• Sonuç bulunamadı

Denetçilerin, resim etkinliğinin denetiminde öğretmenin alandaki yeterliği, çalışması, uyguladığı yöntem ve teknikleri görebilmesi için bu alanda bilgili olması gerekir.

Çocuğun gelişim evrelerinin anne, baba, öğretmen ve diğer yetişkinler tarafından bilinmesi ve çocuğun yakından izlenmesi eğitimde önemli bir önkoşuldur. Eğitim etkinlikleri, çocuğun kendini tanımasına ve yeteneklerini sınayarak geliştirmesine fırsat verecek şekilde planlanmalıdır. Çocuğun uyarılması ancak zenginleştirilmiş bir çevre ile mümkündür. Her çocuk kendi özelliklerine ve hazır bulunuşluk düzeyine göre hızına uygun olarak, çevre koşulları ile desteklenmelidir.

Yetenek insanlar arasında farklı şekilde dağılmıştır. Çocuğun başarılı girişimleri onu yeni başarılara yöneltmek ve öğrenme isteğini pekiştirmek amacıyla desteklenmelidir. Bunu sağlamak için farklı olanaklar sunularak, çocuğun merakını giderecek, kavrama yeteneği konusunda isteklendirecek, cesaretlendirecek etkinliklere zaman ayırmak gerekir (Başar, 1999, 17-21; Yavuzer, 1997, 28).

Çocuk, var olan gizil güçlerini resmederek, oyun oynayarak kendiliğinden ortaya koyar. Öğretmenin görevi burada onu belli kalıplara sokmak değil, bireysel gelişim düzeyine uygun eğitim verip geniş özgürlükler tanıyarak onun kendisini ifade etmesine yardımcı olmaktır.

Ana sınıfı ortamında resim etkinliğini engelleyen etmenler şöyle özetlenebilir:

• Çocuğu ilgi, istek duymadığı konu ve gereçlerle çalışmaya zorlamak, • Çocuğa gerekli teknik bilgiler vermeden çalışmaya geçmek,

• Araç-gerecin yetersiz oluşu veya çocuğu eğlendirmeyen araç-gereçler kullandırmak,

• Çalışma ortamının yetersiz oluşu (karanlık, gürültülü, çok dar vs.), • Çalışma süresinin yetersiz oluşu,

• Çocuğu bir örneğin aynısını yapmaya zorlamak, özgür düşünceyi engelleyici tutum içinde olmak,

• Aşırı eleştirici, yönlendirici tutum sergilemek, • Farklı, özgün ürünleri dikkate almamak,

• “Daha güzel hangisi oldu?” gibi çocuklar arasında karşılaştırmalar yapmak,

• Sadece güzel olduğu düşünülen ürünleri sınıf içerisinde sergilemek (Resim-İş Dersi Programı; Program, 2002).

Hayata hazırlık döneminde olan çocuğa; öğretmen, okul çevresi ve aileden gelen en küçük baskı onun dünyası üzerinde hayal kırıklığı yaratabilir. Ana sınıflarında görevli kişiler yeterli eğitimi almak koşuluyla her an etkinlik alanında bulunmak, çocukları yönlendirmek ve rehberlik etmek zorundadırlar.

Etkili bir denetim; etkinlik ortamının gerçeklerinden doğar ve yeni etkinlikleri geliştirir. Bundan dolayı, ana sınıflarında resim etkinliğinin çocuğun hayatına katkısı bilinmelidir. Denetçilerin, ana sınıfı çağı çocuğunun gelişim özelliklerini bilerek hareket etmesi, yeterli alan bilgisine sahip olması, etkinlikleri uzun süreli gözlemesi ve değerlendirmesi gereklidir (Tülü, 1998: 5-10).

Bazı araştırmacılar, denetçilerin alan bilgisine sahip olmadıkları; bu nedenle sadece fiziksel koşulları denetledikleri, rehberlik konusunda yetersiz kaldıkları sonucuna ulaşmışlardır. Denetçilerin okul öncesi eğitim alanında ciddî bir hizmet içi eğitim programından geçirilmelerini, bu alanda eğitim görmüş kişiler arasından seçilmelerini önermektedirler (Yıldırım ve Öner, 1997: 628-630).

Denetçilerin, denetim yönetmeliğine göre yapmaları gerekenlerle yaptıkları arasında farklıklar olduğu uygulamalar sonrası görülmektedir (Öz, 1977: 10). Denetçiler neleri nasıl yapacakları konularında yetiştirilmedikçe, bilgiden yoksun yargılarla, alışılagelmiş etkinliklerde bulunarak görevlerini yerine getirdiklerini sanırlar. Ancak bu durumda, yalnızca görevlerini yapmış olup yardım edici bir kaynak olamamaktadırlar (Başar, 1999: 121).

Araştırmacılar tarafından, denetçilerin diğer ders ve alanlara ağırlık vermesi sonucu; resim etkinliğinin gerekliliği ve önemi üzerinde yaklaşımlarının olmadığı, uygulama bütünlüğü esas alınarak denetimin yapılması gereği belirtilmiştir. Denetçilerin, resim etkinliğinin denetiminde öğretmenin alandaki yeterliği, çalışması, uyguladığı yöntem ve teknikleri görebilmesi için bu alanda bilgili olması gereği araştırmacıların üzerinde durduğu bir husustur (Sanaç, 2000: 68-151). Yine araştırmacılar, denetçilerin % 45’inin kendilerini resim etkinliğinin denetimi için eksik bulduğu sonucuna ulaşmışlardır (Tülü, 1998:146).

Denetçilerin sınıf içi etkinliklerin denetiminde farklı davranışlar gösterdikleri, farklı ölçütler kullandıkları, verdikleri puanlar arasında tutarsızlıklar olduğu bir durumda denetlenenlerde de şikâyetler oluşturduğu bilinmektedir. (Uludüz,1996: 8).

Bütün bunlara ek olarak ana sınıflarında resim etkinliğinin denetimini yapabilecek resim-iş alanında yetişmiş denetçilerin sayısı da çok azdır (İlhan,1999:4).

Ana sınıflarını denetleyecek denetçinin bu yaş grubunun özellikleri ve gereksinimleri konusunda eğitilmesi gereği 10. Millî Eğitim şura kararlarında da belirtilmiştir.

Resim etkinlikleri çocuğun, kendi kendisiyle ve çevresiyle iletişim kurarak diğer etkinliklerde öğrendiklerini çizgi ve renklerle anlatmasıdır. Çocuk kendine ait olan bir eserin sergilenmesinden haz duyacağından çalışmaları sergilenmelidir. Resim etkinliklerinde değerlendirme önemlidir. Çalışmalar çocukların gelişim süreci göz önünde tutularak değerlendirilmelidir (Artut, 2001: 188-202).

Denetçiler, resim etkinliğinin özgünlük olduğunu ve hayata olan katkısını unutmamalıdırlar.

2.10. OKULÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNİN KARŞILAŞTIKLARI PROBLEMLER

Bennet and Kell (1989), sınıf içi deneyimlere dayanan, okul ve sınıf politikalarına dair bilgi elde edebilmek için dört yaş grubu çocukların bulunduğu okullardaki 60 müdür ve 71 öğretmenle yaptığı araştırmada şu sonuçları elde etmiştir. Öğretmenlerin çağu; çocukların özgüvenlerini geliştirme, mutlu olmalarını sağlama, güvenli bir çevrede davranış biçimleri geliştirme gibi amaçları uygulayabildiklerini söylerken, etkinliklerin birbiriyle uyumu ve planlamanın zaman alması gibi programla ilgili sorunları dile getirirken, tam gün çalışma, karma yaş grupları ve yaş aralığının geniş olması çocuklarla tek tek ilgilenme zorluğu gibi güçlükler de çektiklerini belirtmişlerdir. Okul müdürleri ise; kaliteli personel eksikliği, sınıflarda yardımcıların yeterli olmaması, mekan yetersizliği, sınıfların kalabalık olması ve binalardan kaynaklanan kısıtlamalar gibi konularda güçlüklerle karşılaştıklarını belirtmişlerdir.

Haley (1984), Nova Üniversitesinde sunduğu araştırma raporunda, öğretmenlerin okulöncesi eğitimde yer verilen aktivitelerde aynı derecede yeterli bilgiye sahip olmadıklarını açıklamıştır. Öğretmenlere yeterli ve yetersiz oldukları yönleri belirlemek üzere sorular sorulmuştur. Yeterli ve yetersiz oldukları noktaları belirlenen öğretmenler iki ayda bir biraraya getirilerek, deneyimleri ve güçlüklerini birbirlerine anlatmaları sağlanmış, sonuçta öğretmenlerin yeterli olmadiğı etkinliklerde daha yeterli duruma geldikleri görülmüştür .

On yıl ve üzerinde hizmet yılına sahip öğretmenlerin, sınıftaki çocuk sayısının fazla olmasını ve bahçe araç gereçlerinin yetersiz olmasını diğer öğretmenlere göre daha yüksek oranda sorun olarak belirttikleri görülmektedir. Bu sonuç, öğretmenlerin mesleki deneyimlerinin artmasının sınıftaki çocuk sayısının fazlalığını ve bahçe araç-gereçlerinin yetersizliğini sorun olarak algılamalarını etkilediği düşünülmektedir. Kalemci ve Metin’in Okulöncesi Eğitim Kurumlarının Fiziksel Koşulları ve Personel Nitelikleri ile ilgili araştırmalarında kurumların büyük

bir kısmında bahçe araç-gereçlerinin olmadığı ya da yetersiz olduğu saptanmıştır (Kalemci ve Metin, 1998).

Okulöncesi öğretmenlerinin eğitim düzeyinin artması ile yeni yöntem ve teknikleri kullanma konusunda istekli oldukları, ancak bunları kullanmada çalıştıkları kurumun yönetimi ile çelişkiye düştükleri saptanmıştır.

Kandır, (1991) araştırmasında, öğretmenlerin yıllık planı uygulamada karşılaştıkları en büyük sorunun öğrenci sayısının fazlalığı ve araç-gereç yetersizliğini birinci derecede ifade ettiklerini ortaya koymuştur.

Okulöncesi öğretmenlerinin okulöncesi program ile ilgili sorunları mezun oldukları okul ve meslekte geçirdikleri süreye göre farklılık göstermemektedir. Can Yaşar öğretmenlerin hizmet yılı arttıkça kendilerini program konusunda yeterli görme oranının istatistiksel olarak anlamlı düzeyde farklılaştığını belirlemiştir (Yaşar, 1998). Bu sonuç çalışma sonuçlarıyla benzerlik göstermemektedir.

Öğretmenlerin sınıf ve davranış yönetimi ile ilgili sorunları incelendiğinde, mezun olunan okul ve meslekte geçirilen süre değişkenlerine göre gruplar arası farklılık bulunmamaktadır. Öğretmenlerin çocukları kontrol edebilmek için zaman zaman bağırmak, olumsuz davranışları ortadan kaldırabilmek için ceza vermek ve olumlu davranışa yönlendirebilmek için önceden ödül vermek (rüşvet) zorunda kaldıklarını yüksek oranda ifade ettikleri belirlenmiştir. Bu sonuç öğretmenlerin disiplin konusunda ciddi problemler yaşadığını ortaya koymaktadır.

Okulöncesi öğretmenlerinin fiziksel şartlar, yöntem ve teknikler, plan- program, sınıf ve davranış yönetimi ile ilgili bazı sorunları mezun olunan okul ve meslekte geçirilen süreye göre farklılıklar göstermiştir. Lisans ve önlisans mezunu öğretmenlerin karşılaştıkları sorunları daha üst düzeyde ve gerçekçi bir şekilde algıladıkları görülmüştür. Öğretmenlerin meslekte geçirdikleri sürenin artması ile mesleki olgunluklarının da arttığı ve buna bağlı olarak meslek alanları ile ilgili daha fazla sorunu dile getirdikleri saptanmıştır.

Çelik (1995), okulöncesi eğitim öğretmenlerinin hizmet içi eğitim etkinlikleri ile ilgili karşılaştıkları sorunları incelemiştir. Okulöncesi eğitim öğretmenlerinin üçte ikisi hizmet içi eğitim programlarının; amaçlarının belirlenmesi, amaçları ile içeriğin tutarlılığı, amaçların okulöncesi eğitim kurumlarının amaçlarına uygunluğu, hazırlanmasında öğretmenlerin görüşlerinin dikkate alınması, esnekliği, ayrılan süre, amaç ve içeriğe uygun araçgereç, yöntemlerin kullanılması bakımından yetersiz olduğu görüşünü paylaşmaktadır.

Ana sınıfları ve özellikle ana sınıflarında yapılan resim etkinliği çoğu kez ikinci sıraya konularak önemsenmez. Bu nedenle denetimine de önem verilmez. Eğitim denetçilerinin ana sınıflarının denetimiyle ilgili neleri nasıl yapacakları konusundaki yararlanabilecekleri kaynaklar, bilgi ve açıklamalar da doyurucu olmadığından farklı uygulamalar yapılmaktadır. Eğitimde niteliğin korunması ve geliştirilmesi konusunda çalışmaların hangi noktalarda yoğunlaştırılacağı, eğitimcilerin her zaman gündeminde yer almış ve eğitimde nitelik sorununa çeşitli açılardan yaklaşılmıştır. Eğitim sisteminde yer alan denetmenler de, öğrenme-öğretme sürecini geliştirerek,eğitim sisteminin nitelikli ürünler vermesini sağlayan temel gruplardan biridir.Bu anlayıştan hareketle, çağdaş eğitim denetiminin amacı, öğrenmeyi ve öğretmeyi etkileyen tüm öğeleri birlikte ele alarak,süreci değerlendirmek ve daha etkili kılmak üzere gerekli önlemleri almak olarak tanımlanmaktadır. (Burgaz 1995:127).

Öğretmenlerin aldıkları sanat eğitiminin yeterli olmadığı bu eksikliği tamamlayacak hizmet içi eğitim verilmesi gerektiği görülmüştür.