• Sonuç bulunamadı

2.7. ESERDE GEÇEN DİNÎ ve TASAVVUFÎ KAVRAMLAR

2.7.4. Ahiret ile ilgili Mefhumlar

Eserde ahiret ile ilgili Melekler, Cennet, Cehennem, Hûrî, Gılman, Kevser, Zebanî, Araf , İblis gibi terimlere yer verilir.

2.7.4.1. Melekler

İslam inancının en önemli öğelerinden olan Melekler, nurdan yaratılmış mutlak itaatin sembolü olmuşlardır. Kelime anlamı haber veren, elçi demek olan melek , evrenin düzeninde herbirinin farklı görevini ihtiva eder.

Arap dilbilimi uzmanları “كلم melek” sözcüğünün kökeni ile farklı

tespitlerde bulunmuş, Bu tespitler arasında kabul gören en etkili görüşün elçi ve haber verici” demek olduğu görüşü ağır basmıştır. Konu hakkında daha geniş bilgi için Kitabü’l-Ayn, Tehzib, Camî, Keşşaf, Mecma’, Garaib, Lübâb, Rûh, El-Bahrü’l- Muhît, gibi kaynaklara başvurulabilir129

Dört büyük meleğin mevcudiyyeti bilinmektedir. Eserde de Cebrâil, Mikâil ve İsrâfil eserin farklı bölümlerinde geçmektedir. İsrâfil ve Mikâil aynı metinde Cebrail ise farklı yerde isimleri zikredilmiştir. İlk metinde İsrâfil ve Mikâil’in Hz. Ali huzurunda beklemesi; peygamberlere vahiy iletmekle mükellef olan Cebrâil’in ise son metinde, Hz. İbrahim’in oğlu İsmail’i kurban edişi vakasında ismi zikredilmiştir.

128 Ümmetimden cennete yetmiş bin insan hesap vermeden girecek, onlar aşırı gitmeyenler ve sınırı aşmayanlar ve Rabbine tevekkül edenlerdir.

65

Ĥatta Mįkāil u İsrāfįl reǿs-i saǾādetlerinde ŧururlar idi birbirine dirler idi ki bu źātıñ şecāǾatine ne dersüñ küffār-ı bed-maǾāş eŧrāf u eknāfı iĥāŧā itmişler iken aślā fütūr yoķdur (vr. no: 166/b)

El ķıśśa Ĥażret-i İbrāhįm müteĥayyir iken Cibrįl gelüp ķurbān getürdi ki ْدَق َاي ْؤرُّلا َتْقَّدَص

130 beşāret saña ki ķurbānuñ ķabul oldı ve Ǿibādetiñ derece-i ķabūl buldı

ve gebş-i Ǿažįm Ĥażret-i İsmāǾįl avżuna ķurbān eyle (vr. no: 60/a) 2.7.4.2. Araf/Arafat/Arasat

Cennet ve Cehennem arasında var olduğuna inanılan, bu gruba dahil olan kişilerin “Cennet”e gitmek için bekletildikleri yer olarak bilinir. Tasviri KurǾan-ı Kerim’de Araf sûresi 46-49. âyetlerde geçmektedir. Eserde şu şekilde bahse konu olmuştur :

Ol rûz-ı maĥşerde ُرِئاَرَّسلا ىَلْبُت َمْوَي131 sırrı derkār olup herkesiñ aĥvāli meydān-ı

Ǿaraśātda keşf olunup zebânlar pençesine düşdüklerinde vāveylā naǾrasıyla giryān oldıķlarında Cenāb-ı Ĥaķķ ve feyyāż-ı muŧlaķıñ raĥmet-i sābıķa-i ezeliyyesi cūşa gelüp Ǿavf olunmaları daħı şefāǾat-i şāfiǾle istirĥâm olunur (vr. no: 141/a)

2.7.4.3. Cennet ve Cehennem

Cennet kelimesi “örtmek, gizlemek” anlamındaki cenn kökünden isim olup “bitki ve ağaçları ile toprağı örten bahçe” mânasına gelir. Âhiret hayatında müminlerin ebedî saadet yurdu olan yerin bu şekilde adlandırılmasının sebebi, genel görünümüyle dünya bahçelerine benzemesi veya eşsiz nimetlerini insan idrakinden gizlemiş olması şeklinde açıklanmıştır.132

Eserde bazı yerlerde çoğul anlamına gelen cenan olarak kullanılır. Aşağıdaki

metinde de eş anlamına karşılık gelen behişt sözcüğüyle birlikte kullanılmıştır. Yakup Peygamber bir durum esnasında menkıbeye konu olan deveye dua ettiği görülür. Eserde duzah ve tamu eş anlamlarında da kullanılan Cehennem, metinde itikadî konular içerisinde kullanılmıştır.

130 Kesinlikle rüyan doğrulandı. (Saffat /102) 131 Bütün sırların yoklanacağı günü hatırla! (Tarık /9) 132 M. Süreyya Şahin, Cennet mad. DİA, C.7, s.376

66

Ĥażret-i YaǾķūb eyitdi İlāhį bu nāķayı behişt nāķalarından idüp aña sebzezār- ı cennet merǾāsını naśįb eyle (vr.no: 67/b)

Nitekīm ĥadīŝ-i şerīfler buña şāhid ķavįdür ķısm-i ħāmis bir kimse taśdīķ eylese ve iķrār vācib olduġını bilüp vaķtiñ müsāǾidesi var iken iķrār itmese muħalled degildür zįrā bir kimse fiǾi’l-i vācibi terk itmekle īmān maǾdūm olmaz ve mürciǿe ŧāǿifesi Ǿindinde müǿmin-i Ǿāśī cehenneme girmez (vr. no: 112/a)

2.7.4.4. Gılman ve Hûrî

Sözlükte “ çocuk, bıyığı yeni terlemiş genç, hizmetçi ” anlamındaki gulâm kelimesinin çoğulu olan gılmân, Kur’an literatüründe “cennet ehlinin emrine verilen ve hiçbir zaman yaşlanmayan gençler” mânasına gelir. Kur’an’da sadece bir yerde geçen gılman hakkında verilen bilgiler oldukça sınırlıdır.133

Cennet ehlinin emrine verilen ve sürekli genç kalan kişilerden oluşan gılman; Cennet kadınlarını ifade eden Hûrî eserde hem bir arada hem de ayrı ayrı kullanıldığı görülür :

ve şukūfeler gül-i gülistān ve raħt-ı bį-pāyān ve ber-varaķ śadā-yı bülbülān ve naġme-yi ŧūtį-yi şekeristān ve sene-yi ŝāliŝede ĥur u ġılmān her ħānede mihmān ve izdivāç civār bį-ġılmān meǿkūlāt ve meşrūbāt-ı bį pāyān sāye-i lüŧfuñda źevķ itsün (vr. no: 141/b)

Ĥâşâ Allâh kim saña ben yâr iken aġyâr olam Naķż-ı peymân ve ħilâf-ı Ǿahd idüp ġaddâr olam

Arzû-yı devlet dünyâ ve dįn itmez misem İstemez mi ħâŧırım Ǿâlemde bir ħûr-dâr olam (vr. no: 165/a)

2.7.4.5. Kevser

Cennette bir suyun özel adı olarak belirtilse de tefsirlerde çeşitli açıklamalar yer alır. Suyu sütten beyaz, baldan tatlı, bir kez içenin bir daha susamadığı sudur.

67

Kevser’i Cennet’te Peygamberimize verilmiş özel bir havuz olarak tefsir edenler de vardırç edebiyatta sevgilinin dudağı için benzeyen olur.134

Şems ve ķamer hüsnünden żiyālanup cümleye güzel yüzünüñ śuyu ānuñ çāhı zinħdān-ı münnevverinden taķsįm birle taǾdįl u tasviye ola gelmişdür aħlāķ-ı ĥasenede bir ĥadde bāliġ olmuşdur ki görenlere ĥayret virüp sefįneyi vücūdların girdāb-ı ĥissede ilķā vādi-i velehde gūşe-nişįn olurlar eŧvārda daħı bir kemāle resįde olmuşdur ki fevķe’l-Ǿalādur yürüse şevķinden zemįn śarśılur śalınsa düraħt-ı ŧūbā ser-firū eyler eġer gelse bizim ħūbāna mevr-i benūşe boynun eġüp gül ķızarır ĥicābından ger ebr-i bahār gibi aġlasa żamir ħūbāna āb-ı ĥayāt virüp dü-ŧarafa māǿ-i kevŝer serpilür ve ger gülse

2.7.4.6. Zebanî

Azap melekleri olarak da geçen bu varlıklar, bir bakıma cehennem bekçisi olarak tarif edilir. Eserde mahşer günü zebanîlerin cehennem ehline azabından ve bu taifede olanların onların elinden kurtulmak için haykırmalarından bahsedilir.

ol rūz-ı maĥşerde ُرِئاَرَّسل ىَلْبُت َمْوَيا 135

sırrı derkār olup herkesiñ aĥvāli meydān-ı

Ǿaraśātda keşf olunup zebānānįler pençesine düşdüklerinde vāveylā naǾrasıyla giryān oldıķlarında Cenāb-ı Ĥaķķ ve feyyāż-ı muŧlaķıñ raĥmet-i sābıķa-i ezeliyyesi cūşa gelüp Ǿavf olunmaları daħı şefāǾat-i şāfiǾle istirĥām olunur (vr. no: 141/a)

2.7.4.7. İblis

Asıl adı Haris olup âteşten yaratılmıştır. Önceleri bir melek olan Şeytan , Hz. Âdem’e secde etmeyerek İlâhî emire karşı çıkmıştır. Bu olay sonucunda Allâh tarafından lânetlenen İblis, bu duruma düşmesinin sebebini Hz. Âdem’e yükledi ve kıyamete kadar insanları doğru yoldan saptırmak için, Allah’tan süre istedi. İlk icraâtını Cennet’de Hz. Âdem ve Havva’ya yasak meyveyi yedirterek uygulayan şeytan, insanlığın başlangıcından kıyamete kadar bu misyonu sürdürme eğiliminde olmuştur.

134 İskender Pala, Ansiklopedik Divan Şiiri Sözlüğü, Kapı Yayınları, İstanbul 2004.s.268 135 Bütün sırların yoklanacağı günü hatırla! (Tarık /9)

68

Divan şiirinde şeytan; yasak meyve, Nuh tufanı, Hz. İbrahim, Hz. İsmail ve Hz. Hacer tarafından kovulması, fitnesi, nefsânî duyguları ve hileleleriyle her zaman olumsuz bir algı oluşturmuştur. Bazen de istiare ve teşbih sanatından yararlanarak kişiler için İblis benzetmesi kullanılmıştır. Nitekim aşağıda verilen iki metinde de kişiler ona benzetilmiştir.

Ādem maǾnā durur Rāsim bu gün eyle sücūd

Ķaleme zāhid-i Ǿāşıķa şeyŧan-veş herkes ĥased (vr. no: 91/b)

Ey iblis-i telbįs ķabāĥat bendedür ki refįķlerimi benden cüdā idüp her birini birer ĥįle ile dām-ı tezvįre bıraķup Ǿaźāb-ı elįme giriftār eylediñ bu faķįri daħı ġafleten avladıñ imdi ĥaķķıñ var ur đarbe müsteĥaķdur ve ittifāķı fesħ iden źevātıñ aĥvāli budur diyu nefsine tevbįħ eyledi. (vr. no: 147/b)