• Sonuç bulunamadı

7.1. 2017 Referandumuna Giden Süreçte Yaşanan Gelişmeler ve 2017 Referandumu

Türkiye 2010 referandumu sonrası seçim havasından çıkmamıştır. 2011 yılında yapılan genel seçimler referandum kadar canlı ve rekabet içinde geçmiştir. 12 Haziran 2011 tarihinde yapılan seçimlerde AK Parti %49 , CHP %26, MHP %13 oranında oy almıştır. AK Parti, 2007 genel seçimlerinde aldığı oranını yükselterek seçimden çıkmıştır (TÜİK, 2012: 93 – 94). 2012 yılında ise 2007 referandumu sırasında yapılan değişiklik ile değişen cumhurbaşkanı görev süresi tartışma konusu olmuştur. AK Parti Abdullah Gül’ün görev süresinin beş yıl olarak belirtirken, CHP önceki kuralların Abdullah Gül için geçerli olacağını savunmuş ve görev süresinin yedi yıl olduğunu belirtmiştir. Bu konu CHP tarafından Anayasa Mahkemesine taşınmıştır. 15 Haziran 2012 günü verilen kararda cumhurbaşkanının iki dönem aday olması durumu iptal edilmezken görev süresi yedi yıl olarak karara bağlanmıştır (T.C Resmî Gazete, 01.01.2013: 113 – 158).

2013 yılında İstanbul Taksim Gezi Parkında ve Taksim civarında yapılacak değişikliklere karşı yaşanılan toplumsal olaylar yaşanmıştır. 17 Aralık 2013 tarihinde ise Cumhuriyet Başsavcısı Celal Kara’nın talimatı ile başlatılan “rüşvet, görevi kötüye kullanma, ihaleye fesat karıştırma” gibi suçları işlediği iddia edilen 89 kişinin gözaltına alınması hadisesi olarak geçen 17 – 25 Aralık operasyonu olmuş, gündemi uzun süre meşgul etmiştir (Yücel, 2016: 254). Bu tempo içinde 30 Mart 2014 tarihinde yapılan yerel seçimlerde AK Parti %45 ile 30 il 18 büyükşehir, CHP %16 ile 8 il 6 büyükşehir, MHP %20 ile 5 il 3 büyükşehir olarak BDP de %4’lük oy oranı ile 8 il 2 büyükşehirde kazanmıştır (T.C Resmî Gazete, 06.05.2014: 1 – 6). Bu seçim 2014 yılında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimi için de bir gösterge olmuştur. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçildiği ilk cumhurbaşkanlığı seçiminde süreç, 29 Haziran’da başlamış 10 Ağustos’ta ise oylama yapılmasına karar verilmiştir. Aday listesinin verilme tarihi ise 11 Temmuz 2014 olarak belirlenmiştir (YSK, 06.06.2014: 2). Cumhurbaşkanlığı seçimine katılan adaylar ise Adalet ve Kalkınma Partisi’nin adayı Recep Tayyip Erdoğan, CHP ve MHP’nin ortak adayı Ekmelettin İhsanoğlu ve Halkın Demokratik Partisi (HDP) genel başkanı Selahattin Demirtaş olmuştur (YSK, 10.07.2014: 2). 10 Ağustos’ta yapılan seçimlerde Recep Tayyip Erdoğan %51 oy oranı ile Cumhurbaşkanı olmuş Adalet ve Kalkınma Partisi genel başkanı ise Ahmet Davutoğlu olmuştur. Seçim sonrası Recep

127 Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı sürecinde siyaseti etkileyecek şekilde siyasete katılması tartışılmış, Cumhurbaşkanının tarafsız olması prensibine uyulmaması ülkede başkanlık sisteminin ve cumhurbaşkanının yetkilerinin konuşulmasına sebep olmuştur.

Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrası yapılacak olan genel seçimler sebebi ile ülke seçim havasından çıkmamıştır. Haziran 2015’te yapılan seçimlerde AK Parti %40, CHP %25, MHP %16 ve HDP %12 oy oranı almıştır (T.C Resmî Gazete, 18.06.2015: 2). Cumhurbaşkanı hükümeti kurması için birinci parti olan AK Parti’ye görevi vermiş, Ahmet Davutoğlu hükümet için diğer partiler ile anlaşamamış görevi iade etmiştir. Bu gelişmeden sonra cumhurbaşkanı tekrar seçime gitmiş ve 1 Kasım 2015 tarihinde bir kez daha genel seçimler yapılmıştır (T.C Resmî Gazete, 24.08.2015: 1). Seçimler sonucunda AK Parti’nin oy oranını %49’a çıkmış, CHP %25, MHP %12, HDP ise %10 oy oranı almış AK Parti tekrar tek başına iktidar olarak hükümeti kurmuştur (T.C Resmî Gazete, 17.11.2015: 1).

2015 ve 2016 süreci içinde birçok siyasi, sosyal ekonomik ve dış kaynaklı sorunlar yaşamıştır. 2010 yılında başlayan Arap Baharı Türkiye’nin güneydoğu sınırlarına 2011 yılında Suriye’de iç savaş, olarak gelmiş Türkiye bu noktada birçok problem ile ilgilenmek zorunda kalmıştır. Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgelerinde PKK örgütünün saldırılarını şiddetlendirmesi ve çatışmayı şehir içine çekmesi sonucu birçok bölgeye operasyonlar düzenlenerek PKK’nın şehir faaliyetleri engellenmiş bu süreç içinde Türk Silahlı Kuvvetlerin içine sızan ve yapılanan Paralel Devlet Yapılanması (PDY) veya Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) adı ile anılan örgüt 15 Temmuz 2016 tarihinde bir kısım rütbeli askerler ile darbe girişiminde bulunmuş, Türk halkının darbeye karşı tutumu sayesinde darbe girişimi başarısız olmuştur.

Bu süreç içinde cumhurbaşkanı etkinliğini korumaya devam etmiştir. Hükümetin aldığı kararlarda cumhurbaşkanının etkinliği muhalefet partilerinin eleştirilerine neden olmuştur. 2017 referandum sürecini başlatan konuşma da bu konu üzerinde başlamıştır. MHP genel başkanı TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada 2007 referandumu ve 2014 cumhurbaşkanlığı seçimi ile birlikte cumhurbaşkanının etkinliğinin artması anayasada cumhurbaşkanına verilen yetkilerin üstünde olmasının hukuk devleti açısından doğru olmadığını belirterek bu durumun anayasal zemine oturturulması için hükümetin yapacağı anayasa değişiklik paketine destek vereceğini açıklamıştır (Bahçeli, 2016: 49).

128 Mecliste bir anayasa değişikliği için hazırlıklar Başbakan Binali Yıldırım ve MHP genel başkanının 1 Aralık’ta yaptığı ortak basın toplantısında açıklanmış değişecek anayasa tasarısının meclise sunulmasına karar verdiklerini bildirmişlerdir (Güneş, 2 Aralık: 1).

Anayasa komisyonunun hazırladığı anayasa teklifi AK Parti ve MHP tarafından desteklenirken CHP ve HDP tarafından eleştirilmiştir. 9 Ocak 2017’de TBMM’de görüşülmeye başlanmıştır, 20 Ocak’ta yapılan oylama ile 18 maddelik anayasa değişikliği ile ilgili teklif 339 oy ile kabul edilmiş ve cumhurbaşkanlığına sunulmuştur (TBMMTD, 20.01.2017: 856). Cumhurbaşkanı teklifi 10 Şubat’ta kabul etmiş ve anayasa değişikliğini 16 Nisan 2017 Pazar günü halkoyuna sunmuştur (T.C Resmî Gazete, 11.02.2017: 11).

7.2. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine “Evet” Kampanyası Yürüten Siyasi

Belgede Referandumlar sürecinde Türkiye (sayfa 139-141)