• Sonuç bulunamadı

NEFS MERTEBELERÝ (BENLÝK DÜZEYLERÝ)

7. Nefsi Kâmile ya da Safiye

Yedinci makama yükselmiþ olan nefsi natýkaya, bütün olgunluklarý üzerinde taþýdýðý, yani manevi kemalatýn son basamaðýna vardýðý için Nefsi Kamile, nefs tamamýyla arýnýp saflaþtýðý için de Nefsi Safiye adý verilir.

Yedinci makam, bütün diðer makamlarýn en yükseði ve en üstünüdür. Artýk iç saltanat mükemmelliðe ermiþ, mücahede tamamlanmýþtýr. Riyazet yapmaya ve nefsi körletmeye gerek kalmamýþtýr. Her konuda orta derecede davranmak yeterlidir. Bu makam sahibinin hiçbir isteði kalmamýþ, her dileði yerine gelmiþtir. Ancak Cenabý Hak'kýn rýzasýný dilemeye devam eder.

Bu makamdaki kâmil kiþinin bütün hareketleri, iyilik ve ibadettir. Hoþ nefesi, kudret ve inayettir. Yumuþak konuþmasý, ilim ve hikmettir, lezzet ve tatlýlýktýr. Mübarek yüzü, huzur ve sevinç vericidir.

Bu makamýn sahibi, bir an bile ibadetsiz kalmaz. O, bütün vücut organlarý, dili, eli, ayaðý veya sýrf kalbiyle ibadet eder ve bir an bile Cenabý Hak'tan gafil kalmaz.

Bu zât, çok tövbe ve istiðfar eder. Çok alçakgönüllüdür. Halkýn Allah'a yönelmesi, onu çok memnun eder. Halkýn gafleti, Allah'tan uzaklaþmasý ise onu çok üzer ve kýzdýrýr. Allah'ý isteyenleri ve sevenleri, kendi çocuðundan fazla sever. Gerek sevgisi, gerekse kýzmasý kendi nefsi için deðil, sýrf Allah içindir. Her þeyi yerli yerinde yapar. Her halinde adaletle hareket eder. Her dileði, Allah'ýn dileðine uygundur.

Son Üç Makama Dair

Beþinci, altýncý ve yedinci makamlar, tasavvufta çok sözü edilen bazý oluþ ve beliriþlerin makamlarýdýr. Örneðin nefsi raziyede ilmel yakin mertebesinde bulunan talip, nefsi marziyede aynel yakin mertebesine ve nefsi safiyede de hakkel yakin mertebesine eriþir. Gene, raziye fiillerin, marziye isim ve sýfatlarýn, safiye ise zâtýn tecelli makamýdýr. Bu haller, çok az sayýda insana nasip olur.

Ýlmel Yakin, Aynel Yakin, Hakkel Yakin

Yakin, Allah'a kesin olarak yakýn olma þeklinde tanýmlanabilir. Bunun birinci basamaðý, bu konuda bilgilenmek, ikinci safhasý bunun delillerini görmek (müþahede etmek), üçüncü aþamasý ise gerçekten öyle olmaktýr.

Bunu bir benzetiþle anlatalým: Bir ateþ, bir kömür parçasýný duvardan yansýyan ýþýðý ile aydýnlatýrsa, bu ilmel yakin'e benzer. Eðer o kömür ateþin yanýna yaklaþýr, onu ýsý ve ýþýðý ile vasýtasýz aydýnlanýrsa bu, aynel yakin'e misaldir. Eðer o kömür ateþin içine düþer, o ateþle yanarsa, bu da hakkel yakin misalidir. Gerçi sâlik, mücahede ile altýncý mertebeye kadar yükselebilir, fakat yedinci makama ulaþmasý, ancak Cenabý Hak'kýn ihsan edeceði cezbeye baðlýdýr. Bu hakkel yakin mertebesi, her þeyi nefsinde toplamýþ ahadiyet (birlik) mertebesidir.

Birçok insanlar, olgun ve eriþkin bir kimse olabilmek için Allah'a inanmanýn yeterli olduðunu sanýrlar. Oysa bu, bir hatadýr. Çünkü yalnýz Allah'ýn birliðine inanmak yetmez. Sâlike gerekli olan, vahdaniyeti (Allah'ýn birliðini) görmek ve her þeyde onun varlýðýný idrak etmektir. Yalnýz bilme fayda vermez, eksiktir. Müþahede (görebilme) gereklidir. Müþahede ise mücahedesiz (çaba ve gayretsiz) elde edilemez.

Fiillerin, Ýsim-Sýfatlarýn ve Zâtýn Tecellisi

Beþinci, altýncý ve yedinci makamlarýn diðer bir özelliði de, bunlardan beliren tecellilerdir.

Fiillerin tecellisi þudur: Cenabý Hak'kýn fiillerinden bir fiil, o kulun kalbinde doðar, onda tecelli eder. Bütün eþyada cereyan eden ilâhi kudretin bir yönü, o kulunda belirir. O kul da, durduran ve yürütenin yalnýz Cenabý Hak olduðunu görür. Bu durumu ancak o makamýn sahibi bilir.

Ýsimlerin tecellisinde, Cenabý Hak, güzel isimlerinden bir ismini kulunun kalbine doðurur. O kul da bu ismin kudreti ve nurlarý altýnda öyle yenilir ve afallaþýr ki, o anda Cenabý Hak o ismiyle çaðýrýlsa, o kul cevap verir.

Sýfatlarýn tecellisi de þudur: Cenabý Hak, kendi sýfatlarýndan birini kulunun kalbinde belirtir. Bu kulun bütün insani sýfatlarý yok olmuþ. Cenabý Hak onun kalbinde, kendi sýfatlarýndan birisiyle görünmüþtür. Örneðin Cenabý Hak ona iþitme sýfatýyla görünürse, o kul canlý cansýz bütün varlýklarýn konuþmalarýný iþitir, söylediklerini anlar.

Zât tecellisi, Cenabý Hak'ka çok yakýn olmaktýr. Sâlik artýk sýrf ibadet yolu ile, alçakgönüllülük, âcizlik, zayýflýk ve fakirlikle vasýflanmýþtýr. Nefsi bu vasýflarla Allah'ý, Allah'lýk vasýflarýyla da kendini bilir. Bu kâmilin nefsi, zillet ve yokluðu bulduðundan,

kulluk aynasý, ilâhi aynaya karþý durur ve birinde ne varsa, ötekinde de o görünür.

Nitekim kudsi hadiste Cenabý Hak, "Yer ve göklere sýðmam, fakat gerçekten inanan kulumun kalbine sýðarým," buyurmuþtur.

Tevhidi Efal, Tevhidi Sýfat, Tevhidi Zât

Yukarýda anlatýlanlarla baðlantýlý olarak tasavvufta geçen konulardan biri de, fiillerin (efal), sýfatlarýn ve zâtýn birlenmesi (tevhidi)dir.

Tüm evreni bir kitaba benzetirsek, bazý tasavvufçular, kâinattaki her nesneyi ve her olayý, Allah'ýn diliyle yazýlmýþ birer kelimeye benzetmiþlerdir. Bu muazzam Kâinat Kitabý'nýn yapýtaþlarýný, insanlarýn dilindeki gramer ve dilbilgisi cinsinden anlatmaya çalýþmýþlardýr. Her dilde temel sözcükler; eylem ifade eden fiiller, nitelik belirten sýfatlar ve çoðu kez sýfatlarla ilgili bulunan isimlerden oluþur. Bu zâtlarýn düþüncesine göre, Allah'ýn isim ve sýfatlarý, O'nun zâtýndan, fiilleri, yani hareketleri de isim ve sýfatlarýndan türemiþtir. Bu sözcükleri, ilahi kudretin beyaz ýþýðýný renklere ayýran, çeþitli yer ve biçimlerde odaklayan prizma ve mercekler olarak da düþünmek mümkündür. Her isim ve sýfattan, ona özgü sonsuz sayýda eylem ve hareketler belirir, türer. Yaratýlýþ olayýnýn son aþamasý fiiller olduðundan, manevi yükseliþin de ilk aþamasý, bu fiillerin hepsinin Allah'tan kaynaklandýðýný, O'nun tarafýndan yaratýldýðýný bilmektir.

Bundan sonra ise isim ve sýfatlarýn tevhidi, yani bunlarýn hepsinin Allah'a ait ve O'nun tecellileri olduklarýnýn anlaþýlmasý gelir. Son olarak, bu tecellilerin ilk kaynaðýnýn, yani Allah'ýn zâtýnýn da bir olduðu kavranýr.

Kâinat Kitabýnýn Çözülüþü

Basit ve yalýn ifadelerle anlattýðýmýz yukarýdaki hususlar, Kâinat Kitabý'nýn anlaþýlmasýnda ancak çok genel ve soyut (mücerret) bir yol gösterici olabilirler. Bu anlatýmlarýn gerçeðinin yaþanmasý ise, çok baþka bir þeydir. Cenabý Hak Kur'aný Kerim'de, görünen varlýklarda nice manalar bulunduðunu insanlara bildirmiþtir.

Gerçekten insanýn konuþtuðu kelimelerin her birinde bir anlam vardýr ki, kendinden öncekilere ve sonrakilere göre anlamý baþkadýr. Bunun gibi, görünen varlýklarýn her birinde bir sýr (gizlilik) vardýr ki, o sýr her insana baþka türlü görünür. Tüm çýplaklýðý ile görülebilmesi ise pek zor ve pek ender bir olaydýr. Cenabý Hak o sýrlarý, yalnýz nefsini bilen arif kullarýna bildirmiþ ve bilge olmayan kullarýndan gizlemiþtir.

Elinizdeki kitap da böyle deðil midir? Bu kitaptaki kelimeleri ilim adamlarý okuduðunda, manasýný anlarlar. Fakat cahil insanlar ona baktýðýnda, ne okuyabilir, ne anlayabilir ve ne de ondan bir lezzet alabilirler. Ancak bu kitabýn yazýlý satýrlarýný görebilirler.

Ýþte, tabiat âlemi de buna benzer. Ne var ki tabiat kitabýný okumak, bu kitabý okumaktan çok daha zordur. Bu Kâinat Kitabý'ný okuyabilmek, veya okumuþ olsak bile anlayabilmek, öyle herkesin harcý deðildir.

(Erzurumlu Ýbrahim Hakký Hz.'nin Marifetname'si esas alýnarak hazýrlanmýþtýr.)