• Sonuç bulunamadı

A. KADINLARIN TUZAĞINDAN KURTULMA STRATEJİSİ

3. Çevre Değişikliği

Aziz’in karısı, Hz. Yusuf hususunda o kadar haddini aşmıştı ki bu durum şehrin ileri gelen kadınlarının diline dolandı. Taberî(ö.310/923) ve İbn Ebî Hatim(ö.327/938) her ne kadar bu haberin bütün bir şehrin diline dolandığını145 ifade etseler de genel kabul bu sayının sınırlı olduğudur.146 Ayet-i kerîmede şöyle buyurulur: Şehirdeki bazı

kadınlar, "Aziz’in karısı, hizmetindeki genç ile beraber olmak istiyormuş; (Yusuf’un) sevdası kalbine işlemiş! Biz onu gerçekten açık bir sapkınlık içinde görüyoruz" dediler.147

Bu ayet-i kerîmede “şehirdeki bazı kadınlar” şeklinde mana verdiğimiz ٌةَوْسِن kelimesi cem’i-teksir kılletdir.148 Bundan anlıyoruz ki buradaki kadınların sayısı bir şehrin tamamını içine almamaktadır. Hatta ٌة َوْسِن kelimesi “hayzın gecikmesi ve hamileliğin ümit edilmesi” anlamına gelir. 149 Buradan anlaşılır ki bu da büluğ çağına ermiş kadınları ifade etmek için kullanılır. Yani bu kadınlar şehvetin ne demek olduğunun idrakinde olan belirli sayıda fakat Aziz’in karısının canını sıkacak kadar etkin konumda olan kadınlardır.150 İşte bu kadınların dedikodularını işitince Azizin karısı utanıp sıkılmak yerine, onlara kendisinin Yusuf’u arzu etmede ne kadar haklı olduğunu ortaya koymaya kalkıştı. Onları, böylece bir davette bir araya getirdi. Bu durum Kur’ân’da şu şekilde ifade edilir: “Aziz’in karısı, kadınların dedikodularını

duyunca onlara davetçi gönderdi; yaslanmaları için yastıklar hazırladı ve onlardan her birine bir bıçak verdi. (Kadınlar meyvelerini soyarken Yusuf’a), ‘Karşılarına çık!’ dedi. Kadınlar Yusuf’u görünce güzelliği karşısında şaşırıp kaldılar. Bu yüzden

145 Taberî, Câmi’u’l-Beyân, XIII, 114; İbn Ebî Hâtim, Tefsirü’l-Kur’âni’l-‘Azîm, Thk: Esad Muhammed Tayyib, (Riyad: el-Mektebetü’l-Arabiyyetü’s Suudiyye, 1417/1997), VII, 2131.

146 İbnü’l-Cevzî, Zâdü’l-Mesîr, IV, 214.

147 Yûsuf 12/30.

148 İbn Atiyye, el-Muharraru’l-Vecîz Fî Tefsîri’l-Kitâbi’l-Azîz. Thk. Abdusselam Abdu'ş-Şâfî, (Beyrut: Dârü’l-Kütübil-İlmiyye, 1422/2001), III, 237; Ebû Hayyân, el-Bahru’l-Muhîd, Thk. Âdil Ahmed Abdulmevcûd, Ali Muhammed Mu’avvaz, (Beyrût-Lübnân: Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye, 1413/1993) V, 299; Semîn el-Halebî, ed-Durrüʼl-Masûn, VI, 474.

149 Cevherî, es- Sihâh, VI, 2508.

150 Geniş bilgi için bkz. Zemahşerî, el-Keşşâf, III,581; İbnü’l-Cevzî, Zâdü’l-Mesîr, IV, 214; Razî,

ellerini kestiler ve ‘Hâşâ Rabbimiz! Bu bir beşer değil, bu ancak değerli bir melektir!’ dediler.”151

Aziz’in karısı, Hz. Yusuf’a karşı çirkin emellerini gerçekleştirebilmek için hakkında dedikodu eden şehvet düşkünü kadınları davet edip, Hz. Yusuf’un güzelliği ile onları büyüleyerek daha önce kendi karşısında dururlarken, destekçileri olarak ardına aldı. Kadınlar, Aziz’in karısının tam da planladığı gibi hareket ettiler. Hz. Yusuf’a, Aziz’in karısının davetine olumlu cevap vermesi, işkence görmemesi ve hapse gitmemesi hususunda nasihatte bulundular.152 Kadının baskısının üzerine bir de çevre baskısı eklenmişti. Kadınların bu telkini ile Hz. Yusuf, kadının güzelliği ve servet sahibi olması, hapis hayatının kötülüğü şeklinde vesveler ile dolmaya başladı. Bu vesveseler ile baş etmek bir beşerin takat getirebileceği bir şey olmaktan çıkmıştı.153

Hz. Yusuf’un, Aziz’in karısı gibi ardına alabileceği bir zümresi yoktu. Bu onu savunmasız bırakıyordu. Hatta onu neredeyse kadına mahkûm edecek hale getiriyordu. Bu sebeple Hz. Yusuf Rabbine iltica etti. Allah Teâlâ Kur’ân’da kendisini şöyle tarif eder: “Kullarım sana Beni sorarlarsa, bilsinler ki Ben, şüphesiz onlara yakınım.

Benden isteyenin, dua ettiğinde duasını kabul ederim.”154 Allah Teâlâ’nın bu vaadi Hz. Yusuf’ta hayat buldu. Her şey Hz.Yusuf lehine iken onun aleyhinde bir hükümle Hz. Yusuf hapse mahkûm edildi. Hz. Yusuf iki zararlı şeyden ehven olanı tercih etti, kadının ve onun emellerine hizmet edeceklerin olamayacağı bir çevreyi, yani zindanı tercih ederek onların fuhuş tuzaklarından kurtuldu.155

Hz. Yusuf tercihi ve ilticası ile kadının ona karşı artarak güçlenen emelini Allah’ın yardımı ile boşa çıkarmıştır. Hz. Yusuf’un burada anlatılan olaylarda başından geçenlere bakacak olursak, bu olaylar onun takat getirebileceğinin çok üstündedir. Hayâsızlık, kilitli kapıların ardında değil bir sofranın etrafında meşru bir duruma dönüşmeye başlamıştır. Kadın öyle hayâsızdır ki açık bir şekilde, emellerine

151 Yûsuf 12/31.

152 Razî, Mefâtihü’l-Gayb, XVIII, 133.

153 Razî, Mefâtihü’l-Gayb, XVIII, 133,134.

154 Bakara 2/186.

boyun eğmezse Hz. Yusuf’u zindana tıkacaktır. Bu noktada, şehvetle dolu kadınların arasında Hz. Yusuf yapayalnızdır. Kadının işareti Hz. Yusuf için tercih olmuştur. Bu noktaya odaklanıp, teslim olmayıp Allah’a iltica ederek kadın ve kadınların hayâsızlığından kurtulmuştur.

Kötülük aşikâr olmaya başlamış ve taraftar da bulmuşsa, sahip olunan gücün bunlara karşı koymaya yetmeyeceği de ön görülüyorsa, karşı karşıya bir mücadeleye karşı koyabilecek bir güç elde edilinceye kadar geri plana bırakılmalıdır. Teslim olma ve mağlup olma ihtimalinin olmayacağı bir çevre tercih edilmelidir. Her ne kadar tercihler, öngörüler insanî ve aklî ise de bunları neticelendiren ilahî iradedir. Onun için Allah’a iltica ile ilahî rahmet hep aranmalıdır.

 Mücadelede el çekerek mukavemet gösterme çevre değişikliği iledir.

 Mücadelede muvafakat Allah’a iltica iledir.

B. HAPİSTE İKİ GENCİN RÜYASINI

YORUMLAMADAN EVVEL TEBLİĞ

Hz. Yusuf zindana atılınca onunla beraber zindana farklı suçlamalarla iki genç daha girdi. Bu gençler Hz. Yusuf’un duruşunu, konuşmasını, tavrını farklı görmüş olacaklar ki ona gördükleri rüyanın yorumunu sordular. Hz. Yusuf ise onların rüyalarını dinledikten sonra, rüyanın birisi için güzel diğeri için kötü sonuçlanacağını da anlayınca onlara bu durumu haber verirse artık bundan sonra onlara ne söylense onların birinin sevinçten diğerinin gamdan bir şey işitmeyeceğini ön gördü. Onların can kulağıyla onu dinledikleri anda rüyadan evvel onlara, hakikati yani imanı tebliğ etti. Sonra da, bilinen bir gerçekle daha sonra bilinecek olan imanın hakikatini pekiştirdi. Şimdi bunları müstakil başlıklar altında mülahaza edelim.