• Sonuç bulunamadı

Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) İktidarı, 2007 Referandumu Sürecinde

Belgede Referandumlar sürecinde Türkiye (sayfa 127-129)

2002 seçimleri sonrası asıl sorun Recep Tayyip Erdoğan’ın önündeki Türk Ceza Kanunun 312.maddesi uyarınca ile aldığı ceza engeli olmuştur. AKP’nin parti genel başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın milletvekilliği yasaklanmış, hükümet başbakanlığına Abdullah Gül geçici süre getirilmiştir. Bu süreç içinde çözüm meclisten geçecek bir anayasa değişikliği ile olmuştur fakat hazırlanan kanun iki defa Ahmet Necdet Sezer’in engeline takılmış Ahmet Necdet Sezer anayasada yapılacak bir değişikliğe karşı olumsuz tepki vermiştir. CHP genel başkanı Deniz Baykal’ın da desteği ile anayasada yapılacak olan değişiklik paketi tekrar cumhurbaşkanına gönderilmiş cumhurbaşkanı referanduma götürmeden kabul etmiştir (T.C Resmî Gazete, 31.12.2002: 1). Anayasa’daki değişiklik sonrasında 9 Mart 2003 tarihinde Siirt’te yapılan ara seçimlerden Recep Tayyip Erdoğan Siirt’ten milletvekili seçilerek başbakanlık yolundaki tüm hukuki engelleri aşmıştır (Milliyet, 10 Mart 2003: 1). 2003 yılının en önemli gündemi ise Irak Savaşı ve Türkiye’nin tezkere kararı olmuştur 332 oy ile kabul edilen tezkere ile Amerika Birleşik Devletleri’nin altı ay boyunca hava sahamızı kullanmasının yanında Türk askerinin de sınır dışına çıkması kararlaştırılmıştır (TBMMTD, 20.03.2003: 305).2004 yılında ise AK Parti, Türkiye yerel seçimleri de %41 oranı ile oylarını yükseltmiştir.

2007 yılında meclisin gündemi, görev süresi bitecek olan Ahmet Necdet Sezer’in yerine kimin Cumhurbaşkanı olacağı sorusu olmuştur. 2007’nin Nisan ayında adayların kim olacağı ile ilgili en güçlü isim başbakan Recep Tayyip Erdoğan olarak görülmesi üzerine “Cumhuriyet Mitingleri” ile Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı adayı olma olasılığına karşı sloganlar atılmıştır (Milliyet, 15 Nisan 2007: 1). Nihayet 24 Nisan’da AK Parti genel başkanı Recep Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanı adayı olarak Abdullah Gül’ü açıklamıştır. Bu karara CHP lideri Deniz Baykal itiraz ederek Cumhurbaşkanı seçimi için öngörülen 367’nin kabul sayısı olduğu gibi yeter sayısı olması gerektiğini savunmuş, eğer meclis 367’yi sağlayamaz ise Anayasa Mahkemesine gideceklerini belirtmiştir (Milliyet, 25.04.2007: 1).

27 Nisan 2007’de yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turunda salt çoğunluk olan 367 milletvekili katılımı sağlanamamış 361 milletvekili seçime katılmıştır.

115 Abdullah Gül 357 oy almasına rağmen salt çoğunluk sağlanamadığı için seçim ikinci tura kalmıştır (TBMMTD, 27.04.2007: 80). Yapılan ilk tur oylamasının ardından 27 Nisan gecesi Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) sitesinde E-Muhtıra olarak geçen uyarı yazısını yayınlamıştır. Bu yazıya göre TSK yaşanan tartışmaların laiklik etrafında odaklandığını ve TSK’nın laikliğin kesin savunucusu olduğunu belirtmiş ve gerekirse tavrını net bir şekilde ortaya koyacağını bildirmiştir. Bu sırada CHP yapılan ilk oylamayı anayasa mahkemesine götürmüş ve yapılan ilk seçim iptal edilmiştir. AK Parti ise bu gelişmenin ardından 10 Mayıs 2007 tarihinde anayasanın bazı maddelerinin değişmesi ile ilgili anayasa değişikliği paketini meclisten geçirmiştir. Bu pakete göre cumhurbaşkanı 5 yılda bir halk tarafından seçilecek ve 5 + 5 şeklinde iki dönem cumhurbaşkanı olabilecektir. Ayrıca meclis seçimlerinin de 4 yılda bir yapılması kararlaştırılmış yine bu anayasa değişikliğinde Abdullah Gül’ün seçimi sırasında kriz oluşturan meclisin toplanma sayısı tam sayının üçte biri olarak karar alınmıştır (TBMMTD, 10.05.2007: 196). Bu anayasa değişikliği cumhurbaşkanına gönderilmiş cumhurbaşkanı bu değişiklik paketini kabul etmeyip meclise tekrar geri göndermiştir, meclisin tekrar cumhurbaşkanlığına ilettiği anayasa paketini cumhurbaşkanı halkoyuna sunmuştur (T.C Resmî Gazete, 16.06.2007: 1). Hükümet bu anayasa değişikliği yanında erken seçime gitme kararı almış ve 22 Temmuz’da milletvekili genel seçimleri yapılmıştır (Cumhuriyet, 2 Mayıs 2007: 1). Yapılan genel seçimler soncunda AK Parti %46, CHP %20 oy almıştır. Bu seçimde meclise Milliyetçi Harekât Partisi (MHP)’de %14 oy alarak girmiştir.

Genel seçim sonrası meclis gündemi tekrar cumhurbaşkanlığı seçimine dönmüştür. AK Parti içinde çıkarılacak aday tekrar tartışılmaya açılmış, Abdullah Gül’ün adaylığının tekrar kriz yaratma olasılığına rağmen AK Parti cumhurbaşkanı adayı olarak Abdullah Gül’ü göstermiştir (Cumhuriyet, 14 Ağustos 2007: 1). 28 Ağustos 2007’de TBMM’de yapılan seçimlere CHP katılmamış, MHP ve DSP12 kendi adaylarını çıkartmıştır. Buna göre seçim Abdullah Gül, Sabahattin Çakmakoğlu, Hüseyin Tayfun İçli arasında geçmiştir. Bu seçim için 276 oy yeterli olmuş meclis yeter sayısı konusunda da 367 üstünde milletvekili katılım sağlamıştır. Yapılan oylama sonucunda Abdullah Gül,

12 Demokratik Sol Parti üyesi Hüseyin Tayfun İçli 2007 Seçimlerinde CHP – DSP ittifakı sebebi ile

Eskişehir’den CHP listelerinden seçilmiş ve meclise CHP’den girmiştir. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ise DSP’den aday çıkarılmıştır.

116 339 oy oranı ile Türkiye Cumhuriyeti’nin 11. Cumhurbaşkanı olmuştur (TBMMTD, 28.08.2007: 76).

Halkoylaması öncesi ülkenin gündeminde terör, din dersleri ve çok nadir olmakla birlikte anayasa değişikliği ile ilgili bazı demeçler olmuştur. Ekim ayında başbakanın yaptığı ilk açıklama, yapılacak referandum kabul edildiği taktirde cumhurbaşkanını bundan sonra halkın seçeceği hakkında olmuştur (Cumhuriyet, 3 Ekim 2007: 1). Bu süreçte özellikle artan terör saldırıları sebebi ile referandum gündeme çok gelmemiştir. Özellikle referandum öncesi siyasi partilerin ve basının tartışma konusu Abdullah Gül’ün referandumdan evet çıkarsa Cumhurbaşkanlığını sürdürüp sürdürmemesi hadisesi olmuştur. CHP bu konuda Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığının kabul edilmeyeceğini savunmuş, MHP de bu konuda 11. ve 12. Cumhurbaşkanı teriminin hukuksal bir kriz çıkarabilme olasılığına değinmiştir, DSP İzmir İl Başkanı Özdemir Sökmen bu konuda eleştirisini yapmış gümrükte oyların kullanılması sonrası referanduma sunulacak oylarda bir değişikliğin olmaması gerektiğini savunarak değişiklik paketinin iptali için anayasa mahkemesine açılmasını gerektiğini belirtmiştir (Hürriyet, 6 Ekim 2007). AK Parti ise bu konuda bir problemin olmayacağını belirtmiş nitekim mecliste yapılan değişiklik ile de bu sorun çözülmüş ve Türkiye referandum havasına girmeye başlamıştır (TBMMTD, 16.10.2007: 551).

5.2. Siyasi Partilerin ve Basının 2007 Referandumuna Yaklaşımları ve Referandum

Belgede Referandumlar sürecinde Türkiye (sayfa 127-129)