• Sonuç bulunamadı

Muhataptan Gelen Karşı Hamleyi Doğru Okuma

D. KARDEŞLERİNİ TEVBEYE HAZIRLAMA STRATEJİSİ

7. Muhataptan Gelen Karşı Hamleyi Doğru Okuma

Hz. Yusuf kardeşi Bünyamin’i bir sebebe binaen -yukarıda ifade ettiğimiz üzere- Mısır’da yanında alıkoydu. Kardeşleri gelip de bu durumu babaları Hz. Yakub’a aktarınca âyet-i kerîmede buyrulduğu vechiyle Hz. Yâkub “Hayır, nefisleriniz bu

hususta sizi aldattı. Bana düşen artık güzel bir sabırdır. Umulur ki, Allah onların hepsini bana getirir. Şüphesiz O, çok iyi bilendir, hikmet sahibidir.” diyerek onlara inanmadığını ifade ederek karşılık verdi. ر ۡمَأ ۡمُكُسُفنَأ ۡمُكَل ۡتَل َّوَس ۡلَبا âyeti hususunda Zemahşerî(ö.538/1144), Hz. Yakub’un evlatlarına inanmadığını hatta “Mısır’daki bir kimsenin nasıl olur da hırsızlığı sebebiyle bir kimseyi köle olarak yanında alıkoyacağını bilebilir?” diyerek onlara itiraz ettiğini bize aktarır.274 Zahiren bakıldığı zaman Hz. Yakub haklıdır. Çünkü kendisinin tebliğ edicisi olduğu bir dinin sınırlarını pekâlâ bilmektedir. Mısır’da İsrailoğulları şeriatının bilinip de tatbîk edilmesi kendisine ifade edilince buna inanmamıştır. Fakat daha sonra evlatlarından yüz çevirip kendi içerisinde düşünüp değerlendirme imkânı bulunca bazı kanaatler içerisinde oluşmuş olmalı ki evlatlarına “Ey oğullarım! Gidin de Yusuf’u ve kardeşini iyice

araştırın, Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Çünkü inkâr edenlerden başkası Allah’ın rahmetinden ümit kesmez!”275 diyerek kardeşlerini aramaları yönünde talimat vermiştir. Mâverdî(ö.450/1058)’nin, İbn’ül-Cevzî(ö.597/1201)’nin ve Razî (ö.606/1210)’nin tefsirlerinde bu noktada ifade ettikleri: Hz. Yâkub’un evlatlarının Mısır melikini babalarına anlattıkları bazı emareler, Yâkub (a.s.)’un içerisinde onun Yusuf olabileceği hissini uyandırdığıdır.276 Kanaatimizce bunun yanında Hz.

273 Yûsuf 12/86.

274 Zemahşerî, el-Keşşâf, III, 673.

275 Yûsuf 12/87.

276 Mâverdî, en-Nüket ve’l-U’yûn, III, 71; İbnü’l-Cevzî, Zâdü’l-Mesîr, IV, 275; Râzî, Mefâtihü’l-Gayb, XVIII, 202.

Yâkub’un hırsızlık suçunun Mısır’da uygulanır oluşuna şüpheli bakışıdır. İlk etapta üzüntüsü, belki de bunu fark edecek imkânı kendisine vermedi.

Hz. Yâkub(a.s.)’un evlatlarını toplayıp onları Mısır’a göndermesi, ifade edildiği üzere Hz. Yusuf’u ve kardeşinin durumunu araştırtmaktır. Fakat Hz. Yusuf’un kardeşleri üçüncü kez Hz. Yusuf’un huzuruna çıkınca ondan kendilerine buğday vermesini, durumları olmadığı için de tasaddukta bulunması isterler. Âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Yusuf’un huzuruna girdiklerinde dediler ki: "Ey Aziz! Bizi ve

ailemizi kıtlık bastı ve biz, az bir bedel ile geldik. Yine de bize talebimizi karşılayacak kadar ver; bize bağışta da bulun. Şüphesiz Allah sadaka verenleri mükâfatlandırır."277

Burası gerçekten dikkat çekicidir. Gidiş amacı ile huzurda istekleri ayrı ayrı şeylerdir. Peygamber evladı olarak sadaka istemeleri apayrı bir şeydir. Bu hususta o zamanın şeriatında sadakanın peygambelere caiz olup olmaması tartışılmışsa278 da kanaatimiz peygamberlik müessesesinin itibarı açısından sadakanın caiz olmadığıdır. Nitekim sadakayı burada bir ihtiyaca binaen talep ediyor da değiller. Razî(ö.606/1210) bu noktaya eğilir anlamlandırmaya çalışır. Şöyle ki bir şeyin peşinde olan kimse ona ulaşmak adına bazı şeylere tevessül edip bazı bahaneler ileri süreceğini ifade eder.279

Hz. Yusuf’un kardeşleri tam da böyle yapmışlardır. Aramanın sınırları muhatabın buna olan tepkisine göre daralacak ve genişleyecektir. Nitekim bu sözlere muhatap olan Hz. Yusuf, onların bu hamlesini çok iyi anlamış ve onlara buna binaen şu ifadelerle karşılık vermiştir. “Siz, cahilliğiniz yüzünden Yusuf ve kardeşine yaptıklarınızı biliyor

musunuz?”280 Bu çerçeve de görüyoruz ki Hz. Yusuf’un Bünyamin’i alıkoyarkenki izlediği yol Hz. Yâkub’da bir üzüntü, bir arınma meydana getirmişse de aynı zamanda ardına düşülecek bir delil de vermiştir. Hz. Yâkub gerçekten Allah’ın ilim verdiği281

keskin bir görüşe sahip bir peygamberdir. Öyle ki evlatlarına Yusuf’u ve kardeşini arayın diye Mısır’a gönderip sadaka istetmesi -zannımızca bu istek Hz. Yâkub’a ait, çünkü kardeşlerin böyle bir basirete sahip olmaları pek imkân dahilinde değil- tam bir

277 Yûsuf 12/88.

278 Geniş bilgi için bkz. Taberî, Câmi’u’l-Beyân, XIII, 324-326; Mâturîdî, Tevilât, VII, 353,354; Râzî,

Mefâtihü’l-Gayb, XVIII, 206.

279 Râzî, Mefâtihü’l-Gayb, XVIII, 205.

280 Yûsuf 12/89.

nokta atışı olmuştur. Bu hamleyi de Hz. Yusuf iyi okumuş ve ıskalamamıştır. Kendini tanıtmış, kardeşlerini affetmiş, babalarını getirmelerini onlardan istemiş ve dağılan ailesini bütün dağılmışlıklarını toplayarak yani kardeşleri ile arasındaki husûmeti bitirip, babasına da evlat imtihanında yardımcı olarak ailesini bir araya getirmiştir.

 Şartların zorunlu olmasını gerektirdiği şeyde eksiklik ve uyumsuzluk kasıtlıdır.

 Beklenilen tepkinin aksi kasıtlıdır.

Bu bölümde ifade ettiğimiz üzere Hz. Yusuf’un olaylar karşısında mukâvemet göstermesi, rüştüne erişip kendisine ilim ve hikmet verildikten sonra başlar. Daha önce de bazı şeylerle karşı karşıya kalmışsa da kuyuya atılmak, köle olarak satılmak gibi bunlarda kendisinin ortaya koyduğu bir mukavemet görülmemektedir. Belki bunlar tecrübe edilmiş şeyler kabîlinden düşünülebilir. Fakat hayata yön verecek güce ve bilgiye erişince artık pasif durum söz konusu değildir. Bu da ilk olarak evinde hizmetini gördüğü kadınla başlamıştır. Hz. Yusuf’un kadın karşısında teslimiyeti asla söz konusu olmamıştır. Kadının, Aziz’in eşi olması ve sahip olduğu nüfus gücünü aktif kullanması Hz. Yusuf’un akıllıca hamleleri ile boşa çıkmıştır.

Hz. Yusuf olaylar karşısında hep mukavet gösteren değil bazen de yol gösteren olmuştur. Bu durum da hapisteki iki gencin rüyalarını yorumlarken izlediği metodunda görülmektedir. Onları, sahip olduğu bilgi ile doyurmamış aksine sahip olduğu bilgi ile onların maslahatına olan şeye, onları aynı zamanda yönlendirmiştir. Kralın rüyasını yorumlarken de aynı şey söz konusudur. Farklı olarak Krala yapılması gerekeni öğretirken kendi yolunu da en güzel şekilde açmış ve zindandan saraya uzanmıştır.

Bilgiyle gücü elinde tutmaya başlayınca da kıtlık yıllarında zor durumda kalan kardeşleri huzuruna çıkıp gelince, onların yolunu çizmeye başlamıştır. Bunu kendisi, babası ve kardeşleri hakkında bir maslahat sezinlediği için yapmıştır. Bütün olaylarda olduğu gibi bunda da ilk esnada durumu tespit etmiş, kardeşlerinin içlerindeki hasedi, babasının evlat imtihanın devam ettiğini görmüş ve bunları güzel bir şekilde sonuçlandırmak adına olayın merkezine yoğunlaşmıştır. Olayın merkezinde tespit

ettiği Bünyamin’i bir dizi stratejik planla çekip almıştır. Bunun neticesinde gerek kardeşlerinde gerek de babasında bir idrak oluşturmuş netice olarak da çok yönlü bir planla hem kardeşlerini hem de babasını selâmete çıkartmıştır.

Burada, karşımıza doğru tespitlerle, doğru stratejilerle tek tarafın memnun kalacağı değil, pek çok tarafın memnun kalacağı bir sonucun meydana gelebileceğinin imkânı ortaya konulmuştur. Bugün en küçük ve en büyük cemiyetlerin yöneticileri, üst akılları tüm bunlardan ders almalıdırlar. Günü kurtarmak doğru olsaydı Hz. Yusuf’un bu kadar yorgunluğu abes bir iş olmalıydı fakat öyle değildir.

Hz. Yusuf’un yaptıklarına baktığımız zaman planını hayata geçirirken bazı riskleri de aldığını görmekteyiz. Burada elbette riskler ile gerçekleşmesi düşünülen şeyler kıyas edilince risklerin daha az olduğu, gerçekleşmesi beklenen şeylerin daha muhtemel olduğu görülür. Kardeşlerin ilk gelişlerinde gerisin geriye Kenan diyarına dönmeleri belki bir daha hiç gelmemeleri ile sonuçlanabilirdi. Fakat burada Hz. Yusuf’un, kardeşlerinin tekrar Mısır’a geri gelecekleri ihtimali, bilgi düzeyi olarak kendisinde zann-ı galib seviyesinde bir bilgi olduğunu düşünüyoruz. Bunun da planı uygulamaya koymak için yeterli olduğu kanaatindeyiz. Netice olarak da tüm risklere rağmen Hz. Yusuf’un planı müsbet bir şekilde sonuçlanmıştır. Bir şey hususunda belirli yöntemler izlenerek o işin gerçekleşmesi muhtemelse, cesaretle o işe eğilinmelidir. Bu noktada usûl asla ve asla terkedilmemelidir. Çünkü usûlun esastan evvel geldiği, zikretmeye çalıştığımız planlarda çok açıkça görülmüştür.