• Sonuç bulunamadı

HUKUK KURALLARININ YÜRÜRLÜĞÜ VE FARKLI BİÇİMSEL TÜRLERİ

Belgede HUKUKUN TEMEL KAVRAMLARI-I (sayfa 40-43)

Yürürlük, hukuk kurallarının, hukuk düzeninin öngerdiği usule uyularak ortaya çıkması, hüküm ve sonuçlarını doğurmaya başlaması anlamına gelir.

Yürürlük meselesi, usulî ya da biçimsel bir sorunu işaret eder. Aslında hangi hukuk kuralları yürürlüktedir diye sorduğumuzda, davranışlarımızı kendilerine uyarlayacağımız ya da bir uyuşmazlık ortaya çıktığında kendilerine bakarak çözüm arayacağımız normların hangileri olduğunu öğrenmeye çalışıyoruzdur. Bu soruya ancak normların hukuk düzeni içerisinde kazandığı biçimlere göndermede bulunarak yanıt verilebilir.

Bir hukuk düzeni içerisinde normlar anayasa, uluslararası andlaşma, yasa, kanun hükümünde kararname, tüzük ve yönetmelik biçiminde ortaya çıkmış olabilir. Yürürlük, aynı geçerlilik gibi –belki ondan daha da fazla- bir zaman ve mekân meselesidir. Nitekim geçerli bir hukuk normunun yürürlüğünün çıkartıldığından farklı bir tarih olabileceği, düzenlemenin içeriğinde ayrıca belirtilebilir.

! !

37

Resim 3.1: Normlar Hiyerar!isi

Daha evvel de ifade etti#imiz üzere, hukuk düzeni içerisinde normlar, hiyerar"ik bir sıra içerisinde yer alırlar. Bu sıralamanın en üstünde, bir tür "emsiye gibi “Temel Norm” bulunur. Temel norm, hukuk düzeninin tamamına geçerlilik kazandıran ve kendi geçerlili#i üstünde yer alan herhangi ba"ka bir norma ba#lı olmayan üst normdur. Hukuk düzenine geçerlilik sa#layan temel norm, bu düzende yer alan normların içeri#ini belirlemez. Yalnızca geçerliliklerine ili"kin biçimsel bir kıstas sunar. Böylece anayasanın geçerlili#ini temel norma uygun olup olmadı#ına bakarak saptarız. Benzer "ekilde yasaların geçerlili#i de anayasaya uygun olup olmamalarına ba#lıdır. Bu silsile, hukuk düzeninin en alt basama#ında yer alan düzenleme türlerine kadar devam eder. Tek bir soyut noktadan, temel normdan ba"lattı#ımız incelememizi, en tabanda yer alan ve somuta en yakın durumu düzenleyen türlere kadar ula"tırabiliriz. $imdi normlar hiyerar"isinin her bir basama#ında yer alan biçimsel türlerin yürürlük esaslarını ele alalım.

Anayasa

Anayasa, özellikle temel hak ve özgürlüklere ili"kin normlarla, devletin "ekil ve yapısı, organlarının görev ve yetkilerine ili"kin normların biraraya geldi#i bütüne verilen addır.

Bir hukuk normunun, anayasa normu olup olmadı#ına ili"kin bir soruyu iki kıstastan yola çıkarak yanıtlarız. Bu kıstaslardan ilki, bu normun yukarıda ifade etti#imiz hususlarda bir düzenleme yapıp yapmadı#ına ili"kindir. Buna göre, e#er bir norm temel hak ve özgürlüklere ili"kinse ya da devletin "ekil ve yapısını, organlarının görev ve yetkilierini düzenliyorsa artık ona anayasa normu deriz. Düzenlemenin içeri#ine bakılarak yapılan bu nitelemeye maddi anlamda anayasa denir. !kinci kıstas, normun, hukuk düzeninde di#er yasalarda yer alan normlar için öngörülen usul ve esaslara göre de#i"tirilip de#i"tirilemeyece#ine ili"kindir. E#er bir norm di#er normlar için öngörülen usullere göre daha zorla"tırılmı" bir usulle yürürlü#e giriyorsa, di#er normların üstünde yer alan bir normdan, bir anayasa normundan söz ediyoruzdur. Bu usule bakılarak yapılan nitelendirme "ekli anlamda anayasa tanımıdır.

Anayasanın hukuk düzeni içerisinde ta"ıdı#ı öneme bakılarak, anayasayı yapan, yürürlü#e sokan irade kurucu iktidar olarak anılır. Ancak elbette, ortada hiçbir anayasal düzenleme yokken, bir anayasanın nasıl ilk kez yürürlü#e girece#i de önceden belirlenmi" olamaz. Dolayısıyla bir anayasayı yoktan vareden iktidar iradesi asli kurucu iktidar olarak adlandırılırken, anayasayı, kendi içerisinde düzenlenmi"

de#i"iklik yapma usullerine göre de#i"tiren ve mevcut anayasa çerçevesinde yeni normlar yaratan irade tali kurucu iktidar olarak adlandırılır. Asli kurucu iktidar elbette, bir anayasal hukuk düzeninin mevcut olmadı#ı bir tarihsel anda ortaya çıkacaktır. Bu nedenle devrim, hükümet darbesi, sava" gibi ola#anüstü

durumlara göndermede bulunulur. Tali kurucu iktidar ise elbette mevcut anayasal hukuk düzeni içerisinde anayasayı değiştirme kudretine sahip her iktidarın taşıyabileceği bir sıfattır.

Bu açıklamadan da anlaşılacağı üzere yeni baştan bir anayasa yapmanın normatif bir usulünden söz etmek mümkün değildir. Öyleyse ancak anayasayı değiştirme usulünden söz edelim. Aslında anayasa değişikliği de yasa ile yapılacaktır. Ancak anayasa değişikliği yasası özel hükümlere tabidir.

1982 tarihli Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 175. maddesine göre “Anayasanın değiştirilmesi Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının en az üçte biri tarafından yazıyla teklif edilebilir.

Anayasanın değiştirilmesi hakkındaki teklifler Genel Kurulda iki defa görüşülür. Değiştirme teklifinin kabulü Meclisin üye tamsayısının beşte üç çoğunluğunun gizli oyuyla mümkündür.” Bu düzenlemenin yasa çıkarmak ya da değiştirmek için öngörülen usule göre daha ağır koşullar içerip içermediğini aşağıda yasa başlığı altındaki usulle karşılaştırarak görebilirsiniz.

Anayasanın değiştirilmesi: -TBMM üye tamsayısının en az üçte birinin (184 milletvekilinin) teklifi –Yazılı teklif –Genel Kurul’da iki kez görüşme –Gizli oylama -TBMM üye tamsayısının beşte üçünün (330 milletvekilinin) kabulü koşullarının sağlanması ile mümkündür. Bu koşullar yasaların değiştirilmesi için aranan koşullardan daha ağırdır.

Anayasa değişikliği yasasının mecliste kabulünden sonraki aşama cumhurbaşkanının onay aşamasıdır.

Ancak süreç, yasanın mecliste kaç oyla kabul edilmiş olduğuna bağlı olarak farklı hatlar üzerinde ilerler.

Eğer yasa, üye tamsayısının beşte üçü (330 milletvekili) ile üçte iki çoğunluğu (367 milletvekili) arasında kalan bir oyla kabul edildi ise, cumhurbaşkanının önünde iki seçenek söz konusudur: halkoylaması ya da geri gönderme. Görüleceği üzere bu seçenekler arasında onay seçeneği bulunmaz. Cumhurbaşkanının onay seçeneği ancak, yasa üçte iki ya da daha büyük bir çoğunlukla (367 ve daha fazla milletvekili) kabul edildi ise söz konusu olabilecektir. Burada ifade edilen hangi çoğunlukla kabul edilmiş olursa olsun, eğer anayasa değişikliğine ilişkin yasa cumhurbaşkanı tarafından meclise geri yollanmış ise karşımıza yine iki hat çıkar. Buna göre yasa ya en az beşte üç çoğunlukla (330 milletvekili) kabul edilecektir –ki, bu durumda cumhurbaşkanı kendisine ikinci kez gelen yasayı halkoylamasına götürmek zorundadır; ya da en az üçte iki çoğunlukla (367 milletvekili) kabul edilecektir –ki, bu durumda cumhurbaşkanı ya onaylayacak ya da halkoylamasına gidecektir.

Hangi durumda olursa olsun, halkoylamasında kullanılan geçerli oyların yarısından fazlasının kabul olması koşulu aranacaktır.

Bu süreci bir şema üzerinde görelim:

   

39

Resim 3.2: Anayasa değişikliği usulü (Gözler, 2008: 603)

Sürecin karmaşıklığı ilk bakışta korkutucu görünmekle birlikte, kural olarak teklif, görüşme, kabul, cumhurbaşkanı aşamalarının bulunduğu; kabuldeki çoğunluğa göre cumhurbaşkanının seçimlik yetkilerinin değişebileceği akılda tutulduğunda, anayasa değişikliği sürecini kavramak kolaylaşacaktır.

Belgede HUKUKUN TEMEL KAVRAMLARI-I (sayfa 40-43)