• Sonuç bulunamadı

Çocuklara yönelik sanat etkinliklerinde yeni araçları deneme, benzer olanları kullanma ve incelemek için uygun ortam hazırlanmalıdır. Onlar, yaptıkları resimler hakkında konuşturularak yüreklendirilmeli, teşvik edilmelidir. Sanat etkinliklerinde çocukların duyarak, hissederek öğrenmelerini gerçekleştirmek için elverişli uygun koşullar hazırlanmalıdır (Artut, 2001). Örneğin, aynı ortamda, boyaları kullanarak resim yapan dört yaşındaki bir çocuk; yaşıtı olan diğer çocuklar ile aynı duygusal etkileri, coşkuları yaşayabilirler. Birbirlerine karşı becerilerini sergileyebilirler, duygu ve düşünce paylaşımı içinde bulunabilirler.

Okul öncesinde en sağlıklı sanat etkinlik prosedürü doğal ve ekonomik olandır. Etkinlikler öğrenci görüşlerinin aktif katılımıyla daha da güçlenecektir. Bu durum çocukların artistik (sanatsal) gelişimleriyle yakından ilgilidir. Bir başka deyişle psikolojik gelişim teorisinde öğretmen ve eğitim biri diğerinin ayrılmaz bir bütünüdür (Hargreaves,1989). Öğretmenin rehberliğinde gerçekleşecek sanat eğitimi çocukların birbirleriyle iletişimlerini, paylaşımlarını en üst noktaya çıkaracak bir şey üretme hazzını yaşayacaktır. Sanat etkinlikleri çocuğun grup içindeki arkadaşları ile sağlıklı iletişim kurabilmesine olanak sağladığı gibi kendisini artistik olarak (dışavurumu) ifade etmesi çocuğa içsel bir rahatlama duygusu yaşatacaktır.

Okulöncesi dönemde, her çocukta varolan ve eğitimle uyarılabilen vegeliştirilebilen zengin bir hayal gücü ve sınır tanımayan bir yaratcılık vardır. Bunun için, anaokullarında bu olağanüstü güçleri geliştirmeyi amaçlayan, eğitim programları düzenlemeye ihtiyaç vardır.

Sanat eğitimcilerinin üstünde durdukları bir nokta da, duyuların eğitiminin kazandığı önemdir. (Bu ilgi Bauhaus kuruluşunda ön planda gelmekteydi). Çocuğa duyu ve duyumlarını kullanması, ya da daha doğru bir deyimle iyi kullanmasını öğretmek gerekmektedir. Üretici düşünme süreçlerinde yaratıcılığa ilişkin olarak çocukların duyumları eğitilir, inceltilir ve geliştirilebilir. Bilinen beş duyu dışında kalan ve sanat eğitimi süreçlerinde önem kazanan iki duyu da devimsel duyu (kinosthesie) ile duyusal sezgidir (empati). Empatinin tüm sanatçılar ve hatta sanat tüketicileri için önemi büyüktür. Devim duyusu algıların, simgesel yapılara dönüşmesi sürecinde bir köprü gibi işlev görür (Bunu en açık biçimde dansta görmek mümkündür. Waldorf okullarında "Euryhthmie" derslerine verilen önem bu düşünceyi desteklemektedir) (San, 1979).

Anaokullarında çocukların yaratıcı olmalarına imkan veren ve onları bu yönde geliştiren pekçok etkinlik vardır. Bunlara örnek olarak bu çalışmada üzerinde durulması gereken diğer etkinlikleri örneğin anadili, elişi, müzik, oyun, fen ve doğa, oktuna ve yazma temel etkinliklerini ve açıkhava etkinliklerini verebiliriz.

Ana sınıflarında uygulanan resim etkinliğinin temel işlevleri: - Yaratıcı düşünebilme

- Düşündüğünü çeşitli yöntem ve tekniklerle, estetik bir bütünlük içinde görselleştirebilme

-Ürün, olay ve olguları estetik, eleştirel bir yaklaşımla değerlendirebilme davranışları kazandırarak, bireylerin estetik kişiliklerini geliştirmedir (İlhan, 1999:4).

Elişi Etkinlikleri: Anaokulu programlarında el-işi etkinliklerinin çok önemli bir yeri vardır. Elişi etkinlikleri, çocuğun kendini ifade etme yollarından biridir. Bu yaşlardaki çocuklar düşünce ve duygularuu kelimelerden ziyade suluboya, parmak boyası, kil ve tuz seramiği gibi yoğurma maddelerini kullanarak anlatmaktadır. Çeşitli materyallerle yaratıcı bir şekilde çalışmak çocuklarin

ilgilerini yeteneklerini ortaya çıkarır ve gelişmelerini sağlar. Daha önceki bölümlerde değinildiği üzere çocuk boyama ve resimlerle iç dünyasını dışa aktarır, duygusal yönden boşalır, rahatlar. Yoğurma maddeleri de çocuğun yaratıcı gücünü geliştirmeyi amaçlayan diğer önemli bir etkinliktir. Resmi ve özel yuvalarda yürütülen çalışmalardan birisi de kâğıt işleridir.

Kâğıt işleri çocuğa kesmeyi, katlamayı, yuvarlamayı kolayca öğreterek çocuğun motor becerilerini geliştirmesine katkıda bulunur. Baskı tekniklerinde de çocuk değişik sebzelerle yaptığı şekilleri boyayarak kâğıt üzerine bastırır. Bu şekilleri ve boyaları kendi bulur, seçer ve kullanır.

Özetleyecek olursak, elişi etkinlikleri, çocuğun hayal ettiklerini, çevresinde gözlediklerini ve düşündüklerini ifade etmesinin yanısıra var olan problemlerin yansıtmasına da yardım ederek yaratıcı güçün gelişmesine neden olur.

Oyun etkinlikleri: Son 15 yıl içinde çocuğun gelişiminde oyunun rolü eğitimcilerin ve psikologların ilgi odağı olmuştur. Ancak oyunun gelişimde veya eğitimde rolü olduğu kabul edildiğinde öncelikle onıı diğer davranışlardan ayırt eden özelliklerinin ne olduğunu bilmek gerekmektedir. Bu nedenle oyunun tanımı önem kazanmaktadır.

Değişik uzmanlar oyuna ilişkin ölçütler belirleyerek listeler yapmışlar, ama oyunu belirleyen davranışları içeren bu listeler birbirleriyle tam bir uyum göstermemiştir.

Piaget'ye göre oyun bir uyumdur. Çocuğun kas sistemini geliştiren aktif oyun, aynı zamanda çocukta Biriken enerjinin boşalmasını sağlar (Aktaran: Charles, 1992).

Okulöncesi eğitim kurumlarında yürütülen oyun etkinlikleri büyük ölçüde resim ve resim malzemeleriyle iç içedir. Çünkü çocuk ne kadar geniş bir fiziksel ortama sahipse gelişimi de o kadar sağlıklı ve ileri düzeyde olacaktır.

Çeşitli biçim ve boyutlardaki oyun malzemesiyle oynaya oynaya çocuk renk boyut ve objelerin anlamlarını kavrar. Oyun, çocuğun içinde bulunduğu çevreyi, yaşamı algılamasını ve kavramasını, gerçekle gerçek olmayanı ayırabilmesini öğretir.

Çocuklar özel yaşamlarındaki bazı sorunlarını oyun yoluyla çözebilirler. Örneğin, okulda el yazısında zorluk çeken bir çocuk, yazı için gerekli olan el hareketlerini, kil faaliyeti, resim ya da boya yoluyla kazanabilir.

Etkinliklerinin Uygulanması: Etkinlikler uygulanırken; çocukların aktif katılımı sağlanarak onların okulda arkadaşları, evde ise aileleri ile birlikte ortak amaç doğrultusunda yönlendirilerek sorumluluk almaları desteklenmelidir.

· Etkinlikler sırasında bireysel çalışmalarla, küçük ve büyük grup çalışmalarına dengeli olarak yer verilmelidir.

· Seçilen etkinlikler çocuğun yaşantılarından yararlanılarak oluşturulmalıdır.

· Etkinlikler, çocukların bildiklerinden ve başarabildiklerinden başlayarak plânlanmalı, bu doğrultuda geliştirilmeli ve zenginleştirilmelidir.

· Etkinlikleri uygulamaya başlamadan önce, gerekli materyallerin sınıf içinde hazır bulundurulması önemlidir.

· Etkinliklerin başlatılmasında ve sürdürülmesinde çocukların etkin katılımları sağlanmalıdır.

· Gün içinde uygulanan birden fazla etkinlik bir bütün oluşturmalıdır. · Etkinliklerin uygulanmasında esneklik ilkesi göz önünde bulundurularak çocukların düşünceleri ve tercihleri dikkate alınmalı, onların ilgi ve tercihleri doğrultusunda hareket etmelerine olanak verilmelidir. Öğretmen, plânda yer alan etkinliklerin sıralarını değiştirebilir, sürelerini kısaltıp uzatabilir ya da fırsatı değerlendirerek farklı çalışmalara yer verebilir.