• Sonuç bulunamadı

MUHTEMEL BİR DURUMU SAVMAYA ÇALIŞMA

ÇALIŞMA

Hz. Yusuf’un yorumlamış olduğu kralın rüyası tahakkuk etmiş, bolluk yılları ardından şiddetli kıtlık yılları Mısır ve çevresine hâkim olmuştur. Bu kıtlıktan etkilenenler arasında Hz. Yusuf’un ailesi de mevcuttur. Râzî’de aktarıldığına göre Hz. Yusuf kıtlık sebebiyle Mısır’a geleceklerini umduğundan, Mısır’a her dışardan gelişini tetkik ettirirmiş.303 Nitekim Ken’an diyarına hâkim olan kıtlık, kardeşlerinin yolunu Mısır’a düşürmüş, Hz. Yusuf da tedbiri sayesinden onları görme ve bir takım planı hayata geçirme imkânı bulmuştur. Hz. Yusuf kardeşleri Mısır’a geldikleri zaman bazı ön sezimlemeleri olmuş ve bu noktada da bazı adımlar atmıştır. Bunlara genişçe yer vermiştik. Burada sadece Bünyamin’in Mısır’da alıkonması meselesine değineceğiz. Onun da Hz. Yâkub’a bakan yüzünü burada ele alacağız.

Hz. Yusuf Mısır’a gelen kardeşlerini güzelce ağırladı. Onlara buğday dağıtım politikasının dışına çıkarak hâlihazırda olmadığı halde baba ve kardeşleri Bünyamin adına erzak yükü verdi.304 Bu noktada Hz. Yusuf böyle bir hareketle onların sözlerine itibar ettiğini fakat ikinci seferde bu iddialarını ispat etmelerinin gerekliliği olarak Bünyamin’i yanlarından getirmelerini istedi.305 Paralarının olmayabileceği endişesi ile de geri gelmelerinin sekteye uğramaması adına ödedikleri meblağı gerisin geriye yüklerinin içerisine koydu. Kardeşleri Mısır’dan ayrılıp baba yurdu Ken’an diyarına varınca babalarına ifadeleri şu oldu: Onlar, babalarına döndüklerinde, “Ey babamız!

Bize artık zahire verilmeyecek.306 diyerek başlarından geçen durumu, Mısır azizi Hz.

Yusuf’un da bir dahaki sefer geldiklerinde yanlarında iddia ettikleri kardeşleri

302 Zeccâc, Me‘âni’l-Kur’ân, III, 96.

303 Râzî, Mefâtihü’l-Gayb, XVIII, 169.

304 Taberî, Câmi’u’l-Beyân, XIII, 224,225.

305 Geniş bilgi için bkz. Mâverdî, en-Nüket ve’l-U’yûn, III, 57.

Bünyamin olmadan onlara yük vermeyeceğini babalarına aktardılar ve ona:

Kardeşimizi (Bünyamin’i) bizimle gönder ki zahire alalım. Onu biz elbette koruruz” dediler.307 Hz. Yâkub evlatlarının daha önce de böyle bir sözle geldiklerini ve bu noktada onlara güvenini şu şekilde ifade etti: “Onun hakkında size ancak, daha önce

kardeşi hakkında güvendiğim kadar güvenebilirim! Allah en iyi koruyandır ve O, merhametlilerin en merhametlisidir.”308 Hz. Yusuf, muhtemelen kardeşlerine babalarının güvenmeyeceğini sezinlemiş olmalı ki onlar tarafından inşâsı hâlihazırda mümkün olmayan güveni, kendi şahsı üzerinden inşa etmiş ve onların yüklerine zahire için ödedikleri meblağı gerisin geriye koymuştur. Râzî(ö.606/1210), ödenen meblağın gerisin geri iade edilmesi hususunda Hz. Yusuf’un bunu Hz. Yâkub’un güvenini kazanması ve Bünyamin’i göndermesinin kendisine zor gelmemesi için yaptığını ifade eder.309

Hz. Yusuf’un kardeşleri yüklerini açıp zahire bedellerinin kendilerine verildiğini görünce sevinçle “Daha ne isteriz?” dediler.310 Hz. Yâkub bu durum karşısında onlara artık itiraz etmedi. Allah adına onlardan bir söz alarak Bünyamin’i onlarla göndermeye ikna oldu. Mısır’a doğru yola çıkacaklarında “Ey oğullarım! Bir

kapıdan girmeyin, ayrı ayrı kapılardan girin. Ama Allah’tan gelecek hiçbir şeyi sizden uzaklaştıramam. Hüküm ancak Allah’ındır. Ben O’na tevekkül ettim. Tevekkül edenler de yalnız O’na tevekkül etsinler” demiştir.311 Bu hususta genel kanaat göz değmesi312 olarak tefsirlerde yer bulmaktadır. Fakat nacizane kanaatimiz -Râzî(ö.606/1210)’nin net olarak ifade ettiği bir kabulü olmayıp tefsirinde muhtemel bir görüş olarak yer verdiği; Mısır melîkinden gelebilecek bir şerden emin olmaktır.313 Bu noktaya şu âyet-i kerîmeyâyet-i de dâyet-ikkate alarak eğâyet-ilâyet-irsek “Babalarının emrettâyet-iğâyet-i şekâyet-ilde (ayrı kapılardan)

girdiklerinde (bile) bu, Allah’tan gelecek hiçbir şeyi onlardan uzaklaştıracak değildi. Sadece Yâkub, içindeki bir dileği ortaya koymuş oldu.”314 Hz. Yâkub’un evlatları

307 Yûsuf 12/63.

308 Geniş bilgi için bkz. Yûsuf 12/64.

309 Râzî, Mefâtihü’l-Gayb, XVIII, 142.

310 Yûsuf 12/65.

311 Yûsuf 12/67.

312 Geniş bilgi için bkz. Taberî, Câmi’u’l-Beyân, XIII, 236-240; İbn Ebî Hâtim,

Tefsirü’l-Kur’âni’l-‘Azîm, VII, 2168-2169; Semerkandî, Bahru’l-U’lûm, II,169; Zemahşerî, el-Keşşâf, III, 648. 313 Râzî, Mefâtihü’l-Gayb, XVIII, 180.

hususunda endişe ettiği şey hususunda genel kanaat, ifade ettiğimiz üzere onlara nazar değmesinden korkması olarak ifade ediliyor. Fakat bu, netice olarak tahhakuk eden bir durum değil. Tahakkuk eden durum, Hz. Yusuf tarafından bir tertip sonucu başlarına bir şeyin gelmesidir. Bu noktaya Nehhâs(ö.338/950) İ’râbu’l-Kur’ân’ında temas ediyor. Şöyle ki Hz. Yâkub’un evlatlarına farklı kapılardan girin diye tembihte bulunmasını nazar değme meselesi olarak kabul etmiyor. Hz. Yâkub’un evlatları hususunda endişesi için denilebilecek en doğru şeyin onların toplu halde şehre girip de durumun krala iletilmesi sebebiyle onların tutuklanması, onlara bir tuzak kurulması veya onlara haset edilmesi şeklinde bir açıklamaya gidiyor. Söz konusu âyette nazar değme endişesi için böyle bir tembihin olmadığını beyan ediyor ve öyle ki ayrı ayrı kapılardan girin ifadesinden sonra Hz. Yâkub’un “Ben Allah’tan sizin başınıza gelecek bir şeyi savamam.” ifadesi geliyor. Zira Hz. Yâkub’un nazar değme şeklindeki endişesi doğru olsaydı o halde bu başlarına Allah tarafından meydana gelmiş şey olurdu şeklinde iddiasını temellendiriyor.315 Maturîdî(ö.333/944) ise bu noktaya genel kanaati aşmadan eğiliyor. Hz. Yâkub’un endişesi için nazar değme veya başlarına bir felaketin gelecek olması endişesi şeklinde bir izaha gidiyor. Hz. Yâkub’un endişesi için bir felakatin evlatlarının başına gelmesi sonucu alınan bir tedbir olarak bu noktaya temas ediyor.316 Râzî(ö.606/1210) de aynı şekilde her ne kadar genel kanaati aktarıp uzun uzun bir kimseye nazar değmesinin hakikat dâhilinde olduğu izahlarına gitse de farklı kapılardan şehre girme hususunda genel kanaatle konuyu noktalayamıyor. Hz. Yâkub’un endişesi için Mısır melikinden gelecek bir şerri engellemek adına veya ona gerisin geri dönemeyecekleri endişesi ile evlatlarına farklı kapılardan şehre girmelerini emrettiğini ifade ediyor.317 Müfessirlerin genel kanaati bir yana alınır da olaya önlenememiş bir tedbir noktasından bakılırsa Hz. Yâkub’un tedbiri, Hz. Yusuf tarafından icra edilen ilahî öğreti karşında ancak gönülde doğan fakat mukavemeti olmayan bir tedbir şeklinde karşımıza çıkıyor.

 Kısmî bilgi ve kısmî kudretle sağlam plan aşılamaz.

315 Nehhâs, İ’râbu’l-Kur’ân, II, 336.

316 Mâturîdî, Tevilât, VII, 332.