• Sonuç bulunamadı

Eserin başında bulunan İlm-i Cifr bölümünde yazar ebced hesabından da yararlanarak birtakım çıkarımlarda bulunmuştur. Bu bölümde ilm-i cifrin özellikleri, kapsamı ve başta Muhyiddin Arabî olmak üzere geçmişte bu ilimden yararlanan âlimlerin tespitleriyle beraber yer vermiştir. Müellif ilm-i cifrden yola çıkarak yapmış olduğu değerlendirmelerde tablolardan yararlandığı görülür. Arap alfabesindeki harfleri ve rakamları belirli sıraya dizerek gelecek ile ilgili birtakım çıkarımlarda bulunur. Bunun yanında Muhammed Râsim eserde; yıldızların konumu, gezegenlerin mevki ve hareketlerinin insanlarları ve olayları nasıl etkilediğine dair açıklamalarda bulunur.

Hâb-nâme’nin muhtevasını oluşturan bir başka bölüm peygamber ve evliya kıssalarıdır. Müellif eserde on altı peygamber hakkında bilgi vermiş bizzat beş peygamber kıssasını alt başlıkta ele almıştır. Hz. Davud, Hz. İbrahim, Hz. Zekeriya, Hz. Yahya ve Hz. Yusuf söz konusu kıssaları ihtiva eder.

Esere konu olan peygamberler kronolojik sıraya göre şöyledir: Hz. Âdem, Hz. Nuh, Hz. Salih, Hz. İbrahim, Hz. İsmail, Hz. Yakub, Hz. Yusuf, Hz. Eyyüb, Hz. Mûsâ, Hz. Şuayb Hz. Davud, Hz. Süleyman, Hz. Zekeriya, Hz. Yahya Hz. İsa ve son peygamber Hz. Muhammed.

Hâb-nâme’de Âdem peygamber çamurdan yaratılması ve insanoğlunun ilk atası olması; Hz. Nuh, oğlu Ham ve tufanla birlikte çağrıştırılması; Hz. Salih devesi ile birlikte zikredilmesi; İbrahim peygamber gördüğü rüya ile imtihan olunması; Hz. İsmail kurban edilme teşebbüsü; Yakub peygamber oğlunu kaybetmesi sonrası çektiği çileler; Hz. Yusuf zindana atılması, gördüğü rüya, Mısır azizliğine terfi etmesi; Hz. Eyyüb yaşadığı sıkıntılarına rağmen sürekli sabretmesi; Musa peygamber Firavun ile mücadelesi; Hz. Davud yöneticiliği sırasında yaşanan bir hadiseyle ön plana çıkmıştır.

54

Hz. Süleyman karınca ile konuşması ve mührü ile esere konu olurken; Hz. Zekeriya ve Hz.Yahya şehit edilmesiyle Hâb-nâme’ye konu olmuştur. İlyas peygamber Hızır ile birlikte ismi zikredilmiş; Hz. İsa ise yeniden yeryüzüne inmesi ve Mehdi’ye tabi olması ile eserde öne çıkar.

Müellifin eserde en çok yer verdiği peygamber Hz. Muhammed olmuştur. Hâb-nâme’de Muhammed s.a.v’in yanı sıra Resulullâh, Fahr-i Kainat, Mahmud, Ahmed, Rahmetullah, Emin, Hazret-i Nebî, Server-i Kainat, Resûl-i Ekrem, Enbiyâ- yı Azâm isimleriyle zikredilmiştir. Hoca-zâde Râsim eserde İslam peygamberinden yüzlerce hadis aktarmıştır. Onu övmek maksadıyla yazdığı Na’t örneği eserde mevcuttur.

Hulefâ-yı Râşidîn ve Ehl-i Beyt esere konu olmuş ve Hâb-nâme’nin farklı bölümlerinde isimleri sürekli zikredilmiştir.

Hoca-zâde Râsim, hadislerden yararlanarak Mehdi’nin çıkışı, onun zuhuru öncesi meydana gelecek vaka ve gelişmeleri harflerden yararlanarak izah etmeye çalışmıştır. Bunu yaparken kimi zaman açık ve net bilgiler vermeye çalışır; bazen de harfleri kullanarak gizil mesajlar verir. Müellif, Mehdi’nin ortaya çıkışını daha çok Şîa referanslı hadis kaynaklarına dayandırarak açıklar. Örneğin Biharü’l-Envâr, El- Muid fi edebi’l-Mufid ve’l-Mustefid gibi.

Müellif, hadis kaynaklarına dayanarak Hicrî 1446 (M.2023-2024) yılında Mehdî’nin ortaya çıkacağını, onun Fatıma’nın soyundan geldiğini ileri sürer ve şöyle devam eder:

Sonra; Bilin ki Ahir zamanda Allah (cc) bir halife -yeryüzünden zulmü çıkaran, adaleti ve hakkı savunan dünyanın sadece bir günü bile kalmış olsa Allah o günü ehl-i beytimden bir adam- gelinceye kadar uzatır. Bu halife Fatıma’nın çocuklarından burnunun ortası yüksekçe, gözleri sürmeli, sağ yanağında ben olan, hal erbabı onu tanır. Adı Muhammed olup orta boylu güzel yüzlüdür. İnsanlar arasında kırk yıl yaşayacak sonra vefat edecek ve insanlar ona selam verecek. (vr. no: 12b-13/a)

55

Genel itibariyle hayal mahsulü olarak ele aldığımız bölümler mevcuttur. Özellikle alegorik bir temsiliyeti olan hayvanların bir araya gelmesi, fikir alış- verişinde bulunması, “Rûbâh”ın muhakeme yapması, “Şütür”ün eserde zaman zaman tefekkür etmesi bu düşüncelerimizi desteklemektedir; ancak bunun yanında bizzat tarihî olaylara gönderme, hadisler ışığında yaşanan diyaloglar, Sıffın vakası, Kerbela trajedisi, gerçekleşmiş peygamber ve evliya menkıbeleri, tarihî anektodlar ışığında eserde gerçeğe dayalı bilgilerden yararlanıldığını da gösterir.

Eserin başındaki ilm-i cifr kısmını saymazsak eser bir mecliste hikmet dolu sözler sarf eden devekuşu ile onun yanında bulunan tavşan, kuş, karga, tavus, pelengin onu dinlemesiyle başlamaktadır. Devekuşu onlara “kurtuluşa ermenin nasihatlerini dinlemekten geçtiğini” söyler ve onu dinlemenin gerekliliğinden bahseder. Daha sonra güçlü olan hitabetinin, erdemli kişilerin yanında aciz kaldığından bahseder. Akabinde seyyitlerin yanında söz söylemenin uygun düşmediğini belirtir. Bu ifadelerinden sonra sözü gerçek nasihat sahibi (Hakim)e bırakır.

Şütür-murġ eyitdi ķavliñiz dürūst ve her ne kim dirsiz ĥasb-i ĥāldür her ne kim söylersiz derd-i mā fį’l-bāldur ben daħı bu ķażiyye-i nā-marżiyyede siziñle enbāzım diyü ķażiyye-i pür ġuśśada pür söz sāzım benüm daħı cigerim insān elinden pür-ħūndur ve miħnetlerinden ten-i nāçizim zebūndur ammā aśĥāb-ı sedād Ǿindinde bāb-ı pendi pend itmek maķbūl degildür (vr no: 24/a)

Eser, alegorik ve didaktik unsurları içinde barındıran bir çalışma olduğu için öğreti ve nasihata dayalı anlatım, eserin birçok bölümünde mevcuttur. Müellif bu öğütleri bizzat “Hakim”in ağzından anlattırır. Onun cevapları, düşünceleri eserin iskeletini oluşturur.

Hâb-nâme’nin İlm-i Kıyafet-nāme (168b) olan kısmına kadar toplam yirmi dokuz konu işlenmiş çoğunluğu peygamber kıssaları, menkıbelerden oluşmuştur. Bunun yanında müellif ilm-i cifir, ilm-i kef, vb. konular üzerine de fikir beyan etmiştir. Eserdeki konular şu şekilde sıralanmıştır:

56 Sayfa: (14b-16b) Śûretu’l- Lâyiĥâ Sayfa: (17a-21b) Ĥikâye-i Ġarîbe Sayfa: (22a-42b) Sebeb-i Teǿlîf-i Kitâb

Sayfa: (42b-46a ) Münâžara-yı Şütür bâ- Ĥâkim-i Ĥicâz Sayfa: (46a-52b ) Münâžara-yı Mecnûn-ı bâ-şâh-ı ‘Arabî Sayfa: (53a-57b) Muĥâkeme-i Dâvûd ‘aleyhi’s-selâm Sayfa: (58a- 60a) Ķıśśa-yı İbrahim ‘aleyhi’s-selâm Sayfa: (60b-62b) Ķıśśa-yı Zekeriyyâ ‘aleyhi’s-selâm Sayfa: (62b-68a ) Ķıśśa-yı Yûsuf ‘aleyhi’s-selâm

Sayfa : (68a-72b )Ķıśśa-yı Kerbelâ-yı Ĥażret-i Ĥüseyin râḍıyallâhu ânhu Sayfa: (72b- 82a ) Der-beyân-ı Eķâlîm-i Seb‘a

Sayfa: (82a-87a ) Der-beyân-ı ‘İlm-i Kef Sayfa: (87b- 88b ) Der-beyân-ı uśûl-ı Cifr

Sayfa : (88b- 90b) Der-Münâžara-yı Mûr bâ Ĥakîm-i Şâm

Sayfa: (91a-95a ) Medĥ-i Resûllullâh śallallâhu ‘aleyhi ve sellem (manzûm) Sayfa: (95b-113-a ) Der-Münâžara-yı Rûbâh-ı bâ Ĥakîm-i Türkistân

Sayfa: (113a-115b) Der-beyân-ı ‘İlm-i Naĥv Sayfa: (116a-118b) Ķıśśa-yı Şems-i Tebrizî Sayfa: (118b-128b) Ķıśśa-yı Bûm ma‘a Ünâŝihi Sayfa: (128b-129b) Der-beyân-ı Ķavâ‘id-i Edeb Sayfa: (129b-130a) Der-beyân-ı Ķavâ‘id-i Memleket Sayfa: (130a- 131b) Der-beyân-ı Aĥvâl-i Śadr‘âzam

57

Sayfa: (132a-136a) Der-beyân-ı Aĥvâl-i Şeyħü’l-İslâm Sayfa: (136b-145b) Śadr-ı İstid‘â

Sayfa: (146a-152b) Ķıśśa-yı Refîķ-i Ŝelâŝe

Sayfa: (152b-156a) Der-beyân-ı Münâžara-yı ‘Ankebût bâ-Ĥakîm-i Rûm Sayfa: (156a-157a) Ķıśśa-yı Ĥażret-i ‘Alî bâ-Pehlivân

Sayfa: (157b-168a) Śalb-i Yeśûġ ŚanâǾatü’t-Teceyyür

Eseri oluşturan en önemli nazım türü şüphesiz Hâb-nâme’dir. Eserin isminin Hâb-nâme olması ve içeriğinin bu doğrultuda olması bu bilgileri doğrulamaktadır ancak Hâb-nâme’nin yanında Muamma, Lugaz, Menakıb-nâme, Kısâs-ı Enbiya, Maktel, Medhiyye gibi türlere de çalışmada yer verildiği görülür.

Aşağıda Muamma, Lügaz ve Münacat ’dan birer örnek verilmiştir: Her kim içse ĥamįdiñ iç yaġını

Yedürirler aña başını ayaġını Bilmek murād iderseñ ol bad-şaħśı

anuñ ĥaķķında oķudular bu beyti eĥibbāları (mu’ammâ) يبيبح مسا نم نيسلا طقست

* ىديبع ّلك نم موصلا طقسي

120

….

Bu devletin olur śâĥib-ķıranı Çıķar ĥamsįn içinden erbaǾini (lüġaz)

[Mefā’įlün Mefā’įlün Mefā’įlün Mefā’įlün] Yüzüm ħākdür iĥsāna sürsem yā resūlallah Bu yüzden sen meh tābānı görsem yā resūlallah Śaķālım köhne çarup eylesem bāb-ı şefāǾatde Ġubārdur gehiñ silsem süpürsem yā resūlallah Yüzüm sürsem yer öpsem her seĥer divān-ı Ǿaşķıñda

Saña el ķavuşdurup ķarşıñda ŧursam yā resūlallah (medhiyye)

120 Sin harfi habibimin adından düşerse Oruç bütün kullarımdan düşer

58 [Fā’ilātün Fā’ilātün Fā’ilātün Fā’ilün] Ey felek şerm et ne bidǾatdur ki bünyād eylediñ Ħanedān-ı Aĥmed-i muħtāra bį-dād eylediñ Ehl-i Beyt-i Muśŧafāya biñ sitem gördüñ revā Tā Yezįd-i pür-cefānuñ göñlünü şād eylediñ Bu ne fikr-i baŧıl u endişe-i beyhūdedür

Kim yıķup biñ KaǾbe bir putħāne ābād eylediñ Ey Yezįd-i pür-cefā her kimse bir ād eylemiş

Sen daħı bu žulümle Ǿālemde bir ād eylediñ (maktel)