• Sonuç bulunamadı

Niteliklerine Göre Özel Haklar

Belgede HUKUKUN TEMEL KAVRAMLARI-I (sayfa 130-133)

Niteliklerine göre özel hakları ayırırken kullandığımız ölçüt hak sahibinin ne ölçüde ve kime karşı bu hakkı öne sürebildiğidir. Bu ölçüt ile değerlendirildiğinde özel haklar ikiye ayrılır; “Mutlak Haklar” ve

“Nisbi Haklar”.

• Mutlak Haklar

Mutlak haklar hak sahibine geniş bir yetki alanı sağlayan ve herkese karşı etkisi olan haklardır. Bu haklar, hak sahibi tarafından herkese karşı ileri sürülebilirken; herkes tarafından da ihlali mümkün olan haklardır.

Hak sahibi herkesin bu haklara saygı göstermesini beklemek hakkına sahiptir ve bir ihlal halinde herkese karşı bu haklar ileri sürülebilecektir.

Mutlak haklar ancak kanun ile yaratılabilen, sınırlı sayıdaki haklardır. Hukuk düzeni tarafından kanun yolu ile yaratılmamış bir hakkın mutlak hak olarak kabulü mümkün değildir. Bu kanunilik şartı dolayısıyla kişilerin anlaşma yoluyla yeni mutlak hak çeşitleri yaratmaları imkânsızdır.

Bu hakkın ihlali için, hak sahibi ve de ihlalde bulunan kişi arasında önceden mevcut bir hukuki ilişki olabilir de olmayabilir de. Hak sahibinin mülkiyetinde olan bir gayrimenkul ile ilgili ihlali, onunla daha önce hiç tanışmamış bir kişi de gerçekleştirmiş olabilir, o gayrimenkulü kiralamış olan kiracısı da. İşte bu, mutlak hakkın herkese karşı ileri sürülebilmesi ve de herkes tarafından ihlali durumudur. Nisbi haklar ise yalnızca hukuki ilişkinin diğer tarafı olan kişi veya kişilere karşı ileri sürülebilir.

Mutlak haklar, mallar üzerindeki mutlak haklar ve kişiler üzerindeki mutlak haklar olmak üzere ikiye ayrılırlar. İlk olarak “mallar üzerindeki mutlak haklar”ı inceleyelim.

Mutlak haklar herkese karşı etkisi olan haklardır. Bu haklar, hak sahibi tarafından herkese karşı ileri sürülebilirken; herkes tarafından da ihlal edilebilir.

• Mallar Üzerindeki Mutlak Haklar

“Mallar üzerindeki mutlak haklar” ise kendi içinde ikili bir ayrıma tabi tutulur. Bu ayrıma göre bu haklar

“maddi olan mallar” ile “maddi olmayan mallar” üzerindeki mutlak haklar olarak sınıflandırılır. Maddi mallar üzerindeki haklara “ayni haklar” da denilmektedir.

• Maddi Mallar Üzerindeki Mutlak Haklar

“Maddi mallar üzerindeki mutlak haklar” hak sahibine bir nesne üzerinde dolaysız bir hâkimiyet sağlayan ve bu nedenle herkese karşı ileri sürülebilen haklardır. Bu haklar arasında ilk olarak saymamız gereken, bu hakların en tipik örneğini oluşturan mülkiyet hakkı olacaktır.

Mülkiyet hakkı, bu hakka sahip olan kişiye hakkın konusu mal üzerinde, başkalarına zarar vermemek ve hukuki sınırlar içinde kalmak koşuluyla, en geniş yetkileri veren haktır. Bu hakka sahip olan kişiye malik denilmektedir. Malik, hakka konu olan mal üzerinde istediği gibi tasarruf edebilir, bu malı kiralayabilir, ödünç verebilir, satabilir; dilerse bağışlayabilir. Yine isterse, maliki olduğu mala zarar bile verebilir. Bu tamamen malikin inisiyatifinde olan bir şeydir. Görüldüğü üzere malik mülkiyet hakkını kullanırken neredeyse tamamen özgürdür. Mülkiyet hakkı sahibi bir kişi olabileceği gibi, birden fazla kişi de söz konusu mala aynı anda malik olabilir. Bir kişinin malik olması durumunda “tek mülkiyet”ten bahsedilir. Birden fazla malik varsa o zaman “birlikte mülkiyet” söz konusu olacaktır.

Mülkiyet bir kimseye bir mal üzerinde kullanma, yararlanma ve

   

127

Birlikte mülkiyetin de alt türleri mevcuttur. Bunlar “paylı mülkiyet” ve “elbirliği mülkiyeti”dir. Paylı mülkiyet halinde, birlikte mülkiyete sahip olan kişilerin payları bellidir ancak henüz bireyler bu paylarını almış değildir. Bu durumda, hak sahipleri kendi payları üzerinde tasarrufta bulunma hakkına sahiptir, ancak malın tamamı hakkında işlemde bulunmaları için hep beraber hareket etmeleri gerekmektedir.

Ortaklaşa bir malın alınması durumunda paylı mülkiyet söz konusudur.

Elbirliği mülkiyetinde ise kişiler malın tamamına hep beraber maliktirler. Paylara bölünme gibi bir şey elbirliği mülkiyetinde söz konusu değildir, bu nedenle malikler ancak oybirliğiyle hukuki tasarrufta bulunabilirler. Elbirliği mülkiyeti kanundan doğan bir mülkiyet çeşididir. Kişilerin anlaşma yoluyla bu tip bir mülkiyet yaratmaları mümkün değildir. Bu nedenle bu mülkiyet çeşidinin örnekleri için kanuna bakmak gereklidir. Örnek olarak Türk Medeni Kanunu’nun 640. Maddesini verebiliriz. Bu maddenin ilk iki fıkrasına göre “Birden çok mirasçı bulunması hâlinde, mirasın geçmesiyle birlikte paylaşmaya kadar, mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir. Mirasçılar terekeye elbirliğiyle sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler.” Buradaki düzenleme bir elbirliği mülkiyeti öngörmektedir.

Peki, mülkiyetin konusu nedir? Yani hangi nesnelere malik olmak mümkündür? Yukarıdaki paragraflarda da geçtiği üzere mülkiyetin konusu olabilecek olanlar, taşınır ve taşınmaz mallardır. Bir kitap, bir kol saati taşınır mallara örnek olarak gösterilebilir. Taşınmaz mallara ise ev veya arsa örnek verilebilir. Bu eşyalara ilaveten, bütünleyici parça (mütemmim cüz) ve eklenti (teferruat) de önemli kavramlardır. Bütünleyici parça, asıl nesnenin esaslı bir unsurudur ve asıl nesneyi bozmadan yahut onda tahribat yaratmadan asıl eşyadan ayrılması mümkün değildir. Bütünleyici parça asıl eşyadan ayrılırsa, asıl eşya da ya tahrip olmuştur veya ciddi bir zarar görmüştür. Buna örnek vermek gerekirse, otomobil motoru veya gözlük camı iyi birer örnek olacaktır. Gerçekten de bu unsurları asıl eşyadan ayırmamız halinde ikisi de artık esaslı görevlerini yerine getiremez. Eklentiler ise esas eşyaya zarar vermeden ayrılabilir ve bu durumda dahi esas eşyada bir değer veya fonksiyon kaybı olmayacaktır. Otomobil’in müzik sistemi veya gözlüğün kabı buna örnek olarak gösterilebilir.

Bir eşyaya malik olan kişi o eşyanın bütünleyici parçasına da maliktir. Bir eklentiye ise o malikin sahip olup olamayacağı ise, bu konuda aksini öngören bir anlaşma olup olmamasına bağlıdır. Yani, eğer eklentinin maliki olamayacağı açıkça belirtilmemişse o malik, asıl eşyanın eklentisine de malik olacaktır.

Bütünleyici cüz için ise böyle bir şart aranmamaktadır.

Birlikte mülkiyetin türleri nelerdir?

Mülkiyetten başka, onun kadar kapsamlı olmayan başka ayni haklar da mevcuttur. Bunlara “sınırlı ayni haklar” adı verilmektedir. Bu haklar da maddi mallar üzerinde kişilere mutlak yetkiler sağlamaktadır ancak sağlanan bu yetkiler mülkiyet hakkı kadar kapsamlı değildir. Bir maddi maldan yararlanma, faydalanma hakkı veren sınırlı ayni haklara “İrtifak Hakları” adı verilir. Bu hakka sahip olan kişi, hakkın konusu nesneyi dorudan kullanma hakkına sahiptir. Bu kullanma hakkına ilaveten, nesneden elde edilen faydalardan da (semereler) yararlanma hakkı irtifak hakkı sahibine ait olacaktır.

“İntifa Hakkı”, “Sükna Hakkı”, “Geçit Hakkı” irtifak haklarına verilebilecek örneklerdendir.

İrtifak haklarına ek olarak, Taşınmaz Mal Yükümlülükleri (Gayrımenkul Mükellefiyetleri) de sınırlı mutlak haklar bahşeder. Burada bu hakkın sahibine sadece izin vermek veya onun eylemlerine, örneğin geçit hakkında olduğu gibi, müdahale etmemek yetmez; pozitif bir eylemde bulunmak gerekmektedir.

Belli bir inşaat veya üretim işinde kullanılmak üzere, bir taşınmazdan elde edilen kumun verilmesi gibi bir olumlu eylemde bulunma yükümü söz konusudur. Sadece izin vermeyi aşan bir katılım beklenmektedir.

Nesnelerin değerlerinden yararlanma hakkını bahşeden “Rehin Hakları” da burada incelememiz gereken haklardandır. Bu haklar alacaklı yararına tesis edilirler ve borcun ödenmemesi durumunda, bu hakların konusu olan nesneler satılarak, alacak ödenmesi yoluna gidilir. Rehin hakları, hem taşınır hem de

ta"ınmaz mallar üzerinde kurulabilirler. Ta"ınır (menkul) mallar üzerinde kurulursa buna “rehin” adı verilir. Ta"ınmaz mallar üzerinde kurulursa bun da “ipotek” adı verilmektedir. Bu “Rehin Hakları”

nesnelerinden e#erlerinden faydalanmayı sa#layan sınırlı ayni haklardır.

• Maddi Olmayan Mallar Üzerindeki Mutlak Haklar

“Maddi olmayan mallar” üzerinde de mutlak hak kurulması mümkündür. Bu mallar insan aklı ve de eme#inin ürünü olan yaratımlardır. Bu ürünlere eser adı verilmektedir. Bu eserleri, kendi emek ve yaratıcılıkları ile yaratan ki"ilerin bunlar üzerinde korunması gereken hakları mevcuttur. Bu korunması gereken varlıklar arasında fikir ve sanat eserleri, patent, sınaî tasarımlar, ticaret unvanı sayılabilir. Maddi olmayan mallar üzerindeki bu haklar da mutlak haklardandır.

Ki!iler Üzerindeki Mutlak Haklar

Ba"ka bir mutlak hak grubunu ise “ki"iler üzerindeki mutlak haklar” olu"turmaktadır. Bunlar da iki grupta incelenmektedir; ki"inin kendisi üzerindeki hakkı ve ba"kasının ki"ili#i üzerindeki hakkı.

Ki"inin kendisi üzerinde olan mutlak hakkına “$ahsiyet Hakkı” denilmektedir. Bu hak kavramına ki"inin maddi ve manevi varlı#ını korumayı amaçlayan haklar dahildir. Bu haklar paraya çevrilemeyen, sahibi için çok önemli olan ve devredilemeyen haklardır. Bu haklardan kısmen dahi olsa feragat etmek mümkün de#ildir. Bu haklar miras ile usul veya füruya da geçirilemez. Ki"inin vücut bütünlü#ü, "eref ve haysiyet hakkı, sa#lık hakkı, ismi ve resmi üzerindeki hakları hep bu hak grubuna örnek haklardır.

Hayatına son vermek isteyen bir insanın bunu ba"kasına yaptırması durumunda, ikinci ki"inin eylemi, sırf intihar etmek isteyen ki"inin rızası nedeniyle hukuka uygun hale gelememektedir, çünkü ki"iler kendi vücut bütünlü#ü haklarını devretme veya ondan feragat etme hakkına sahip de#ildir.

Ufuk AYDIN, !# Hukukunda !#çinin Ki#ilik Hakları, Eski#ehir, 2002.

Ki"iler üzerindeki mutlak hakların ikinci grubunu “ba"kasının ki"ili#i üzerindeki hakları”

olu"turmaktadır. Bu tip hakların en klasik örne#ini kölelik olu"turmaktadır. !nsanları mal olarak kabul eden bir anlayı"a dayanan bu kurum modern hukuk sistemlerinde mevcut de#ildir. Modern hukuk sitemleri, ki"ilere ba"ka ki"iler üzerinde mutlak haklar tanımama e#ilimindedir. Günümüz modern hukuk sistemlerinde, istisnai olarak, korunmaya ihtiyaç duyan ki"iler lehine olması amacıyla bu mahiyette haklar tanınmaktadır. Bu haklara örnek olarak, anne ve babanın re"it olmayan çocukları üzerindeki velayet hakkı (Türk Medeni Kanunu, m. 335 vd.) ile kısıtlanan ki"i için atanana vasinin (Türk Medeni Kanunu, m. 396 vd.) bu ki"i üzerindeki yetkileri gösterilebilir.

Velayet ve vesayet hakları Türk Medeni Kanununda düzenlenmi#tir.

Bu iki hakkın kapsamını ilgili Kanundan inceleyiniz.

http://mevzuat.adalet.gov.tr

Nisbi Haklar

Nisbi haklar herkese kar"ı de#il, belli bir ki"i veya ki"ilere kar"ı ileri sürülebilen haklardır. Nisbi haklar genellikle borç ili"kisinden do#an haklardır. Bu haklar, i"te bu borç ili"kisinin tarafları arasında geçerlidir ve yalnız bu ki"iler tarafından ihlal edilebilir. Bu ki"iler arasındaki ili"kiden kaynaklanan yüküme “borç”

denilmektedir. Bu borç, bir verme, yapma veya yapmama borcu olabilir. !"te bu borcu talep etme yetkisi yalnızca alacaklıya aittir. Alacaklı bu borcu, kural olarak, yalnızca borçludan isteyecektir.

Nisbi haklar genel olarak borç ili"kisinden do#maktadır. Ancak bazı Nisbi haklar aile hukukundan do#maktadır. Türk Medeni Kanunu 364. madde i"te böyle bir hakkı düzenlemektedir. Maddeye göre;

“Herkes, yardım etmedi#i takdirde yoksullu#a dü"ecek olan üstsoyu ve altsoyu ile karde"lerine nafaka

   

129

olduğu için ve bu kişilikten kaynaklandığından dolayı başkasına devredilemez. Miras hukukunda da nisbi haklar mevcuttur. Ölüme bağlı tasarruf yoluyla lehine mal bırakılan kişi (Türk Medeni Kanun, m. 517), bu malın teslimini mirasçılardan isteme hakkına sahiptir ve bu hak da nisbi haklardan sayılmaktadır.

Belgede HUKUKUN TEMEL KAVRAMLARI-I (sayfa 130-133)