• Sonuç bulunamadı

Eğitimin nitelikli bir şekilde yapılabilmesi, uygulayıcısı olan öğretmen ile doğrudan bağlantılıdır. Tüm olanaklar en iyi niyetlerle seferber edilse dahi, öğretmen istenilir özelliklere sahip değilse çabalar boşa gider. Eğitimin kalitesi eğitim elemanlarının kalitesine bağlıdır (Pascal 1993).

Öğretmenin en önemli işlevi, çocukların gelişim özelliklerini çok iyi bilmesi ve eğitim programlarını hazırlarken onların bireysel farklılıklarını dikkate almasıdır. Bu da öncelikle, çocuklara özgür bir eğitim ortamı hazırlamasıyla mümkün olabilir. Öğretmen, çocukların özgürlüğünü kısmadan, onların gelişimlerini desteklemelidir. Öğretmen, alanı ile ilgili yeterli bilgiye ve anlayışa sahip olmalı, özellikle de çok iyi gözlemci olmalıdır. Öğretmen ancak bu şekilde çocukları daha iyi tanıyarak, onların ruhsal sorunlarını ve davranış problemlerini erken tespit etme olanağı bulabilir. Böylelikle okul-aile ve gerektiğinde uzman kişi işbirliği ile bu problemlere çözüm bulmak kolaylaşmaktadır (Marzollo, 1989 ).

Öğretmen, çocuğun ailesinden sonra gün boyu birlikte olduğu ve ihtiyaçlarını karşılarken gerektiğinde başvurduğu diğer bir kişidir. Başarılı bir eğitim gerçekleştirilebilmesi için, öğretmenle çocuk arasındaki sevgiye dayalı bir güven ilişkisinin yanında çocuğun aile çevresini de tanıması ve özelliklerini bilmesi gerekmektedir. Bu nedenle okul-aile işbirliği okul öncesi dönemde her eğitim döneminde olduğundan çok daha önemli görülmektedir.

Öğretmenin aileyi tanıması, çocuğu tanımasını kolaylaştırmaktadır. Aile üyeleri arasındaki ilişkiler, ailenin çocuğa karşı tutumları, çocuğa uyguladıkları disiplin anlayışı, çocuğun içinde yaşadığı fiziksel çevre koşulları gibi özelliklerin öğretmen tarafından bilinmesi, onun çocukta gözlediği çeşitli davranışları anlamasına ve değerlendirmesine böylelikle çocukla ilgili doğru bilgi edinmesine yardımcı olmaktadır.

Okul-aile işbirliği; öğretmenin aileyi ve çocuğu tanıması kadar, ailenin de okulu, programı ve öğretmeni tanımasına yardımcı olmaktadır. Böylece aile, çocuğun eğitim ortamını, okulun ve öğretmenin koşullarını öğrenme fırsatı bulabilmektedir (Carlson,1989).

Okul ve ailenin amacı, çocuklara daha iyi bir eğitim ortamı hazırlamak olduğundan, okul ve aileler arasındaki işbirliği hem öğretmenin amaçlarına ulaşmasını kolaylaştıracak hem de anne-baba eğitimi yoluyla çocuklardan beklenen davranış değişikliklerinin kalıcı olmasını sağlayacaktır.

2.8.1. Profesyonel davranışlara sahip olma

Katz, ve Kodama’ ya (1983) göre, Öğretmen, eğitim için olanaklar hazırlayan ve elde edebildiği olanakları eğitimin amaçlarının gerçekleştirilmesi için en iyi biçimde kullanma görevini üstlenmiş olan profesyonel bir kişidir. Bu nedenle, performans standartlarını belirlemek için amatör ve profesyonelin ayırımı yararlı olabilir. Bir amatör, örneğin; çocuğun ailesi, çocuğunu çok sevdiği için karşılıksız

olarak onun öğretmenidir. Çocuk eğitimi konusunda resmi bır eğitim almak zorunda olmamıştır. Öğretmen ise, eğitim işinden para kazarıır. İçinde bulunduğu şartlar ne olursa olsun, duygusal durumlarından bağımsız olarak, belli standart düzeyindeki beklentileri karşılayacak şekilde görevini yapar. Mesleğin gerektirdiği bu standartlar, aynı meslekteki diğer bireylerin yararlanabilmesi için uygun bir yönerge haline getirilebilir ve yararlanılabilir. (Aktaran:Oğuzkan, 2001) Buna göre profesyonel bir öğretmen;

1. Alanıyla ilgili her türlü bilgiyi sadece bilmekle kalmayıp yeni bilgileri yaratıcı yollardan birleştirebilmelidir

2. Eğitim programlarını çocukları aktif kılacak şekilde düzenlemelidir. Bilginin etkili bir biçimde kullanılmasına ilişkin yöntemleri, teknikleri ve materyalleri bilmeli ve kullanabilmelidir.

3. Olumlu insan ilişkilerini kurmanın yollara bilmeli ve uygulamalı, başkalarının haklarına ve kendine saygılı olmalıdır.

4. Çocuğun okula ve öğretmene güvenmesini sağlayıcı tutarlı, adil, gerektiğinde kendisine yardım edileceği güvencesini veren, saygın tavırlar sergilemelidir.

5. Çocuğun problem çözme yeteneklerini oyunla birlikte arttırabilmeli, çeşitli etkinlikler sırasında ortaya çıkan doğal problemleri araç olarak kullanabilmelidir .6. Öğretmen yaratıcı olmalı ve çocuklarda da yaratıcı düşünceyi geliştirici etkinlikler planlamalıdır. Ortaya çıkan anlık her durumdan yararlanabilmeli ve bu olay sayesinde ne öğretebilirim diye kendine sormalıdır. Bunun cevabını ararken yaş grubunun özelliklerini, hedefleri, okulu ve makro düzeyde toplumu gözönünde bulundurmalıdır.

7. Çocuğa olumsuz gelen her olayın bir trajedi olmadığını anlatabilmeli, böylece çocuğun kendini daha rahat hissetmesini sağlamalıdır.

8. Her olayda her bir çocuğu inceleyerek çocuğu bu olaylarda tanıyabilmelidir.. Bazı çocukları yalnız bırakıldıkları zaman bazılarının da grup içinde sorunlarını daha iyi çözebildiklerini unutmamalı, bu fırsatı sağlayarak müdahale etmesi gereken noktayı da tespit etmelidir.

9. Çocuğun empati kurmasını sağlayarak sosyal sorunları deneysel olarak çözme fırsatı vermelidir. Başarısızlık durumunda da bir çözüm bulunabileceği ümidini vermelidir.

10. Çocukların şikayetlerini titizlikle değerlendirmeli, her zaman şikayet edeni haklı çıkarmamalıdır.

11. Çocuğun duygularını, yaptıklarını okul içinde ve dışındaki hayatını bir arkadaşgibi paylaşmalıdır.

12. Her zaman çocuklan dinlemeli, onlara gerekli önemi verdiğini davranışları ile de hissettirmelidir. Ancak çocuğun bunu kötüye kullanmasına asla fırsat vermemelidir.

13. Çocuklarla konuşurken yetkin ve güven veren, sevecen bir ses tonu kullanmalı, tehditkar, emredici, korkutucu olmamalıdır. Laubali ve argo bir imaj da yaratmamalıdır.

14. Grubu kontrol altında tutabilme yetisini iyi kullanabilmeli, sınıftaki tehlikeli herşeyi iyi takip etmeli ve gerekli önlemleri hemen alabilmelidir.

15. Çocuğa ihtiyacı olduğu zamanda ve ihtiyacı kadar yardım etmeli, bağımsızlığını desteklemelidir(Hendrick, 1988: 8-14).

16. Kurumdaki personelle ilişkilerini olumlu ancak görevin gerektirdiği bir mesafe içinde tutmalıdır.

17. Canlı, hareketli, enerjik beden ve ruh sağlığı yerinde bir kişilik sergilemelidir.

18. Espiri gücü olmalı kendisine yapılan şakalardan da hoşlanmalıdır.

19. Çocuğun ailesini tanımalı, olumlu bir ilişki içinde olmalıdır. Aile lie ilgili bilgileri almak için çocuğu sorgulamamalı, bilimsel olan tanıma tekniklerini kullanmalıdır. Bu bilgileri kendi kişisel merakını doyurmak için veya başkalarına anlatmak için değil, çocuğun gelişimine yardımda kullanmalıdır.

20. Çevreyi ve dünyayı çocukları görüş açısından algılama çabası içinde olmalıdır. Böylece planlamalarıda çocuktan hareket ederek ih[iyaçlara göre daha et küi öğrenim yaşantıları düzenleyebilmelidir (Oğuzkan, Oral 1983: 91).

21. Olaylara çok yönlü bakabilmeli, sabırlı, hoşgörülü olmalı ve daha çok ödüle yer veren bir tutumu benimsemelidir.

22. Öğretmenin amacı, çocuğu eğitirken yalnızca bilgi aktarmak değil, onu öğrenmeye istekli hale getirerek, gerekli bilgiye kendisinin ulaşmasını sağlamak olmalıdır.

2.8.2. Olumlu model olma

“Okulöncesi çağ çocuğu bu dönemde yetişkini model alır. Onun gibi olmak için gördüğü davranışları gerek zihninde gerekse açık olarak prova eder. Öğretmen bu nedenle, eğitim faaliyeti olarak planladığı kasıtlı davranışları ile birlikte diğer bütün davranışları özen göstermek durumundadır. Eğitimin amaçlarına ulaşmada kendi kişiliğine özgü tutumları ile mesleki davranışları bir bütün olarak etkilidir. Bilinçli veya bilinçsiz sergilediği veya çok belirgin olmasa bile yarattığı izlenim, çocuklar tarafından dikkatle gözlenir ve kaydedilir. Öğretmen bir yandan bizzat kendisi model olmanın ciddi sorumluluğunu taşırken, diğer yandan da çevrede yer alacak diğer olumlu modelleri sağlamada organizatörlük yapar” (Tuğrul 1993: 292).

Bu durumdaki bir öğretmen, iyi bir model olarak bu davranışlarından direkt olarak çocukların etkilenmesini sağlamanın yanısıra, eğitim etkinliklerini de kolay yürütebilir. Böylece, çocuklar kendisine daha çok değer vereceğinden, istenilir davranışlan kazandırmada etkili bir kaynak durumuna gelir.

2.8.3. Okulöncesi Eğitim Öğretmeninin Eğitim Programları İle İlgili Rolü ve Sorumluluğu

Eğitim programının uygulanmasından birinci derecede sorumlu olan öğretmen bu konudaki gereksinimleri ve sorunları en iyi bilen kişidir. Bu nedenle eğitim programının hazırlanması ile ilgili her aşamada etkin bir biçimde görev almalıdır. Ayrıca hazırlanmasında rolü olduğu ve tüm öğretmenlerin ortaklaşa kullanmalan öngörülen merkezi programlardan yararlanarak eğitimle ilgili planları yapar. Uygulamalarında eğitimin amaçlarına ulaşmak üzere her türlü önlemi alır ve programları değerlendirir.

2.8.4. Eğitim Programı ve Öğretmen

Çocukların yaş, gelişim düzeyi, ilgi ve ihtiyaçları, bireysel ayrıcalıkları ve çevresel faktörler dikkate alınarak onların gelişimlerini destekleyen "çocuk merkezli" eğitim programları hazırlanması ve uygulanması okul öncesi kurumların eğitim kalitesini belirleyen en önemli noktalardan birisidir (Oktay, 1999).

Hazırlanan eğitim programı esnek, yeniliklere açık, çocuklarda yaratıcı düşünceyi, problem çözme becerilerini, olaylar arasında neden-sonuç ilişkisi kurabilme yeteneklerini, karar verme becerilerini vb. geliştiren hedefleri ve kazanılması beklenen hedef davranışları içermelidir (Rosser,1993).

Belirlenen hedef ve hedef davranışlara, ancak çocukları aktif kılan yani onlara "öğrenmeyi öğreten" bir eğitim programı ile başarılı bir şekilde ulaşılabilir.

Bunun gerçekleştirilebilmesi için, en önemli öğenin öğretmen olduğu düşünülmektedir.

Okul öncesi eğitim programlarının hazırlanıp uygulanması kadar, öğretmenin programı değerlendirmesi de diğer bir önemli noktadır.

Değerlendirmede esas; öğretmenin uyguladığı eğitim programındaki aksaklıkları görmesini sağlayarak, bunların nedenlerini tespit etmesini ve yeni çalışmalarını buna göre yönlendirmesini sağlamaktır. Ancak bu şekilde çocuklara verilen eğitimin kalitesi artırılabilmektedir.

Öğretmen çalışmalarını planlarken, çocukların bağımsız fakat öz- denetimlerinin gelişmesine, deneyerek ve araştırarak öğrenmelerine, tekrarlayarak beceri geliştirmelerine olanak tanımalıdır (Oktay, 1999).

Okul öncesi eğitim kurumlarında, eğitim programlarına bağlı olarak seçilen uyarıcılar da önem taşımaktadır. Ancak bu uyarıcılar en pahalı malzemeden, en ucuz

malzemeye kadar her ne olursa olsun eğitimi yararlı kılan, bunları seçen, hazırlayan ve çocuklara sunan "öğretmendir".

Bu doğrultuda okul öncesi eğitimde nitelikli bir öğretmenin özellikleri şu şekilde sıralanabilir:

* İyi bir öğretmen aynı zamanda yeni bilgi ve deneyimlere açık bir öğrencidir.

* Öğretmenin amacı, çocuğu eğitirken yalnızca bilgi aktarmak değil, onu öğrenmeye istekli hale getirerek, gerekli bilgiye kendisinin ulaşmasını sağlamak olmalıdır.

* Çocuklarla iyi iletişim kurmalı, onları tanımaya ve anlamaya çalışmalıdır.

* Eğitim programlarını çocukları aktif kılacak şekilde düzenlemelidir.

* Çocukların olumlu benlik geliştirmelerini desteklemeli ve özgüvenlerini geliştirmelidir.

* Öğretmen yaratıcı olmalı ve çocuklarda da yaratıcı düşünceyi geliştirici etkinlikler planlamalıdır.

* Çocukları bağımsız, karar verme becerileri gelişmiş, bununla birlikte öz- denetimlerini kazanmış bireyler olmaları yönünde destekleyici yöntemler kullanmalıdır (Tuğrul , 1993).

2.8.5. Okul Öncesi Öğretmen Eğitimi

Yakın zamana kadar okul öncesi eğitim kurumlarının öğretmen ihtiyacı büyük ölçüde Kız Enstitüsü (Kız Meslek Lisesi) mezunları ve ilkokul öğretmenleri

ile karşılanırken, kısmende Kız Teknik ve Kız Sanat Yüksek Öğretmen Okullarının “Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Bölümü” mezunları ile giderilmeye çalışılmıştır (Duman, 1996:27).

Okul öncesi eğitime öğretmen yetiştirmenin tarihine bakıldığında, son onbeş yılda önemli gelişmeler kaydedildiği, yüksek öğretim kurumları bünyesinde önce önlisans, daha sonra da lisans düzeyinde bölümler açıldığı görülmektedir. Bugün, okul öncesi öğretmeni yetiştiren yüksek öğretim kurumlarında öğrenciler, 4 yıllık bir lisans öğrenimi sürecinden geçmektedirler. Okul öncesi öğretmenliği lisans programlarında yer alan derslere ait detaylı bilgiyi Ek-2’de görmek mümkündür. Okulöncesi eğitime verilen çok yönlü görevler, okulöncesi eğitime öğretmen yetiştirmeyi de o denli çok yönlü ve önemli bir uğraş durumuna getirmektedir. Okulöncesi eğitimde görevli bir öğretmen, çok çeşitli bilgi ve becerileri öğrencilerine kazandıracak bilgi ve deneyimi elde edecek özellikte yetişmiş olmalıdır. Okulöncesi eğitim hizmetlerinin gerçekleştirilmesinde fiziksel ortam, araç-gereç ve program ne denli yeterli olursa olsun, okulöncesi eğitim hizmetlerinden beklenen yararın sağlanması, bu programları uygulayacak öğretmenlerin gerek nicelik gerekse nitelik yönünden yeterli olmalarına bağlıdır. Öğretmenin niteliği, okulöncesi eğitimin niteliğinin geliştirilmesi bakımından büyük önem taşımaktadır.

Bugün okulöncesi eğitim öğretmenleri üniversitelerin eğitim fakültelerinde yetiştirilmektedir. Türkiye'de hedeflenen okullaşma oranını sağlayacak okulöncesi öğretmeni sayısı yeterli değildir. Hedefler doğrultusunda gereksinim duyulan öğretmenlerin örgün yüksek öğretim programlarıyla kısa sürede karşılanmasına da olanak bulunmamaktadır. Ülke gerçekleri göz önüne alındığında, nitelikten ödün vermeden istenilen sayıda ve en kısa sürede okulöncesi öğretmeni yetiştirebilmek için en rasyonel çözüm uzaktan öğretim sistemi ile öğretmen yetiştirmektir. Bu kapsamda 2000-2001 öğretim yılından itibaren Milli Eğitim Bakanlığı ile ortak yürütülen program çerçevesinde, Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi de okulöncesi eğitime öğretmen yetiştirmeye başlamıştır.