, a.g.e., I, 352.

420

İbn Ebî Şeybe, “Kitâbu’s-salât” 2, III, 392; Beyhakî, a.g.e., II, 497.

421

İmam Muhammed Şeybânî, Ebû Abdullah Muhammed b. Hasan b. Ferkad Hanefî (189/805),

el-Câmiü’s-sagîr ve Şerhuhû en-Nâfiu’l-kebîr, Beyrut 1406, I, 96; Beyhakî, a.g.e., I, 370; Zeyla‘î, Ebû

Muhammed Cemaleddin Abdullah b. Yûsuf b. Muhammed (762/1360), Nasbü’r-râye

li-ehâdîsi’l-hidâye, (Thk. Muhammed Avvâme), y.y. 1997/1418, II, 5. 422

İmam Muhammed, a.g.e., I, 96; Tahavî, Ahmed b. Muhammed b. İsmâil el-Hanefî (1231/1816),

Hâşiye ‘alâ merâki’l-felâh şerhi Nûri’l-izâh, Mısır 1318, I, 176; Hz. Ömer’in Ebû Musa’ya öğle

namazı için Mufassal sûrelerin orta uzunlukta olanlarından okumasını isteği nakli de mevcuttur. Bkz. Zeyla‘î, a.g.e., II, 5. Mufassal, Kur’an’ın son bölümü olup Kâf Sûresi’nden başlayıp Nâs Sûresi’ne kadar olan kısım için kullanılmıştır. Uzun olanlar, Kâf Sûresi ile Bürûc Sûresi arasındakiler; orta olanlar Târık Sûresi ve Beyyine Sûresi arasındakiler; kısa olanlar ise Zilzal Sûresi ve Nâs Sûresi arasındaki sûrelerden ibarettir. Bkz. Yıldırım, Kur’an-ı Kerîm ve Kur’an İlimlerine Giriş, s. 56-57.

423

İmam Muhammed, a.g.e., I, 96.

424

İmam Muhammed, a.g.e., I, 96; İbn Ebî Şeybe, “Kitâbu’s-salât” 2, II, 280.

425

İmam Muhammed, a.g.e., I, 96; İbn Ebî Şeybe, “Kitâbu’s-salât” 2, II, 278; Zeyla‘î, a.g.e., II, 5.

426

İmam Muhammed, a.g.e., I, 95; Abdurrezzâk, Musannef, “Kitâbu’s-salât”, X, 109; İbn Ebî Şeybe, “Kitâbu’s-salât” 2, II, 278; Sa‘lebî, a.g.e., X, 300; Beyhakî, a.g.e., II, 390.

kıldırırken427 ve yaralandıktan sonra kıldığı sabah namazında kısa sûreler okuduğu428 rivâyet edilmiştir. Ayrıca Hz. Ömer’in kısa sûrelerden Fil ve Kureyş Sûrelerini namazın tek rekâtında peş peşe okuduğu nakledilmiştir.429 Yani Hz. Ömer’in, bu iki sûreyi tek sûre olarak telakkî ettiği rivayet edilmiştir. ‘Ubeyy b. Ka‘b da böyle düşünmüş ve her iki sûreyi beraber okumuştur.430

ii. Günlük Kur’an Okumaları

Hz. Ömer’in her gün belli miktar Kur’an okuduğu, eğer okuması gereken kısmı geceden okuma fırsatı bulamaz ise, öğle vaktine kadar bu kısmı okuduğu rivâyetleri bulunmaktadır. Hz. Ömer’in bu tutumu, Sünnet’e tâbî bir hayat tarzını benimsemiş olmasıyla ilgili olsa gerektir. Çünkü Hz. Ömer’den gelen bir hadis rivâyeti bunu göstermektedir. Buna göre Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Kim geceleyin hizbini veya hizbinden bir kısmını okumadan uyursa bunu sabah namazı ile öğle namazı arasında tamamlasın. Bu takdirde, sanki gece (mutat vaktinde) okumuş gibi aynı sevaba nâil olur.”431 Hz. Ömer’in yukarıda bahsettiğimiz tutumuna sebep teşkil eden hâdise ise şöyledir: “Hz. Peygamber, bir gün, geceleyin Kur’an okuyamayan Hz. Ömer’e, “Ey Hattab oğlu, and olsun ki, Allah senin hakkında bir âyet indirdi.” buyurmuş, ardından “Tefekkür ederek ders almak veya şükretmek isteyenler için gece ile gündüzü peş peşe getiren O’dur.” (Furkan, 62) âyetini okuyarak, “Geceleyin kaçırdığın nâfile ibadetleri gündüz, gündüz kaçırıp yapamadığın şeyleri de gece îfâ et.” buyurmuştur.432 Ayrıca Hz. Ömer’in, “Her kim gece virdini (cüzünü) okuyamaz ve onu sabah namazı ve öğle namazı arasında okursa sanki gece okumuş gibi olur.”

427

İmam Muhammed, a.g.e., I, 95; Abdurrezzâk, Musannef, “Kitâbu’s-salât”, II, 119.

428

Ebû Yûsuf, Yâkub b. İbrâhim b. Habib el-Ensârî el-Kûfî (182/798), Kitâbu’l-âsar, Beyrut, ts., s. 46; İbn Sa‘d, a.g.e., III, 349.

429

Abdurrezzâk, Musannef, “Kitâbu’s-salât”, II, 109; Kurtubî, a.g.e., XX, 112-113.

430

Mâverdî, a.g.e., VI, 345-346. Bu nakilden Hz. Ömer’in sûreler ve sûrelerin dizilimi hakkında farklı bir düşünceye sahip olduğu anlaşılmaktadır.

431

Müslim, “Salâtü’l-musafirîn ve kasrihe”, 142; Malik b. Enes, Ebû Abdullah el-Asbahi el-Himyerî (179/795), Muvatta, İstanbul 1992/1413, “Kur’an”, 3; Ebû Dâvud, “Tatavvu‘”, 19; Ebû Ya‘la el-Mevsılî, a.g.e., I, 202; Taberî, Tezhîbu’l-âsâr: Müsnedü Ömer İbni’l-Hattâb II, s. 761; İbn Huzeyme, Ebû Bekr Muhammed b. İshâk b. Huzeyme es-Sülemî (311/924), Sahihu İbn Huzeyme, (Thk. Muhammed Mustafa A‘zami), Beyrut 1970/1390, II, 195; Ebû Avâne el-İsferayini, a.g.e., II, 14; Taberanî, Ebü’l-Kâsım Süleymân b. Ahmed b. Eyyub el-Lahmî (360/971), el-Mu‘cemü’s-sağîr, (Thk. Muhammed Şekur Mahmud el-Hac Umeyr), Beyrut 1985/1405, II, 164; Cessâs, a.g.e., III, 447; Kurtubî, a.g.e., XIII, 66.

432

dediği ve Abdullah b. Ömer’in de babasına bu bilginin Resûlullah’tan (s.a.s.) ulaştığını söylediği nakledilmiştir.433 Bu nakilden anlaşıldığı üzere Hz. Ömer, günlük Kur’an okumalarına düzenli bir şekilde devam ettiği gibi diğer insanları da buna teşvik etmiştir.

iii. Kur’an’ı Anlayarak ve Hissederek Okuması

Kur’an’ın okunuşu Allah ile insanın buluştuğu iletişim alanını temsil etmektedir.434 “Dil, Kur’an’ın lafızlarını okurken, kalp de mânâsını tefekkürle meşgul olmalı ve her âyetin mânâsı bilinerek okunmalı, rahmet âyetlerini okurken kalp sevinçle dolmalı, azap âyetleri okununca insan bundan ders çıkarmalı ve ateşten Allah’a sığınmalıdır.”435 denilmiştir. Hz. Ömer’in bu düstur doğrultusunda âyetleri okuduğu görülmektedir. Nitekim Hz. Ömer: “Kur’an-ı Kerim’in bir bölümünün anlayarak okunmasını, anlamadan harflerini ezberlemeye yeğlerim,”436, “Kim Kur’an’ı anlayarak okur ise, Allah katında bir şehit ecri alır.”437 ifadeleriyle Kur’an’ın anlaşılmak üzere okunması gerekliliği üzerinde durmuştur. Yine O, bu isteğini yazılı olarak valilerine bildirmiştir. Mesela, Ebû Mûsâ el-Eş‘arî’ye yazdığı mektupta: “Sünnet’i anlayınız, Arapça’yı öğreniniz, Kur’an’ı i’rab ediniz, çünkü O, Arapçadır” demiştir.438

Hz. Ömer Kur’an öğreniminin önemine binâen çeşitli vilâyetlere öğretmenler göndermiştir.439 Bunlardan biri de Ebû Mûsâ el-Eş‘arî’dir. O, Ebû Mûsâ el-Eş‘arî’yi Basra’ya göndermiş, oradaki Kur’an çalışmaları sonucunda Kur’an’ı okuma oranında artış olmuş, Ebû Mûsâ, Hz. Ömer’e bunu bildirince onlara maaş bağlamasını emretmiş, ertesi sene Ebû Mûsâ, insanların Kur’an’ı süratli ve çokça okuduklarını, bu şekilde okuyanların oranında çok artış olduğunu yazmış, bunun üzerine Hz. Ömer: “Onları kendi hallerine bırak, inanların Kur’an’ı bu şekilde okumayla meşgul olup anlamayı (hükümlerini öğrenmeyi) ihmal etmelerinden endişe ediyorum” diye

433

Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 321-322.

434

Ebû Zeyd, “Kur’an Hermeneutiğine Doğru: Hümanist Yorum Anlayışı”, s. 57.

435

Zerkeşî, a.g.e., I, 450.

436

Kurtubî, a.g.e., I, 23.

437

Belâzürî, Ensâbü’l-eşrâf, X, 348; Kurtubî, a.g.e., I, 23; Suyûtî, İtkân, IV, 172.

438

İbn Ebî Şeybe, “Fedâil” 1, X, 205.

439

mektup yazmıştır.440 Askerlerine de Kur’an okumalarını ve okurken de O’nu anlamak için çaba sarf etmelerini tavsiye etmiştir.441

Hz. Ömer’in tavsiyeleri Kur’an’ın okunmasına yöneliktir. Fakat o bu isteğinde, Kur’an okunurken sadece Allah’ın rızasının ön planda tutulmasına ve insanlardan bir menfaat elde etme arzusuyla okunmamasına vurgu yapmıştır.442 Ayrıca Hz. Ömer okunan Kur’an’ın amele dönüşmesinin gerekliliğini de vurgulamıştır.443

Hz. Ömer âyetleri gönlünün derinliklerinde hissederek okumuştur. Rivâyetlerde Hz. Ömer’in sabah namazında Ahzab Sûresi’ndeki “Ey peygamber hanımları…”444 buyruğuna geldiğinde sesini yükselttiği, O’na niçin böyle yaptığı sorulduğunda: “Onlara kendilerine verilmiş olan ahdi hatırlatıyorum” diye cevap verdiği görülmektedir.445 Bu nakil Hz. Ömer’in Kur’an’ı okurken anlamaya, düşünmeye ve hissetmeye önem verdiğini göstermektedir. Yine bu bağlamda Hz. Ömer’in bir gün Mekke’de namaz kıldırırken Tîn Sûresi’ni okuduğu ve “Bu Emin Beldeye yemin olsun ki.” (Tîn, 3) âyetine geldiğinde sesini yükselterek446 Beyt’i ta’zîm etmek istediği447 rivâyet edilmiştir. Hz. Ömer’in Kur’an okurken duygularının zirveye çıktığını gösteren rivâyetler bulunmaktadır. Mesela, O’nun, bir gün namazda Yusuf Sûresi’ni okuduğu ve “Ben, dedi: “Sıkıntımı, keder ve hüznümü sadece Allah’a arz ediyorum.

440

Ebi’l-velîd İbn Rüşd el-Kurtubî (520/1126), el-Beyân ve’t-tahsîl ve’ş-şerh ve’t-tevcîh ve’t-ta‘lîl fî

mesâili’l-müstahrac, (Thk. Muhammed Hacî), Beyrut 1988/1408, XVIII, 331-332. Kettânî, bu

bilgiyi İbn Rüşd’den alarak kendi kitabında yer vermiştir. Fakat O, İbn Rüşd’dün naklinde yer alan “okumak” fiilini kendi eserinde “ezberlemek” olarak vermiştir. Buna göre Ebû Mûsâ, Basra’da Kur’an’ı ezberleyenlerin arttığını Hz. Ömer’e bildirmektedir. Bkz. Muhammed Abdulhay el-Kettânî (1382/1962), Nizâmu’l-hukûmeti’n-nebeviyyeti et-terâtibu’l-idâriyye, (Thk. Abdullah el-Hâlidî), Beyrut ts., II, 191. İbn Rüşd’de verdiği nakilden sonra yorum yaparken Kur’an’ı anlamadan ezberlemenin doğru olmadığı yönünde açıklama yapmıştır. Bkz. İbn Rüşd el-Kurtubî,, a.g.e., a.y.

441

el-Hindî, a.g.e., II, 285; Muhammed Gazalî, Fakihlere ve Muhaddislere Göre Sünnet, (Çev. Ali Özek), İstanbul 1992, s. 56; Ömer Rıza Doğrul, Kuran Nedir?, Ankara 1967, s. 62.

442

Hz. Ömer’in bu yönünü gösteren rivâyetler için bkz. İbn Ebî Şeybe, “Fedâil” 15, X, 221; Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 287.

443

Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 287.

444

Bkz. Ahzâb 33/30-31.

445

Kurtubî, a.g.e., XIV, 175.

446

Kurtubî, a.g.e., XX, 112-113; Suyûtî, İtkân, I, 317.

447

Hem sizin bilemediğiniz birçok şeyi Allah tarafından vahy yolu ile biliyorum.” (Yusuf, 86) âyetine gelince ağlamaya başladığı nakledilmiştir.448

iv. Kur’an Okumalarında Resûlullah’ı Örnek Alması

Hz. Ömer’in Resûlullah’ın (s.a.s.) hangi sûreleri nerede okuduğunu araştırdığını görmekteyiz. Ebû Vâkid el-Leysî’ye, Resûlullah’ın (s.a.s.) kurban bayramı ile ramazan bayramı namazlarında hangi sûreleri okuduğunu sorması,449 O’nun bu çabasına örnek teşkil etmektedir. Ayrıca Hz. Ömer’in Ebû Mûsâ el-Eş‘arî’ye yazdığı mektupta sabah ve öğle namazlarında “tıvâl-ı mufassal” ikindi ve yatsı namazlarında “evsât-ı mufassal” akşam namazında da “kısâr-ı mufassal” ile Kur’an okumasını istemesi ve bu isteğini “Çünkü bu namazlarda bu sûreler miktarınca okumak sünnettir.”450 şeklinde gerekçelendirmesi, O’nun Kur’an okumalarında Resûlullah’ı (s.a.s.) örnek aldığına delalet etmektedir.

1.3.2. Ezberleme

Kur’an metnini anlama faaliyetlerinden birisi de O’nu ezberlemek olsa gerektir. Çünkü Kur’an’ı anlama, O’nun, özellikle namazlarda ezberden okunmasıyla devam etmektedir. Bunun yanı sıra ezbere bilinen Kur’an metni, kişinin çeşitli mekân ve zamanlarda zihinsel anlama faaliyetini sürekli işletebilmesine olanak sağlamaktadır. Çünkü hayat bir süreçtir ve bu süreç çeşitli hâdiselere gebedir. Karşılaşılan hâdiselere Kur’an merkezli bakabilmek de Kur’an’ı bilmekle mümkündür. Bu bakımdan, bilmeyi sağlayabilecek en önemli unsurlardan biri Kur’an âyetlerinin ezbere bilinmesidir. Hz. Peygamber de: “Sizin en hayırlınız Kur’an’ı öğrenen ve öğretendir.”451 buyurarak Kur’an öğrenimine ve bu anlamda âyetleri ezberlemeye özen gösterilmesinin gerekliliğini vurgulamıştır. Bu sebeplerle olsa gerek, Hz. Ömer

448

Buhârî, “Ezan”, 70; Abdurrezzâk, Musannef, salât”, II, 114; İbn Ebî Şeybe, “Kitâbu’s-salât” 2, II, 273; Abdurrahman Şerkâvî, el-Faruk Ömer İbnu’l-Hattâb, Kahire 1987, s. 61; Âyet belirtilmeksizin Yûsuf Sûresi’nde ağladığını ifade eden nakil için bkz. Abdurrezzâk, Musannef, “Kitâbu’s-salât”, II, 111; Beyhakî, a.g.e., II, 251.

449

Müslim, “Salâtü’l-‘îdeyn, 14-15; İbn Huzeyme, a.g.e., II, 346; İbn Hibban, a.g.e., VII, 60; Dârekutnî, Ebü’l-Hasan Ali b. Ömer b. Ahmed (385/995), Sünenü’d-Dârekutnî, (Thk. Abdullah Hâşim Yemânî Medenî), Beyrut 1966/1386, II, 45; Kurtubî, a.g.e., XVII, 1; İbn Âşur,

Tefsîrü’t-tahrîr ve’t-tenvîr, XXVI, 273. Leysî’nin cevabı, Kâf ve Kamer Sûreleri’dir. Bkz. aynı yerler. 450

Elmalılı, a.g.e., IX, 5986.

451

Kur’an metninin ezberlenmesine büyük önem vermiştir. Nitekim O, Kur’an’ın tamamını ezberlemek üzere gayret sarf etmiştir. Hz. Ömer’in Kur’an’ın tamamını ezberlediğine yönelik rivâyetler mevcut olduğu gibi,452 tamamını ezberleyemeden şehit edildiğini bildiren rivâyetler de bulunmaktadır.453 Suyûtî, Hz. Ömer’in Kur’an’ın tamamını ezberleyemeden şehit edildiği454 tespitinde bulunur. Böyle olsa bile, O’nun Kur’an’ın tamamını ezberlemeye yönelik gayretinin olduğu açıktır.

O’nun bir takım eylemleri, Kur’an ezberlemeye yönelik gösterdiği çabaya işaret etmesi bakımından önemlidir. Mesela, imam olarak tayin ettiği şahıslarda Kur’an ezberinin çok olması şartını aramıştır.455

Hz. Ömer Kur’an’ın ezberlenmesini teşvik etmekle birlikte anlamın ihmal edilmemesini de önemsemiştir.456 Zira O Kur’an’ı ezberlemeyi, her daim anlamını tefekküre imkân verdiği için gerekli görmüştür. O’nun “Kur’an-ı Kerim’in bir kısmının anlayarak okunmasını, anlamadan harflerini ezberlemeye yeğlerim.”457 sözü buna karînedir. Bunun yanı sıra, Hz. Ömer’in ganimetleri dağıtırken Kur’an’ı ezberleme ölçüsüne göre dağıtım yapması da458 onun Kur’an’ın ezberlenmesine yönelik teşviklerine bir örnektir.