• Sonuç bulunamadı

İlk Tasfiyeler ve Aziller: Eminsu Olayı, 147’ler ve Bakanların Azli

MBK içindeki grupların birbirlerine karşı yavaş yavaş güçlerini göstermeye başlaması, ordudaki büyük tasfiye hareketi ile başlamıştır. Oluşan rütbe dengesizliğinin yanında komitenin yegâne gücünü aldığı orduya güven duyması gerekmiştir. 26 Temmuz 1960’ta Emekli Sandığında yapılan değişiklik teklifi tasfiye hareketinin ilk adımı olmuştur (Milli Birlik Komitesi Genel Kurul Toplantısı, 1 Eylül 1960; 2 – 7)

Bu haber 3 Ağustos 1960’a kadar gizli tutulmuş 3 Ağustos’ta ise 235 General’in emekliye ayrılması haberi, 5 Ağustos tarihin de Emekli Sandığı ile ilgili kanun yayınlanmıştır (Resmî Gazete, 5 Ağustos 1960: 1893).3 Bu tasfiyenin ardından ise 25

3 Bu hadise ile ilgili ayrıntılı bilgiler veren Abdi İpekçi ve Sami Coşar’ın eserinde resmî gazete yayınının

20 Ağustos tarihinde 4.171 subay emekliye ayrılmıştır. Gençleştirme hareketi olarak basına yansıyan bu hamle MBK’nin kendi yerini sağlamlaştırması bakımından önemli bir hamle olmuştur.

Milli Birlik Komitesi emekliye ayrılan rütbelilerin yerine önemli noktalara getirdiği yeni rütbelilerde dikkate değerdir. Özellikle Harp Okulu Komutanlığına Kurmay Albay Talat Aydemir, Jandarma Okulu Komutanlığına Albay Necati Ünsalan gibi komitenin güvendiği isimler getirilmiştir.

Aynı zamanda askerden emekli ettirilen bazı generaller daha sonra açılacak siyasi partilerden olan Adalet Partisi’ne (AP) katılmışlar, partiye güç katmışlardır (Toker, 1967: 88). Katılanlar arasında Genelkurmay Başkanı iken emekliye ayrılan Ragıp Gümüşpala Adalet Partisi’nin genel başkanı olacak ve başarılı bir siyaset izleyerek referandum süreci ve genel seçimlerde başarılar elde edecektir.

Diğer taraftan tasfiye edilenler bu duruma itiraz için “Emekli İnkılap Subayları” adında bir dernek açmışlar ve kendilerine karşı haksızlık yapıldığını, geri dönmek için mücadele edeceklerini açıklamışlardır. Fakat genel seçimlerden sonra yönetimin sivillere bırakılmasında emekli askerlerin geri dönmemesi şartı konduğundan “Çankaya Protokolü” olarak adlandırılan anlaşma ile emekli askerlerin geri dönmesi konusu açılmamak üzerek kapanmıştır. Emekli subayların herhangi bir karşılık vermemesi ve bir süre gündemde kalan konunun bir süre sonra gündemden kalkmasına neden olmuştur.

MBK’nın bir diğer hamlesi darbe sırasında en büyük desteği aldığı üniversiteye karşı olmuştur. Çeşitli alanlar ve unvanlardaki 147 üniversite görevlisinin görevlerinden alınması kamuoyunda ve üniversite camiası içinde büyük ses getirmiş ve komiteye karşı tepkiler oluşturmuştur.

27 Ekim’de düzenlenen 114 numaralı kanun ile Ankara, İstanbul, İzmir ve Atatürk Üniversiteleri ile İstanbul Teknik Üniversitesi mensuplarının öğretim görevliliği veya yardımcılığı görevlerinden affedilmiş, hemen sonra 115 numaralı kanuna göre de üniversite içinde düzenlemeler yapılmıştır (Resmî Gazete, 28 Ekim 1960: 2426). Sessiz sedasız darbeye benzer bir şekilde 5 bine yakın askerin tasfiyesinin ardından üniversite görevlilerine yapılan bu hamle ile Milli Birlik Komitesi darbe gününden beri en çok

Yayınları,2010, s.265). Fakat resmî gazetenin resmî sitesinde yayınlanan dosyalarda 5 Ağustos 1960 tarihli resmî gazete Emekli Sandığı ile ilgili kanun verilmektedir (Bkz. 5 Ağustos 1960 Resmi Gazetesi).

21 desteğini aldığı üniversite görevlilerinin, öğrencilerin ve basının tepkisini çekmiştir. Bununla birlikte Sıddık Sami Onar İstanbul Üniversitesi rektörlüğünden, Fikret Narter İstanbul Teknik Üniversitesi rektörlüğünden istifa etmiştir (Özdağ, 1997: 358).

Yapılanın bir hata olduğunu anlayan komite durumu düzeltmek için istifa eden rektörler ve üniversiteler ile görüşmeye başlamışlar, fakat 147’ler hadisesi hızlı bir şekilde sivilleşmeye gitmek isteyen grubun tezini güçlendirmeye başlamıştır. Fakat bu sivilleşme hareketi Milli Birlik Komitesi içindeki reformların asker eli ile yapılmasını isteyen kanat sebebi ile engellenmeye devam etmiştir.

Milli Birlik Komitesi içinde gerçekleşen gruplaşma, 27 Mayıs darbesinden sonra hızlıca oluşturulan bakanlar kurulu, Madanoğlu’nun etkisi ve Gürsel’in bu durumu desteklemesi ile sivillerden oluşmuştur. Hemen ardından kurulan Milli Birlik Komitesinin 38 kişilik kadrosu 21 Haziran’da komisyonlarını kurarak meclis binasında çalışmalarına başlamıştır. Bu durumun yanında Milli Birlik Komitesi ve bakanlar kurulu arasında bağlantı da yok denecek kadar azdır. Alınan bir karar, Milli Birlik Komitesi tarafından yasaya konuyor, bu durumu bakanlar kurulu, halk gibi radyodan haber alıyordu. Kısacası komite ve kabine arasında kabinenin uyarılarına rağmen bağlantı kurulamıyordu (İpekçi ve Coşar, 2010: 267). Asıl kopuş ve kabinenin isyanı ise Darbe sonrasında hazırlanan hükümet programının MBK tarafından dikkate alınmaması yüzünden olmuştur. Bu durum kabinedeki bakanların toplu istifa kararına neden olmuştur. Fakat Amil Artus4 uyarıda bulunarak önce Gürsel’e konu hakkında bilgi verilmesinin doğru olacağını, Gürsel’in konu hakkında vereceği karardan sonra böyle bir karara varılması gerektiği fikrini savunmuş, bunun üzerine de bakanlar kurulu bu kararı kabul etmiştir.

Bakanlar kurulunun istifa haberini alan Milli Birlik Komitesi acilen toplanmış bu durumun gerçekleşmesi sonucu MBK’nin itibarının halk nezdinde azalacağını, bu bakımdan onlar istifa etmeden komitenin bazı bakanların azledilmesi fikrini ortaya atmışlardır. Görüşmeler o kadar hararetlenmiştir ki, tüm kabinenin azli gibi bir durum oluşmuş bu sefer de komitedeki bazı üyeler bu duruma itiraz etmiştir (Özdağ, 1997: 323). Yapılan tartışmalar sonucu 10 bakanın görevine son verilmiştir. Yeni kabine üyeleri ise

4 İpekçi ve Coşar’ın eserinde kararın oturum başkanı Özdilek tarafından ertelendiğini bildirmiştir. Fakat

22 1 hafta sonra seçilecekti (İpekçi ve Coşar, 2010: 268). Bu süre zarfında ise Milli Birlik Komitesinde radikaller ile ılımlılar arasındaki sessiz savaş artık ortaya çıkmıştır. Ilımlılar hızlıca bir kurucu meclisin kurulmasına karar vermiş, bu konuda Turan Feyzioğlu’nu görevlendirmişlerdir. Kurucu meclis kanununun geçmesi için ise Milli Birlik Komitesi’nin oy birliğinin gerekli olması sebebi ile bir an önce sivilleşme için radikallerin Milli Birlik Komitesinden uzaklaştırılması düşünülmüştür.

Bu gelişme ile halk nezdinde oluşan orduya güven azalmaya başlamıştır. Asker içindeki güç mücadelesinin ülkenin düzlüğe çıkmasını engellediği düşüncesi, halk arasında huzursuzluğa neden olacak, aynı zamanda orduda ve üniversitede yapılan tasfiye olayları orduya ilk zamanlar büyük destek veren öğrencinin, üniversitelerin daha sonra çıkarılan basın yasaları ile de basının desteğini çekmesine sebep olmuştur. Referandum sürecinde halk açılan partiler etrafında hızlı biçimde gruplaşmaya başlamış, bu durum da referandum sonuçlarının siyasi olmasına yol açmıştır.